Belki
görmüşsünüzdür. Yakın zamanda Sarah Jio kendi İnstagram sayfasında beni
paylaşmış ve altına güzel bir not düşmüştü. O andan itibaren kendisi en
sevdiğim yazar olabilir. Kadın kalbimi 12'den vurdu. Ben de bu çoşkuyla yazarın
bir diğer kitabı olan Yağmurdan Sonra'yı okudum. İyi, kötü bir çok şey düşünüyorum
kitap için.
Yağmur Sonrası'nda 2.Dünya
Savaşı sırasında Bora Bora adasına arkadaşı Kitty ile hemşirelik yapmaya giden Anne'in hayatına misafir oluyoruz. Anne,
zengin yaşamını ve nişanlısını bırakarak arkadaşının peşinde sürüklenmiştir. Çünkü
aslında istediği hayat bu değildir. Adada asker Westry bir gizemli kulübe keşfederler ve birbirlerine aşık
olurlar. Bir yandan ise devam eden savaşın hayatlarını nasıl etkilediğini
okuyoruz.
Sarah Jio'dan bu kitapla birlikte iki kitap okumuş oldum.
İlk okuduğum kitabı Böğürtlen Kışı'ydı ve iki kitap okumama rağmen yazarın
tarzını çözdüm diyebilirim. Kitapta anlatılan hikaye sürükleyici. Aslında bir
sonraki sayfada bölümde ne olacağını tahmin ederek okusanız da tuhaf bir
şekilde kitap sizi çekiyor. Ama kitapta bir anlatım derinliği bulamadım. Edebi
yönden beni doyurmadı. Kendimi sadece birisi bana hikaye anlatıyormuş gibi
hissettim. Eğer hikaye dinlemeyi okumayı seviyorsanız bu kitap size göre. Ama
benim gibi hikayenin yanında anlatıma, üsluba önem veriyorsanız kitap sizi
doyurmayabilir.
Bunun yanısıra zaman
geçişlerini beğenmedim. Bir anda günler aylar geçiyor ve karakterin o süreç
içerisindeki düşünceleri, hisleri çat çat geçiliyor. “Böyle yaptım ve oldu.
Şuraya gittim, şunu dedim.” ya da “ Günler geçmiş ve böyle olmuştu.” gibi bir
anlatım benim hoşlandığım bir tarz değil.
Sarahcığım beni
affet ama bununla da bitmiyor. Karakterlerin başına bir felaket geliyor ve
yıllar sonra o kadar tesadüfler zinciri birbirini izliyor ki şu aslında buymuş,
bu aslında şuymuş. Hani bu kadar tesadüf de biraz sırıtıyor. Ve o son... Fazla
masalsı. Ben hayatın acı gerçeklerini tercih ederim. Üzse de tercih ederim. Çünkü
gerçek hayatı elimizin tersiyle silemeyiz ya da bilmiyorum belki ben kendine
acı çektirmeyi seven bir mazoşiştim. Her ne kadar bu yorumla yazara karşı bir
vicdan azabı hissetsem de ne düşündüğümü gizleyemem. Umarım bu yazıyı
çevirmezsin Sarahcığım. Seni seviyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder