Yapı Kredi Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yapı Kredi Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ekim 2018 Pazartesi

Beni Asla Bırakma - Kazuo Ishiguro | Kitap Yorumu


   Herkese Merhaba!
   Beni Asla Bırakma uzun zamandır okumayı düşündüğüm bir kitaptı. Bunun için üç farklı sebebim vardı. Birincisi Kazuo Ishiguro'nun, Nobel Edebiyat Ödülü almasıyla ilgimi çeken bir yazar olmasıydı. Yazarın sürekli adını duymaya başlamıştım ve doğal olarak kitaplarını da merak ettim.
İkincisiyse Beni Asla Bırakma'nın Time Dergisi tarafından İngilizce yazılmış en etkileyici 100 romandan biri seçilmesiydi. Son sebebim ise kitap hakkında kötü bir yoruma rastlamamdı.

28 Eylül 2018 Cuma

Semerkant - Amin Maalouf | Kitap Yorumu


  En son ne zaman tarihi öğeleri içinde barındıran bir kitap okuduğumu hatırlamıyorum ama Semerkant'ı gerçekten beğendim. Bu sene  KPSS'ye çalıştığım için Selçuklu döneminde yaşanan gelişmeleri biliyordum. Hasan Sabbah konusunu dinleyince adamı aşırı merak etmiştim. Sonra bir de ne göreyim çoğu kez adına rastladığım Semerkant kitabı da Selçukludaki bu olayları anlatmıyor mu? Kitabı hemen edinip okumaya başladım. Özellikle kitabın Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Hasan Sabbah'ı anlattığı kısımları okumaktan çok zevk aldım. Tarihin ne kadar çok arka yüzü var, okudukça şok oldum. Mesela derste bize anlatılan şudur: Hasan Sabbah, Nizamülmülk'ü öldürmüştür. Melikşah, en büyük destekçisi vezirinin ölümü için uzun süre yas tutmuştur. Semerkant ise tam tersini ortaya koyuyor mesela. Melikşah'la Vezir Nizamülmülk'ün arasının aslında arasının çok da iyi olmadığını anlatıyor. Sonra durdum düşündüm. Acaba tarihte bize öğretilenler ne kadar doğru? Gerçi kitabın içindekilerden de şüphe duyuyorum biraz.Çünkü her ne kadar tarihi olsa da kurgusal da bir kitap. Bu yüzden bu konu hakkında biraz araştırma yapmayı düşünüyorum. Ancak her ne olursa olsun gerçekten kitabın bu kısımları insanda merak duygusu oluşturuyor ve çok akıcı bir şekilde okunuyor.Bence tarihi anlatmak bir sanattır. Birisi anlatır uykun gelir; birisi de çıkar anlatır, gözünü kırpmadan dinlersin. Tıpkı bu kitapta olduğu gibi. Nedense ben hep Osmanlı tarihini ilgi çekici bulurdum ama fark ettim ki Selçuklu tarihi de çok ilgi çekiciymiş.

4 Mart 2018 Pazar

Harry Potter ve Sırlar Odası – J.K Rowling | Kitap Yorumu




SIRLAR ODASI AÇILDI.
VARİSİN DÜŞMANLARI KENDİNİZİ KOLLAYIN. 



  Serinin 2.kitabı da bitti. İlk kitaptan sonra bir buçuk ay okumaya ara vermiştim. Şöyle bir merakla okuyacağım, maceralara dalacağım, beni hayattan soyutlayacak bir kitap okumayı özlemişim. Aslında benim pek tarzım olmasa da cidden insan arada içinde fantastik unsurların yer aldığı kitaplara ihtiyaç duyuyor. Harry Potter ve Sırlar Odası serinin ikinci kitabı olduğu için ilk kitaba göre olaylar kafamda daha da oturdu. Kitap yeni karakterlerle yeni olaylarla daha da zenginleşmişti. Harry, Ron ve Hermione bu sefer Sırlar Odası'nın gizeminin peşindeydi. Tıpkı ilk kitapta olduğu gibi sonlara doğru çok güzel ters köşe oldum. 

  Yine Harry son olayda ön plana çıktı ve koskoca Hogwarts'ta müdürün, öğretmenlerin yapamadığını 2.sınıf öğrencisi Harry başardı. Ne denilebilir ki? Zaten kitabın baş kahramanı da o. Çıtamı biraz daha yüksek tutup araya başka kitaplar sıkıştırıp sonra 3.kitaba başlamayı düşünüyorum. Bu arada Youtube da Filmler ve Filimler kanalının Harry Potter'a yaptığı parodiye o kadar güldüm ki anlatamam. Sizin de bir bakmanızı tavsiye ederim. Hadi ben kitabın filmini izlemeye kaçar. Görüşürüz! .

15 Şubat 2018 Perşembe

Harry Potter ve Felsefe Taşı – J.K Rowling | Kitap Yorumu





  Sonunda ben de Harry Potter okuyanlar kervanına katılmış bulunmaktayım. Ancak şunu da belirtmeliyim ki kitabı okumaktaki amacım ortamlarda cahil kalmamak değildi. Sadece ortada çok güzel bir dünya vardı ve herkes bundan bahsederken “ Bu kadar güzel olan ne? Bir de ben bakayım şuna. Benim de hoşuma gidebilir.” dedim ve daha fazla Harry Potter'a kayıtsız kalamadım. Kitaptan sonra filmini izledim ve %98 kitaba sadık kalmışlar. Bu çok çok iyi bir yüzde. Ama yine de kitabı okumayıp filmini izleyenler için bazı yerler hızlı geçilmiş gibi geldi.

31 Aralık 2017 Pazar

Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan | Kitap Yorumu


  Kitabın ana karakteri Zebercet belki her gün yanından usulca geçtiğimiz, kendi hayatlarımızda figüran gibi duran, anlatmaya kalksak “Efendi, kendi halinde bir adam işte” sözcüklerinden öteye gitmeyecek bir adam. Belki de aşırı sıkıcı bulacağımız, dikkate almayacağımız, iki laf sokup alaya alacağımız bir adam. Ancak bizim ilgilenmeye değer görmediğimiz iç dünyası o kadar karışık ki aslında bir kitabın ana karakteri olabilecek kadar. Sessiz insanları hiçbir zaman küçümsememek lazım. Unutmamak gerekir ki buz dağının görünmeyen kısmı da var ve görünen kısmından çok daha büyük ve derin.

9 Aralık 2016 Cuma

İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali | Kitap Yorumu


İçimizdeki Şeytan Sabahattin Ali

İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.


   İçimizdeki Şeytan’ı okuyarak  insan ruhunun en derinlere doğru bir yolculuk daha yapmış oldum. Bu yolculuk sırasında kimi zaman yazarın ruhunun izlerini takip ettim kimi zamansa karakterlerin düşünceleri beni peşinden sürükledi.  Biraz kasvetli de olsa güzel bir yolculuktu.  İlk başlarda kitap aşk üzerine kurulu gibi gözükse de yazarın  aslında insanın ruhunu anlatmak için aşkı yardımcı bir araç olarak kullandığını anlıyorsunuz. Ömer karakteri her ne kadar kendine karşı dürüst olsa da tutarsızlıklarından ve zaaflarından ötürü benim için bir Raif Efendi ve Yusuf olamadı.  Ancak  her insanın bir zayıf yönü vardır. Kitabın ele aldığı insanın zayıflığı da göz önüne alınırsa Ömer’in realist bir gözle yazıldığını anlayabiliriz. Ömer yaşadığı hayatı beğenmeyen, arayışlar içinde olan ancak bir kapana kısılmış gibi bulunduğu durumdan kendini kurtaramayıp daha da dibe batan birisidir. Öyle ki kendi iradesiyle iş yapmış olmak için intiharı düşünse de ona dahi üşeniyor. Macide’yi bulunca artık hayatına çekidüzen vereceğini düşünsem de kendi anlamsız hayatına ve lüzumsuz ahbaplıklarına Macide’yi de sürükledi.  Macide’nin Ömer’e mektupta “seni seviyorum... neden sevdiğimi bilmeden seviyorum.” Yazması aslında onların farklı kişiliklerde olduklarını bir kez daha ispat etti. Bende bu sayede belki ilk defa bir kitapta bir çiftin birbirini sevmesine rağmen ayrılmaları gerektiğini düşündüm. Macide’nin içsel dünyası beni Ömer’inkinden daha fazla etkiledi. Yine aynı şekilde çok az okuyabilsek de Bedri’nin düşünceleri de çok doğru bulup hak vermemek elde değildi.