23 Ocak 2017 Pazartesi

W Two Worlds - Dizi Yorumu



  Merhaba Arkadaşlar!
  Bir dizi yorumuyla daha karşınızdayım. Evet yine bir Kore dizisi izledim.  İnanın nedenini anlamadığım bir şekilde bu aralar kendimi Kore dizilerini merak edip izlerken  buluyorum. Tek bir türe bağlı kalamadığımdan İngiliz dizisi olan Black Mirror’ın 3.sezonuna başladım şu sıralar. Sonunda şu kızda farklı bir şey izledi dersiniz artık. Siz de kurtulun ben de.  Evet kemerleri bağladıysak sizi şimdi W dünyasına götüreceğim.




   İlk önce neden W dizisini izlemeyi tercih ettiğimden bahsetmek istiyorum. İnstagram’da ve bloglarda o kadar çok övgü yazısı okudum ki aşırı merak etmeye başladım. Hatta her yorumda geçen ve çokça kullanılan şöyle bir cümle vardı: “Konusu çok orjinal.” Her yerde bir replik, bir fotoğraf karesi efendime söyleyeyim bir gif görmekten bir hal olmuştum. İnsan ister istemez herkesin dizi yazısı değil de  adeta övgü yazısı yazdığı şu W’nun olayı ne diye merak ediyor. Sonrasında konusunu okudum ve konusu da gerçekten ilgimi çekti. Baktım başrolün de gideri var ki ben bu çocuğu ta Secret Garden’da keşfetmiştim. Tabi orada Oska’ya aşıktı. (Söylesene neden Oska?) Neyse şu çizgi roman olayı da çok hoşuma gitti ve bu senaryoyu nereye bağlayabilirler diye düşünürken bir baktım ilk bölümü bitirmişim bile.
  W aynı zamanda 30 Aralık’ta gerçekleşen 2016 MBC Drama Ödülleri’nde tamı tamına 7 ödül aldı. En iyi senaryo dalında alması beni en çok sevindiren nokta oldu. Çünkü gerçekten de çok zekice bir senaryoya sahipti. Bunun yanı sıra Lee Jong Suk Büyük Ödülü aldı. En iyi çift ödülünü de partneriyle birlikte aldılar. Aralarındaki kimya gerçekten güzeldi ve birbirleriyle uyumlulardı.



   Bazen bir kitap okurken bir karakteri çok seversiniz.  Keşke gerçekte de böyle biri olsa dersiniz. Kitap okurken gerçeklikten koparsınız. Gerçek dünyada o karakterin olmayışına üzülürsünüz.  Çünkü onun sadece kurgudan ibaret biri olduğunu kabul etmek çok zor gelir. Ve sonra hayal edersiniz. Şimdi burada olsaydı ne yapardı? Bana ne derdi? Daha sonraysa bir ses duyarsınız: “ Kalk kız sofrayı kur!” ahahhahaha. Dermişim. İşte buyrun hayaliniz bir dizi olarak karşınızda: W Two Worlds

 Konusu
   W 10 milyon kopya satışıyla Kore’nin en ünlü webtoonudur. Webtoonun ne olduğunu bilmiyorsanız şöyle açıklayayım: Kore’de üretilen web çizgi romanlara webtoon deniyor. Yazar Oh Seong Moo, kendi çizdiği webtoondaki tuhaflığı fark edince webtoonun ana karakteri Kang Chul’ü öldürmeye çalışır. Ancak Kang Chul ölmek istememektedir. Yazarın kızı Oh Yeon Joo bir şekilde webtoona sürüklenir ve ölmek üzere olan Kang Chul’ün hayatını kurtarır. Bundan sonra hiçbir şey 
eskisi gibi olmayacaktır.

Webtoon



  
   Kang Chul


      Kang Chul webtoonun ana karakteridir. Eğer ben oyuncu olsaydım Lee Jong Suk’u kıskanırdım. Çünkü böyle sıradışı ve zeka fışkıran bir senaryoda bir webtoon karakterini oynamayı kim istemez ki? Adam resmen kariyerinde bir sıçrama yaptı ve yapmayı da hak ediyor. Kang Chul bir webtoon karakteri olduğundan habersiz yaşarken hayatındaki tuhaflıkları farkına varır. Webtoon kurgusuna göre ailesinin tamamı silahla vurularak öldürülmüştür. Üstelik ailesinin ölümünden Kang Chul suçlu bulunur. Haksız yere bir müddet hapis yattıktan sonra dışarı çıkar ve hırs yapıp çok zengin olur. Ailesinin gerçek katilini bulmak için bir TV kanalı kurar ve W adlı kanalda programda katilleri bulmaya çalışır. Kendi ailesi hariç neredeyse tüm katiller bulunur. Söz konusu kendi ailesi olunca senelerce hiçbir ipucu bulamamış ve artık bu işte bir tuhaflık olduğunu düşünmeye başlamıştır. Oh Yeon Joo’nun webtoona sürüklenmesiyle hayatının anahtarını bulduğunu düşünür ki pek çok açıdan haklıdır da. İlerleyen bölümlerde webtoon karakteri olduğunu öğrenmesiyle dizide olaylar ardı ardına patlayacaktır.


    Şimdi sizden bir anlığına düşünmenizi istiyorum. Aslında bütün hayatınız bir kitabın ana karakteri olduğunuz için öyle şekillenmiş. Karakterinizi güçlendirmek için ve okuyucuların okumaktan sıkılmaması için başına bir sürü kötü olay gelmiş. Ve bir gün bunu öğreniyorsunuz? N'apardınız? Şimdi Kang Chul’ü anlayabildiniz mi?


    Karakter olarak adam mükemmel özelliklerle donatılmış. Okuyucu kitlesi Kang Chul’e hayran, tıpkı benim de olduğum gibi. Sokak ağzıyla söyleyecek olursam: Adam cool. Aksiyon sahnelerinde etrafın tozunu dumana kattı. Zekasıyla pek çok olayı şak diye çözdü. Pek çok kişinin altından kalkamayacağı olaylardan daha da güçlenerek ayağa kalktı. Giydiği kıyafetlerle bile ayrı bir olaydı. Unutulmaz bir baş karakterdi.

Oh Yeon Joo
     

Webtoon yazarının doktor kızı. Düşünsenize hayran olduğunuz bir webtoonu babanız yazıyor ve bu da yetmezmiş gibi o webtoon dünyasına gidip gelebiliyorsunuz. Aslında eğlenceli gibi gözüken bu durumun nelere sebep olabileceğini, sizi ne çıkmazlara sürükleyebileceğinizi de görmüş oluyorsunuz. Oyunculuk olarak kızı kötü bulmadım ama daha iyisi de olabilirdi. Kore dizilerinde sıklıkla görülen kızların şapşal gibi davranma olayı burada da görüldü. Sanırım böyle tatlı falan olduklarını düşünüyorlar. Ağlama sahneleri sanki zorla ıkınıyormuş gibiydi. Dediğim gibi kötü değil ama daha iyisi olabilirdi.


Kız dizi boyunca böyleydi.
Soo Bong


   Dizinin en komik karakterlerinden bir tanesiydi.  Bu fantastik olaylar karşısında verdiği aşırı tepkiler beni çok güldürdü. Aslında aşırı demek yanlış olacak. Çünkü normal olan her insanın vereceği tepkiler böyle olurdu herhalde. Konuşması, mimikleri, korkması, çıldırmasıyla beni benden aldı. Kısacası çok tatlıydı. Kendisi aynı zamanda webtoonun arka planlarını çiziyor. O da herkes gibi bir Kang Chul hayranı...




Deli Köpek ( Park Min So )


   Bazen bu karaktere gıcık olsam da Soo Bong kadar sevdiğimi söyleyebilirim. Profesör Park, W’nin koyu bir fanı olmasının yanı sıra Oh Yeon Joo’nun hocasıdır. Webtoonun gidişatını beğenmeyince acımasızca eleştiren, yeni bölümü sabırsızlıkla bekleyen, Oh Yeon Joo’ ya webtoonla ilgili düşüncelerini çok komik bir şekilde sayan bu adam içimizden biri gibiydi. Diziye oldukça renk katan bir karakterdi.




   Dizi Hakkında Genel  Düşüncelerim:

   Dizide aksiyon, gerilim ve heyecanın yanı sıra romantizm de yeteri kadar vardı. Romantizmin aksiyonla harmanlanması zaten hep ayrı bir hoşuma gider. Dizide sevgiliyle yapılacak romantik şeyler kitabından yararlanarak Kan Chul ve Oh Yeon Joo’nun yaptıklarını yüzümden hiç eksik olmayan bir gülümsemeyle izledim. Bu bahsettiğim sanırım 7. Bölümde gerçekleşiyordu. Gözlerimden adeta kalp fışkırıyordu. Sanırım biraz da kıskandım ama bu taktikleri öğrendiğim iyi oldu. Belki bir gün ben de uygularım. Kim bilir...





  Çizgi romana dayalı bir kurgu olduğu için dizide kullanılan çizimler çok hoşuma gitti. Hatta videoyu durdurup çizimleri inceleyip “ Vay canına nasıl bu kadar benzerini çizebiliyorlar?” diye çok düşündüm. Ayrıca kullanılan bu grafiklerin diziye güzel ve çok farklı bir atmosfer kattığını düşünüyorum.





   Kanlı sahneler dizide dikkatimi çeken bir başka detay olmayı başardı. Bu kadar kanı bir arada görmemişimdir herhalde. Etrafı kan gölü götürüyordu adeta. Normal olan bu mu yoksa bu dizi de mi bu kadar abarttılar bilmiyorum. Ayrıca kanın yapay durduğunu düşünüyorum. İçimdeki sadistten haberim mi yok bilmiyorum ama bundan garip bir haz aldığımı inkar edemeyeceğim.




   Dizinin ilk 10 bölüm civarı gerçekten çok güzeldi. Neler olacağını tahmin etmek çok zordu ve bu durum diziye hayranlık uyandırıyordu. Aslında kurgu çok esnek bir yapıya sahip, senarist kurguyu çok güzel ve öngörülemez noktalara çekiyordu. Ancak o ilk 10 bölümden sonra bana kalırsa biraz saçmalamaya başladı. Saçmalık diyorum ama bir şekilde kendini izlettiren, merak uyandıran bir saçmalıktan bahsediyorum. İlk bölümlerde beklenti çok yükselince ister istemez insanda bir hayal kırıklığı oluşuyor. Bu arada ben şu hafıza silinmesi olaylarını hiç sevmiyorum. Sanki onca bölümü boşa izlemiş hissine kapılıyorum. Bir ara Kang Chul’ün hiçbir şey hatırlamaması beni çok sinirlendirdi.



   Ayrıca dizide çok bariz bir mantık hatası yakaladım. Düşününce koskoca ekipten hiç mi biri bu hatayı fark etmez diyorum. Benim kaçırdığım bir şeyler mi var diyorum. O yüzden buraya yazmak istiyorum, bir bilen varsa beni aydınlatsın. Webtoonun çizildiği bilgisayarı yazar parçalayıp başka bir bilgisayarda çizime devam etmişti. Ancak ilerleyen bölümlerde yazar o bilgisayar olmadan başka bilgisayarda çizim yapamayacağını söyledi. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.



   Final bölümündeki ters köşeye hayran kaldım.  Cidden çok zekice kurgulanmış bir şeyle karşı karşıya kaldık. Yazarın başına gelen şey keşke olmasaydı. Sadece o konudaki burukluk hoşuma gitmedi. Sanki biraz aceleye geldi bir şeyler. Ama ne olursa olsun çok zekice kurgulanmış, fantastik bir olayı çok güzel bir şekilde önümüze sunan yeri bambaşka bir dizi olarak hafızalara kazındı. İzlediğime değen  bir dizi olduğunu düşünüyorum. En önemlisi de benim imkansız hayalimin konusunu işlediği için diziyi çok sevdim.


Şu sahneye bayıldım


Bir gülümseme bu kadar acıtamazdı



Diziyi Koreantürk’ten izledim. Çevirmenlerin parantez içinde yazdığı şeyleri okumak zaten hep hoşuma gider ama bu sefer çok hoşuma giden bir şey yazmışlar. Tam da benim düşündüğüm şeyi dile getirmişler.







 Bonus 1: Dazed dergisi için Lee Jong Suk ve Han Hyo Joo’nun verdikleri pozlar der susarım. Kız dizide de güzeldi ama bu pozlarda çok güzel çıktığını düşünüyorum. Hatta ilk gördüğümde bu kız o kız olamaz diye bir tepki vermiştim. Neyse en iyi çift ödülü almalarına şaşmamak gerek.


 


Bonus 2: Şu sıralar güncel bir dizi olan Weightlifting Fairy'ye Lee Jong Suk konuk oyuncu olarak katılmış ve dizide şöyle bir diyalog geçmiş:



-İlk defa ünlü biriyle tanışıyorum. İnanılmaz gerçekten.
-Merak etmeyin siz de çizgi romandan fırlamış baş karakter gibi gözüküyorsunuz.

Ya sizce de çok tatlı değil mi?

   Müzikleri
   Arka plan müzikleri çok güzeldi. Diziyi izlerken hemen o moda girmenizi sağlıyordu. Şarkılarını da aynı şekilde beğendim. Zaten kendisi güzel olup da müzikleri kötü olan bir dizi görmedim ömrü hayatımda. En favorim duygusal olan Without You.

                                           

                                           

                                           


Bonus 3: Dizi yazısı yazmak ne kadar zormuş. Tam yazının bittiğini sanıyorsun aklına diziden güzel bir detay geliyor ve onu da yazayım diyorsun. Elimdeki güzel fotoların hepsini kullanmak istiyorsun ama yazıyla uyumlu olarak seçmek zorundasın. Hemen yazmak istiyorsun ama zaman alıyor. O yüzden ben yazıyı tamamlayabildiğim için kendi kendimi alkışlıyorum. Benim için 1 dakikalık saygı duruşu lütfen.




11 yorum:

  1. Kız babasının tabletini tamir ettirip eve getiriyordu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2 yıl sonra bu konuda beni aydınlattığın için teşekkür ederim. Gözümden kaçmış demek ki. :))

      Sil
  2. Ahh izlediğim ilk kore dizisi ve düşüyorum. Başka bu tarz konusu sağlam önerileriniz varsa açığım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blogda bir sürü dizi yorumu mevcut. Şimdi ben önersem belki sizin zevkinize uymaz. O yüzden yorumdan hareketle tercih yapsanız daha iyi olur sanki :)

      Sil
    2. Bu tarz olarak yine ayni basrol çocuğun whele you were sleeping geldi benim aklima. W kadar olmasa da onun da komusu farkli ve bu tarza yakindu

      Sil
  3. HEALER BÜTÜN KORE DİZİLERİ ARASINDA BENCE EN İYİSİ..OYUNCULARININ BAŞKA DİZİLERİNİ DE SEYRETTİM AMA NAFİLE O BAŞARIYA BİR DAHA KİMSE ERİŞEMEMİŞ

    YanıtlaSil
  4. Gobline de bayılmıştım ben.Healer dan daha iyi bence.

    YanıtlaSil
  5. Lee jong Suk'u yeni keşfettim dun askerden önceki en son dizisi Romance is a bonus book'u bitirdim. Bugün diğer dizilerine başlamadan önce yorumlara bir göz atayım dedim. Oyunculuğu harikaydi. Çok sempatik Bugün en iyisi bu dizisini izlemeye başlayım sonra while you werde sleeping dizisiyle devam ederim.

    YanıtlaSil
  6. Ben korelileri hep birbirine benzetirim ondan pek ilgimi çekmezdi. Ama bu film her şeyi değiştirdi. İzlediğim ilk Kore filmi ve gerçekten aşık oldum diyebilirim

    YanıtlaSil
  7. Sırf Kore değil tüm uzak doğulu ünlüleri birbirinden ayırt ediyorum artık..kim hangi ülkeden kim kimdir..pandemi döneminde evde olmanın bana en büyük katkısı bir şeyler izlemeye zaman bulmamdi..

    YanıtlaSil