B-A-Y-I-L-D-I-M. İyi
ki okumuşum Nar Ağacı'nı. Benim için hayatımı etkileyen sayılı kitaplardan biri
olmayı başardı. Şimdi ben nereden başlasam da anlatsam size bu kitabı? Kuzenim
okumam için bana bu kitabı vermişti. İlk başta 533 sayfa olması sebebiyle bir
türlü başlamaya cesaret edememiştim. Çok yoğun bir dönemden geçtiğim için
okumaya vakit bulamayıp yarım bırakmaktan korkuyordum. Sonra kitap beni kendine
çekti ve başlamak bitirmenin yarısıdır mantığıyla ilk sayfayı çevirdim.
Nazan Bekiroğlu, bu
kitabında ananesiyle dedesinin iki ayrı ırmak olarak akarken nasıl
birleştiklerini anlatıyor. Kitabın konusu o kadar hoşuma gitti ki anlatamam. Yazarın
dedesinin yaşadığı yerlere gitmesi, ailesinin başka bir kolunu araştırması ve
bunu kitap haline getirmesine çok imrendim. Hatta kendi aile soy ağacımı
çıkarmama vesile oldu. 3 tane aile büyüğümüzle konuştum ki fotoğrafta
gördüğünüz bir elin sahibi onlardan sadece biriydi. Bilmediğim çok şey öğrendim.
Bütün bunlara sebep olan işte şu an yorumunu okuduğunuz bu güzel kitaptı. Üstelik sadece kendi ailem hakkında yeni
şeyler öğrenmekle kalmadım. Örnek verecek olursam Trabzon'un hüzünlü geçmişini
daha iyi öğrenmeme sebep oldu. Trabzon benim gözümde Karadeniz'de bir şehir
olmaktan çok daha farklı bir konumda bulunuyor. Halılara bile bakış açım
değişti desem? İşte bu yüzden Nar Ağacı'nın yeri bende ayrı olacak.