10 Eylül 2017 Pazar

Güneşi Uyandıralım – Jose Mauro de Vasconcelos | Kitap Yorumu




“-Unutmaya çalışacağım. Çünkü bağışlamaya inanmıyorum.
+Unutmakla bağışlamak arasında ne fark var?
-Bağışlarken kişi her şeyi unutuyor. Ama yalnızca unutmakla, pek çok kez insan yeniden anımsamaya başlıyor.”


  Şu anda sahip olduğumuz karakterlerimiz  çocukluğumuzda oluşuyor. Bu dönemde yaşanan olaylar insanın hayatı boyunca kalıcı izler bırakabiliyor. Şeker Portakalı ve devam kitabı Güneşi Uyandıralım bunun çok güzel bir örneği.

  Zeze biraz daha büyük artık ama yine aynı sevgiye aç bir çocuk. Daha zengin bir aileye yetiştirilmesi için verilmiştir. Artık fakir değil ama kusursuz yetiştirmeye çalışan, kısıtlayan, kurallar koyan bir ailesi var. Oysa o hala bir çocuk. Mükemmel olmaya zorlanırken keşfetmeye, eğlenmeye ihtiyaç duyan yanı engelleniyor. Bir kalıba sokmaya çalışılan Zeze, bu durumdan hiç de memnun değil.

  


Seninki Zeze, hüzünlü bir güneş.  Yağmur yerine gözyaşlarıyla çevrili bir güneş. Olanca yeteneğini ve gücünü keşfetmemiş bir güneş. Senin tüm anlarını henüz güzelleştirmemiş bir güneş. Küçük, bir parça da mızmız bir güneş.


Zeze'nin artık konuşabileceği bir Şeker Portakalı ağacı yok. Bu sefer içinde yaşayan kurbağası Adam ve film yıldızından seçtiği babası Maurice var. Artık onlarla paylaşıyor içindekileri. Bu bazılarınıza çok saçma gelebilir. İçinde yaşayan kurbağa mı? Oysaki bunlar sadece bir imge. Taşıdığı anlamlar çok hoş. Hepimiz zamanında hayali ya da objesel bir şeyi kişiselleştirmişizdir. Burada da bu görevi kurbağa ve ünlü bir film yıldızını baba karşılıyor.

Büyükler güneşi uyandırmayı bilmezler. Öyleyse Tanrı'nın iyiliği, yarın, olur da, güneşi uyandırıverir. Tüm dingin sonsuzluk için yaptığı gibi.

   Zeze benim için çok özel bir kitap karakteri. Dünyadaki mutsuz, sevgi bekleyen, kalbi temiz çocukları temsil ediyor. Kitabın dair en sevdiğim özelliği bir çocuğun ağzından bu kadar güzel yazılması. Bence bu konuda çok başarılı. Yazarın kendi hayatını yazdığından daha da emin oldum. Biyografisindeki yazan çoğu şeyi kitapta bulmak mümkün. Vasconcelos, yaşadığı bir şeyi hissederek yazmanın farkını ortaya koyuyor.

Aslında kimse insanların acıya katlanma gücünü bilemez. Tek bilen kendi yüreğimizdir. Ve neye yarar?



Başka bir hayatta düğme olarak doğmak istiyorum. Ne düğmesi okursa. Külot düğmesi bile. İnsan olmaktan ve zavallı gibi acı çekmekten iyidir.



   Çoğu kişi bu kitabın Şeker Portakalı’ndan daha iyi olmadığını düşünüyor. Bana kalırsa da ilk kitap daha güzel ama bu tamamen o kitabı içselleştirmemle alakalı. Güneşi Uyandıralım'ın da Şeker Portakalı'ndan aşağı kalır yanı yok. Haksızlık etmem istemem. İki kitap da gayet güzel yazılmış. Özellikle içinizdeki çocuğu hala öldürmemişseniz bu kitap tam size göre. Güneşi uyandırmanız dileğiyle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder