Muhteşem Gatsby - F.Scott Fitzgerald | Kitap Yorumu

  Muhteşem Gatsby'nin yakın zamanda filmini izlemiş ve film bittikten sonra ise “Mutlaka kitabını okumalıyım!” demiştim. Ve sonunda kitabı okudum ve onu da filmi gibi çok sevdim. Kitabı okurken film resmen satırların arasında canlandı. Her zaman önce kitabı okuma taraftarıyımdır. Çünkü filmlerde çoğu şey değiştirilmiş ya da eksiltilmiş olur. Ancak film kitaba o kadar sadık kalmış ki küçük çaplı bir şok yaşadım. Kitabı ve filmi birbirini bu kadar besleyen başka kitap okudum mu bilmiyorum. O yüzden filmini önce izlemekte bir sakınca yok. Hem zaten Gatsby'yi kafanızda LeonardoDi Caprio'dan daha iyi hayal edemezsiniz. 

  Kitap 1920'lerin Amerika’sını, insanların zenginlikle nasıl yozlaştıklarını ve büyük Amerikan rüyasının çöküşünü anlatıyor. Aslına bakarsanız konusu yeşilçam filmlerindeki  zengin kız fakir oğlan aşkı gibi. Bilirsiniz, adam yıllar sonra çok zengin olur ve kendini beklemeyip zengin bir adamla evlenen kadının karşısına çıkar. Ama gerçekten kitap bundan daha fazlası. Aslında anlatmak istediğini aşk hikayesinin üzerinden anlatıyor. Kitabın anlatımda kullandığı tekniğe ayrı bir hayran oldum. Muhteşem Gatsby'nin sembolik bir anlatımı var. Yeşil ışık, reklam panosundaki Dr. T.J Eckleburg'un gözleri gibi.. Kitabın olayı da aslında bu bence. Bazı şeyler önüne altın tepside sunulmuyor, düşünüp bir çıkarım yapmanı sağlıyor. Nasıl desem kitabı okuyan bir arkadaşınla oturup “Sence Daisy ve Gatsby birbirini gerçekten sevdi mi?” diye oturup uzun uzun konuşmalık bir kitap. Kitabın sonu  zaten nokta atışı şeklinde bir son olmuş. Hem kitabı hem de Gatsby'yi koşulsuzca sahiplendim. Sanırım  Gurur ve Önyargı'dan sonra ikinci kez böyle bir durum yaşıyorum.

  Bu arada kitabı kısa yorumladım ama hakkında gayet uzun bir yazı yazdığım film yorumu için şuraya tıklayabilirsiniz.