28 Mayıs 2020 Perşembe

Telefonda Konuşmayı Sevmeme Huyu | Garip Huylarım



Herkese Merhaba,
  Geçenlerde 22 yıllık hayatımda hep var olduğunu ama dile getirmediğimi fark ettiğim geçen bayram yaşadığım bir olayla kendime kesin teşhisi koyduğum garip bir huyumdan bahsedeceğim: Telefonla konuşmayı sevmiyorum. Ve bu olayı çevremde yaşayan benden başka birini tanımıyorum. Sonra düşündüm ve tam bir fırsatçılık örneği sergileyerek garip huylarım hakkında blogda yazı serisi oluşturmak istedim. Kim bilir belki içinizden birinin duygularına tercüman olurum.
  Şimdi bu olayı tetikleyen hadiseyi paylaşayım önce. Bu bayram malumunuz  herkes gibi akrabalarla telefonda konuşuluyor. Normalde ben yakın akrabalarımla zaten yüzyüze görüştüğüm için telefonla bayramlaşmaya gerek duymazdım. Fazla yakın olmadıklarımı da aramıyorum açıkçası. Bu bayram herkes evinde olduğu için şimdi bazı kişilerin bayramını kutlamasam çok ayıp olacaktı. Çünkü bana iyilikleri dokunmuş insanlar var. Ablam bir akrabamızla konuşurken araya girip " Bayramın mübarek olsun." dedim ki asla benlik bir hareket değil bu ama kendi kendimi zorladım bunun için. Daha ben bunu der demez karşı taraf " Bak,sen hep biraz geri duruyorsun, bu böyle olmaz." falan dedi. Tabi bana bir kal geldi o an. Dedim neden böyle söylüyorsun falan işte bir ton anlattı. Ben de benim yapımın bu şekilde olduğunu söyledim. O da dedi ki işte insan kendini bazı konularda değiştirmeli. Açıkçası çok kırıldım, hatta içimden bayram kutladık yine suçlu olduk, keşke kutlamasaydım dedim. O akrabamıza da içimde kalmasın diye beni daha konuşturmadan böyle bir ithamda bulunmasının doğru olmadığını kibar bir şekilde dile getirdim. Ben daha fazla haklı bulunarak konuyu kapattık. Şimdi buradan varmak istediğim nokta, insanlar artık belli bir yaşa geldiğim için benden ayrıca telefon açmamı bekliyor. Kendi telimden arayıp desem ne olacak, başkasının telinden araya girip desem ne olacak. Ben böyle şeylere takılmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Özellikle ablam insanları arayıp soran ve telefonda rahat konuşan bir insan olduğu için onunla kıyas edilerek vefasız olan taraf ben oluyorum. Sorun şu ki insanlarla yüzyüze kurduğum iletişimi telefonda kuramıyorum. Her seferinde telefondan edilen sohbetin kısa sürede tıkandığını hissediyorum. Ve insanlar bunu anlamıyor. Benim için muhtemel bir telefon konuşması şu şekilde ilerliyor. Hadi burada bayram üzerinden gittiğimiz için bir bayram konuşması üzerinden ilerleyelim
Ben : Alo, bayramınız mübarek olsun.
X: Saol, seninki de mübarek olsun.
Ben: Nasılsınız, iyi misiniz?
X: İyiyim çok şükür.

(Sessizlik sessizlik sessizlik sessizlik....+SONSUZ GELEN BİR SESSİZLİK)
O sırada beynimin içi:
Şimdi ne söylemeliyim?

Şimdi ne söylemeliyim?

Şimdi ne söylemeliyim?

  Annem bazen sen de konuş diye zorluyor. Anne diyorum "Merhaba, nasılsın, iyi misin, ben de iyiyim teşekkürler." Bitti. Ne konuşayım başka? Ortak bir yaşantımız yok, ortak bir ilgi alanımız yok. Konuşma ilerlemiyor ve oluşan sessizlikler beni geriyor. Sırf konuşmak için merak etmediğim sorular sorup sohbet konusu açmak istemiyorum. Zaten içe dönük bir insanım. Son zamanlarda biraz kendimi zorlayıp daha dışa dönük oldum ama anca bu kadar oluyor. Sadece en yakınlarıma karşı rahat olabiliyorum. Dışa dönük insanların bizim gibi içedönüklerin basit problemlerini anlamayıp her şeyden uzak durmakla, girişken olmamakla suçlamasını hiç ama hiç sevmiyorum. Her insan farklı olabilir.

  Bu akrabalarla olan versiyonuydu. Bir de resmi yerleri ararken olan versiyonu var ki onun için de önceden söyleyeceklerimi bir yere yazıyorum. Evet yanlış okumadınız: SÖYLECEKLERİMİ ÖNCEDEN YAZIYORUM.
Çünkü çok fazla kasılıyorum. Elimde değil. Önceden yazmasam kem küm ederek konuşuyorum. Telefonu kapatınca da kafamı kuma gömmek istiyorum ne kadar aptalca konuştuğum için.

Bazen Alo demek bile çok saçma geliyor. Alo ne ya alo ne? Tek avantajı benim gibi ne konuşacağını bilmeyenler için kurtarıcı bir anahtar sözcük olması. Sözcük denilenebilirse tabi.

  Ah bir de hiç beklemediğim bir anda birinden gelen telefon versiyonu var bunun. Acaba noldu ki önemli bir şey mi var diye bir süre kalıyorum. Muhtemel senaryoları düşündükten sonra açıyorum telefonu.
  Peki bir de çat diye görüntülü gelen aramalara ne demeli? Yahu ben düz konuşamıyorum. Millet bir de görüntülü arıyor. Hayır bir düşünün acaba ben müsait miyim de görüntülü arıyorsunuz? Şahsen ben arkadaşlarımla bile önceden haberleşerek görüntülü konuşma için zaman belirliyoruz ki herkes müsait olsun.

  Son bir şey daha var mesela. Sadece numarası gözüken aramalar var. Açsam mı açmasam mı? Acaba kim diye düşünüyorum ve genelde açmıyorum. Gereksiz bir arama da olabilir sonuçta. Gerçi bir kere sırf bu huyum yüzünden başıma gelen bir olayı paylaşayım. Bir sabah telefonumun zil sesine uyandım. Ekrana baktım. Sadece numara yazıyor. Rehberimde olmadığına göre önemsiz biri herhalde dedim ve yine açmadım. İçimden uykumun saçma sapan bir sebepten bölünmesine de saydırıyorum tabi. Yarım saat sonra mı ne arkadaşım aradı. Bu saatte aradığına göre önemli bir şey oldu herhalde diyip korkarak açtım. Ondan öğrendim ki üniden hocamız notları giriyormuş ve grup ödevimizdeki eksiklik için bizim grubu tek tek aramış. Kimse açmamış o arkadaşımdan başka. Eksik olan kağıdı gün içerisinde teslim etmezsek o dersten kalacakmışız ki bu da okulun bir sene uzaması demek oluyordu. Hoca da arkadaşımla telefonda. neden kimseye ulaşamıyorum diye epey sinirli konuşmuş. E haklı adamcağız. Sonuç olarak bu huyum yüzünden dersten kalacaktım nerdeyse. Bu olaydan sonra önemli bir şey olabilir diyerek hep açıyorum ama bu sefer de hep yanlış numara ya da reklam için aramış oluyorlar. Zaten hep öyle olmaz mı?
  Peki hiç mi telefonda konuşmuyorum. Konuşuyorum ama sadece en yakın olduklarımla. Mesela ablamla konuşurken hemen " Uff hadi sıkıldım ben kapatıyorum." diyebildiğim için. Annemle konuşurken direkt sadede gelip konuştuğum için. Arkadaşlarımla zaten çok sık telde konuşmam, mesajlaşırız, telefonda konuştuğumuzda da mutlaka önemli bir şey vardır. Annemle uzakta olduğumuzda bana der ki beni hiç aramıyorsun. Ne yapayım yapım bu, sevmiyorum uzun uzun telefonda konuşmayı.

  Evet arkadaşlar, işte böyle. Belki bu yazıyla akıl ve ruh sağlığım sizi şüpheye düşürmüş olabilir ama ben eminim ki benim gibi bu garip huya sahip olan birileri illaki var. Olmalı yani, bu koca evrende yalnız olamam. 
  Neyse , garip huylar köşemizin bugün ilk açılış yazısının sonuna geldik. Ben de daha ne gariplikler var. Onları da yazarım bir gün inşallah. 
  Hadi görüşürüz, kendinize iyi bakın!

20 yorum:

  1. aman boşveeer olduğun gibi ol sen yine de rahat ol yaaa çok gerekmedikçe konuşmazsın işte boşver ne düşünürlerse düşünsünler :) kayıtlı olmayan numarayı asla açmam. ben de sevmem telde konuşmayı. aramam da zaten yani. sadece iş konusunda aranmayı severim. akrabalar aman aman bir saat konuşurlar yaaa :) gündüz iş teli olursa okey. akşam telefon açınca yerimden sıçrıyorum korkudan aslında kapatcam ama aile akrabalar kapatma sakın diyor ya birimize bişey olursa sana nasıl haber vercez diye, yalnız yaşadığım için yani :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle yalnız olmadığını bilmek güzel şey ya. Ama haklılar kapatmak da ayrı bir şey. Zaten bütün olaylar nedense telinin ulaşılamaz olduğu anı bekler:)

      Sil
  2. tımıms diğer huylarını da bekliyosss :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mental olarak yazmaya uygun hissedince inşallah :)

      Sil
  3. Ben de aynen böyleyim

    YanıtlaSil
  4. O kadar güzel anlatmışsın ki.Yaziyi okurken dedim ki e bu resmen benim.Ben tanımadığı insanlarla bile rahat konuşabilen biriyim.Ama iş akrabalarin telefonlarına gelince konuşmak o kadar
    zor geliyorki sanki iyiyim siz dedikten sonra zorlama bir soru sorsam hemen anlicaklar çünkü muhabbet tıkanıyor ve ben de böyle sorular sorunca kendimi samimiyetsiz hissediyorum.Annem çok kızar bu huyuma zorla telefon da verir hatta �� Ama bence bu işi biaz da zorlaştıran ablalarımız, benim ki de mesela normalde pek görüşmediğimiz amcamı bile arar bu sefer vefasiz ve kötü hisseden ben olurum�� Başta bunlara çok takılıyordum bende ama yani bu durumun bir çözümü yok bence böyle gelmiş böyle gider diyorum son olarak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Evet ablalar işi zorlaştırıyor:)
      Açıkçası ben de halimden memnunum ama çevrem memnun olmayınca işte arada bir "Niye böyleyim ya?" hissi geliyor.

      Sil
  5. Yaz oraya beni de telefonla konuşmayı sevmeyenlere :D Hele de o telefonda yaşanan gergin sessizlikler çok canımı sıkıyor, ne sorsam ne sorsam diye düşünürken buluyorum kendimi. Acil olmadığı sürece mesaj kullanılsın lütfen :D

    YanıtlaSil
  6. Ben de mesajlaşmayı sevmiyorum. Hele sohbet tarzında uzun uzun mesajlaşılıyorsa çok sıkılıyorum. Ben uzun cümleler kurmayı seviyorum. Bunları mesajda yazmak zor geliyor. Bir de mesajda tam duyguyu veremiyorsun, yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Şaka yapıyorsun anlaşılmıyor vb. sıkıntı oluyor.

    Telefonda konuşmayı sevmeyen eşim var. Ayda konuşma dakikasının sadece on dakikasını falan harcıyor. Eve yemek sipariş ederken bile konuşmayı sevmez, ben ararım. Yani kesinlikle yalnız değilsin :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Telefonda konuşmayı seven, sevmeyenden daha çok çevremden de gözlemlediğim kadarıyla :) İşte herkes birbirine saygı duysa ortada hiçbir sorun yok da...

      Sil
  7. Evet evet ben de telefonla konuşmayı sevmeyenlerdenim. Tabi çok sevdiğim insanları hariç tutuyorum. Telefonda ne konuşacağını bilemediğin anda oluşan o sessizlik..
    Ve liseyden baba telefonda konuşmaktan çekindiğimi düşündüğünden zorla bana arattırdı. Alışsın diye. Ben de aramadan önce kafam da ne söyleyeceğimi pratik yapar öyle arardım. Ama çok gerilirdim. :)

    YanıtlaSil
  8. Hahahaha çok tanıdık bir his. Hatta bir keresinde bir tanıdığım nişanlıydı ve bayramda kayınpederini aradı.. Nasılsınız soruları soruldu bayramlaşıldı ve kız durdu durdu "eee daha daha nasılsınız" dedi..... Ve ben yanındaydım. Kendimi yerlere attım. Niloyanın şarkısını söyle eye başladım kahlahalarla. Kız zaten söylerken pişman olmuştu bir yandan beni dövüyor bir yandan yerleri yumrukluyordu utancından. Çok komik bir anıydı. Telefonla konuşmak bir de bayramda bı tık gerici bi olay yaa :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay şu an kayınpederim olmadığına şükrettim hahahha Bir de onu aramakla uğraşamam :D

      Sil
  9. Telefonda muhabbeti uzatmayı pek sevmem ama bu sanırım dönem dönem değişebiliyor, birde telefonda sohbetin uzun olabilmesi için gerçekten bir tarafın illaki iyi bir dinleyici olması gerekiyor ve konuştuğun kişiye karşı bir özlem yoksa her gün gördüğün insanlarla telefonda ne konuşacaksın ki.

    YanıtlaSil
  10. Aynen öyle, uzun konuşmak için bir özlem olması lazım.

    YanıtlaSil
  11. Ya bu konuda çok derdim vardı benim, yatay geçiş yapmayı çokça düşünen biriydim ve maille ulasamadigim için illa ki telefonla okula ulaşmam gerekiyordu, ö l ü m. Merhaba diyip bir cümlede derdimi anlatıp kapatacagim ama korkunç geliyor. Resmi kurumları ararken çok gerilirim ben de. Cekingenlikten kaynaklanıyor benimki. Hani lisede öğretmen odasına gidersin,gideceksindir, arkadaşın der ki: "ben kapıyı çalarım,sen içeri girersin"..... karikatürde de geçiyordu bu bir yerde anlatınca olmadı belki ama komikti bir çekingenlik örneği olduğu için bahsetmek istedim jdjdjd akraba şöyle, merhaba aaa evet,iyi bayramlar derim kuzenlerim nasıl derim, kapatırım. Çok gerilmem sanırım zaten uzatmaya gerek yok diye,ama teoride böyle çünkü aramadım jdjdjd bizde hala küçük çocuk gibi görünüyorsun biraz ben aramıyorum açıkçası gerek yok diye. Hani bir şey deseler de inadına aramam gibi geliyor djjdjd bence siz de kuzeninizi sorun, bir de kuzen yoksa diye alternatif soru bulacaktım ama bulamadım jdjdj projemin adını" akraba bayram telefonu görüşmesi için şablon model" adını koyacaktım....bdhdh
    Ya telefon görüşmesi ben de sevmiyorum diyebilirim aslında, odaklanamiyorum gereksizce uzayabiliyor falan bazen mesajlaşmayı da sevmiyorum artık sıkıntı valla djjdjd uzaktayken annemle çok konuşurdum ama sıkılmadan canım annem.... anne kuzusu mutsuz yalnız birey olarak dertlesiyordum hep. Tek sıkıntı yaşamadığım konuşma oydu, çok ayrı bir yakınlık bağı ve uzak olma gerekiyor sanırım benim için. Ama anlıyorum genel olarak,epey yaşayan varmış bu durumu, yalnız alo'ya laf söylemeyelim: japonya da "moşi moşi" diyorlar¿¿¿ ahdhdhd yok düşününce farkli bir kültür işte aslında o yüzden ayrı bir hitap şekli bile bulunmuş aslında sanki merhaba selam demiyoruz. Bir prosedürü var, yurtdışında da mesela bırakın görüntülüyü normal görüşme için bile müsait misin diye randevu alıyormuş bazı insanlar yakın arkadaşı da olsa çok tuhaf gelmişti. Şimdi biraz anlıyorum aslında ama bilemedim... akşam beşte ara konuşalım... Neyse olur aslında neden olmasın. Sevgiler efenim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay hiç gülesim yoktu ya :) Öğretmenler odasının kapısı örneği çok iyi. Özellikle " Akraba bayram telefonu görüşmesi için şablon model" kısmı beni bitirdi.
      Benimki de biraz çekingenlikten aslında.
      Moşi moşiden sonra Alo'nun kıymetini anladım, saol.
      Sevgiler :)

      Sil