10 Temmuz 2020 Cuma

Twogether : Lee Seung Gi ve Jasper Liu Yolda | Yorum


  Herkese Merhaba,
  Bugün çok severek izlediğim eğlenceli bir gezi programı olan Twogether'den bahsedeceğim. Programın İnstagram'da keşfette fotoğrafını görüp " Aman bir de bunu mu izleyeceğim." diyerek es geçmiştim. Sonra iki yerde de yorumunu da görünce "Hadi başlayayım, zaten sekiz bölümcük bir şeymiş."diyerek açtım ilk bölümü. Açış o açış, müptelası oldum. Bayıldım ! Kendimi programa o kadar kaptırmışımki rüyamda ben de onlarla geziyordum. Rüyama bile girdiyse bu iş bitmiştir, bilinçaltıma kadar işlemiş. Açıkçası Twogether'da yüksek bir beklentim yoktu. Zaten ne zaman bir şeyden yüksek bir beklentim olmasa nedense çok beğendiğimi fark ediyorum. 

5 Temmuz 2020 Pazar

Go Back Couple Dizi Yorumu


  Herkese Merhaba,
  Bugün sizlere 2017 yılında yayınlanan ancak benim izlemeyi sürekli ertelediğim için geç izlediğim Go Back Couple'dan bahsedeceğim. Neden bu kadar geç izlediğime gelirsek ben eski dizilere karşı biraz önyargılı oluyorum. Bir de mesela tam izleyeceğim diyelim o sıralar çok önemli bir senaristin ya da oyuncunun dizisi çıkıyor. Önce şunu bir izleyeyim de bunu sonra izlerim diye diye anca şu an izleyebildim. Dizinin 12 bölüm olması da beni diziye çeken başka bir unsurdu. Çünkü çok daha kısa sürede izlenecek bir şeyler istiyordum.
  Sıkı K-drama izleyicileri bilirler ki 2016-2017 yıllarında K-drama en parlak, en zirve dönemini yaşıyordu. Çoğumuzun en sevdiği K-dramalar bu yıllar arasında çıkanlardandır. Şimdi prodüksiyonlar daha büyüdü, harcanan paralar daha da arttı ama yıl içerisinde üç beş tane çok iyi dizi çıkar oldu. Ay şu an kendimi " Nerede o eski bayramlar." diyen yaşlılar gibi hissettim. Neyse biz diziye dönelim.

2 Temmuz 2020 Perşembe

Talebe - Tara Westover | Kitap Yorumu


  Merhaba herkese,
 Şu an çoğumuzun sahip olduğu düşünce sistemi belki de ailesinden ona aktarılan düşünce sistemi. Peki gerçekten hangimiz düşüncelerimizi araştırarak, sorgulayarak edindik? Ya ailem ya çevremdeki insanlar yanılıyorsa diye hiç düşündük mü? Gerçekten kendi düşüncelerimize mi sahibiz yoksa çoğunluğa mı uyuyoruz? Tara Westover, ailesinin doğrularını sorgulayarak kendini bulmuş bir insan ve bu zorlu kendini bulma yolculuğu beni çok etkiledi.
 Son zamanlarda adını sıkça duyduğum hatta 2018'in en iyi kitapları arasında yer alan Talebe kitabını bitirdim. Yalan yok,kitabın ilk otuz sayfası pek içine giremeyince acaba yorumlar çok mu abartılı diye düşündüm. Ancak daha sonra Tara'nın aile yapısı ve modern yaşamdan çok uzak olan yaşamları, inançları beni o kadar merak içinde bıraktı ki kitabı elimden bırakamadım. Kitabın başında her ne kadar "Bu kitap mormonluk hakkında değildir."diye uyarı yazısı bulunsa da aslında beni kitabın içine çeken de bu inancın hangi kurallara dayandığını her öğrenişimde ayrı bir şok yaşamamdı. Mormonluk inancına dair de genel kültürüm arttı. Tara'nın babasının kendi doğrularını çocuklarına dayatmasına, annenin babanın etkisinde kalıp ona uymasına, şiddete eğilimli büyük abinin yaptıklarını okurken içimde bir öfke dalgasının oluştuğunu hissettim. Oraya gidip Tara'yı savunmak istedim adeta. Özellikle de aile hurdalıkta çalışırken geçirdikleri ağır kazalar ve yanıklara rağmen babanın inatla hastaneye gitmeyi yasaklaması beni çileden çıkarttı. Ben bile okurken içim acırken babanın her şeyi dine bağlayıp kendilerine eziyet etmeleri bazen sinirimden kitaba ara vermeme sebep oldu. 
  Bir yandan hiç eğitim almamış Tara'nın hikayesi de ayrı bir motive etti beni. Evde eğitim aldığını bile söyleyemeyiz. Baskıcı ve dediğim dedik babasının işlerine yardım etmekten zar zor bulduğu sınırlı vakti kendi çabalarıyla ne kadar öğrenebilirse o kadar az bir bilgiyle üniversiteye giriyor. Ordan ver elini Cambridge Üniversitesi, hatta oradan da Harvard Üniversitesi. Ben de hala yüksek lisansa başvursam acaba tez yazabilir miyim diye düşünedurayım. Cidden şu kitabı okuduktan sonra on yedi yaşına kadar eğitim almamış biri çok iyi tez yazabiliyorsa sen niye yazamayasın diye gaza geldim. Teşekkürler Tara! 😂 
 Sonuç olarak uzun zamandır okuduğum en etkileyici otobiyografiydi. Beni eğitim,aile,dini inançlar, psikolojik hastalıklar konusunda çok fazla düşünceye sevk etti. Duygudan duyguya soktu, yeri geldi motive etti. İyiki alıp okumuşum, dedim.