Saudade. Henüz olmamış ama olacak bir şey için hissedilen üzüntüyü
ifade ediyordu bu kelime. Umutsuz vakalar için hissedilen üzüntü. Hayatta
olmanın üzüntüsü.
Her Şey İçin Teşekkürler’i Haydarpaşa Kitap Günleri'nde merağıma
yenik düşerek almıştım. Hakkında çok şey duymuştum ki bunların çoğu olumlu
yöndeydi. Bir süre rafta durdu. Çünkü o zamanlar içimden kitap okumak gelmiyordu.
Tekrar yorumları okuyarak kendimi gaza getirdim ve okumaya başladım. Peki
beğendim mi? İsterseniz adım adım vereyim bunun cevabını.
Öncelikle baskı özenle hazırlanmış. Özellikle elimi kitabın
cildinde gezdirmek çok iyi hissettiriyor. Kitapların dışından çok içine önem
veririm ama bunu belirtmeden geçemedim. İçeriğine gelecek olursak... Kitabın
daha ilk sayfasından özgün bir anlatım diline sahip olduğunu anladım. Ve bu çok
hoşuma gitti. Çünkü güzel olduğu kadar
farklı olan her şeyi severim.
Ama hiç kimse hiçbir şeyi sonsuza dek istemez. Sadece sahip
oldukları şeyin biraz daha uzun bir müddet boyunca onlara ait olmasını
isterler, hepsi bu.
Parker ve Zelda kitabın iki ana karakteri ve ikisi de
orijinal karakterlere sahip. Parker 5 yıl önce bir kazada babasını kaybetmiştir
ve 5 senedir kimseyle konuşarak iletişim kurmuyor. Genelde okuldan kaçıp
otellerde vakit geçirip zenginlerin malını çalıyor. Kendince hikayeler yazıyor.
Antisosyal bir karakter ama kesinlikle sıradan bir antisosyal değil. Zelda ise
hep 18 yaşında kalan, yaşlanmayan gümüş saçlı bir kız. Aslında 246 yaşında ve
hayattan yorulduğu için ölmek istiyor. Yazar, işte böylesi iki farklı karakterle
vermek istediği mesajları alttan alttan veriyor. Ortaya güzel bir hikaye
çıkararak yapıyor bunu.
“ Onun gözlerinden o üzüntüyü aldığın için teşekkürler. Orada
olmasının iyi olduğunu düşündüğümden, olduğu yerden almayı hiç düşünmemiştim
ben.”
Hem bu kadar hayatın içinden bir şeylerden bahsederken hem
gerçek dışı ögelerin sırıtmadan hikayenin içine konulması çok hoşuma gitti. Ve
o kadar güzel alıntılar barındırıyor ki içinde okurken gözlerim doldu.
Kitapları çizmeye kıyabilen biri olsaydım baştan aşağı altını çizebilirdim. Parker’ın
hikayeleri ise ayrı bir güzeldi. Kısa ama çok etkileyici yazılardan oluşuyordu.
Kitapta beğenmediğim tek bir unsur vardı o da yazar tarafından abartılmadığı
için yazmaya gerek görmüyorum. Sonu da güzel bağlanmıştı. Kitap yaşama, ölüme,
acıya, gençliğe dair çok isabetli nokta atışları içeriyor. Okursanız
beğeneceğiniz türden bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ama eğer hayatınızda yaşadığınız
acı bir deneyim varsa çok daha beğeneceğinize eminim.
Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder