5 Temmuz 2020 Pazar

Go Back Couple Dizi Yorumu


  Herkese Merhaba,
  Bugün sizlere 2017 yılında yayınlanan ancak benim izlemeyi sürekli ertelediğim için geç izlediğim Go Back Couple'dan bahsedeceğim. Neden bu kadar geç izlediğime gelirsek ben eski dizilere karşı biraz önyargılı oluyorum. Bir de mesela tam izleyeceğim diyelim o sıralar çok önemli bir senaristin ya da oyuncunun dizisi çıkıyor. Önce şunu bir izleyeyim de bunu sonra izlerim diye diye anca şu an izleyebildim. Dizinin 12 bölüm olması da beni diziye çeken başka bir unsurdu. Çünkü çok daha kısa sürede izlenecek bir şeyler istiyordum.
  Sıkı K-drama izleyicileri bilirler ki 2016-2017 yıllarında K-drama en parlak, en zirve dönemini yaşıyordu. Çoğumuzun en sevdiği K-dramalar bu yıllar arasında çıkanlardandır. Şimdi prodüksiyonlar daha büyüdü, harcanan paralar daha da arttı ama yıl içerisinde üç beş tane çok iyi dizi çıkar oldu. Ay şu an kendimi " Nerede o eski bayramlar." diyen yaşlılar gibi hissettim. Neyse biz diziye dönelim.

Go Back Couple Konusu:


"Romantik dizilerde evlilik sondur. Hem de mutlu son. Her türlü çileyi, acıyı yaşamış başroller için evlilik; aşk yolculuğunun bitimi ve nihai bir sonuçtur. Artık onları yalnızca aydınlık günlerin beklediği başrollerimiz, bu hayırlı kapıyı açıp mutlu mesut yaşarlar. Romantik dizi başrollerinin hikayesinin devamı da hep mutlu mu olmuştur acaba? "
Dizi bu sözlerle başlayıp ilk bölümün adını yazıyor: EVLİLİK MUTLU SON DEĞİLDİR.

 Jin Joo ve Ban Do severek evlenmiş, bir tane küçük oğulları olan bir çiftimizdir. Dile kolay 18 yıldır evlilerdir. Ancak ilişkileri bu süreçte yıpranmış ve boşanma kararı almışlardır. İkisi de evlenerek hayatlarının mahvolduğunu ve keşke hiç tanışıp da evlenmeseydik diye düşünür hale gelmiştir. Ve bir sabah kendilerini 20 yaşında üniversite zamanlarında bulurlar.

YASAL UYARI: Bu diziden konuşurken özellikle spoilerlı kısımda biraz evlilik hakkında, çiftimizin hatalarından falan konuşacağım. Hayır, evli değilim ama olsun bu yine de konuşmama engel değil. Çünkü iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum. 😁Şimdiden hazır olun diye yazıyorum.

Go Back Couple Genel Yorumum:


1. Dizinin izleyiciler tarafından hak ettiği değeri görmediğini düşünüyorum. İzlediğim son dizilerin aksine Go Back Couple'ın yüksek bütçeli olduğunu, harika çekimlere ve sinematografiye sahip olduğunu, kurgunun çok özgün olduğunu da söyleyemeyeceğim. Ancak ne var biliyor musunuz? Aşırı samimi ve hayatın içinden bir dizi. Bu yüzden ilk başta saydığım olmayan şeylerin hiçbirini aramadım bu dizide. 

Bu nedir ya?
  Mesela yukarıda bir TV programında ele alındığı gibi ayrılan bir evli çift hikayesi  asla değil.😅 Aynı şekilde şiddet ve aldatılma gibi sebeplerle de ayrılan bir çift yok bu dizide. Hayatın doğal akışı içerisinde çoğu evli çiftin temel sorunlarını ele alan bir dizi. Örnek vermem gerekirse kadın kocası onun takılarını satmış diye gıcık olmuş. Vay be ben bu tür takı muhabbeti sadece bizim ülkemize özgü sanıyordum.

  Hayatı bu kadar iyi gözlemleyip bunları ekrana yansıtan, bizi bize gösteren dizileri severim. Evli çiftlerin ki severek evlenseler bile yıllar içinde ne hale geldiğini o kadar güzel bir şekilde yansıtmışlar ki bayıldım. Çevremdeki evli çiftlerde gözlemlediğim çoğu şeyi Jin Joo ve Ban Do'nun evliliğinde izledim. Örneğin çiftimizin cicim ayları ve yıllar sonra evliliklerinin arasındaki farkı gösterdiklerinde evlilik sorunlarına çok doğru bir şekilde değinmiş oldular. Nereden nereye, diyor insan. Bu bakımdan dizide flashbackler çok güzel kullanıldı.

2. Dizinin çok komik sahneleri olduğu gibi ağlatan sahneleri de vardı. Dizi bu zıt duyguları çok güzel yerleştirmiş dizinin geneline. Genel olarak aşkı,evliliği,anne ve baba olmayı,arkadaşlığı,hayatı konu alıyordu ve bunları sizi kah gülerek kah ağlatarak sunması dizinin sevdiğim bir yönüydü. 


3. Dizide bir zaman yolculuğu söz konusu ama dizi boyunca sizi bu fantastik olaya odaklamıyorlar. Hani ben hiç "Aaa nasıl oldu bu, dönüş mümkün mü, mümkünse nasıl?"gibi sorularla zihnimi meşgul etmedim. İzlerken  "Tamam böyle bir olay oldu, gençliklerine dönme şansı elde ettiler. Ellerinde bir ikinci şans var,bunu nasıl değerlendirecekler?"şeklinde düşünerek izledim. Kısacası bu bir zamanda yolculuk değil bu yeniden seçme şansı verilen bir evli çiftin hikayesi. 

4. Dizideki cast aslında çok bilindik isimlerden oluşuyor. Günümüzde oldukça bilinen isimler bu dizinin 2017 tarihli olmasından dolayı çok daha az bilinirken bu dizide oynadığını fark ettim. Mesela Jan Ki Young, Lee Yi Kyung'u bu dizide görmek beni sevindirdi. Go Eun Sook gibi deneyimli oyuncular da vardı tabiki. Cast ekibi benim çok hoşuma gitti.

Kadın ve erkek beyni farkı
5. Dizide bazı replikler, iç konuşmalar var ki efsane! Bazı sözler gerçekten çok değerliydi. Dizide geçmişe giden Jin Joo'nun annesini yaşarken görünce onun kıymetini anlaması ve ona eskideki olan davranışlarını değiştirmesi beni gerçekten çok etkiledi.
Mesela bir söz var dizide diyor ki: "Bir kişinin varlığı bile alışılmış olmamalı!" O kadar doğru bir söz ki... 


  Biz sanıyoruz ki yanımızdaki insanlar hep bizimle kalacak ama öyle bir dünya yok. Eğer Allah sıralı ölüm verirse hepimiz anne babalarımızın ve diğer aile büyüklerimizin ölümüne şahit olacağız. Bu dizide anne üzerinden gidildiği için annelerimizin kıymetini hayattayken bilmemiz gerektiğini bir kez daha idrak ettim. Hani bir şeyi bilmekle idrak etmek farklı şeyler ya o hesap anlayacağınız. Dizideki o anne kız sahnelerinden sonra gittim anneme sarıldım. Çünkü bir gün onu kaybedeceğim düşüncesi dank etti. Annem de dediki "Beni o kadar seviyorsan şu omuzlarıma bir masaj yap." Yaptım, üstüne bir de "Allah razı olsun kızım."dedi. Siz de bu yazıyı okuyorsanız geç olmadan anne babanıza gidin sarılın, benden söylemesi. Bu da böyle bir kamu spotu olsun, benden size.
  Neyse ne diyordum, böyle bir amacım olmadığı halde bazı olaylara karşı hayat dersi aldığım,daha bir bilinçlendiğim, hatalarımı fark ettiğim ve ileride evlenirsem elimde birkaç altın tavsiye kapmış olduğum bir dizi oldu. Resmen bedava evlilik kursu.

6.Bir de dizide çiftimizin Seo Jin adında bir bebesi var ki Aman Allah'ım!! Son yazılarımda çekik bebekleri ne kadar sevdiğimden bahsetmiştim ama bu bebek başka bir boyutta arkadaşlar. Maşallah, çok sevimli çok tatlı bir çocuk. İnsan ekrandan kendini zor tutuyor ya. Hayır bir de yani, sen bebeksin kendine gel, ne bu oyunculuk?Şeye çok şaşırdım; çocuk başrollere gerçekten ana babası gibi çekinmeden yaklaşıyor. Bir sahnede mesela kendi kendine gitti babası rolünde olan oyuncuya koştu, sevimlilik yaptı. Anne falan diyor Jang Na Ra'ya. O sırada ben " Nasıl çekmişler bu sahneyi?" diye şoka giriyorum. Bebekle dizi çekmek, o sahneleri yakalamak bence çok zor. Bu bakımdan dizi ekibi çok iyi iş çıkarmış. 


7. Diziyi sevdim diye öyle her hatasını görmezden gelecek de değilim. Bunlardan biri mesela çiftimiz gençlik yıllarına döndüğünde ilk aşklarına yöneliyorlar. Zamanında birbirleri yerine ilk aşklarını seçseydiler daha mutlu bir gelecekleri olacağını düşünüyorlar. Ama olay şu ki bu ilk aşk kısmı çok uzadı. Özellikle kadın karakterin ilk aşkı çok fazla ön plana çıktı ki bence çıkmamalıydı. Erkek karakterin ise ilk aşkıyla olan olayları izlemek benim için biraz sıkıcıydı.
Çünkü biz burada aslında çiftlerin birbirlerinin kıymetini anlamasını bekliyoruz, öyle değil mi? Ama çoğu kişi acaba kadın ilk aşkıyla mı yola devam etse diye aklından geçirmiştir. Dizi bu ilk aşk kısmını uzatarak amacından uzaklaştı diye düşünüyorum. Anlatmak istediği şeyle bağdaşmadı yani bence.

8. Dizi gerçekten komik ama birkaç komik sahne bence çok "cringe" olmuş. Hani ne gerek var diyor insan. Hayır yani bir de her dizide " Descendants of the Sun" ve " Goblin" göndermesi görmek sıktı artık ve güldürmedi de. O dizi göndermelerinde mimik oynamadı öyle söyleyeyim size. Bana artık bu olay popüler dizilerin ekmeğini yemek gibi geliyor. Hııı çok komik gönderme aynen.😏

 Ayrıca bu diziyle bir kez daha idrak ettim. Kore'de Suzy erkeklerin diline pelesenk olmuş durumda, hep bir millet sarkıyor gibi geliyor bu kıza. Şu kızı bir salın ya diyesim geliyor. Bu dizide de yine bir Suzy göndermesi vardı. 

Karakterler

Choi Ban Do - Son Ho Joon


  Dizi boyunca Choi Ban Do karakterine çok kızdığım noktalar olsa da hiç kıyamadım kendisine. Olaylara onun penceresinden baktığımız zaman o da kendi çapında haklıydı. Aslında birkaç şey daha söyleyeceğim de bunlara karı koca ilişkisini incelediğim spoilerlı yorum kısmında yer vereceğimden es geçiyorum.
Bu dizide  Son Ho Joon'u başrol olarak çok başarılı buldum. Yine izlerken mimikleri beni kırdı geçirdi. Çok doğal oynuyor bence, kendini kasmadan. En azından ekrandan bana geçen bu. Bazı yorumlarda Jang Ki Yong başrol olsaydı gibi yorumlar okudum ama bence hayır. Sırf yakışıklı olanın oynayabileceği bir rol değil bu. 
 Son Ho Joon'u ilk olarak The Light in Your Eyes dizisinde yan rol olarak izlemiştim. O dizide başrolün erkek kardeşi olarak beni çok güldürmüştü. Yalnız adam önceden başrolde oynarken gittikçe yan rolleri oynamaya başlaması bana çok tuhaf geldi. Normalde yan rollerle başlayıp başrol olmaz mı insanlar? 

Ma Jin Joo - Jang Na Ra


  Jang Na Ra'yı ilk izleyişimdi. Sevimli ve güzel bir Koreli aktrisi daha tanımış oldum böylece. Jin Joo'nun evlenip çocuğu olduktan sonra çoğu kadının yaşadığı zor durumları çok iyi bir şekilde yansıttığını düşünüyorum. Küçük Seo Jin'le de gerçekten anne oğul gibi takılmıyorlar mıydı? Çocuk cidden karşısında annesi varmış rahat gibi davranıyordu.Set arkasında baya sevmiş olmalı ki çocuk hiç yabancılık çekiyor gibi kucağında eğreti durmuyordu. Jin Joo'nun geçmiş zamanda annesi varken çocuğu yoktu. Gelecek zamanda çocuğu varken annesi yoktu. İki zaman arasında böyle sıkışıp kalması gerçekten içimi burktu. 

Jung Nam Gil-  Jang Ki Yong

  Bu dizide de gördükten sonra bir kez daha emin oldum ki Jang Ki Yong güzel bir dizide başrol olmalı. Çünkü Nam Gil rolüyle başrolden çok fazla rol çaldı.Şu an başrolünde oynadığı izlemedim ama dandik gibi. Oynadığı en kaliteli dizi My Mister ki yine orada da yan roldü ki çok gerçekçi bir kötü rolü oynuyordu. Dolayısıyla oyunculuğundan da şüphem yok. Go Back Couple'da da başrolü gölgede bırakacak bir karizmaya sahipti. Karakteri çok tatlıydı. Kedi seven adamdan zarar gelmez zaten. 

 Nam Gil, Choi Ban Do'ya karısına kendisinden daha yakışıklı, daha başarılı, hatta daha zengin birinin ilgi duyabileceğini ispat ettiği için aslında kilit bir karakterdi. Ve Ban Do'yla aralarındaki kıskançlık krizi, o sırada yaşanan komik olaylar beni benden aldı.
  Nam Gil'in belki diyorum aile yapısına bu kadar girilmese de olurmuş. Ana konu evlilikti çünkü, o biraz daha ayrı bir yan konuya kayıyordu. Ancak karakter olarak Na Ra'ya olan davranışları ve özellikle hayran bakışlarıyla kalbimizi fethetti. Başka dizilerde daha alfa rollerde görmek üzere...

 Go Dok Jae - Lee Yi Kyung


Go Dok Jae, çok önemli bir karakter miydi? Hayır değil. Yer vermemin sebebi gerçekten beni güldüren bir insan olması. Komik olan sahneler de değil aslında. Baktığın zaman Go Dok Jae'nin çoğu sahnesi cringe ve kendimi bu cringe sahnelere gülerken buldum. Bir insan beni sadece uyumasıyla bile güldüremez ya! Bu nasıl bir yatış? Koptum.

 Ciddi durduğunda bile yüzüne baktığım zaman gülesim geliyor, olamaz böyle bir şey. Bazı insanlar sanki komik olmak için doğmuş gibidir ya hani. Lee Yi Kyung da benim için öyle. Buradaki rolü Waikiki'deki Junki rolüyle neredeyse aynıydı. Bence bu diziden sonra güldürme potansiyeli ortaya çıkıp Waikiki'den teklif almıştır. 

  Diğer karakterlere pek değinesim yok arkadaşlar. O yüzden şimdi karı koca olarak Ban Do ve Jin Joo'nun ilişkilerinden bahsetmek istiyorum. Hatta oradan da Jin Joo ve annesine geçeceğim. 
Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.
Diziyi izlemeyenlerle burada vedalaşalım. Bundan sonrası spoilerlı yorumdur.

 Spoilerlı Yorum:

Ma Jin Joo ve Choi Ban Do


  Bu çift o kadar sahiciydi ki... Özellikle ilk bölümlerde gösterilen yaşadıkları sorunları izlerken eminim çoğumuza yaşananlar bir yerlerden aşina gelmiştir. Aslında ikisi de evlilikte sorun çıkartan taraf olarak karşısındakini görüyor ama ikisi de hatalı. Esas sorun ikisinin birbiriyle sağlıklı bir iletişim kuramaması ve birbirlerine karşı anlayışsız olmaları. Hepsi evlilikte esas yükü kendisinin çektiğini, karşı tarafın işinin kendisinden daha kolay olduğunu düşünüyor.

Oğlunu arkadaşlarına "Ne kadar tatlı"diye göstermesi çok tipik bir ebeveyn hareketi değil mi? Çocuğum olunca bunu yapıp arkadaşlarımı darlamaktan çok korkuyorum.
 Öncelikle çiftin çocuklarıyla olan ilişkilerine hiçbir şey demiyorum. İkisi de çocuğunu olması gerektiği gibi seviyordu. Çocukları ilk doğduğu zaman ona bakıp ağladıkları sahne çok minnoş bir sahneydi. Hatta Ban Do, çocuk sahibi olmakla ilgili çok güzel bir söz söylemişti. Onu şuraya iliştirmezsem içim rahat etmez:
Gençlerin silahı tutkuları ve hayalleri olabilir ama bizim kudreti dünyadaki her şeye yetecek büyüklükte bir silahımız var.

 İlk olarak Ban Do'nun açısından olaylara bakacak olursak... Üniversitede inşaat mühendisliği okuduğu halde hayat şartlarından olsa gerek doktorlara ilaç satmaya çalışıp para kazanıyordu. İşinde de mutsuzdu. Ban Do'nun işteki insanlara yalakalık yapar ve içinden gelmediği halde gülümserken eve asık suratla gelmesi bence evli erkeklerde çok sık görülen bir davranış şekli. Bu cidden niye böyle bilmiyorum ama aslında tam tersi olması gerekirken çoğu erkek böyle davranıyor. Elaleme gülerken derdini evdekilere yansıtıyorlar. Kendisinin işte canı çıkıyor olabilir ama sanıyorlar ki karıları evde keyif çatıyor. Evin işi bitmiyor ki, ah bir bilseler. Aslında bir gün boyunca eşlerin yer değiştirme hakkı olsa hepsi birbirini anlayacak ama işte ... Bir de mesela nefret ettiği işinde lamba takarken evde aylarca takmayı ihmal ettiği bir lamba var. Patronuna evlilik yıldönümünü hatırlatıyor ama kendi evlilik yıldönümünden bihaber. Sorsan diyecek ki ekmek parası kazanmak için ama aileni ihmal ettikten sonra kazandığın o para sadece karnını doyurur, seni mutlu etmez ki etmedi de. 
 Diğer taraftan Choi Ban Do'nun hakkını yiyemeyeceğim bir nokta var ki karısı tarafından yaptığı işin takdir edilmemesi. Adam çok zor şartlar altında çalıştığı için parasının kıymetini biliyor ama karısı ona cimri diyip duruyor. 

  Hatırlarsanız cicim aylarında Ma Jin Joo'nun ilaçlarını düzenlerken, masaj yaparken karısı çok içten bir şekilde teşekkür ediyordu. Ancak malum; bir şeyi zorunlu olmadığınız halde sürekli yaparsanız insanlar bunu sizin görevinizmiş gibi algılıyor. Keza burada da yıllar sonra bunu yaptığı halde karısının umursamazca " Tamam" demesi gibi. Tam bu sahnede Ban Do'nun iç sesinden duyduğumuz şu sözler çok anlamlıydı bence:
"Hayatın bir safhasında alıştığımız ve rahat hissettiren şeyleri adeta hep bizimmiş gibi görürüz. Aşkımızın lütfunu ve bizi mutlu eden şeyleri hep hakkımızmış gibi düşünürüz. Ancak bunu sadece her şeyi kaybettiğimizde fark ediyoruz."

  Ma Jin Joo, ise üniversiteden mezun olmasına rağmen ev hanımı olmayı tercih etmişti. Asla da küçümsemiyorum. Ev hanımı olmak boş boş evde oturmak demek değil. Evlilikte belli bir yerden sonra ki özellikle anne olduktan sonra kendini salmıştı. Hatta bir sahnede eşofmanının üstüne uzun etek giymişti ya o kıyafeti çok sahici gelmişti bana ya. Çocuk olunca çoğu kadın kendini unutup, tamamen çocuğu merkeze alıyor. Annelik içgüdüsü işte bir şey de diyemiyorum.

 Biz kadınlar kendimizi güzel hissetmek isteriz ya işte Jin Joo da bunun eksikliğini hissediyordu. Ulan odun Ban Do, insan karısına iki çift güzel laf etmez mi? Bir kere bir ufak sürpriz yap, bir hediye al. Güzel söz etmediği yetmezmiş gibi gitmiş bir de karısının güzelliğini küçümsüyor, ilk aşkın yoktur eminim senin ilk aşkın benimdir diyor. Nasıl sinir oldum anlatamam. Ban Do, bu davranışıyla köprüyü geçene kadar eşini el üstünde tutan sonrasında da "Hatun,bi çay koy da içek" moduna geçen adamların kısa özeti gibiydi. 

  Geçmişe gittiklerinde Choi Ban Do'nun Jin Joo'nun aksine çocuğunu unutup hayatını yaşamaya karar vermesine kızanlar olmuş ama bence Ban Do geri döneceğine emindi bir şekilde. Geri dönmeden hayatın tadını çıkarayım kafasındaydı, o yüzden pek takmadı. Ama yine de şu bir gerçek ki "Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar."olayı da bu olayda da zuhur etti. İstisnalar olabilir ama annelerimiz bizi her zaman herkesten daha çok düşünen insanlar. Jin Joo'nun her gece Seo Jin diye ağlamasından da anlayacağımız gibi.
  Her ne kadar Ban Do'ya kızsak o da geçmişte yaşadıktan sonra karısının kıymetini anladı. Lay lay lom nereye kadar ama di mi? Bedenin genç olsa da beyin yaşın 38. Ya bir de kıyamam ben de kayınvalidemi özledim diye ağlaması çok tatlı değil miydi? 

  Ban Do ve Jin Joo'nun ilerleyen bölümlerle birlikte evliliklerinin ilk nerede çatırdağını öğrenmiş olduk. Ve gerçekten o olay çok içimi acıttı. Jin Joo, annesini kaybetti diye yas tutarken eşinden ona sarılıp beraber ağlamasını bekliyor. Ama ona görünen Ban Do'nun eski hayata kolaylıkla dönmesi.  Ban Do ise eve üzgün geliyor ama içeri girmeden yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip giriyor, istiyorki Jin Joo'nun morali bozulmasın. Konuyu açamıyor. Çünkü bu konudan bahsederse eşinin üzüleceğini biliyor. Gerçekten çok içimi cız ettirdi bu sahneler ya. İletişim eksikliği yüzünden bir çiftin geldiği noktaya bakar mısınız? Üzüntü konuşulmadığı zaman konuşulmayanların ağırlığı çığ gibi büyüyor. Burada da çok güzel bir tespitte bulunmuşlar.

"Choi Ban Do dediki: Belki de kısa bir tatile çıkmışızdır. Ve tatile geri dönmek için, sahip olduklarımızı daha çok sevmek için gitmiştik."

  En sonda geçmişe gittiklerinde çocuklarıyla birlikte birbirlerine sarıldılar ya bir oh çektim. Çünkü diziyi izlerken kendimi şey gibi hissettim iki çiftin barışmasını isteyen ama elinden bir şey gelmeyen bir aile üyesi gibi. Birbirlerinin kıymetini anladılar sonunda. 
  Evet, evlilik mutlu son değil, kusursuz evlilik de yoktur. Çok büyük bir yanılgı değil mi bu? Birbirini istersen çok severek evlen eninde sonunda bir yerde kavga edeceksin. Düşünsenize bekarken aile evinde bile kavga ediyoruz. Kaldı ki sonradan tanıştığımız bir insanla kavga etmeyelim. Önemli olan bu küçük kavgaların doğal olduğunu bilmek ve birbirine olan saygıyı kaybetmemek. Çünkü bence bir sınır var. O sınırı geçince işler sarpa sarıyor. Bak bak laflara bak, gören de beni 40 yıllık evli sanacak.

Ma Jin Joo ve Annesi


  Ah keşke hepimizin geçmişe gidip kaybettiğimiz sevdiklerimizi yeniden görme şansımız olsa... Ama yok işte. Eğer öyle bir şansımız olsaydı yapacaklarımız Jin Joo'nunkinden farklı olmazdı herhalde. Annesini yeniden gördüğü ilk zamanlar dizinin dibinden ayrılmaması, her nereye giderse peşinden gitmesi, annesinin kıymetini kaybettikten sonra çok daha iyi anladığı için eskisinden çok daha anlayışlı davranması çok anlamlı sahnelerdi. Annelerini kaybedenlerin bu sahneleri gözü yaşlı izlediğine, annesi hayatta olanların ise ibret alarak izlediğine neredeyse eminim. Ben çok ibret alarak izledim şahsen. Diziyi izledikten sonra anneme istemsizce sesimi yükseltsem dizideki annesine hasret Jin Joo'nun hali gözümün önüne geliyor, inanmayacaksınız ama kendimden utanıyorum.
 

Tabi ek olarak Jin Joo, kendisi de bir anne, dolayısıyla " Anne olunca sen de anlarsın." sözünün ete kemiğe bürünmüş hali gibi. Çok daha farkında annesinin onu büyütürken nasıl fedakarlık yaptığının. Kendinden biliyor artık.
  Dizide Michael Jackson'ı kullanarak öyle ince ve güzel detaylara değindiler ki bize hani hiç konuyu bilmeden okusanız şu yazıyı, dersiniz ki Michael Jackson ne alaka?

 İlk olarak televizyonda Michael Jackson Kore'ye geliyor haberini gördükten sonra annesi hani demişti ya "Böyle insanlar yüzyılda bir gelirmiş dünyaya." Jin Joo'nun sen benim daha inanılmazsın demesi, bilmiyorum sizi de beni düşündürdüğü kadar düşündürdü mü? Sahip olduğumuz değerli insanlar emin olun dünya çağında ünlü olsaydı şu an olduğundan daha fazla gözümüze değerli gözükürdü. İnsanın yapısı malesef böyle. Çevremizdeki insanlara karşı bakar körüz, değer kıymet nedir çoğumuz bilmiyoruz. Çünkü o insanların varlığına malesef alışıyoruz.
  Diğer bir beni etkileyen sahne Jin Joo'nun annesinin öldüğü günle Michael Jackson'ın öldüğü tarihin aynı olmasıyla ilgili aşağıdaki replikle yapılan çıkarımdı. Jin Joo'nun kurduğu şu cümleyle şakır şakır ağlamaya başladım ya. Çok dokundu bana gerçekten.

  Bir insan ünlü diye tüm dünya ağlıyor. Ama senin acın çok daha büyük sana göre, anneni kaybetmişsin. İstiyorsun ki yer gök, herkes annen öldü diye seninle birlikte ağlasın, istiyorsun ki dünya dursun... Ancak dünya ekrandan gördüğü bir insanın ölümünü konuşuyor, senin kaybın üç beş kişinin dışında kimsenin umru değil aslında.😓

 Ve beni yine çok fena ağlatan bir sahnede annesinin Jin Joo'nun zamanda yolculuk yaptığını anladıktan sonra ona kurduğu şu cümleydi. Ah be gerçekten ne sahneydi ama... Çok ağladım. 


  Ve yazımı burada sonlandırıyorum. Üstte de belirttiğim gibi benim için hayata dair bir online bir kursa katılmak gibiydi. Gülerken ağlatan, düşündüren, bakış açımı değiştiren bir diziydi. 
  Bu diziye yazdığım yorumu eğer ileride evlenirsem açıp tekrar okuyacağım. Bakalım teoriyle pratik birbirini tutacak mı? Bilmekle uygulamak çok başka şeyler malum. 😂Çok atıp tuttum hadi bakalım. Bugünlük yine bana ayrılan sürenin sonuna gelmiş bulunuyoruz.
  Siz sağ ben selamet!
  Kendinize iyi bakın!
 Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.

15 yorum:

  1. Ay çok severek okudum yorumunuzu, ilgimi çeken bir köşede belirttiğim bir diziydi benim de,ayarım da belli olmuyor, bugün başka bir dizi izliyroken buna da başlayabilirim şimdi. Aaa bir de olurken çok gerildim ben, çocuk ne olacak????? diye, hani dediniz ilk aşklarına mi dönecekler mevzusunun işlenmesini sırf bu yüzden yersiz buldum, çocuk dünyaya gelmeyecek çünkü. ??? Büyük harflerle "olabilemez." Çok gerildim şu an :D Anlamsız geldi bana şu an, sanırım çocuk olayı olmasaydı daha anlamlı gelirdi bana. Ve çocuk cidden çok tatlı. �� Günaydın.Boyle uzun yorumları seviyorum okuması keyifli oluyor.��

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Beğenmene sevindim. Çocuk olayını güzel bağladılar ama sorum yok yani, gerilme :))

      Sil
  2. Ya bir de ben de küçük minnoş çocuk sever biri olarak, Return of Superman'den bahsetmek istedim. Hiç izlediniz mi?ingilizce altyazılı youtubeta mevcut. Babaların çocuklarıyla olan ilişkileri işleniyor ama hiç sıkılmıyordum ve çocukların her biri çok tatlıydı, bazen anneyi de görüyorduk, ünlüler vs. de konuk oluyordu. Favori çocuğum Sungjae. ♡ Ya fotoğrafını bulabilirsem ekleyeyim mi bir. Dinozorları çok seviyor yüzlerce dinozor türünü ayırt edebiliyor, çok sıcakkanlı ve duygusal zekası yüksek, duygusal,azıcık yaramaz empati sahibi bir çocuk. Benim çocuğum sanki jdjdj öyle. İlk videosu sanırım üç yaşlarında burada, nolur izleyin, link birakiyorum:
    https://youtu.be/Z-ODo_HjihU
    Şimdilerde altı yedi yaşlarında. ♡Link çıkmadıysa "Return of Superman Seungjae" yazabilirsiniz ama icimden bir ses zaten bu programi bildiginizi belki izlediginizi soyluyor ama olsun... Yine de yazayım dedim


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Programın ismini ilk kez duyuyorum. Öyle bir anlattın ki merak ettim, çocuksever biri olarak bakarım bir ara. :))

      Sil
  3. hımms bu da izlenirmiş pekii :) şimdi daha çok ve hızlı dizi çekiyolar o yüzden evet iyi olanlar o yüzden azaldı. yaklaşık 10 yıl önce daha iyiymiş. ben de son beş yıldır kore dizisi izliyom. ama olsun yenileri de seviyorum :) mesela welcome to waikiki çok komiik :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısın.
      Welcome to Waikiki beni de çok güldüren bir diziydi.

      Sil
  4. Hiç kore dizisi izlemedim, ancak ciddi bir akım var açıkçası merak etmeye başladım git gide, sanırım en azından bir film ile Kore 'ye bir adım atacağım.

    YanıtlaSil
  5. Bir kere diziyi erteleyince araya başka diziler giriyor sonra unutuyorum bende :D bir çok dizi gümbürtüye gitti böyle :(
    Ay bu dizide çok tatlıştı yaa ^^ jang nara nasıl yaşlanmıyor anlayamıyorum ama 20 yıl öncesine döndüklerinde de ay zaten bu yaşta gözüküyordu diye düşünmeden edemedim resmen :D
    diziyi unutmuşum resmen yazınla hatırladım ama şu sahneyi unutamıyorum, geçmişe döndüğünde oğlunu özlediği için ağladığını ve benimde onunla ağladığımı hatırlıyorum :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Jang Na Ra, bebek gibi cidden. Üniversite zamanında yaşını hiç göstermedi. O yazdığın sahnede de ben de çok duygulanmıştım ya :((

      Sil
  6. emekli denizci12 Temmuz 2020 17:10

    Dizi ile ilgili çok güzel detaylara ve mesajlara değinmişsin sevgili vakitsiz kelimelerciğim. Ben de şunu eklemek istiyorum, gençken anne-babalarının yapmalarını istedikleri işleri canları istemediği için yapmazken,yemelerini istedikleri sağlıklı yiyecekleri tatlarını beğenmedikleri için yemezken 38 yaşındaki halleriyle bunların faydalı ve gerekli olduğunu düşünerek yiyecekleri yemeleri detayı hoşuma gitti.Aslında anne-babaların çocuklarının iyiliği için bu şekilde davrandıklarını ve bir bildiklerinin olduğunu, kendileri de anne baba oldukları için anlayabiliyorlardı. Güzel bir dizi hakikaten bu diziyle beni tanıştıran sana teşekkür ederim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim. Sen de güzel bir noktaya değinmiş oldun. Boşuna demiyorlar " Anne olunca anlarsın."diye:))

      Sil
  7. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. Merhabalar acaba bu diziye benzer konuda dizi ya da film öneriniz var mıdır

    YanıtlaSil
  9. Güzel inceleme için teşekkürler ...

    YanıtlaSil