31 Aralık 2019 Salı

2019 Favorilerim | Kitap, Film, Dizi, Belgesel, Cilt Bakımı...


 2019'un son gününden herkese merhaba,
 Blogda yeni bir gelenek daha başlatıyorum ve her yıl sonu böyle favorilerimi yazmaya karar verdim. Lafı uzatmadan hemen benim için bu yılın favorilerine geçiyorum.

2019 Yıl Sonu Kitap Mimi

Yılın son gününden herkese merhaba,
Okurix, çok güzel bir yıl sonu kitap mimi başlatmış. Ben de katılmak istedim. Yalnız gönül isterdi ki şöyle dolu dolu kitap okuyabilseydim. 2019, benim için çok yoğun geçen bir yıl olduğu için özellikle yılın ilk yarısı çok az kitap okuyabildim. Geri kalan yarısında da genellikle çok kalın ve sindirilerek okunması gerektiğini düşündüğümden çok zamanımı alan kitaplar okudum. Sonuç olarak çok az kitap okuyabildim malesef.

2019 ve Ben | Neler Oldu?

  Herkese Merhaba,
  2020'ye girerken geçen sene yazmayı çok sevdiğim" 2018 ve Ben" yazısından sonra bunu tekrar yapmak istedim. Böyle bir geleneğe dönüşsün istedim. Çünkü bazen açıp geçen yılın yazısını okuyorum ve geçen yıl endişelendiğim şeylerin şu an hiçbir öneminin olmadığını görerek içimi rahatlatıyorum.
  2019 benim için nasıl bir yıldı derseniz hiç öyle macerayla, gezmeyle tozmayla geçen bir yıl değildi. Daha çok ektiğim tohumları meyve olarak topladığım bir yıldı ki bu benim için çok daha değerliydi. 2019'a girerken bu yılın hayatımda kilit bir rol oynayacağının farkındaydım. Hatta kendi kendimi buna inandırmıştım. "2019 benim yılım olacak." diye içten içe tekrar ediyordum. Neden mi? 19 sayısı hayatımda hep bir şeylerin dönüm noktası olmuştur. Bu işin angarya kısmı tabiki. 😂Biliyordum ki hayatımda çoğu şeyin değişeceği veya değişmesi için temellerini atacağım yıl bu yıl olacaktı. Gerçekten çok kararlıydım ve bu yolda çok iradeli ve sabırlı davrandığımı düşünüyorum. Elimden geleni yapıp duamı ettim ve gerçekten hayatımın hem en zor hem de en güzel zamanlarını yaşadım. Bir de çoğunluk 2019'un ne kadar kötü bir yıl olduğundan bahsediyor ama ben de tam tersi. Ben 2019'u sevdim. Yine inşallah ölmez sağ kalırsam 2020 de hayatımın bir başka dönüm noktası olacak ve çoğu şey değişecek.

28 Aralık 2019 Cumartesi

Uğultulu Tepeler – Emily Bronte | Kitap Yorumu


  Çok merak ettiğim ama uzun süre ağır gelir diye sadece okuyanların yorumlarını okumakla yetindiğim bir klasiği daha bitirdim. Uğultulu Tepeler'in yorumlardan dolayı kafamda hayal ettiğim kitapla alakası olmadığını fark ettim. Bir kere dilini çok daha okunması zor beklemiştim. Ancak çok akıcı bir dil kullanılmıştı. Bence Jane Eyre'den daha akıcı bir dili vardı. İlk başta okumaya başladığımda karakterler arası ilişkileri çözümlemekte zorlandım. Kim kimin nesi oluyor, aralarında nasıl bir ilişki var anlayana kadar biraz canım sıkılmadı değil. Ancak daha sonra kitaba kapıldım. 

22 Aralık 2019 Pazar

Parazit Film Yorumu

  Bazen vizyonsuz zenginleri görür de " Para çok yanlış kişilerdesin, bul beni karşim." dediğiniz olur mu? Sizi bilmem de ben çok diyorum. Cevabınız evetse o zaman Güney Kore yapımlı Parazit de tam size göre bir film. Kore dizi-filmlerine ön yargılı kişilerin bile beğendiğini görünce ve hakkında bir tane bile kötü yoruma rastlamayınca dedim ki bu filmi kesin izlemem lazım. Öyle de yaptım.
  Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülü almasıyla dikkatleri üstüne çeken Parazit için Oscar için de güçlü bir aday diyorlar. Ben filmin fakirlerle zenginler arasındaki sınıf farkını böyle farklı bir şekilde işlemesine bayıldım. Çok özgün bir senaryosu vardı.. Çağımızın fakirleriyle zenginlerini çok gerçekçi bir şekilde ele almıştı.

3 Aralık 2019 Salı

Vagabond Dizi Yorumu



  Herkese Merhaba,
  Bugün Vagabond'dan bahsedeceğim sizlere. Geçen seneden beri tanıtımlarını görüyordum ama bu kadar seveceğim bir dizi olacağını düşünmemiştim. Çünkü fragmanına bakınca ne yalan söyleyeyim pek benlik bir dizi gibi durmuyordu. Vurdulu kırdılı bir aksiyon dizisi olarak düşünmüştüm ki bu tarz dizi filmler pek de tarzım değildir ama kurguyu çok beğendiğim için diziyi sevdim. Tabi diziyi çok sevmem bana göre birkaç eksik yönünün olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Enine boyuna Vagabond'u yorumlamaya çalışacağım. En sonda spoilerlı bir yorum olacak, izlemeyenler o kısmı okumasınlar.
Diziyi Neden İzledim?
  Çünkü Suzy'nin izlediğim tüm dizilerini aşırı beğendiğim için Vagabond'u tercih ettiyse bu dizi de güzeldir dedim. Benim aksime çoğu insan önceden Gu Family Book dizisinde Lee Seung Gi ve Suzy'yi çok yakıştırarak izleyip bu dizide de ikilinin tekrar partner olması nedeniyle izlemiş. Ben en azınlık kısımda olanım yani Suzy için izleyenlerdenim. Çünkü Lee Seung Gi'nin hiçbir dizisini doğal olarak Gu Family Book'u da izlememiş bir insanım. Ancak dediğim gibi içinde Suzy olup da kötü olan bir dizi hiç izlemedim. Bu sefer de yanılmadım, Vagabond beklediğim gibi güzel bir dizi çıktı.

30 Kasım 2019 Cumartesi

Bir İdam Mahkumunun Son Günü – Victor Hugo | Kitap Yorumu




  Bu kitapta, idama mahkum edilmiş bir adamın giyotinle idam edileceği güne kadarki son altı haftasını okuyoruz. İdam cezasını ki özellikle giyotinle ölümü sorgulamadan edemiyorsunuz. İdam zaten başlı başına çok tartışmaya açık bir konu, bu konuda çok farklı bakış açıları var. Suça göre yargılamamız bile değişiyor. Sanırım o yüzden yazar, kişinin suçuna tam olarak yer vermiyor. Birini öldürdüğünü biliyoruz ama neden bunu yaptı bilmiyoruz. Belki mecbur kaldı, belki bir kazaydı belki de kasıtlıydı. Ama yazarın sanırım burada odaklanmamızı istediği şey sadece işin vicdanı boyutu. Kendimi sık sık o adamın yerine koyarken buldum mesela. Giyotinle öleceği günü insan bile bile nasıl bekler? Ne düşünür? Ne hisseder? Hepsi aslında güzel bir şekilde önümüze serilmiş.    Aslında giyotin idam şekilleri içinde en az acı hissedilerek öldüren yöntem olarak lanse ediliyor. Ama yaşayan bilir sadece. Kimse de öldükten sonra gelip bunu doğrulayamayacağına göre? Ne kadar doğru bir varsayım bilemiyoruz. İlk başlarda kürek cezasındansa ölmeyi tercih eden mahkum, idam edileceği sırada yaşamak için nasıl da çırpınıyor, kürek cezasına bile razı hale geliyor okuyorsunuz. Ölümle yüzleşince hissedilen o korkuyu, bundan sonra bana ne olacak düşüncelerini, geçmiş hesaplaşmaları vs. önünüze apaçık seriyor bu kitap. Bitirdikten sonra giyotinin tarihini araştırma gereği hissettim. Beni düşündüren, araştırmaya ve empati yapmaya teşvik eden bir kitaptı. Favorilerim arasında değil belki ama güzeldi.

22 Kasım 2019 Cuma

Kanlıca Gezisi | Gezdim Gördüm



 Herkese Merhaba !
  Bugün blogda yeni bir seriye başlıyorum. Artık gezdiğim gördüğüm yerleri burada yazıp hem kendime bir arşiv oluşturmak hem de gezdiğim yerleri sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk bahsedeceğim yer İstanbul'un en güzel yerlerinden biri bana göre: Kanlıca. Kanlıca'yı tanıtan bir sürü yazı varken benim yazıma belki gerek bile yok ama size bu yazıda daha samimi bir üslupla anlatacağımın garantisini veriyorum.
  Arkadaş grubumla nereye gitsek diye alternatifleri düşünürken ben Kanlıca gezisi olmasında ısrar ettim.Çünkü buraya uzun zamandır gelmeyi düşünüyordum ve planı çoktan yapıp onlara mesaj atarak olası başka bir yerin seçilmesinin önüne geçtim. Hazır bir plana kimse hayır diyemez.

19 Kasım 2019 Salı

Jane Eyre -Charlotte Bronte Kitap Yorumu


  Jane Eyre, yıllar önce TV'de 2011 yapımı filmini görmemle ki direk ortasından izlemeye başlamıştım tanıştığım bir klasikti. Tabi o zaman internet bu kadar gelişmiş değil, biliyorsun Jane Eyre diye bir eser var ama ulaşamıyorsun, yaşımda küçük o zamanlar. Neyse geçenlerde bir an dank etti kafama, neden alıp okumuyorum diye ve böylece bir kitabın daha sonuna geldim.

13 Kasım 2019 Çarşamba

Boşluk Hissi | İç Dökmece



 Herkese Merhaba,
Bu sefer bir yorumla değil de ufak bir iç döküşle geldim.Neden bilmem  aniden içimden bunları yazmak geldi. Hem ara sıra neleri atlattım diye açıp okurum buraları. Neyse uzatmadan mevzuya gireyim. Şöyle ki  bu Haziran'da mezun oldum ama bunu yeteri kadar idrak edemedim. Çünkü 28 Temmuz'a kadar KPSS yüzünden ders çalışmam gerekiyordu. Öyle de yaptım zaten. Sınav bitti sonuçlar açıklandı ki bunları zaten ayrı bir yazıda yazacağım için burada bahsetmeyeceğim.

  Şu son bir senede ne düzgünce bir yere gidebildim ne arkadaşlarımla doyasıya buluşabildim. Buluştuğumdaysa bunun hakkım olduğunu bilsem de istemsizce bir vicdan azabı çekiyordum. Kitap okuyamıyordum ve canım kitap okumak istiyordu. Okunacaklar listemi dolduruyordum kafamda.
Beni heyecanlandıran bir sürü dizi film çıktı. Ah şunlar bir bitsin hepsini izleyeceğim diyip duruyordum. Bir kerecik diyordum ya sadece bir kerecik şöyle canım ders çalışmaktan değil de boş beleş olmaktan sıkılsa keşke. Canım çok sıkılıyor diye mesaj atan arkadaşıma onun yerinde olmak istediğimi ve içinde bulunduğu durumun ne kadar güzel olduğunu söyleyip elindekilerin kıymetini bilmediğini söylüyordum.

6 Kasım 2019 Çarşamba

İvan İlyiç'in Ölümü - Tolstoy | Kitap Yorumu


  İvan İlyiç'in Ölümü, gerçekten çok beğendiğim bir klasik oldu. Tolstoy'un ölmekte olan bir hastanın düşüncelerini anlatışı mükemmeldi. 
  İvan İlyiç, hastalığı ortaya çıkana dek kendine mutlu, huzurlu, zengince yaşayabileceği bir hayat kurmuştu. Yüksek statülü iyi maaşı olan bir yargıçtı, bir ailesi ve para sıkıntısı çekmeden daima refah içinde yaşayabileceği bir hayatı vardı. Ve sonra bir anda hastalığıyla yüzleşiyor, en iyi doktorlar bile buna bir çare bulamıyor. O zamana kadar sadece başkalarının kapısını çalabileceğini düşündüğü ölümle yüzleşiyor. Bunca yıldır uğruna didinip durduğu suni hayatı tokat gibi çarpmaya başlıyor. Çevresindeki insanlar, eşi,çocukları, herkes onu sinirlendiriyor.

28 Ekim 2019 Pazartesi

Hotel Del Luna Dizi Yorumu


  Herkese Merhaba,
  Şöyle uzun uzun dizi yorumu yazmayı özlemişim. Hotel Del Luna'nın yorumuyla geri döneyim dedim. My Mister'dan sonra IU'nun yeni dizisi çıkınca izlememek olmaz diyerek bu diziye başladım. Beklentim gayet yüksekti. Çünkü Master Sun'ın senaristleri Hong Sisters var, IU var, tanıtımlar falan gayet kaliteli bir dizi izleyeceğimizin sinyalini veriyor. Ama yine ve yine ben pek beğenemedim. Nasıl bir lanete tutulduysam son seçtiğim Kore dizileri beni pek sarmamaya başladı. Eğer linç yemeyeceksem söylüyorum: Ben herkesin aksine Hotel del Luna'yı pek sevemedim. Ama aşırı kötüydü de diyemem. İzlemesem de olurmuş modundayım daha çok. Kısaca konusundan bahsedip daha sonra sevip sevmediğim kısımlarına değineceğim. 

26 Ekim 2019 Cumartesi

It Ends With Us - Colleen Hoover | Kitap Yorumu



  It Ends With Us, yorumlara baktığımda Colleen Hoover'ın en beğenilen kitabı diyebilirim. Dolayısıyla ben de epey merak ediyordum. Sonunda kendimi okumaya hazır hissettim ve okudum. Ve şimdi kalbimi bıraktığım bu kitabın yorumuyla birlikteyiz. Kalbimi inciteceğini daha önce okuduğum yorumlardan dolayı biliyordum ama gerçekten bu kadar etkileneceğimi bilmiyordum. Bu kadar beni ağlatacağını bilmiyordum. Kafamdan atamıyorum kitabı bir türlü.
 Kitap, Lily'nin ağzından anlatılıyor. Lily babasının annesine yaşattıkları yüzünden zorlu bir ailede büyüyen, annesini babasından  ayrılmadığı için içten içe suçlayan bir kızken yıllar sonra kendini benzer bir durumun içinde buluyor. Ryle ile başta mükemmel giden bir ilişkileri varken zamanla Ryle'ın başka yönlerini de görmeye başlıyor. Tabi bir de yıllar sonra karşısına çıkan ilk aşkı Atlas var. Kabul, kitabın konusuna baktığınızda aşırı klişe duruyor. Evlendikten yıllar sonra kayıp ilk aşkına rastlayan ve bir bocalamanın içine düşen bir kadının hikayesini okuyacağımı düşünmüştüm ben de. Ama kitap bu tarz bir klişe romantik kitaptan çok daha fazlası. Sadece hikayenin iskeleti bir klişe üzerine oturtulmuş, o kadar. Bunun dışında kalan kısmı daha önce hiçbir kurguda rastlamadığınız türden. Ryle bana kalırsa hikayenin kilit karakteriydi. Yazar kolaya kaçıp Ryle'ı hakkında kesin bir hükme varabileceğimiz kadar düz bir karakter olarak yazabilirdi. Ama kitabın en çok iç burkan kısmı da aslında Ryle'ın çok daha komplike bir karakter olması. Kitabı okuduğunuzda belki de kendinizi o kınadığınız kadınlar gibi düşünürken bulacaksınız. Ben kendimi öyle buldum şahsen. İşte bu yüzden kitap okumayı seviyorum. Farklı bakış açılarından olaya bakmanızı sağlıyor. Hayatlarını yargıladığınız insanların yerinde olsaydınız belki de tıpkı onlar gibi düşünebileceğinizi gösteriyor. Kitabın anlatmak istediği, vermek istediği bir mesaj var. Yazarın son kısımdaki notunu okuduğunuzda aslında anne ve babasının hikayesinden oldukça fazla etkilenip bu tarz bir hikaye kaleme aldığını görüyorsunuz. Bazen ilişkilerde olmaması gereken şeyler oluyorsa "Neden ayrılmıyorlar ki?"diye yargılarız. Çünkü dışarıdan ahkam kesmek kolaydır. Ama ilişkiler iki kişi arasında yaşanır ve o kişilerden biri olmadığımız sürece gerçekten ne yaşadıklarını, nasıl bir durumda olduklarını bilemeyiz. Ve kimseyi o iyi bu kötü şu şöyle bu böyle diye belli kalıpların içine sokamayacağımızı bir kez daha anladım. Hatta kitapta en çok hoşuma giden sözlerden birisiydi bu: "Kötü insan diye bir şey yok.Sadece bazen kötü şeyler yapan insanlarız."

  Ryle konusunda gerçekten çok ama çok üzüldüm ve yazara ona böyle bir rol biçtiği için çok kızdım. Ama sonra o epilogu okuduğumda yazarın tıpkı ondan yapmasını beklediğim gibi Ryle hakkında yazdıklarını silip yeniden düzeltmek istediğini ama realistik bir kitap yazmak istediği için bu şekilde yazdığını okuyunca yazarı da anladım.  Kendi babasından gördüğünü gerçek hayat olarak gördüğü için  Ryle'a biçiyordu. Son kısımda Lily'nin Ryle'la yaptığı konuşma beni bitirdi. Gözyaşlarıma engel olamadım. Bak şu an o sahneyi hatırladım hala gözlerim doluyor. Ancak daha sonra Atlas'lı kısım beni çok sinirlendirdi. Bence o kısım hiç olmamalıydı ve kitap orada bitmeliydi. Neyse ben son kısımda ağladıktan sonra yazarın annesiyle babasından bahsettiği kısımda ve kitabı nasıl şekillendirdiğini yazarken ne düşündüğünü anlattığı kısımda bir posta daha ağladım. Çünkü çok duygu dolu bir yazıydı.

It Ends With Us, gerçekten insanların bahsettiği kadar varmış. Bana göre çok etkileyiciydi. Colleen Hoover'ın kitaplarını gerçekten çok seviyorum. İlk başta klasik bir aşk hikayesi yazdığını sanıyorsunuz ama sonra kitaba bir öyle bir dokunuş yapıyor ki kitaba hayran kalmanızı sağlıyor. It Ends With Us'ın film olacağını duyunca sevinmiştim ama şu an olmasa mıydı acaba diye düşünüyorum. Çünkü kalbim bu hikayeyi bir de film versiyonunu izleyerek kaldırabilir mi emin değilim.  Neyse blogda film yorumunu da yazacağım günleri görürüz inşallah.
 Hoşçakalın!

9 Ekim 2019 Çarşamba

Wonder- Mucize Film Yorumu


Zorlu bir mücadele veren herkese karşı nazik olun ve insanların aslında nasıl biri olduğunu görmek istiyorsanız tek yapmanız gereken bakmak.

  Bir ara hatırlarsanız Pegasus Yayınları’ndan çıkan Mucize kitabı oldukça popülerdi. Okuyacaktım ama bir türlü okuyamadım. Bugünde aklıma geldi bari filmini izleyeyim dedim. İyi de yapmışım. Bu arada her öğretmenin izlemesi gereken filmler listesi yapmayı düşünüyorum. O listede bu film de yerini alacak, bunu şimdiden söyleyebilirim. Film yüzünde doğuştan bir farklılık bulunan Auggie'nin hikayesini konu alıyor. Ama bunu yaparken çok güzel bir hikaye işleme yöntemini kullanmışlar. Sadece Auggie'ye odaklanmak yerine arkadaşı, ablası gibi hayatındaki kişilerin bakış açısından da bakmışlar olaylara. Filmde en hoşuma giden şeylerden biri işte bu şekilde farklı pencerelerden olaylara bakmaktı. Çünkü bir kişi herhangi bir özel hastalığa sahip olduğunda bundan yalnızca o değil, dolaylı da olsa çevresindeki herkes etkileniyor.

20 Eylül 2019 Cuma

Yaşamak - Yu Hua | Kitap Yorumu

  Her ailenin bir hikayesi var. Bugün birini durdurup sorsak kim bilir ne hikayeler dinleyeceğiz. Çinli yazar Yu Hua, Yaşamak'ta dokunaklı bir hikayeye sahip olan Xu ailesinin hikayesini bizlere sunuyor. Kitap 200 sayfa ve gerçekten inanılmaz akıcı. İlk defa Çin edebiyatından bir eser okumuş oldum bu arada. Bir günde oturup bitirdim. Çok sade bir dili var ama buna rağmen kitap beni oldukça etkileyen bir tarza sahipti. Kitabın sade bir güzelliği vardı.

18 Eylül 2019 Çarşamba

Five Feet Apart Film Yorumu


  Herkese Merhaba,
  Bugün uzun bir zaman sonra tek bir filmi yorumlayacağım bir yazı girmeye karar verdim. Five Feet Apart'ın fragmanını Youtube'da tesadüfen izledikten sonra asla beklemediğim halde bende bir merak uyandırdığını fark ettim. Hastalığın aşıklara engel olduğu filmlere alışkınım. Bu türde çok film var. Ama Five Feet Apart, biraz daha farklı bir şekilde işlemiş bu konuyu. Ben klasik bir gençlik filminin hastalık etkeni eklenmiş halini izleyeceğimi sanmıştım. Ama film beklediğimden daha farklı çıktı ki bunu olumlu anlamda söylüyorum. Boş bir gençlik filmi değildi, anlatmak istedikleri bazı şeyler vardı.

8 Eylül 2019 Pazar

11.22.63 Dizi Yorumu


   Herkese Merhaba,
  Geçen ay 11.22.63'ü bitirdim ve sanırım bir yorum girmenin vakti geldi de geçiyor bile. Diziye rastladığımda ilk dikkatimi çeken adı olmuştu. Tarihten oluşan bir dizi ismi oldukça ilginç gelmişti. Sonra diziyle alakalı o kadar çok olumlu yorum gördüm ki diziyi daha da merak eder oldum.Düşünüyorum da şu an, bir tane kötü yorum bile görmedim. Üstelik her yerde diziden mutlaka bir kesit, bir replik efendime söyleyeyim bir fotoğraf görür hale geldim. Ve bu psikolojik toplum baskısına dayanamayıp diziyi izledim.

  Hepimiz geçmişe bakıp şurada şöyle olsaydı, şunu yapsaydım, o şöyle yapsaydı vs.gibi pişmanlık duyarız. "Keşke" lerle kendimizi üzülürken buluruz. Peki ya geçmişe gidip bunları düzeltme şansımız olsaydı? İşte 11.22.63 bu tema etrafında şekillenen bir dizi. 

  Jake Epping, geçmişe gidip John Kennedy suikastını engellemeye çalışıyor. Dizi adını da işte bu suikastın tarihinden alıyor. Tabi geçmiş değişmemek için direnecek bir yandan, Jake o tarihte yaşayan bir kadına aşık olarak geçmişe bağlı kalmak isteyecek bir yandan. Olaylar bu şekilde gelişiyor.

6 Eylül 2019 Cuma

"Zor Kişilikler"le Yaşamak | Kitap Yorumu




Hepimiz hayatımızın bir döneminde de olsa zor kişiliklerle yaşamışızdır. Bu zor kişiler başlıca ebeveynlerimiz, müdürümüz,arkadaşlarımız,akrabalarımız,komşularımız vs.olmakla beraber kişiden kişiye değişebiliyor. Bu tür kişileri bana kalırsa hayatımızdan çıkarmak en iyisi. Ama bazen bu zor kişiler öyle biri olur ki hayatınızdan çıkaramazsınız. Mecburen onla yaşamanın bir yolunu bulmanız gerekir. İşte bu kitap bize bunu nasıl yapabileceğimizi gösteriyor.

 Kitabın içinde değişik zor kişilik tipleri bulunuyor. Ve her bir kişilik tipi için ayrı ayrı verilmiş hayat hikayesi örnekleri bulunuyor. Her bir kişiliğin özelliği, neden böyle davrandığını anlamamıza dair bilgiler yer alıyor. En sonda ise bu tür bir kişiyle karşılaştığınızda ne yapmanız gerektiğine dair tavsiyeler bulunuyor.

17 Ağustos 2019 Cumartesi

Big Little Lies 2.Sezon Dizi Yorumu


  Herkese Merhaba!
  Yakın zamanda Big Little Lies'ın 2.sezonu çıkınca sadece bir bölümcük diyerek dayanamayarak izlemiş ve kendimi frenleyemeyerek tüm sezonu bitirmiştim.
 2.sezon gerekli miydi derseniz bence evet. İyiki 2.sezon olmuş. Bir kere Meryl Streep diziye yeni kan getirmişti. Bence bu sezon ele alınan konular da ilk sezonu aratmayacak kadar heyecanlıydı.Bu kez konu biraz daha annelik etrafında şekillenmiş. Çocuklar eskisi kadar ön planda değildi. (ikizler hariç) Ancak yine de dizi kendini izlettirecek hikayeyi size bir şekilde veriyor. Üçüncü sezon olsa yine izlerim açıkçası.Gerekli ya da gereksiz olması umrumda değil.
 Big Little Lies'da en çok neyi seviyorsun derseniz, insan psikolojisinden o kadar iyi anlıyorlar ki izlemek aşırı iyi hissettiriyor. Sahne geçişleri, kullanılan müzikler, çekim teknikleri, oyuncuların yetenekli olması diziyi çok güçlü kılan özelliklerinden birkaçı sadece. Ah bir de o mükemmel intro müziği yok mu her çaldığında beni benden alıyor. İleri sarmadan izliyorum o kısmı mutlaka.

16 Ağustos 2019 Cuma

Bir Ömür Nasıl Yaşanır? - İlber Ortaylı | Kitap Yorumu

  Bir Ömür Nasıl Yaşanır, İlber Hoca'nın hayat tecrübelerinden ve tavsiyelerinden oluşuyor. Söyleşi şeklinde ilerleyen kılavuz niteliğinde bir kitap. İçinde çok değerli tavsiyeler bulunuyor. Şüphesiz ki yetmiş yaşında görmüş geçirmiş bir çınardan pek çok şey öğrendim. Notlar aldım. Gerçekten okudukça kendinizi kitapta geçen kişilerle de kıyaslamadan hissedemiyorsunuz. Sanki sürekli bir geç kalınmışlık hissiyle boğuştum. Bazı noktalarda İlber Hoca'yla farklı düşündüğüm yerler de olmadı değil. Mesela bir insanın on beşinden sonra bir şeyi kesinlikle çok iyi bir şekilde öğrenemeyeceği görüşüne ben katılmıyorum. Bir de her insanın içinde bulunduğu şartlar malesef ki aynı değil. Bence bir şeyleri istemek de evet önemli ama kişinin çok küçük yaştan itibaren ailesi ve çevresi tarafından çok iyi yönlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden bazı kısımların içinde bulunduğum şartlar dahilinde bana çok ütopik geldiğini hissettim. Ama tabi asla umutsuzluğa kapılmamak ve kitaptan alabildiğini almak lazım. Öyle de yaptım zaten. Size de tavsiye ederim. 

Suç ve Ceza - Dostoyevski | Kitap Yorumu

  Sonunda artık kültün de kültü olmuş Suç ve Ceza'yı okuyabildim. Hatırlıyorum lisedeyken hocamız sınavda soracaktı yarım yamalak hatırlıyorum bir şeyler ama kitabı bitirdiğimi bile hatırlamıyordum. Kafamda hep bir ara okurum düşüncesi vardı. O zamanlar iyiki okumamışım diyorum. Çünkü kitabı anlamayabilirdim. Tabi burada tam olarak bir kitap yorumu yapamam. Çünkü kitap denilince akla ilk gelen kitaplardan biri olan Suç ve Ceza'yı yorumlamak bana kalmamış. Suç ve Ceza, Dostoyevski'den okuduğum 2. kitaptı. Daha önce Yeraltından Notlar'ı okumuş ve gerçekten beğenmiştim usta yazarı. Yine bir insanın psikolojisini işleyişi muazzam. Tabi kitabı daha iyi anlayabilmek adına yazarın hayatını da araştırmanızı tavsiye ederim. Bir katilin psikolojisini ele alırken nasıl böyle ustalıkla yazdığını, kitaptaki karakterlerin nasıl bir yaşanmışlıktan çıktığını daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. 

2 Ağustos 2019 Cuma

Yıkıkların Dizisi: My Mister Dizi Yorumu ve Replikleri


  My Mister, sustukları içinde büyüyenlerin, yaşarken ölenlerin, ezilenlerin, hor görülenlerin, hak ettiği hayatı bir türlü yaşayamayanların dizisi. My Mister'ı sadece gerçek yıkıklar anlayabilir. O yüzden yıkık olmayıp kendini yıkık sananlar off hadi abi hadi ya çıkın blogdan. Kabul giriş çok arabesk oldu. Umarım kolunuza faça falan atmıyorsunuzdur.😂
  Hakkında bir tane bile olumsuz yorum okumadığım bu diziyi gerçekten çok merak ediyordum ama diyordum ki KPSS bitsin de öyle izleyeyim. Sonra baktım ki geçenlerde dizi yine ödül almış dayanamayıp izledim. Bir de o zamanlar Mr.Sunshine izlediğim için ödülleri My Mister aldıkça nasıl sinir oluyordum. Meğer boşuna ödül almıyormuş dizi. Neyse, sınav bitince de yorumunu gireyim dedim ve işte şu an bu yazıyı okuyorsunuz.
 Sırf popüler olduğundan üst üste çok fazla güncel, yeni çıkan dizi izlemiştim ve hepsi de fos çıkmıştı. Onları izleyeceğime keşke bu diziyi izleseymişim diyorum.İşte bunlar hep ön yargı. Başroller arası yaş farkına ve adamın IU ile çift olarak yakışmamasına bakarak aşırı ön yargılı davranıp diziyi izlememiştim. ( kafamı nerelere vuram?)

My Mister Konusu
 Konusunu direkt söyleyeyim. 40 yaşında bir adam ile 20 yaşındaki bir kızın yaşam mücadelesini verirken yollarının kesişmesi ve birbirlerini iyileştirme sürecini ele alıyor. Aslında çok daha fazlasını barındıran bir dizi ama en kısa yoldan böyle anlatabilirim. (Dizilerin konusunu yazmak en üşendiğim kısım olur.)

14 Nisan 2019 Pazar

Touch Your Heart Dizi Yorumu


Herkese Merhaba!
  Goblin'in sevilen çifti Lee Dong Wook ve Yo In Na'nın tekrar bir dizi projesinde birlikte oynayacaklarını herkes gibi duyunca çok sevinmiştim. Çünkü yarı mutlu yarı hüzünlü bir sonları vardı. Touch Your Heart'ın fragmanlarını da görünce bir baktım nefretten doğan aşk (klişe severiz.), romantik komedi, aynı zamanda hukuk dizisi gibi. Oooooo dedim olaylara gel. Dizinin başlayacağı tarihi beklemeye başladım.

30 Mart 2019 Cumartesi

2019 Oscarlı Film Yorumları | Green Book, Bohemian Rhapsody, A Star is Born, The Favourite

Herkese Merhaba!
  Şu aralar 2019 Oscarlı filmleri izlerken dedim ki ben bunla ilgili neden bir blog yazısı yazmıyorum? Ve şu an bu yorumu yazarken buldum kendimi. Baştan söyleyeyim bütün filmleri değil, sadece 4 tanesini izledim ki bence bunlar en öne çıkan yapımlardı. Hatta diğer filmler aşırı sıkıcıya benziyor, daha da izleyemem. Onun yerine gider IMDB listesinden bir film izlerim daha iyi. Neyse başlayalım söz konusu filmlere.
Green Book

Filmin aldığı ödüller
En İyi Film
En İyi Orjinal Senaryo
Mahershala Ali - En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu 

  Ben tören gerçekleşmeden önce en iyi film ödülünü kesin Bohemian Rhapsody alır diyordum ama gönlüm Green Book'tan yanaydı. Hatta bu dört filmin içinde en beğendiğim de Green Book oldu. Ya nasıl desem böyle çok durağan ama hiç sıkıcı değil, acayip sarıyor. Yer yer güldürüyor ve filmdeki dostluk içinizi ısıtıyor. Üstelik yaşanmış bir hikayeyi filme aktarmışlar.  Amerika'daki ırkçılığın zirve yaptığı dönemlerde geçen film, izlerken hayatı sorgulamama neden oldu. İnsanları dışlamanın, ötekileştirmenin, kendisi gibi olmayanı yok etmeye çalışmanın bütün kötülüklerin anası gibi görüyorum.

9 Mart 2019 Cumartesi

Facebook Dizisi: Sorry For Your Loss Yorumu


  Sorry for Your Loss'u izleme hikayem biraz tuhaf.  Facebook yıllar önce çok aktif kullandığım ve herkes gibi benim de akraba üyelerinin keşfetmesiyle artık orta yaşlı akrabaların sosyal medyası olarak gördüğüm bir platform haline gelmişti. Dolayısıyla dizi yaptığını ilk duyduğumda sıradan bir dizi olacağını düşünmüştüm ki ben bu diziyi Filme Gitmeden Önce'nin videosunda gördüm. Videoya tam bir önyargıyla tıkladım ama videodan sonra diziyi izlemek istedim. Çünkü dizinin kaliteli olduğundan bahsediliyordu ve çok hoş anlatılmıştı. Konusu ise tam da izlemek istediğim türdeydi. Diziyi izleyebilmek için tek sahip olmanız gereken bir Facebook hesabı. Tabi Facebook'da çeşitli altyazılar olsa da Türkçe altyazı yok. Ama üzülmeyin malum sitelere Türkçe altyazılı hali düşmüş durumda. Yalnız neden kimse bu diziyi konuşmuyor? Daha çok konuşulmasını isterdim açıkçası. Diziyi yorumlayanlar da sınırlı sayıda.

31 Ocak 2019 Perşembe

Pembe Fili Düşünme – Zeynep Selvili Çarmıklı | Kitap Yorumu


  Uzun zamandır kitap okumuyordum. Artık buna bir dur demenin vakti gelince okuyacak kitap aramaya başladım. Pembe Fili Düşünme, beni isminden dolayı kendine çekti ki bence kitabın adı çok zekice. İnsanda içeriği hakkında bir merak uyandırıyor. Neyse kitabı okudum, zaten çok akıcı olduğundan kısa sürede bitiyor. Güzel bir kişisel gelişim kitabıydı. Okunabilir mi evet ama nirvanaya falan erişmeyeceksiniz. Hayatınız muhtemelen aynı seyrinde devam edecek. Yine “pembe filleri” düşünmeye devam edeceksiniz. Ama aslında kitapta zaten size düşünecekseniz düşünün çok da kasmayın diyor. Açıkçası bu kitabı okumadan da buradaki çoğu yöntemi kendi üzerimde uygulamıştım. Bu yüzden kitabın bana kattığı çok bir şey olmadı. Bir de ben ne zaman kişisel gelişim kitabı okusam hep başıma kötü bir olay gelir ve kitapta yazanların hiçbiri benim başıma gelenler için geçerli yöntemler olmaz. Yine aynısı oldu, bu gidişle “Kişisel gelişim kitabı okursan başına kötü bir şey gelir.” batıl inancına sahip olacağım. 

26 Ocak 2019 Cumartesi

Memories of the Alhambra Dizi Yorumu


  Herkese Merhaba !
2019 un ilk yazısıyla birlikteyiz, siftahı Memories of The Alhambra ile yapıyorum. Lafı uzatmadan bir klasik olarak diziyi nasıl izlemeye başladığımdan bahsedeceğim. KPSS'ye hazırlandığım için dizi izlemiyordum ve çalışmalarımın karşılığı olarak bu diziyi kendime ödül olarak koymuştum. Çünkü neden Secret Garden benim ilk Kore dizimdir ve o yüzden Hyun Bin’i ayrı severim. Dizi iddialı,W'nin senaristi var, Hyun Bin var üstüne bir de Park Shin Hye ile partner! İşte dedim bu dizi olay olacak, süper bir diziyle karşı karşıyayız. Beklentim nasıl tavan anlatamam. Ama kendime ödül amaçlı koyduğum bu dizi pek de öyle umduğum gibi değildi. Benim için hayal kırıklığıydı. Yetersizdi. Neden böyle düşündüğümü biraz açıklayayım. Önce dizinin konusundan bahsedeceğim ve sevdiklerim sevmediklerim bölümüyle yazıya devam edeceğim ve spoilerlı bir yorum yaparak yazımı sonlandıracağım.Haydi başlayalım.