Seninle, çok uzun zamandır gördüğüm halde bir ara okurum
diyerek yıllar sonra okuduğum bir kitap. Dram zaten sevdiğim bir tür ve
romantizmle harmanlanması da genelde hoşuma gidiyor. İşte bu zaafım da bazen beni
hayal kırıklığına uğratıyor. Tıpkı Seninle’de olduğu gibi. Kitabın %99'unu
gözlerimi devirerek okudum.
İlk önce konusundan
başlayalım. Nell ve Kyle çocukluğundan beri yakındırlar ve arkadaşlıkları
zamanla aşka dönüşür, sevgili olurlar. Mutludurlar ta ki ölüm onları ayırana
dek. Kyle’ın ölümü bir spoiler değil. Çünkü tüm kitap adeta bunun üzerine
kurulu. Kitap zaten çok klişe başlamıştı
ama hep kendime daha asıl olaya gelmedin diyerek okumaya devam ettim. Ve Kyle
öldü. Benim için yazarın Nell’in bundan sonraki süreci nasıl işleyeceği önemliydi.
Peki ne oldu? Cenazede Nell, Kyle'ın abisi Colton’ı aklından şu düşünceler
geçti: “ Ağaçtan geri çekildim ve bir çift safir rengi, çarpıcı, delici, nefes
kesici mavi gözün bana bakışını görmek için döndüm. Yüz, akılda kalan, tanıdık
biçimli, Kyle'ınki gibi acı verici bir şekilde güzel ama daha haşindi. Daha
yaşlı, daha sertti. Daha kabaydı. Daha az mükemmel, daha az heybetliydi. Uzunca,
kabarık, dağınık, yoğun, parlak ve kuzguni siyahtı.” Yıllarını birlikte geçirdiğin en sevdiğin
insan ölmüş ve cenazede o üzüntünün içinde Colton'ın fiziksel özelliklerini tüm
detaylarını inceleyebiliyorsun. Bravo! Aradan
bir kaç gün geçmiş Colton’a kaptırıyorsun kendini. Sonra çat 2 sene geçiyor.
Bir anda karşılaşıyorlar elektrikler havada uçuşuyor. Ayrıca ben hiçbir zaman
Colton'ı Kyle'ın abisi gibi hissedemedim. Yazar bunu hiç hissettiremedi.
Colton'ın ağzından kardeşiyle ilgili tek tük bir şeyler okuduk. Sanki ölen
kardeşi değil de herhangi bir tanıdığıymış gibiydi. Öyle ki Colton başka
kayıplarının üzerinde kardeşinin kaybından daha çok durdu. Sonra kitabın
gidişatı Fifty Shades of Nell/Colton’ a dönüştü. Cidden bir ara çok sıktı
okumak. Tamamlama takıntım olmasa bitirmeyecektim.
Bir de şu Nell'in Colton'a
Kyle'dan daha çok aşık olduğunu belirtmesi, onunlayken daha farklı hissettiğini
belirtmesi beni sinirlendirdi. Baş karakter Colton diye illa onu daha mı çok sevmesi gerekiyor?
Kyle neden birdenbire basit bir çocukluk aşkına dönüştü? İkisini de sevdim,
ikisinin de yeri ayrı dese ne olacaktı yani? Neredeyse “ Kyle neden bana
suçluluk hissttirerek öldün? Senin yüzünden önümdeki aşka odaklanamıyorum.” diyecekti.
Kitabın tek sevdiğim
yanı disleksi hakkında Colton'ın konuştuğu kısımdı. Onun dışında ne zaman
duygulu bir konuşma geçse hemen ardındaki sahnelerin kitabın duygusal kısmını
baltalaması, karakterleri sığ bulmam, konunun yanlış ele alınması, sondaki
anlam veremediğim olayla vakit kaybettiğimi düşündüğüm bir kitap oldu. Kitabın
seveni de çok ama ben hiç beğenmedim. Zevk meselesi diyerek okuyup okumamayı
size bırakıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder