Blogum 2 Yaşında!

  Bugün 19 Ağustos 2017. Blogumu açalı tam 2 sene olmuş. 730 gün,17520 saat geçmiş. Daha dün gibi hatırlıyorum blog sayfasını oluşturmaya çalıştığımı, ilk zamanlarda atomu ben parçalamışım gibi olan heyecanımı. Belki çok klişe gelecek ama izninizle söylemek istiyorum: Zaman nasıl da geçmiş.

  Vakitsiz Kelimeler'in hayatımda yeri çok başka. Kafamın içinin çok dolu olduğu zamanlarda burada paylaşım yaparak kendimi meşgul edip oyalanıyorum. Bazen eski yazılarımı açıp okuyorum, o kadar hoşuma gidiyor ki. Mesela 2 sene önce okuduğum bir kitabı unutmuşum. Yorumumu açıp okuyorum ve kitabı hatırlayabiliyorum. O kitabı, filmi, diziyi izlerken ne hissetmişim, neler düşünmüşüm? Bunların hepsi kayıt altına alınmış bir şekilde blogda bulunuyor. Aynı zamanda hafızamı güçlendirmeme de sebep oluyor. Siz bir blog yazmasanız bile bir kitabı okuduktan sonra rafa geri koymayın. Onun hakkında ufak ufak notlar alabilirsiniz, alıntıları bir yere not edebilirsiniz. Bu çok faydalı bir şey hem de yazı gücünüzü güçlendirir. Kendimden örnek vermek gerekirse kompozisyon yazma yeteneğimin geliştiğini hissetmeye başladım. Hatta bazen konuşma yeteneğimdense yazma yeteneğimin daha iyi olduğunu düşünüyorum. Konuşurken kendimi yanlış ifade edebiliyorum ya da gereksiz heyecan yapıp şapşalca davrandığım oluyor. Ama yazarken giriş, gelişme ve sonucu dikkate alarak yazdığım için kendimi daha iyi ifade edebiliyorum. Yanlış anlaşılmasın konuşmayın demiyorum tabiki ama yazı yazma yeteneğini geliştirmek de önemli.

   Bu yazı benim 99.yazım. Aslında 100.yazım olsun isterdim. 19 Ağustos'a kadar zorladım ki 100.yazıya denk gelsin ama olmadı işte. Sürekli başımdan bir takım sorumluluklar, olaylar eksik olmadığı için iki senede 99 yazı yazabildim. Çok fazla değil biliyorum. İnşallah bundan sonrası için daha sıkı paylaşırım yapabilirim. 99 yazı boyunca benim için güzel bir yolculuk oldu. Umarım hep de içimdeki bu heves sönmez.

  Blogumun 1.yılında mutlulukla yazdığım ama şu an bana biraz egoist gelen yazım için  ise şuraya tıklayabilirsiniz. O yazımda henüz akıllı telefonum olmadığı için İnstagram'da hesap açamadığımdan bahsetmiştim. Şimdiyse neredeyse 10 aydır aktif olarak kullandığım bir bookstagram hesabım var. Ama blogumun yeri bende ayrı. Artık bloggerlık İnstagram üzerinden yürütülür oldu. Bu durumun avantajları olduğu gibi dezavantajları da var. Mesela blogda bir yazı yayınladım. İlk başta 10 okunma falan. Zamanla bu yazı artış gösterip 1000 kez okunabiliyor. Hele de o yazının konusu gündem olunca çok iyi geri dönüşler alıyorsunuz. Ancak İnstagram'da bir gönderi attığınızda etkisi en fazla 1 gün sürüyor. İnsanların ana ekranında sürekli yeni paylaşımlar yapıldığı için siz aşağılara iniyorsunuz ve görülmüyorsunuz. Aslında konumuz bu değil ama değinmem gerektiğini düşündüm. Çünkü son zamanlarda bloglara verilen önemin düştüğünü görüyorum ve bu durum beni üzüyor. Benim amacım ise orada başarılı olup bloga daha fazla okuyucu çekmek. Hatta bu konu hakkında da bir yazı yazmaya tam şu anda karar verdim.
Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.

  Vakitsiz Kelimeler'e yolu düşen, yazılarımı takip eden, okuyan herkese çok teşekkür ederim. Düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya, öneriler, eleştiriler yapmaya devam edeceğim. Bu platformu seviyorum. Hayalim çok daha iyi bir blogger olmak. Desteklerinizi benden esirgemeyin. Son olarak sizi istatistiklerle baş başa bırakıp gidiyorum. Hoşçakalın!

En çok okunan blog yazısı: Ölmek İçin 13 Sebep Kitap Yorumu

En çok okunan yerli kitap yorumu: Yabancı Şahmeran

En çok okunan film yorumu: Ek Villain

En çok okunan dizi yorumu: Kill me Heal Me