Can Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Can Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Aralık 2019 Cumartesi

Uğultulu Tepeler – Emily Bronte | Kitap Yorumu


  Çok merak ettiğim ama uzun süre ağır gelir diye sadece okuyanların yorumlarını okumakla yetindiğim bir klasiği daha bitirdim. Uğultulu Tepeler'in yorumlardan dolayı kafamda hayal ettiğim kitapla alakası olmadığını fark ettim. Bir kere dilini çok daha okunması zor beklemiştim. Ancak çok akıcı bir dil kullanılmıştı. Bence Jane Eyre'den daha akıcı bir dili vardı. İlk başta okumaya başladığımda karakterler arası ilişkileri çözümlemekte zorlandım. Kim kimin nesi oluyor, aralarında nasıl bir ilişki var anlayana kadar biraz canım sıkılmadı değil. Ancak daha sonra kitaba kapıldım. 

19 Kasım 2019 Salı

Jane Eyre -Charlotte Bronte Kitap Yorumu


  Jane Eyre, yıllar önce TV'de 2011 yapımı filmini görmemle ki direk ortasından izlemeye başlamıştım tanıştığım bir klasikti. Tabi o zaman internet bu kadar gelişmiş değil, biliyorsun Jane Eyre diye bir eser var ama ulaşamıyorsun, yaşımda küçük o zamanlar. Neyse geçenlerde bir an dank etti kafama, neden alıp okumuyorum diye ve böylece bir kitabın daha sonuna geldim.

29 Eylül 2017 Cuma

Dönüşüm - Franz Kafka | Kitap Yorumu



  Hayatınızda hiç kendinizi böcek gibi hissettiğiniz oldu mu? Kalabalıklar içinde yalnız hissettiğiniz? Belli bir kalıba sokulmaya çalışıldığınızı hissettiniz mi hiç? Rutinin dışına çıkmak istediğiniz de kınandınız mı?

10 Eylül 2017 Pazar

Güneşi Uyandıralım – Jose Mauro de Vasconcelos | Kitap Yorumu




“-Unutmaya çalışacağım. Çünkü bağışlamaya inanmıyorum.
+Unutmakla bağışlamak arasında ne fark var?
-Bağışlarken kişi her şeyi unutuyor. Ama yalnızca unutmakla, pek çok kez insan yeniden anımsamaya başlıyor.”


  Şu anda sahip olduğumuz karakterlerimiz  çocukluğumuzda oluşuyor. Bu dönemde yaşanan olaylar insanın hayatı boyunca kalıcı izler bırakabiliyor. Şeker Portakalı ve devam kitabı Güneşi Uyandıralım bunun çok güzel bir örneği.

  Zeze biraz daha büyük artık ama yine aynı sevgiye aç bir çocuk. Daha zengin bir aileye yetiştirilmesi için verilmiştir. Artık fakir değil ama kusursuz yetiştirmeye çalışan, kısıtlayan, kurallar koyan bir ailesi var. Oysa o hala bir çocuk. Mükemmel olmaya zorlanırken keşfetmeye, eğlenmeye ihtiyaç duyan yanı engelleniyor. Bir kalıba sokmaya çalışılan Zeze, bu durumdan hiç de memnun değil.

18 Ağustos 2017 Cuma

Şeker Portakalı - José Mauro de Vasconcelos | Kitap Yorumu




Bazı kitaplar vardır tekrar tekrar okunması gereken. Yıllar geçse de değerini yitirmez, hiç eskimez. Tıpkı Şeker Portakalı gibi. Kitapta 5 yaşındaki küçük Zeze'nin çocukluğundan bir kesiti okuyoruz. Anlatım dili bir çocuğun ağzından olduğundan çok masum ve naif. Şeker Portakalı sizi alıp götüren, bazı cümlelerle kalbinizi on ikiden vuran bir kitap.

Öldürmek, Buck Jones'um tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bir gün büsbütün ölecek.

22 Haziran 2017 Perşembe

Kırmızı Pazartesi – Gabriel Garcia Marquez | Kitap Yorumu


  Şu an ne yazacağımı bilemiyorum. Çünkü Kırmızı Pazartesi beni resmen afallattı. Kitabın arka kapağının tamamını okumadan başlamıştım okumaya. Sanırım bir yerde bir cümleyi okumamla kafama dank etti. Yazar kitabı kendi cümleleriyle anlatıyor. Aslında anlatıcı karakter yazarından bizzat kendisi desem daha doğru olacaktır. Yazar kasabasında yaşanmış bir cinayeti kendi araştırmaları sonucu bir roman haline getirmiş. Bunu fark etmemle daha bir merakla okumaya devam ettim.

11 Nisan 2017 Salı

Simyacı – Paulo Coelho | Kitap Yorumu


  Beğeneceğimden neredeyse eminken, sevip sevmemekte kararsız kaldığım bir kitap deneyimiydi Simyacı... O kadar çok övgü yazısı okudum, işittim ki artık sorunu kitapta değil kendimde aramaya başladım. Sanırım bir şeyi herkes beğenince ister istemez ben de beğenmeliyim diye psikolojik bir algı oluşuyor. Ancak zorla da güzellik olmuyor. Yok arkadaş bir şeyler sinmedi içime bu kitapta!

  Kitabın konusu arka kapağında güzel bir şekilde verilmiş: Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının öyküsü. 

Satranç - Stefan Zweig | Kitap Yorumu


İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler,bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.

  Merhaba Arkadaşlar!
  Dün Stefan Zweig'ın okuduğum ilk kitabı olma özelliğini taşıyan Satranç'ı bitirdim. Gerçekten çok güzeldi. Okuduktan sonra düşündüren kitaplar okumayalı uzun zaman geçmiş bunu fark ettim. Dr. B bir hiçliğin ortasında tutuklu kalmaktadır. Düşünecek, yapacak, görecek hiçbir şey bulamamaktadır. Sorguya götürülürken gizlice bir kitabı odasına sokmayı başarır. Kitap satrançla ilgilidir. Bu kitaba dört elle sarılır çünkü yeni bir şey bulmuştur. Zamanla satranç yüzünden psikolojisi daha da bozulur. Bu tutukluluktan kurtulduğunda dünyanın en iyi satranç oyuncusuyla bir gemide karşılaşır. Devamını ise okuduğunuzda öğrenmeniz daha uygun olacaktır. Kitabın tılsımını bozmak istemem.