11.22.63 Dizi Yorumu

   Herkese Merhaba,
  Geçen ay 11.22.63'ü bitirdim ve sanırım bir yorum girmenin vakti geldi de geçiyor bile. Diziye rastladığımda ilk dikkatimi çeken adı olmuştu. Tarihten oluşan bir dizi ismi oldukça ilginç gelmişti. Sonra diziyle alakalı o kadar çok olumlu yorum gördüm ki diziyi daha da merak eder oldum.Düşünüyorum da şu an, bir tane kötü yorum bile görmedim. Üstelik her yerde diziden mutlaka bir kesit, bir replik efendime söyleyeyim bir fotoğraf görür hale geldim. Ve bu psikolojik toplum baskısına dayanamayıp diziyi izledim.

  Hepimiz geçmişe bakıp şurada şöyle olsaydı, şunu yapsaydım, o şöyle yapsaydı vs.gibi pişmanlık duyarız. "Keşke" lerle kendimizi üzülürken buluruz. Peki ya geçmişe gidip bunları düzeltme şansımız olsaydı? İşte 11.22.63 bu tema etrafında şekillenen bir dizi. 
  Jake Epping, geçmişe gidip John Kennedy suikastını engellemeye çalışıyor. Dizi adını da işte bu suikastın tarihinden alıyor. Tabi geçmiş değişmemek için direnecek bir yandan, Jake o tarihte yaşayan bir kadına aşık olarak geçmişe bağlı kalmak isteyecek bir yandan. Olaylar bu şekilde gelişiyor.

Diziyi Neden Sevdim?

1.Kendisi sekiz bölümlük mini bir dizi. Bu yüzden izlemesi kolay. İlk bölüm beni pek sarmasa da ikinci bölüm çok hoşuma gitti. Sonra yine bir durağanlaşma evresi derken gittikçe ivmelenen dizi son bölümüyle gerçekten beğenimi kazandı.

2. Dizi her türdeki ihtiyacı doyuruyor. Aşk, aksiyon, gizem-gerilim, zamanda yolculuk... Hatta korku. Bence ikinci bölüm korku filmi gibiydi. Bu yüzden de herkese hitap edecek öğeler barındırdığı için çoğu kişinin diziyi beğendiğini düşünüyorum.Bu arada 60'lı yıllar da dizide çok güzel yansıtılmıştı ve 60'ların atmosferini izlemeyi gerçekten sevdim.

3.Kurgu çok iyi. Zaten Stephen King'in romanından uyarlandığı için kurgunun kaliteli olmasına şaşırmadım. Bazen bu gereksiz detaya ne gerek var dediğim bir şey ileriki bölümlerde öyle bir şeye bağlanıyordu ki "Vayyy" demekten kendimi alamıyordum.

4. Oyuncu seçimlerini çok beğendim. Özellikle James Franco ve Sarah Gadon ne kadar uyumlu bir çift olmuşlar. Yani başkalarını asla koyamıyorum onların yerine. Hayır bir de Jake'in Sadie'ye aşık aşık baktığı sahneler yok mu? Ne kadar gerçekçiydi öyle. Dizide çok samimi bir aşk hikayeleri vardı.Böyle böyle çıtayı arşa çıkarıyor bu insanlar. Sonra niye biz umutsuz vaka oluyoruz?

  Oyuncular demişken bu arada James Franco çok iyiydi. Gülünce gözlerinin etrafında oluşan kırışıklıklar,karizması, yakışıklılığı, Sadie'ye aşık o halleri... Hayran kaldım adama.
  Sadie rolündeki Sarah Gadon ise sinirimi bozacak derecede güzel bir kızdı. Hayır cidden kendimle bir sorunum yok ta ki dünya güzeli olan bu tür kadınları görmeyene kadar. Bak bak gözünü alamazsın öyle güzel ve tatlı bir kadın.

5. Zamanda yolculuk kısmı hoş bir şekilde işlenmiş. Ne bilim geçmişin değişmemek için direnmesi, Jake'in karşısına engeller çıkması, zamanda yolculuk yapmanın kulağa geldiği kadar mükemmel olmadığını göstermeleri hoştu. Geçmiş ve gelecek arasındaki bağlantıya hiç bakmadığınız bir yönden bakmanızı sağlayacak bir dizi belki de. Gerçi ben zamanda yolculuk konulu buna benzer bir film izlemiştim. Orada da bu tür alt mesajlar geçiyordu.

Bu kısımdan sonrası finalle ilgili kısa bir spoiler içerir. Uyarayım. Diziyi izleyen arkadaşlar, biz kaldığımız yerden devam edelim.

Final Yorumu

   Jake'in J.F.Kennedy suikastını engelledikten sonra geleceğe döndüğünde daha kötü bir gelecekle karşılaşacağını aslında tahmin etmiştim. Bu tür zamanda yolculuk hikayelerinde genelde karakterler geçmişi değiştirmemenin daha iyi olduğu kanısına varırlar. Ne kadar ironik değil mi? Birinin hayatını kurtarıyorsun ama belki kurtarmaman  daha iyi. Dizide bu olayı görünce düşündüm. Gerçekten düşününce bu durum bana da çok olur. Başıma gelen bir olayı talihsizlik olarak görürüm ama öyle bir an gelir ki anlarım ki o olay aslında benim için çok iyi bir şeye gebeymiş. Gün içinde kim bilir kaç kere yaşıyoruz bunu. O yüzden ne geçmişe takılıp kalmamak lazım. 

  Dizinin ilk bölümünden beri dilenci gibi bir adamın Jake'in karşısına çıkıp çıkıp "Burada olmamalısın." dediğini görüyorduk. Her ortaya çıktığında da "Üf bir çekil sen."diyordum içimden. Ayrıca bu adam ne alaka diyip çözmeye çalışıyordum ama asla aklıma böyle bir şeye bağlanacağı gelmemişti. Tabi o an geçmişi ne kadar değiştirmeye çalışırsa çalışsın kızının hep öleceğini söylemesiyle jetonum düştü. Sadie de ne olursa olsun ölecekti. Bir an yıkıldım. Nayır nolamaz dedim.

  Jake'in bunu öğrendikten sonra Sadie'yi ölmemesi için geçmişte bırakması en içimin burkulduğu sahnelerden oldu. Hani Sadie'nin ona "I'm Sadie."dedikten sonra Jake'in "I know" diyişi var ya off  orada bittim işte. Bunu yapmayacaktınız! Bu arada James Franco o"I know" diyişine nasıl kocaman bir bakış sığdırmış yahu. Resmen yüz ifadesinden bin duygu geçti birkaç saniyede. 

  Peki sonra gelecekte Sadie'nin yaşlı halini bulması? O an dans edişleri ve Jake'in ona bakışları...Artık sözün bittiği yerdeyiz. Bittik cidden bittik orada. Ama bayağı etkileyici bir son oldu,bunu da kabul ediyorum.İşin tuhaf yanı da bu ya, belki böyle bitmese bu kadar akıllara kazınan bir final olmayacaktı.
  Evet bu sefer kısa bir dizi yorumu oldu kabul ediyorum. Diyecek çok sözüm var ama şu üşengeçliğim yok mu sağolsun daha fazla yazmamı engelliyor. Hadi görüşürüz.

 Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.