Selam arkadaşlar,
5. yıl yazısını malesef biraz gecikmeli yazıyorum ama en azından blog açtığım ilk ay olan Ağustos'u ucundan da olsa yakalayayım dedim. Burada olmadığım süreçte neler yaşadım neler. Hepsini size anlatmak istiyorum ama şu an 5.senemiz mevzu bahis. Beş sene geçmiş ben bu blogu kuralı. Vay be! O kadar oldu mu?
Şöyle bir gözümün önünden geçiriyorum bu beş senelik zarfı. İlk başladığım zaman üniversite sınavından yeni çıkmış, kararsız, yolunu bilmeyen,çok toy ve endişeli bir kızdım. Şimdi her şey değişti. Artık üniversiteden mezun olmuş, atanmış, ev tutmuş, öğretmenliğe başlamış biriyim. Endişeli olmam hala aynı sanırım o kronik bir his bende. O zamandan bu zamana sadece sıfatlarım değil, kendim de değiştim. Beş sene önceki ben, şimdiki ben asla değil. Dolayısıyla yazılarıma da yansıdı bu durum. İlk yazdığım yazılarım bana çok ergen ve varoş geliyor. Okurken utanıyorum kendimden bazen ama silemiyorum da bazılarını. Kimken kim olduğumu görmek kısacası büyüdüğümü görmek de bir anlamda hoşuma gidiyor.
Sizlerle zaman geçtikçe daha fazla bağ kurdum bu blogda. Bazen öyle samimi yorumlar veya mesajlar bırakıyorsunuz ki " Ben bunu hak ediyor muyum gerçekten?" diye düşünüyorum. Bazen yazılarımın sizleri duygulandırdığını hatta " "Okuyunca ağladım." diyenleri görüyorum mesela. Demek ki diyorum ben yazdıklarımla insanların içlerine dokunabiliyorum. İnanamıyorum da bazen içimden birkaç kez tekrar ediyorum bu cümleyi. Bu o kadar değişik bir his ki size anlatamam.
Bazen de o kadar şaşırıyorum ki ya diyorum harflerden oluşup biraraya gelmiş bir yazı kümesi nasıl böyle bir bağ kurduruyor sizinle benim aramda. Ve size beş sene sonra bir şey itiraf edeyim mi? Çok az kişinin bloguma uğradığı zamanlar " Kimse beni okumasa da kendim için yazıyorum ben." dediğim bir yalanmış. Ama sadece size değil kendime de söylediğim bir yalandı. Çünkü herkes bilinmek ister. Ben de buradayım, görün ve bilin beni, demek ister. İçimizden gelen çok insani bir his. Ve sizlere beni gördüğünüz için, tabiri caizse sesimi duyduğunuz, bana kulak verdiğiniz için, bazen en mutsuz anımda güzel yorumlarınızla beni gülümsettiğiniz için çok teşekkür ederim.
Ve yolu bu bloga düşmüş herkesten bana hakkını helal etmesini istiyorum. Ne hakkı demeyin. Olmaz olur mu? Öyle ya da böyle zamanınızı veriyorsunuz buraya ki benim yazılarımın uzunluğunu da düşünürsek. Ya da belki bir yazımda yaranızı kanatmışımdır, bilmeden bir konuda ahkam kesmişimdir ya da başka bir şey. Hatta bazen kendi mutsuzluğumu yazılarımla size de bulaştırmış olabilirim. Diyeceğim o ki tüm bunlar aramızda hak kavramını doğuruyor. Siz bana " Hakkımı helal ettim." diyin.
Sizi görmesem de seviyorum! Eksik olmayın!
15.senelerimiz de olur inşallah!
Sevgilerimle...