4 Şubat 2020 Salı

The Light in Your Eyes Dizi Yorumu

  Öncelikle Merhaba,
  Eğer blogumu takip eden biriyseniz izleyip yorumladığım Kore dizilerinin genellikle en popülerleri olduğunu bilirsiniz. Bilmiyorsanız da artık biliyorsunuz, artık bu müthiş gerekli  bilgiyle ne yapacağınız size kalmış. Neyse işte ben sadece en popüler oyuncuların bulunduğu, en konuşulan dizileri izlemeyi tercih ediyordum ama mesela Memories of The Alhambra olsun Touch Your Heart olsun hayal kırıklığı olarak gördüğüm diziler oldu. Anladım ki her zaman popülariteye kanmamak lazım. Geçenlerde de yabancı bir bloggerın The Light in Your Eyes'tan çok beğenerek bahsettiğini görünce üstüne bir de 12 bölümlük kısa bir dizi olduğunu fark edince bu diziyi izlemeye karar verdim.
  Diziyi öneremem. Çünkü önerdiğim zaman eminim ki beğenmeyen bir kitle olacaktır. Özellikle 18 yaş ve altı genç jenerasyonun diziden aradığını bulamayacağını düşünüyorum. Bana uyup da izlerseniz muhtemelen beni zevksizlikle suçlayacaksınız. Çünkü bu yaş grubu genellikle salt romantizm izlemekten zevk alıyor ve sabırsız. Benim de sıkıldığım yerler oldu ne yalan söyleyeyim. Ama büyük resme baktığım zaman dizi beni tatmin etti. Sabredip sonuna kadar izleyenleri büyük bir sürpriz bekliyor.Duygusal zekanıza güveniyorsanız, yaşımdan daha olgunum diyorsanız ya da biraz görmüş geçirmiş bir insansanız o zaman diziyi beğenebilirsiniz.
  Buraya bir alt parantez daha açmak istiyorum. Son zamanlarda beni takip edenlerin sayısı arttı ki özellikle Kore dizileri yazılarım için. Yanlış anlaşılmasın ama benden öneri istendiğinde ben bir şey demek istemiyorum. Çünkü önerdiğim diziyi beğenmeyip vakit kaybı olarak görebilirsiniz. Böyle bir sorumluluğun altına girmek istemiyorum. Beni dizi öneren bir sayfa olarak değil de izlediklerini kendi çapında yorumlayıp içini döken biri olarak görün lütfen. Bu konuya açıklık getirdikten sonra diziye kaldığımız yerden devam edelim.

  Öncelikle Kore'de sanırım iyi bir reytinge sahip olsa da diğer ülkelerde çok fazla izlenen bir dizi değildi. Bu dizi için yapılan Türkçe yorumların da bir elin beş parmağını geçmediğini gördüm .Neden kimse bu diziyi konuşmuyor diye düşünmedim değil ama içten içe bu sorunun cevabını biliyorum. Mesela bu yazımın diğer dizi yorumlarına göre daha az okunacağının da farkındayım. Ama bu diziyi izleyen azınlık kesim için üşenmeden yine yazıyorum. -kardeşlerim bilin ki yalnız değilsiniz bu yolda.-Dizinin ana karakteri aslında yaşlı bir kadın. Bu da çoğu kişinin daha az ilgisini çekmesine sebep oluyor. Gerçi diziyi izlenebilir kılmak için tanıtımlarda Han Ji Min ve Nam Joo Hyuk üzerinden ilerleyen bir aşk dizisi gibi gösterilmeye çalışılmış. Aslında hem öyle hem değil. Malesef spoiler vermeden de ne demek istediğimi tam olarak anlatamam.
  Dizinin konusundan bahsedecek olursam, 25 yaşındaki Hye Ja'nın babasını ölümden kurtarmak amacıyla zamanla oynadığı için kendini 70 yaşlarında bulması olarak bilin yeter.
Aslına bakarsanız konu tam olarak bu değil. Ben dizi, çok başka bir konuyu ele alacak sanmıştım. Sonra ters köşe oldum tabi. Böyle bir beklentiye de katılmadığım için de küçük çaplı bir şok geçirdim. İyiki tahmin edememişim ki eminim siz de edemeyeceksiniz.

  İzlediğim en farklı kurgulardan biriydi. Aslında zaman yolculuğu hikayeleri genelde birbirine benzer ve vermek istediği mesaj aslında hep aynıdır: " En iyisi içinde bulunduğun zamandır. Olayları değiştirmek için zamanda yolculuk yaparsan her şey daha kötü olur." Ben The Light in Your Eyes'ı da bu ana fikir üzerinden giden bir dizi olarak kafamda kurmuştum. Ama değilmiş arkadaşlar. Dizinin bambaşka bir konusu varmış. Senaristin hayal gücü baya iyiymiş. Ancak kurgu bence efsane olsa da dizi 12 bölüm değil de 10 bölüm olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. 2 bölüm fazlası var. Malesef gereksiz uzatmalar vardı. Hızlandırarak izlemek isterdim ama izlediğim sitenin video oynatıcısında böyle bir seçenek yoktu. Mesela hatırlıyorum 5.bölüm akmadı resmen, olay yoktu. Dümdüz izledim öyle. Neyseki son üç bölüm dizinin ivmesi arttı. Sanırım diziyi en iyi şu cümleyle açıklayabilirim: Mükemmel bir dizi değil ama değerli bir dizi.



  Bu arada çoğu kişi de " Bu ne be yaşlı dizisi bu." gibi bir hissiyat oluşabilir. Ancak düşününce ben en son İstanbullu Gelin dizisinde Esma Sultan'ın hikayesini merakla izlemiştim. İlk orada bir dizinin illa gençler üzerinden ilerlemesine gerek olmadığı hissiyatına kapılmıştım. Bu dizide de mesela ilk bölümler " Artık genç haline dönsün şu kız, ne zaman dönecek eski haline?" diyordum. Ancak sonra hayali olarak genç Hye Ja'nın yüzü göründüğünde halmonimize ne kadar alıştığımı fark ettim. Yeri gelmişken söyleyeyim Hye Ja'nın yaşlı halini oynatan kadının ses tonu insana nasıl bir dinginlik veriyor öyle. Bu arada kadının gerçek hayattaki adı da Kim Hye Ja'ymış. Youtube'da kadının  ödül aldığı için konuşma yaptığı videoyu izledim.Meğerse kadının normal konuşması bu şekilmiş, altyazı bile yokken kadın ne dedi bilmiyorum ama sözlerinin enerjisi bana geçti. Öyle güzel bir tonlamayla, öyle güzel bir gülümsemeyle konuşuyor ki kadın o konuşsun ben dinleyeyim yani. Bir de kadın gerçekte 78 yaşındaymış. İnanamadım ben 78 yaşında 60 göstersem öpüp başıma koyarım herhalde.  Ben de böyle güzel yaşlanmak istiyorum.

 Yaşlı dizisi diyip geçmemek lazım. Bir gün biz de yaşlanacağız. Dizilerde bizden genç insanların hikayesi anlatılıp duracak. Bizi insan yerine koyup hayatımızı anlatacak bir dizi bulmakta zorlanacağız.

   Teması dramla karışık komedi. Ben bu iki zıt temanın birbirini çok güzel beslediğini düşünüyorum. Bu arada dram kısmı da öyle aşırı dram değildi. Sadece son bölüm beni ağlattı. Komedi kısmını ise daha çok Hye Ja'nın abisi karşıladı. Yok böyle bir şey resmen benim erkek kardeşim gibiydi. Hye Ja'yla olan kavgaları,  tembelliği ve rahatlığı,internetten yayın yapması falan çok komikti
Gerçekte kadın adamdan 10 yaş büyük olmasına rağmen hiç belli olmuyordu. Zaten kadın 37 yaşında ama 25 yaşında birini oynuyor. Benim yakıştırdığım bir çift oldu.

  Bu arada bence 12 bölümün son iki bölümünü al birleştir, film yap. Tadından yenmez. Son iki bölümden cidden efsane film olurmuş.


  Ya belki çok saçma ama bu diziyi izlerken başıma gelen bir olayı anlatacağım. Şimdi ben bu diziyi üşüyorum diye yatağın içine girip elimde telefonla izlerken mayıştığım için uyumuşum. Ama ne ara gözüm kapandı hiç aklımda değil. Annem gelip uyandırınca bir an bilincimi kaybettim. Ay tövbeler olsun Hye Ja gibi hissettim. Sanki yaşlanarak uyanmışım gibi bir an ne olduğumu kim olduğumu unutarak uyandım. Sonradan dank etti. Hayatımda ilk defa böyle kendimi kaybederek uyandım ama korkunç bir andı.
Kamu Spotu: Kerahat vakti uyumayın.

  Normalde sevdiklerim/ sevmediklerim köşesi koyardım ama bu dizide o yazı sistemi gitmez. Çünkü spoiler vermeden dizi hakkında yorum yapmak çok zor. Bu yüzden bu diziye özel bana ne kattığını yazacağım:



1. Yaşlıların iç dünyasını daha iyi anladım. Bir zamanlar bizim gibi gençlerken resmen bebek gibi başkalarına muhtaç oluyorlar. Kabullenmesi ne kadar zor. Gerçekten mesela artık daha bir gönülden gelerek otobüste yer veriyorum. Hani bazen ama ben de yoruldum diye içinden gelmeyerek yer verirsin ya ayıp olmasın diye şimdi cidden kıyamayarak yer veriyorum. Dalga geçmeyin lütfen. 😂Herkes kalbinin ekmeğini yer derler ya geçenlerde kadının birine yer verdim ama  bana dediki " Şimdiki gençler bizden daha yorgun, işten güçten çıkıp geliyorlar. Otur yavrum."dedi zorla oturttu beni. Vay be dedim böyle yaşlılar kaldı mı?

2. Benim yaşlanma korkum var. Korku dediysem de öyle ay napıcam ya yaşlanırsam diye deli gibi gezmiyorum ortalıkta. Millet büyümek ister ya ben de 18 yaşımdan beri yok öyle bir istek. Bu diziyle yaşlı olmanın o kadar korkulacak bir durum olmadığını fark ettim. 10. Bölümde yaşlanmanın pozitif yönlerini gösterdiler mesela. Çok eğlenceli bir bölümdü.
3. Bir de başımıza neler gelirse gelsin  yaşamayı sevmenin, hayatı önemsemenin önemi üzerinde çok güzel durulmuştu. Birisi gelir dese ki "Hayat devam ediyor her şeye rağmen." bu kadar aynı etkiyi yapmaz. Ancak böyle güzel bir hikaye anlatıcılığı ile anlatınca insan bir başka etkileniyor.
Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.


Evet, şimdi müsadenizle dizinin son 3 bölümünü özellikle o müthiş finalin üzerinde durarak yorumlayacağım. Spoilerlı yorumlamak için can atıyorum. Diziyi izlemeyenler için ayrılan sürenin sonuna geldik.
The Light in Your Eyes Spoilerlı Yorum


  Her şeyin 10.bölümle başladı aslında. Yaşlıların Joon Ha'yı kurtarma operasyonunu hiç beklemediğim kadar keyifle izledim. Yaşlı olmanın dezavantajlarını avantaja çevirmeleri falan çok zekiceydi. Asla beklemezdim. Gerçek hayatta sıkar tabi diyordum ama zaten bunlar hep Hye Ja'nın aklının oyunuymuş. Bölümün sonunda anne babası sandığımız kişilerin ona doğru anne diyerek koşmasıyla noluyor falan dedim. Aklım karıştı. Ama dedimki herhalde çevrelerindeki insanların durumu abes bulmaması için öyle sesleniyorlar. Sonra karmakarışık ardı ardına verilen görüntüler. BEYNİM YANDI. Ardından Hye Ja'nın alzheimer olduğu ortaya çıkınca abartmıyorum ilk tepkim: "10 bölümdür ne izliyorum lan ben, kandırıldık resmen." oldu. Bir yandan da ne gerçek ne hayal anlamaya çalışıyorum. Neyseki bazı sahnelerin anlamını daha iyi idrak ettim. Ben de diyorum ki ya kızınız yaşlanmış bu normal bir durum mu nasıl kabullendiniz bu olayı?
Evlenme teklifi sahnesi komik ve hoştu.

  11.bölümde her şey kafamda yerine oturdu. Kore'yi 70'lerde izlemek farklıydı ve hoştu. O dönemin özellikleri, moda anlayışı falan gerçekten güzel yansıtılmış. Günümüz kısmı hariç geçmişin romantik komedi kısmını izledik. 70'lerde aşk başkaymış ya.

Gelinliğin güzelliği peki?
  Bu arada ufak bir eleştirim olacak. Şöyle ki biz niye Joon Ha'yı üç farklı şekilde izledik ya da Hye Ja'nın abisini iki farklı şekilde. Bakımevindeki doktoru aynı oyuncunun oynaması saçmaydı biraz. Anlıyorum Hye Ja'nın anılarını tetiklemek için böyle bir şeye başvurmuşlar ama gerçekten tıpatıp aynı bir yüzdense gerçekten benzeyen birini oynatsalarmış daha gerçekçi olurmuş. Hadi ilk başta fantastik dizi sandık da bu tür saçmalıkları kabullendik de fantastik de değilmiş dizi. O yüzden bu kısımdan puan kırıyorum. :)
Diziden sevdiğim bir piyano müziğini koyuyorum araya. Bu müzik eşliğinde okumanızı tavsiye ederim.


  Son bölüm ise gerçekten çok etkilendim. Hye Ja gibi yaşam enerjisiyle dolu bir kadının başına bu olayların gelmesiyle geçirdiği ruh hali değişimini izlemek yürek burktu. Kocasını aniden kaybedişi, ardından çocuğunun bacağını kaybetmesi, tüm bunların üstesinden gelmeye çalışması... Nereden nereye?Gerçek hayatta da zaten başından ağır travmatik olay geçen insanların o ana kadar hep güleryüzlü sevecen olduklarını fark ettiniz mi? Herkes er ya da geç bir şeylerle imtihan oluyor.

  Joon Ha'nın babasından kötü muamele gördüğü için baba olmak hakkında endişeli ve gergin olması çok hoş bir detaydı. Ve bunu Hye Ja'nın yardımıyla aşması... Bebeğe banyo yaptırdıkları sahnede eridim arkadaşlar. Nasıl tatlı bir sahneydi o?


  Joon Ha'yla Hye Ja'nın hapishanede görüşmesi beni duygulandıran sahnelerden birisiydi. Joon Ha'nın Hye Ja'yı teselli etmeye çalışması, Hye Ja'nın haklı öfkesi... İki oyuncu da çok iyi oynamış burada.Gözünden yaş akmayan da ne bileyim?

  Şu saat olayı hiç beklemediğim kadar mantıklı bir olaya bağlandı. O saatin o yaşlı amcada ne işi var bir türlü anlayamıyordum. Çok iyi bağlamışlar. Joon Ha'yı ölümüne sebep olduğu halde Hye Ja'nın ona merhamet göstermesine kızanlar olmuş. Ancak ölmek üzere olan bir insanın düşünceleriyle bizimkilerle bir değil bence ki bunun dünyada örnekleri de var. Hatırlıyorum haberlerde oğlunu öldüren adamdan şikayetini geri alarak idam olmasını engelleyen bir anne vardı. Bu bambaşka bir yüce gönüllülük arkadaşlar. Büyük konuşmayın başınıza gelir. O yaşlı adamın pişmanlıkla ağlayışı, Hye Ja'nın yüz ifadeleri, arkada çalan o müzik... Yine beni dağıtan bir sahne oldu.
Herkesin yaşlandığı halde Joon Ha'nın hep genç kalması üzerine şu geçen konuşmada da gözyaşlarım pıt pıt etti.

  Joon Ha'yı ailecek andıkları an ve o sırada Hye Ja'nın içinden geçenler o kadar güzeldi ki:

 Hayatım talihsizliklerle dolu diye düşündüm. Adil olmadığını düşündüm. Ama şimdi bakınca seninle olan güzel anılarımızdan en kötü anılarımıza kadar hepsi bugüne kadar dayanabilmemin tek sebebiymiş. Tüm bu anıları kaybedeceğimi düşündükçe korkuyorum. Beni öldüğün günden daha fazla korkutan şey artık seni unutabileceğim düşüncesi.



  Bir de Hye Ja'nın oğluna ne kadar sert dursa da o görmeden düşmesin diye yolundaki karları temizlediğinin ortaya çıkmasıyla içim ezildi. Zaten engelli olduğu için küçüklüğünden beri ezilen adamın bunu öğrenince " Koca adam nasıl çocuk gibi ağladı be" dedirtecek cinsten ağlaması da hafızamda kalan bir sahne oldu.

  Hye Ja'nın hayatının en mutlu gününü hatırlaması ve aslında oldukça sıradan günlerden biri olduğunu fark etmesi de yine ince bir detaydı. Mutlu olmak için illa o an özel bir gün mü olması gerekiyor? Bir tweet görmüştüm mesela. Diyordu ki evlendikten sonra eşimle birlikte kahve keyfi yaptığımız gün, evlendiğimiz günden daha mutlu olduğumu fark ettim. O kadar güzel bir söz ki... Dizide de mesela bir babanın işten dönüşü, çocuğun babasının açık kollarına koşması, annenin onları hayranlıkla izlemesi ve birlikte günbatımını izlemeleri... Muazzam bir sahne. Muazzam bir an. İşte mutluluk bu. Allah'ım nasip olur mu be?



  Ve gelelim kaç kez başa sarıp sarıp izlediğimi bilmediğim o son sahneye. Hayatımda izlediğim en naif ölüm sahnesiydi. İlk defa sevdiğim bir karakterin ölmesine üzülmedim, üzülemedim. Bazen ölüm kurtuluş olur bazen kavuşma olur ya hani işte bu da öyle bir ölümdü. Yani kadını pat diye öldürmek yerine böyle bir sahneyle öldüğünü anlamamızı sağlamaları çok güzel düşünülmüş bir detaydı. Hye Ja'nın Joon Ha'yla buluşup sarıldığı sahnede acayip duygulandım. Zaten deniz manzarası, kıyafetleri, kullanılan arka plan müziği, iyi oyunculuk birleşince ortaya çok etkileyici bir sahne çıkmış. Ve en sonda Hye Ja'nın yaşlı halini oynayan kadının huzur veren sesiyle söylediği anlamlı sözler de çok güzeldi, çok anlamlıydı. Kim bilir şu kısıtlı ömrümüzde iyi kötü neler yaşayacağız? Ama hepsi bitecek, hepsi geçecek. Bir gün öleceğiz ve sevdiklerimizle yine birlikte olacağız inşallah.

Hayatım bazen talihsiz bazen güzeldi. Hayatın sıradan bir rüyadan farksız olduğunu söylerler. Yine de yaşamım güzeldi. Şafaktaki soğuk canlı havada, çiçekler açmaya başlamadan önceki serin rüzgarda, güneşin batışının getirdiği havadaki gün batımında, her gün göz alıcıydı. Şu an zorlanıyor olsan da herkesin her gününü eğlenerek yaşama hakkı vardır. Sıradan bir gün bir diğerini takip etse de hayat yaşamaya değer. Pişmanlık duyduğun geçmiş ve endişe ettiğin gelecek yüzünden bugününü mahvetme. Bugünü güzelce yaşa. Bunu hak ediyorsun.
 Birinin annesi, kardeşi, kızı ve ben olan sizlere.

  Arkadaşlar dayanamayıp son sahneyi de koyarak yazımı burada sonlandırıyorum. Ağlamak serbest, tutmayın kendinizi.
  Hoşçakalın!


Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.


18 yorum:

  1. Gerçekten diziyi izledim ve çok etkilendim. Saatlerce salya sümük ağladım. Yazdığınız yorumu okuyunca tekrar ağladım. Çok güzel yansıtmışsınız elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, amacım ağlatmak değildi. Sonunda bu diziyi izleyen birini bulduğuma da sevindim.

      Sil
    2. Ben de izleyen birileri olduğu için mutlu oldum. Şu sıralar insanlar klişe dramaları izlemeyi tercih ediyor ama bu drama insana çok şey katıyor.Keşke hakkettiği ilgiyi görseydi..

      Sil
    3. Malesef insana bir şey katan bu tür yapımlar ilgi görmüyor pek fazla. Tüketim çılgınlığı dizilere kadar yansımış durumda. İnsanlar her an bir olay olmasını bekliyor dizilerden.

      Sil
  2. Diziyi yorumunuz ardından izledim ve çok beğendim. Gerçekten çok değerli bir dizi. Yorumunuz da öyle. Beni bu diziyle tanıştırdığınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah çok teşekkür ederim. Beğendiyseniz ne mutlu!

      Sil
    2. Şuan hüngür hüngür ağlıyorum. o kadar değerli bir dizi ki iyi ki izledim.Konusu çok anlamlı . Bence herkes izlemeli yaşlılarımız bizim kiymetli değerlerimizdir

      Sil
  3. Gerçekten mükemmel bir dizi hem güldüren hem ağlatan bu kadar içten dizi olmamıştı uzun zamandır tavsiye ediyorum.

    YanıtlaSil
  4. Ben dizi yeni izledim sizin yazınızdan sonra izlemeye karar verdim ve gerçekten çok güzel çok naif bir diziydi. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  5. Yaa üzüldüm sadece okuyarak bile. :/ Ben spoiler da okurum hep, diziyi tam sayılmaz ama izlemişim gibi ya da şöyle söyleyeyim izlesem nasıl hissederdim görür gibi hissettim. Ben üzüntülü şeylere hiç gelemiyorum yalnız, bilmiyorum... Engelli çocuğa üzüldüm yalniz ona neden pek şefkat gostermemis, onun nasıl geçmiş hayatı? Babasi mı zannediyordu onu, yanlış anlamadıysam. Yalniz izlesem çok şaşırırdım kesin ama pişman da değilim ne olursa olsun ters köşe sevmiyorum. :/ böyle de bir takıntım var herkes her şeyi dümdüz anlatsın istiyorum jdjdjd sanki kandiriliyorum gibi oluyor... Bu diziyle mi karıştırıyorum bilmiyorum ama bir diziye başlayıp ilk sahnelerini beğenmeyip kapatmıştım bu olmasi çok yüksek ihtimal jdjd yollarımız kesişmiş bir şekilde. Bir de ben de dizi hiç öneremem karşıdaki o kadar vakit harcar, ölümlü dünya, boşuna izlemiş olur beğenmezse, vebal almak da istemiyorum. :D Çok begensem bile kesin izle seversin diyemiyorum kimseye. Alıntılarla yorumu paylaşman yine çok hoş olmuş. Bir de bende aman tanrım yaşlanacağım korkum var bayağı maalesef, bir izlemeyi düşünebilirim o yüzden de. Ve ben de hep gençlerin başrol olduğu yapımları izlemek isteyenelrdenim ama çok doğru onlar da dizi film izlemeyecekler mi onların da özdeşim kurabilecekleri diziler filmler ne kadar gerekli aslında. Ah ah yaşlanma korkusu. Bu yirmili yaşlar ne tuhaf on sekizken falan iyiydik. Otuz olma korkusu yetişkin olma, yaşlı olma korkusu. Hayal edemiyorum çok ürkütücü. Valla napayım haleti ruhiyetim bu. Çocukken de büyümek isterdim. Neyse hatırlarsın belki bir ara yine epey yorum yazmıştım bu bloga yolum düştü yine. Merhaba tekrardan. Umarım her şey yolundadir. Aslında sanki ben fantastik yapımın içindeyim içindeyiz kabullenemiyoruz, değişim, ki sanki daha dündü cocuktuk, evet zaman yolculuğu. :') negatif olduysa üzgünüm... kpss için de tebrik ederim bu arada jdjdj konudan konuya...
    acaip motivasyonsuz biri olarak ve o sınav psikolojisini bilerek vay canına diyerek okudum cidden, ben daha o hedefi yazarken bile korkardım herhalde. Azim, dirayet. Ve sanki korkunç bir masal okumuşum da sonunda mutlu sona kavuşulmus gibi geldi tani bu arada kılıçlı şövalye de prenses de sizsiniz bence. :D Yalnız bende de umutsuzluk var çok sonunun böyle mutlu olması sanki film izliyormuşum gibi hissettirdi nedense, çalışınca yapılabiliyormuş işte. :D Ve etrafinizdakilerin moral bozucu konuşmalarına karşın bu çabanıza da hayran kaldım. Tam bir başarı hikayesi. Sevgiler. ^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, hatırlamaz mıyım seni? Umarım her şey yolundadır, demişsin. Yolunda ama yolunda da değil gibi. Öyle garip durumlar, umarım senin açından her şey yolundadır. Baştan şöyle sorularını toparlayacak olursam kadın hastalıktan dolayı çocuğunu babası sanıyormuş evet. Üzücü bir yapımdı ama izledim işte. Yaşlı psikolojisini ele alışı farklı bir noktaya koydu diziyi. Bu arada bende de yaşlanma korkusu var ama eskiden daha çok vardı mesela. Kaçınılmaz olan son. Bizim kontrolümüzde olan bir şey olmadığı için bu konuda çok fazla üzülmeyi bıraktım. Film dizi önerme konusunda benim gibi düşünen biri olduğuna sevindim ayrıca. Kpss konusuna gelirsek ben de inanamıyorum ki bazen. Üniversite sınavında hüsrana uğramıştım mesela. Korkuyordum yine aynısı olur diye. Ama işte ben de fark ettim ki çalışınca gerçekten oluyormuş. ( bazı özel faktörleri es geçiyorum.) Güzel temenni ve dileklerin için tekrardan teşekkür ederim. Benden de sevgiler...

      Sil
  6. şimdi bitirdim diziyi, yorumunun ilk yarısını okuyup diziyi izlemeye karar vermiştim. diziyi bitirince de spoilerlı kısmı okudum...... beni böyle bir dizi ile tanıştırdığın için çok çok teşekkür ederim. her sahnesinden ayrı etkilendim. yaşlılarla ilgili her detay beni zaten anında göz yaşına boğardı. bu dizide başından sonuna kadar ağlamadığım bir bölüm olmadı sanırım. (evet baya duygusal bir insanım :')) diyecek söz bulamıyorum yaaa aşırı kaliteli bir konusu vardı. her şeyi çok iyi ayarlamışlardı. kesinlikle yeri ayrı olacak bu dizinin bende... yorumun için çok teşekkürler, er zamnki gibi mükemmel bir yorumdu. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene çok sevindim, ben teşekkür ederim :) Gerçekten farklı bir diziydi. Özellikle o son sahneyi arada özledikçe açıp izlerim. O kadar iyi ayarlamışlar ki cidden her şeyi...

      Sil
  7. dizinin daha 5. bölümdeyim ama dayanamadım bırakacaktım belki sonunu öğrenirsem izlrim diye spoiler okumaya geldim vee... Ağladım çok sağolun :'((( şimdi gidip sonuna kadar izleyip ağlayayım bari

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dizinin ortalarını ben de sıkıcı bulmuştum, 2x hızına alıp izliyordum. Son 2 bölüm fena ağlatır ama :(

      Sil
  8. Bu diziyi birkaç kere gördüm, dingin bir zamanımda izlemek istiyorum özellikle sizin yorumunuzdan sonra, spoiler kısmını okumadım tabiki :)

    YanıtlaSil