18 Haziran 2020 Perşembe

The King Eternal Monarch Dizi Yorumu


 Herkese Merhaba,
 Bugün yayınlanma haberleri çıktığından beri çoğumuzun merakla beklediği The King Eternal Monarch'ı enine boyuna yorumlayacağım. Vay be, ne ara başladı da ne ara bitti. Daha dün cast açıklanmıştı, teaserlar yayınlanmıştı ve merakla dizinin başlamasını bekliyordum. Neyse şimdiden söyleyeyim bu çok uzun bir yorum olacak. Çünkü söyleyecek çok sözüm var. Bir de çenem biraz düşüktür de benim. Manas Destanı... Bak işine kardeşim.
Şimdi öncelikle spoilersız yorumlamak gerçekten çok zor. Ancak dizi çok popüler olduğu için hepimizin bir şeyleri bildiğini düşünüyorum. Yine de kısa tutarak izlemeyenler için de genel bir yorum yapacağım. Bu arada dizi tam da bugün Netflix'e geldi,ayarlasam yazıyla böyle denk getiremezdim.
Hadi başlayalım!
  Yorum çok uzun olduğundan şuraya bir içindekiler kısmı koyuyorum. Yazıda sizi nerede neyin beklediğini bilin diye.
1.Konusu
2. Diziyi Nasıl İzledim?
3. Sevmediklerim
4. Sevdiklerim
5. Karakterler
6.Bahsetmem Gereken Sahneler
7. TKEM Final Yorumu

The King Eternal Monarch Konusu:

  Dizinin konusu çoğu yerde " İnsanların dünyasında serbest kalan bir şeytan paralel dünyaya geçiş yapmaktadır" vs. gibi şeyler yazıyor. Halbuki şeytan meytan yok. Sakın siz de benim gibi öyle sanıp şeytan falan çıkmasını beklemeyin diziden. 
 Şimdi iki tane paralel evren var. Birisi günümüzdeki Kore İmparatorluğu diğeri de Kore Cumhuriyeti.  Kral Lee Gon'un yakın koruması Yeong, onun hakkında bir keresinde şöyle demişti: "Merhum kral,kardeşinin kılıcıyla öldürüldü. Majesteleri de buna şahit oldu. Bundan dolayı o geceden beri majesteleri her gün ölüm düşüncesiyle uyuyan bir kral oldu. Majesteleri için saray hem en güvende olduğu evi hem de en tehlikeli savaş meydanı oldu. Şimdi majesteleri yeni bir savaşa girecek gibi görünüyor " 
  Evet aslında tüm konu bu. Kral ve hain amcası ellerinde özel güçlere sahip olan flütün iki yarısına sahip olduğundan paralel dünyalar arasında git gel yapabiliyor. Amcası flütün tamamına sahip olmak ve ölümsüzlüğe kavuşmak istediği için iki dünyanın dengesini bozacak işler yapıyor. Kralımız da tabi onu durdurmaya çalışıyor. O hainlik gecesinde kendisini kurtardığına inandığı diğer evrendeki Dedektif Tae Eul'le de karşılaşıyor ve tabiki aşık oluyorlar birbirlerine. Tabiki!

Diziyi Nasıl İzledim?

Bazen şöyle sırıta sırıta:

Bazen de böyle:

Öncelikle dizi hakkında sevmediklerim daha az olduğu için hemen söyleyip aradan çıkartmak ve olumlu eleştirilere dönmek istiyorum.

Sevmediklerim

1. Dizinin 16 bölüm oluşu böyle bir senaryo için yetersizdi bence. Mesela başları daha yavaş ilerliyordu. Esas konuya çok geç giriş yapıldı. Dolayısıyla sonlara doğru olayları sonuca bağlamak için çok hızlı oldu bitti her şey. Bence en az 20 bölüm olmalıydı. Hem ben diziye doymadım daha ya, insan biraz daha izlemek istiyor.

2. Dizi bitti ama benim kafamda hala cevaplanamamış ya da cevabı olsa da anlamadığım yerler var. Hadi diyelim benim anlamaya zekam yetmedi de anlamadım ama senaristin de biraz gerizekalıya anlatır gibi anlatması gerektiğini düşünüyorum. Bu diziyi her kesimden insan izliyor. Ve ne olursa olsun bazı noktaların paradoks olduğunu düşünüyorum. Sanırım onun için de flüt joker cevap olarak kullanılmış. Bu kafamı karıştıran noktaları yazının geneline yayarak sizlere sordum. Cevabı bilen takipçi kankalarım beni aydınlatırsa çok sevinirim.

3. Aynen kardeşim aynen tavuk çok güzel. Ne tavukmuş ya yiyip yiyip bitiremediler. ( Yalnız diziden sonra tavuk bayağı bir satılmış) Sadece tavuk da değil, o kadar çok ürün yerleştirme vardı ki bir yerden sonra otomatikmen göz devirmeye başlıyorsunuz. Bir de cilt bakım ürünü var bir tane. Abartmıyorum  o ürün dizinin başından sonuna kadar kadrolu olarak oynadı dizide. Ürünü gösterip geçseler hadi neyse de iki saat ürün hakkında konuşuyorlar. Ben o sırada diziden kopmuş oluyorum. Biri diziye bu kadar reklam koymanın itici olduğunu şunlara söylesin.

Hiç kimse:
Gerçekten hiç kimse:
Korona bile:
Kral Lee Gon: Tadı aynı sarayımdaki gibi.

Sevdiklerim

1. Kurgu çok iyiydi. Senarist Kim Eun Sook namı diğer KES bacımız yine yapacağını yapmış. Evet kabul, bazı noktalarda kendimizi gerizekalı gibi hissediyoruz, adeta beynimiz yanıyor ama kadın yapılmayanı yapmış. Bir de aslında fantastik bir dizi olsa da işin içine biraz bilim kurgu da katmış. Matematik, paralel evren, izafiyet teorisi gibi konular kullanılıyor. Bunu bir de flüt efsanesiyle, Alice Harikalar Diyarı'ndan ve Kral Arthur'dan esintilerle harmanlamış. Bir tutam da aşk ekle. Al sana benzeri olmayan bir dizi. Daha önce yayınlanmış hiçbir Kore dizisine benzemiyor. Goblin'le benzetenler olmuş ama kusura bakmayın alakası yok. Sadece senarist aynı olunca sahneler benziyor ki onu da bilerek yapıyorlar bence.Hatta Mr.Sunshine' daki sahnelerle de benzerlikler vardı. O dizi fantastik olmadığı için mi kimse bu benzerliği konuşmuyor? Bir de senaristi aynı olan dizilerde benzerlik görmek çok normal bir şey. Ortada belli bir yazı stili var sonuçta.


2. Oyuncu seçimleri çok iyi, aşırı iyi.  Ben zaten senarist ne yazsa izlerim kafasındayım, sadece başrol kim olacak diye merak ediyordum. Lee Min Ho ve Kim Go Eun'u duyunca çok şaşırdım. Çünkü ikisi de senaristin daha önce çalıştığı isimlerdi ve dedimki bu dizi olay olacak. İlk başta kafamda ikisini partner olarak oturtamamıştım. Bölümler ilerledikçe gayet de olmuşlar dedim. Aralarında kimya var mı yok mu sorusu tartışmalara sebep verdi, biliyorsunuz. Bu konuyu spoilerlı kısım da iyice açacağım. Ancak şunu söyleyeyim ki aralarında uyum olmasa bile ikisi de K-drama için çok önemli isimler olduğundan bu diziye hayır diyemezdim sanırım. Woo  Do Hwan'ı ilk izleyişimdi ve o da çok iyi iş çıkarttı bu dizide. Mesela koruma rolüne ondan başkasını koyamıyorum şu an. Net o olmalıymış yani. Diğer oyuncular da rollerine oturmuş insanlardı. Şu rolü de şu oynamalıymış diyemiyorum. 
Hatta Swoon oyuncularla soru cevap oyununu yayınladı. O 10 dakikalık videoda o kadar tatlıydı ki hepsi, çok komik kısımlar vardı. Sırf o videodan bile şuraya ufak bir destan yazabilirim ama korkmayın yapmayacağım. Hadi yine iyisiniz.

3. Çekimler de çok kaliteliydi. Estetik açıdan göz bayram ediyor. Zamanın durduğu kısımlar özellikle çok güzeldi bence. Sadece bir yerde cringe efektli bir sahne oldu. O da cidden o kadar gözümü kanatmadı benim ya. Tamam biraz Gelin Evi'nde gösterilen düğün albümlerine benziyor olabilir ama n'apak yani pire için yorganı yakamam.


4. Şu paralel evren konusu çok başka şekilde işlendi ve bu da benim çok hoşuma gitti. Genelde paralel evren konusu şu şekilde işlenir: Biri bir seçim yapar ama yapmadığı seçimini seçseydi olacak olanlar paralel evrende gerçekleşir gibi gösterilir. Ancak burada bir Kore Krallığı var bir de Kore cumhuriyeti. Bence bu şekilde olması çok güzel olmuş. Özellikle Kore Krallığını izlemek çok eğlenceliydi. Neden diyecekseniz öbür tarafta bir ton prosedür, burada kralın ağzından çıkan kanun.( Neyseki kralımız çok iyi.) Ya bir de ben dizinin konusunu ilk okuduğumda Kore Krallığı'nı bu eski zamanlardaki krallıklar gibi sanmıştım. 
Üf dedim şimdi o kıyafetler yine beni bayacak. Özelikle tarihi kıyafetlerde kafalarına taktıkları o tuhaf cisimler -şapka diyemeyeceğim- beni benden alıyor, istersen LMH ol yakışmıyor yani. Neyseki modern bir krallık vardı. 

Kabul edelim ki şu an İngiliz kraliyet ailesinde olanları tüm dünya merakla takip ediyor. Prenslerin düğünleri bile başka ülkelerde canlı olarak TV'de veriliyor. Hatırlayın daha geçen Harry ile Meghan'ın kraliyetten ayrılmaları ne kadar çok konuşulmuştu. En özgürlükçü takılanımız bile ilgiyle takip ediyor. Neden? Seviyoruz çünkü ve bize modern peri masalı gibi geliyor. Bu dizideki Kore Krallığı da öyleydi. Çok güzel bir hayal dünyası olmuş, keyifle izledim.
5. Dizinin ostları zaten güzel. Ancak ostları kadar güzel olan arka plan müzikleriydi. Efsane güzeldi. Efsane! Dizinin atmosferiyle çok uyumlu olmasını, çaldığı zaman sahneyi aşırı yükseltmesini geçtim. Tam bir şaheser olmuş. Ben bunları durmadan dinlerim, çok güzeller. Özellikle dizinin albumünde "My Love and..." diye bir parça var. Her dinlediğimde mest oluyorum. Ve tuhaf bir şekilde bu parçaya söz yazılmış hatta sesini beğendiğim  Gummy seslendirmiş ama yok yani sözsüz haliyle  daha güzel o müzik. Aynı tadı vermiyor.

6. Karantinam şenlendi diyebilirim. Çok komik sahneler vardı, her ne kadar hüzünlü sahneler de olsa. Ayrıca her bölüm sonunda bir sonraki bölümü iple çekiyordum. Heyecanlı bir şekilde bölümler ilerliyordu. Aslında sırf bu yüzden diziyi güncel izlemek yerine finale kadar bekleyip öyle devam etmek istedim. Ancak bu tarz popüler dizileri güncel izlemezseniz sürekli spoiler yiyorsunuz. Bir ara 4 bölüm biriktirdiğim olmuştu. Ama Twitter'a giriyorum spoiler, Pinterest'e giriyorum spoiler, İnstagram'a giriyorum spoiler. N'apim telefonumu mu kırıp atayım? Mecbur güncel izleme kararı aldım. Yine de teorileri okuyarak, diğer hafta gelene kadar komik yorumları okumak da hoşuma gitmedi desem yalan olur şimdi. 

7.Bir de dizinin tüm tekniklerini bir kenara bırakarak bir şey diyeceğim. Ben diziyi sevdim ve bu sadece bana verdiği hissiyatla alakalı bir şey. Sadece seversin bazen, illa bir sebebi olmasına gerek yok. Hatta daha önceki Kore dizisi yazılarımı biraz daha olgunca yorumlamaya çalıştım -artık ne kadar olduysa-  Bu diziyi izlerken içimde o 15-16 yaşındaki fangirlün belirtilerini hissettim ve hala orada olduğuna şaşırdım. Dedim yok artık sen hala yaşıyor musun? " Ehehehhe benden kurtulacağını mı sandın?" gibi bir cevap aldım. Saçmalamayın isterseniz şizofren falan değilim tabiki.
 Spoilerlı kısıma geçmeden önce sürekli gündemde olan şu düşük reyting konusuna ve olumsuz yorumlara karşı birkaç şey de ben söylemek isterim. Bir kere  dizinin reytinglerinin beklenenin altında olduğu tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Dünya bazında baktığımızda Netflix'de dili İngilizce olmadığı halde 6.sırada. Çoğu ülkenin Netflix'inde de birinci. Korelilerin SBS kanalında izlememesi Netflix'den açıp izlemediği anlamına da gelmiyor. Günümüzde televizyondan dizi izleyen mi kaldı? Hadi diyelim Kore'de reytingler düşük olsun. Adamlar sadece  kendi ülkelerine değil dünyaya dizi çekiyorlar ve dünyada oldukça ilgiyle takip edilen bir dizi oldu.
 Bir de sürekli neden bilmiyorum bu diziye karşı bir karalama kampanyası hissediyorum. Daha dizi yayınlanalı iki bölüm olmuş yok efendim kimya yok vay efendim bu niye böyle. Hayır yani beğenmediysen izleme??Kaldı ki dizinin kötü olduğuna iki bölümde mi karar verdiniz? 

Hayır yani bana da noluyorsa bir an gaza geldim. Neyse ne ya, aman üf. Sonuç olarak izleyip izlememek size kalmış. Beğenmeyebilirsiniz, herkesin bir diziden beklentileri farklı olabilir. Burada benim fangirllük yapmama da bakmayın siz.
Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.

UYARI:Normalde karakterler kısmını da spoilersız yazardım ama bazı karakterlerin paralel evrendeki karşılık bulduğu kişi büyük spoiler olacağı için burada diziyi izlemeyenlerle vedalaşalım. DİKKAT! BUNDAN SONRASI AŞIRI DOZDA SPOİLER İÇERİR.

Karakterler

Lee Gon - Lee Min Ho


   Askerlik Lee Min Ho'ya yaramış. Kendisine ne olmuş, ne yapmış bilmiyorum ama eskisinden çok daha başka bir havası olduğu kesin. Şu ana kadar onu izlediklerimin içinde en yakışıklı olduğu ve oyunculuğunun en iyi olduğu dizisi buydu. Saç kesimi de çok yakışmıştı, o eski cringe saçlarına bir daha dönmesin bence. Ay bak yine gözümün önüne geldi eskideki o permalı saçı, kötü oldum yine.

  Neyse kral rolüne gelelim. Lee Min Hoo tam bir kral olmuş. Rolüne çok yakıştırdım açıkçası.
Öncelikle kralımızın zekasından bahsetmek istiyorum. Şimdi bu noktada bir şey söylemem gerek. Ben zeki karakterlere bayılırım, kaldı ki kralımız tam bir matematik ve bilim dehası.  Çalışma odasının duvarlarının baştan aşağıya matematik problemleriyle dolu olmasını ilk gördüğümde yok artık bunu da yapmazsın ama dedim. 


Dikkat ettiyseniz telefonunun notlar kısmında yine matematik çözümleri vardı. Otelin camlarında bile matematik çözmeden duramamış. 


Konuşmalardan anladığımıza göre kral bir problemi çözmek için bazen günlerce kendini inzivaya çekermiş. Vay be! Hani böyle önceden şehzadeler, hükümdarlar çok iyi yetiştirilir,7 dil falan bilirmiş, üstün zekalı olurlarmış ya bana o havayı verdi.

  Bir de dışarıya sert görünüp aslında yakınlarına karşı şımarıklık yapması da çok hoşuma giden bir yönüydü. Yeong'la sürekli uğraşması, Saray Hanımı Noh'un kralı olmasına rağmen yaramaz torunu gibi davranması ve Tae Eul'e hayatının kadını olarak verdiği değer... Ah daha fazla konuşamayacağım, siz anladınız. Bir de sürekli "Kelleni alırım." repliğini kullanması komiğime giden bir başka yönüydü.

Tabi kral olmanın verdiği o ağır yükle de yaşamak zorundaydı. İçinde o ihanet gecesinin kötü anılarını taşıyıp her daim tetikte bir hayat sürmesi ise içimizi burktu. Ağız tadıyla bir yemek bile yiyemiyor adam, illa önceden denenecek. 

Jung Tae Eul ve Luna - Kim Go Eun


  Kim Go Eun, rol yapma yeteneğini beğendiğim bir oyuncu. Ayrıca baktığın zaman bulunmaz güzellikte bir kız değil ama çok sevimli bir güzelliği var, özellikle gülünce parlıyor. Bu yönleriyle diğer Koreli oyunculardan farklı bir noktada görüyorum.
 Baktığın zaman kraliçe normlarına da uymuyor. İyi dövüşen, biraz atarlı, dedektiflikte oldukça başarılı bir kızımızdı. Kraliçe diyince aklımıza bu vasıfların gelmediğine eminim ama ben bu farklılığı sevdim. Çünkü paralel dünyaların dengesini kurmak için Lee Gon'a yardım ederken bu vasıflarıyla oldukça yarar sağladı. Tae Eul hanım hanımcık bir kız olsa bu hikaye yürümezdi.
  Tae Eul'ün görsel ikizi Luna ise bambaşka biriydi. Bir de düşünsenize bir evrende polisken diğer evrende suçlusunuz, insana kafayı yedirtir. İkisini de Kim Go Eun oynuyor ama ifadeleri o kadar farklı ki ikisini çok net ayrı kişiler olarak düşünebiliyorsunuz. KGE'yi hep güleryüzüyle görmeye alıştığım için Luna karakteriyle beni çok şaşırttı, oyunculuğunun iyi olduğuna bir kez daha emin oldum. Luna'nın ifadeleri gördüğümde cidden ürküyordum ama yalnızlıktan dolayı bu hale geldiğini anlayınca ona da acımadan edemedim.
Woo Do Hwan'a geçmeden önce hemen şuraya bir Lee Gon ve Tae Eul'un ilişki analizini yapmak istiyorum. 

Lee Gon ve Tae Eul

Ya arkadaşlar bakın ben de ilk 4 bölüm kafamda " Olmamışlar sanki ya." diyordum ama kabul edelim karşımıza öyle sahneler çıkardılar ki " Olmuş olmuş." dedim. Ben insanların kimya yok diyişini 2 sebebe bağlıyorum. 
1. İnsanların LMH'nin yanına kimseyi yakıştıramaması
2. Kim Go Eun'un insanların kafasında Goblin'in gelini olarak yer etmesi.
 Ya ama bence KGE'nin Goblin'de Gong Yoo ile arasında o kadar yaş farkı varken bile kimya olduğunu kabulleniyorsanız Min Ho ile yakıştıramamanız için sebep yok. Kaldı ki ilerleyen bölümlerde ben uyumlu olduklarına gayet ikna edildim.
  Bu arada bu çift sayesinde bende boy farkı fetişi oldu. Zaten bana kalırsa ikisi birlikte Kore dizileri içinde en duyguyu geçiren sarılma sahnelerine imza attılar.

 Sarıldıkları zaman Tae Eul'un kafasının tam Lee Gon'un boyun bitişinde bitmesi bana " Çiftler arasında boy farkı tam olarak böyle olmalı." dedirtti. Bu boy farkı bence çok estetik gözüken sahneler izlememize sebep oldu.

 İlk dört bölüm Lee Gon'un Tae Eul'e paralel evrenlerin varlığını kabul ettirmeye çalışması romantik sahneler olmasa da komik sahnelere yol açtı. Efendime söyleyeyim birtakım laf sokmalar, ikna çabaları...Didişmeyle başlayan aşk hikayelerini severim. Sayısalcı ve sözelci aşkı başka nasıl başlayabilirdi ki zaten?
 Bir de 2.bölümde hatırlarsanız Lee Gon, Tae Eul'e matematiği kullanarak şöyle demişti:
" Ben gerçek sayılar arasından en çok sıfırı severim. Normalde sıfırın hiçbir anlamı yoktur ama esasen mutlak güç rakamıdır. Herhangi bir sayıyı etkisiz kılabilir veya her şeyini elinden alabilir.Parayı güçlü kılan önündeki sayı değil,arkasındaki sıfırlardır.Kök işaretine hapsolmuş bir sayı yalnızca iki koşulda kaçabilir. Ya karekökü olacak ya da güçlü bir rakam olan sıfırla karşılacak. Sen hayal ettiğimden daha şahanesin ve hapsolduğum kök işaretinin önünde böylece dikiliyorsun." 
Bak bak laflara bak sen. Sayısalcıların gözü yaşlı, sözelciler " Ne dedi bu şimdi?" diyor.😂😂😂

  Sonra Lee Gon'un Tae Eul'u sarayında ağırlaması da çok komikti. Krallığıyla kızı tavlayacak ya beyefendi. Bir yandan da Saray Hanımı Noh " Aigoooo sensage aigooo mansange..." diye fenalık geçiriyor, kralı ayıplamasına bitiyorum tabi. 


Yeong desen Tae Eul'un varlığını hazmedemiyor, kralın Tae Eul'e yaptığı kurlar karşısında ağzı açıkta kalıyor. Bakınız: Helikopterli sahnede kralın elini Tae Eul'e yazı tahtası olarak kullandırdığında şaşırması. Tabi herkes şaşkın, kralın daha önce başka bir kadına böyle davrandığını görmemişler. Zaten düşünsenize kralsanız biriyle ilişkinizin olması çok zor. Sürekli düşünürsün acaba beni kral olduğum için mi seçti yoksa beni ben olduğum için mi? İşte bu noktada Tae Eul'un aşkı çok samimiydi. Bundan dolayıdır ki krala "pea" şeklinde değil direk "Lee Gon" deme ayrıcalığına sahip tek kişiydi.


Ya bir de ben şu kraliyet mutfağına aşık oldum. Ben burada yedi yirmi dört seve seve yemek yaparım. Kralın Tae Eul'e kendi elleriyle yemek yapması çok tatlı bir sahneydi. Kızdaki şansa bak ya zaten hep dünyanın düz olduğuna inanan tipte insanlar da olur böyle şans,bizi bulmaz ki!


Bir de aralarında bir toka romantizmi vardı ki hiç sormayın. Hayır ben anlamıyorum, dünyanın en basit, düz siyah bir tokasısın sen. Nasıl böyle anlamlı bir objeye dönüşebilirsinki? Kralın Tae Eul'den anı kalmış diye alıp bileğine takması, tokaya bakıp bakıp sırıtması,zaman yolculuğunda Tae Eul'e vermesi çok tatlıydı.

Bir de ikisinin birlikte fotoğrafı olmadığı için Tae Eul'un gidip çekildiği geleneksel kıyafet giydiği fotoğrafıyla, kralın paraya basılmış yüzünü yanyana koyup bakması...Ve kralın da kayıtlı güvenlik kameralarından Tae Eul'u izleyip hasret gidermesi...Zavallılar ya kelimenin tam anlamıyla iki farklı dünyanın insanıydılar. İlk başta komik sahnelerden düşünmüyorduk ama ilk fotoğraflarını çekilirlerken zamanın durmasıyla Lee Gon'un gözlerinin dolması bir an bana da dank etti. Ne olacak bunların hali böyle dedim?

Belli bir süre sonra aşkları çok duygusal bir yöne evrildi. Kapının önünde birbirini beklemeler, özlemeler, görünce ağlayarak sarılmalar, zamanda yolculuk yapmak için ayrılacak olmaları, birbirlerinin hafızasından silinme tehlikesiyle korkmaları derken imkansız bir aşkı izler olduk. Ancak ben izlerken acısıyla tatlısıyla bu aşkı çok sevdim.

Jo Yeong  ve Eun Sup - Woo Do Hwan


  Öncelikle şunu söylemeliyim ki Woo Do Hwan dizide bir ara ciddi ciddi Lee Min Ho'nun önüne geçti. Dizide bu kadar yükseleceğini gerçekten tahmin edememiştim. Hatta bir ara sırf onun sahnelerini heyecanla bekler olmuştum. Ancak daha sonra herhalde dizinin esas başrolünün kim olduğunu hatırlamış olacaklar ki özellikle son bölümlere doğru biraz daha geri planda kaldı.Ancak su götürmez bir gerçek ki yine de çok rol çaldı. Bu arada arkadaşlar affınıza sığınarak ben Woo Do Hwan'ı ilk kez bu dizide izledim de yüzünün resmen altın oran olması şoku?? Ne insanlar yaratmışsın Allah'ım.

 Woo Do Hwan'ın oynadığı Yeong ve Eun Sup bambaşka karakterler. Kelimenin tam anlamıyla bambaşka. Bir ara ciddi ciddi ikisini de farklı kişinin oynadığını düşünecektim. Olamaz böyle bir şey, hayır kabul etmiyorum.O ikisi aynı kişi değil. 
Hatta aslında Woo Do Hwan iki karakteri değil dört karakteri canlandırıyordu diyebiliriz:
Yeong
Eun Sup
Eun Sup gibi davranan Yeong
Yeong gibi davranan Eun Sup
Umarım Do Hwan, bu diziden sonra kimlik bunalımına girmemiştir.

Bu arada bir karşılaştırma yapacak olursam bence  Yeong> Eun Sup. Neden diyecek olursanız Yeong daha karizmatik. Eun Sup daha çok evimizin neşesi tadında. 
Yeong evlenilecek Eun Sup eğlenilecek
Yeong:Nike  Eun Sup: Nixe
Tamam tamam, sustum. 
  İki karaktere de bayıldım. Birbirleriyle uğraştıkları, tartıştıkları ve özellikle yer değiştirdikleri sahnelerde gülmekten ağladım. Yeong'un Eun Sup'a her seferinde" Niye bu kadar aptalsın?" bakışı atmasına bitiyordum. Sürekli kavga eden ama birbirlerini çok seven iki kardeş gibilerdi.

 İlk tanışmalarında Eun Sup "Sarılmak ister misin?" diyince hemen belindeki silahı çıkaran Yeong, son vedalaşmalarında gidip kendi sarıldı ahhaahhahahah.  İkisini karşılıklı izlemek çok ama çok komikti ya. Of biliyor musunuz arada ben de kendi kendime böyle sarılmak istiyorum. Hiçbir zaman gerçek anlamıyla kendimize sarılamayacağız. İşte buna ağlanır.
  Yeong'un krala olan sadakati inanılmazdı. Ölümüne koruyor yahu gözünü bile kırpmadan. Dört yaşından beri kralın Kırılmaz Kılıç'ı. İlk tanışmaları, kralın onu Kırılmaz Kılıç ilan etmesi o kadar tatlı bir sahneydi ki kalbimi eritti. Ne güzel bir ilişki vardı aralarında. Basit bir kral ve baş muhafızı değil birbirlerinin en iyi arkadaşıydılar. Bence K-drama tarihinin en başarılı bromancelarından birine sahiptiler. 

Çocuk ağlaması zaten zaafımdır. Bir de Yeong'un küçüklüğünü oynayan çocuk nasıl tatlı nasıl? Ah bir elime geçseydi de ısırsaydım. Peki kralı oynayan çocuğun Parazit'teki zengin ailenin oğlu olmasına ne diyorsunuz? Bu yaştaki çocuğun kariyeri benim geleceğimden parlak. Hayır bir de cidden küçük  kral gibi pozlar kesiyordu. Geleceğin Min Ho'su olursa şaşırmayın.


  Kralı görsel ikizi dahil herkesten kıskanmasını ve trip atmasını izlemek de çok komikti. Bir de Yeong'un tam bir minnoş olup bunu ciddiyetinin altına saklamasına ne demeli? Herkesin çok merak ettiği bir soruyu Shin Jae sormuş, "Çıkıyor musunuz?"demişti haahhahah. Ay canım Yeong nasıl güzel bir cevap vermişti:" Öyle dedikodular çıkıyor ara sıra. Fakat siz de Memur Jeong da korumuyor musunuz? Kanunu ve adaleti canınız pahasına? Benim için onlar majesteri demek." Yalnız buradaki cevap sadece Shin Jae'ye değil, tüm seyircilere geldi bence.
 Eun Sup'a gelirsek Busanlı konuşmasıyla beni benden aldı. Çok tatlı bir karakterdi ve gerçekten beni güldürüyordu. İkizleriyle arasındaki ilişki de süperdi. Hele o küçük kız kardeşi zekasının zekatını verseydi Eun Sup da biraz faydalanırdı ahahhahahha.

 Nasıl şak diye abisinin değiştiğini anladı, bir de bir poz kesmeler, bir havalar. Cimcimeye bak sen. Ay bu çekik çocuklar bana aşırı tatlı gelmeye başladı, sürekli K-drama izlemekten falan mı acaba?

Kang Shin Jae - Kim Kyung Nam


Ah be Kang Shin Jae ne çektin be? Dizinin en garibanı buydu. Krallıktaki annesi çocukla birlikte köprüden atlamaya çalışırken ay nasıl sinir oldum o kadına o an anlatamam. Zaten gerçek annesi ona yer değiştirtmiş, cumhuriyetteki annesi kumarbaz, babası hapiste. Sevdiği kız başkasını seviyor. Niye bu kadar tatlı sevdiğini anlamış oldum. Napsın işte serotonin salgılaması lazım çocuğun. Şahsen kendisine üzüldüm mü üzüldüm ama asla 2.erkek sendromu yaşatmadı. Tarafımız her zaman belliydi ve düşünmeye bile gerek yoktu. :)

Lee Lim


Evet gelelim Kore Krallığı'ndaki haine. Bir kere şunu söylemeliyim ki adamda kötü adam karizması vardı ve rolünde de başarılıydı. İzlerken uyuz oluyordum orası ayrı. Yalnız su götürmez bir gerçektir ki bizim kralımız aşk meşk peşinde koşarken bu adam hedefe kilitlenmiş bir şekilde çalışıyordu. Lee Gon'un amcasına karşı gerçek anlamda tedbir alması çok geç oldu. 
 Bir de ben neyi anlamıyorum var ya, bu krallıktaki okullarda tarih dersi verilmiyor mu? Küçüğünden büyüğüne herkesin ülke tarihine geçecek bu olayı bilmesi lazım. Bu adam nasıl krallıkta fink atıyor da kimse tanımıyor? Orası bana çok saçma geldi. 25 yıldır kimse mi fark etmez bunu? Püüü yazıklar olsun.
  Bir de adam milleti kraliyete geçirirken nasıl da hepsini görsel ikizini öldürmeye ikna edebiliyor? Mesela ben yapamam abi böyle bir şey, isterse beni öldürsün yani. Millet adam öldürmek için hep bu anı beklemiş sanki tövbe tövbe.

Ayrıca onuncu bölümlerde Lee Lim'le Lee Gon karşı karşıya gelmişlerdi ya o nasıl sahneydi yahu. Kralın tek başına tehlikeye davetiye çıkararak halkın arasına karışmasına mı milletin haini tanımamasına mı şaşırayım bilemedim. Koskoca kraliyet muhafızları olay yerine çok geç geldi zaten. Adamı yakalayamamaları bana abes geldi açıkçası. İnsan kendi sahasında yenilir mi? Neyse geçelim bunu da.

Na Ri ve Seung Ah -Kim Yong Ji


 Bu kız bu dizide üvey evlat muamelesi gördü. Çok geri planda kaldı. KES'in her dizisinde ikinci çift olurdu ama burada olmadı gibi bir şey. Şu gereksiz başbakanın ekran süresinden kısıp bu kıza vermelilerdi. Bir de ben Woo Do Hwan'ın partnerini başbakan olacak sanmıştım, düşünün yani. Çünkü bu kız hiçbir tanıtım etkinliğinde yoktu. 
  Dizinin ortalarında falan bana dank etti: Bu kız Mr.Sunshine'daki Hotaru. Hatta fal baktığı bir sahneyi göstererek Hotaru karakterine gönderme yaptılar. Ay nasıl sinir etmişti beni o dizide mıymıntılığıyla. Ancak bu dizide sevimliydi. Ayrıca bu kız ileride değerlenir, şuraya yazıyorum. Farklı bir güzelliği var, yüz hatları diğer Koreli kızlardan değişik.

  Bir de bilmiyorum sizde de öyle oldu mu ama Na Ri ile Yeong'u, Eun Sup'la da krallıktaki Myung Seung-Ah'ı yakıştırmıştım. Sanki böyle daha uygun bir eşleşme olurdu gibime geliyor. Ama zevksiz Na Ri senin aşağıdaki repliğini unutmadım. Al Eun Sup senin olsun, Yeong daha iyilerine layık.


Başbakan Koo Seo Ryeong -Jung Eun Chae


 Nasıl uyuzum bu karaktere anlatamam. O kendini beğenmiş üstten konuşmasını her duyduğumda sahne ne zaman bitecek diye bekliyordum. Kraliçe olmaya gözünü dikmiş  bir ruh hastasıydı. Abi sen bir kere neyine güvenip de krala kafa tutuyorsun? Sen kimsin ki? Senin havan kime? Tamam sakinim. Bir sözüyle seni görevden alacak yetkide birisi var karşında. Bir de bana alt tabakadan bu kadar başbakanlığa kadar yükselmesi gerçekçi gelmedi. İnsan bir annesini o sefil balıkçılıktan kurtarır. Koskoca başbakan olmuşsun anneni hala ağır işlerde çalıştırıyorsun. Bazen benim kafam böyle küçük detaylara takılır da yazmasam içimde kalırdı.

Bahsetmem Gereken Sahneler 

Bu kısımda sevdiğim ve üzerine konuşma yapma gereği hissettiğim birkaç sahneye yer vereceğim. Bu arada, malum herkesin bir favori sahnesi vardır. Sizce benimki hangisi? Tahmin etsenize,hiç öylesine. Bakalım tahmin edebilecek misiniz? Aklınızdan tuttuysanız aşağı inebilirsiniz.
  İlk olarak 25 yıl sonra Lee Gon'un Tae Eul'le karşılaşma sahnesinden bahsetmek istiyorum. Bu sahneyi çok beğeniyorum ya. Özellikle Lee Gon'un ona seslenilince dönüp şok oluşu, bakakalışı... Ayrıca LMH'nin bu sahnede bakışlarını oldukça yoğun ve anlamlı buldum. Gerçekten hayatını kurtardığına inandığı kişiyi 25 yıl sonra görmüş biri gibi bakmadı mı sizce de? Yaka kartını bulup aniden sarılması..💗. Zaten bu sahneden sonra sarılmaların ardı arkası kesilmedi 

Kronolojik sırayla gidecektim ama bu sahnenin farklı bir şekilde gerçekleştiği 15.bölümü hatırlatmak istiyorum size. Ya nasılmış Tae Eul Hanım sen misin bizim peayı kaç bölümdür süründüren böyle gider koala gibi sarılırsın işte. Ama yine de ilk bölümdeki sahne daha güzel ve anlamlıydı bence.

  Ve gelelim Lee Min Ho'nun da verdiği röportajda en favori sahnesi olan dördüncü bölüm sonuna. Bu sahne benim de favorilerimden. Yeni bölüm beklerken kaç kez tekrardan izledim bilmem. Bir de kızın peaya inanması çok zekice oldu. Zaten boşuna dört bölüm bu kadar uzattılar bu olayı al kızı bindir ata götür görsün var mı yok mu paralel evren. Neyse, çenem düştü yine, sahneye gelelim.


  Kızı alıp ata bindirişi, kapıdan geçmeleri falan bir sırıtarak izliyorum ki sormayın. Sonra Yeong ve muhafızların gelip onları görmesi ve Tae Eul'un Eun Sup'un görsel ikizini görmesiyle kesinlikle ikna olması... Bakışmaları ve kralın söylemeyeceği adının Lee Gon olduğunu söylemesinin ardından şak diye bölümün bitmesi ki o esnada "My Love and..." arka planının çalışı... Bir sonraki bölümü nasıl iple çekmiştim anlatamam size.

  Bu sahnenin kamera arkasını izlerken epey eğlendim. LMH'nun KGE'yi tek başına kaldıramayışı yüzünden alttan bir adamın gizlice kaldırmasına yardım edişi çok komikti.Yaz kızım LMH'ya bir kilo ıspanak, yarım kilo et. Zaten ben anlamıştım. Kızı bu sahnede o kadar düz ve zorlanmadan kaldırıyor ki böyle bir şey fizik kurallarına aykırı. Yönetmen o kaldırma sahnesini hiç güzel çekememiş. Evet arkadaşlar, arada gömmesem olmuyor. Yapım gömmeye müsait.

  Gelelim tamamen şov ve güç gösterisi amaçlı olan şu savaş sahnesine. Dizinin kurgusuna hiçbir katkısı yok. Resmen kralın ülke adına doğru kararlar alma gücünü göstermek ve daha da önemlisi üniforma şovu yapmak için çekmişler. Heyecanla izledim mi izledim evet. Şşşş orasını karıştırmayın bakim.😂 Madem gereksiz bir sahne o zaman neden yer veriyorum? Çünkü burası benim blogum dermişim. Şaka şaka. Woo Do Hwan'ın LMH'nun önüne nasıl geçtiğinden bahsetmek istiyorum da ondan.

  Yeong'un siyah üniforması içinde muntazam yüzü ortaya çıkmış. Koskoca star LMH, yanında çok sönük kalmıştı. Siz ne diyorsunuz bu duruma? Siyah mı beyaz mı? Başlığından saçları gözükmeyince Lee Gon sönük kalmıştı bu sahnede. Ama Yeoncuğumuz öyle miydi?

  Bu sahneden sonra asker yolu bekleyen Tae Eul'un Lee Gon'u aniden görüp içinden gelen isteğe karşı koyamayıp ona doğru koşup tam bir koala gibi sarılması tatlışlığı der susarım. Bu sahnenin çekimi de çok güzeldi, çok romantikti. Davichi'nin diziye özel söylediği Please Don't Cry şarkısının sahneyle müko uyumundan bahsetmeme gerek yok herhalde. Ve bu andan sonra sevgili olarak takılmaya başladıkları için önemli bir kırılma sahnesiydi.
                       
  Ve izlerken fazla gülmekten ağladığım o sahneye gelelim. Yeong ve Eun Sup'un ilk kez karşılaşma sahnesine yani. Eun Sup abartılı bir ses çıkarıp donakalınca "Eee bir de bayıl istersen Eun Sup!"dememe kalmadan düşüp bayılıvermesi çok komikti. 

Yeongcuğumuz yine coolluğundan ödün vermiyor tabi. Tabi alttan alttan görsel ikizinin böyle saf karakterde biri olmasını gururuna yediremiyor. Bir de Eun Sup'un Yeong'a bakarak ne kadar yakışıklı olduğunu fark etmesi? Sanki hiç aynaya bakmamış gibi ahhahahaha. Bu sahneyi geri sarıp sarıp eğlenmiştim. Woo Do Hwan'ın favori sahnesi de buymuş. 

Ve yine çok komik bir sahne vardı. Bu sahneyi de geri sarıp sarıp güldüm. Cumhuriyette Lee Gon'un daha önce başına bela olan çeteyle karşılaşıp neyseki bu sefer Yeong yanımda diye rahat davranırken o sırada Yeong'un Eun Sup çıkması şokuyla kalakaldım. 


Bu sahnede hem gülüyorum hem de şok üstüne şok yaşıyorum:
Eun Sup anında olay yerinden sıvışması şoku,
Bir anda Yeong'un uçan tekmeyle ortaya çıkması şoku,
Ve polis ekibi gelince Yeong'un Eun Sup taklidi yapması şoku,
Ama en çok da kralı susturmak için koluna vurması, salak ve bacakları işe yaramaz diyip onu götürmesi şoku vs. vs.
Sonradan kraldan yanağına ben çizme cezası aldı. Adam o kadar kralına itaatkar ki o görmese bile silmiyor beni. 

Buraya kadar olan sahnelerden sonra KES bacımız "Tamam güldük eğlendik, bu kadar yeter."minvalinde hüzünlü sahneleri dayadı hemen. Lee Gon'un sevdiği Prens amcasının acı ölümü hepimizi eminim ki üzmüştür. Özellikle herkesin peaaa diye ağlarken, peanın güçlükle ayakta duruşu içimi dağladı. Zaten dayamışlar o hüzünlü Maze şarkısını, duygulanmamak elde değil ki. Zaten yalnız büyümüş bir kraldı bizimki, sevdiği bir insanı daha kaybetti. Bu sahneden sonra mutfakta tek başına ağlaması da çok üzücüydü.

Ve herkes hazırsa benim en en favori sahneme geliyorum. Tabiki 11. bölümdeki Lee Gon'un Tae Eul'u kurtarma sahnesi en favori sahnemdi. Başka ne beklemiştiniz ki? Kim Go Eun'un da en favori sahnesi buymuş. Zevkli kız ya ben anlamıştım zaten.
 Şimdi size çok leş ve varoşumsu bir sırrımdan bahsedeceğim. Arkadaşlar ben dizilerdeki kaçırma-kurtarma sahnelerinin müdavimiyim. Böyle kirli bir zevkim var. Hayır yani başıma gelse korkumdan ne yapacağımı şaşırırım ama dizilerde izleyince psikopatça zevk alıyorum. Ve mesela milattan önce izlediğim bir dizinin bile her sahnesini unuturum ama kaçırılma sahnelerini unutmam.Bakınız: Adını Feriha Koydum'da Halil'in Feriha'yı kaçırması. 
 Neyse bu kadar rezillik yeter, ne diyorduk? Tae Eul'un çaresizlik içinde ankesörlü telefondan Lee Gon'a mesaj bırakmaya çalışması, kazadan kıl payı kurtulması, düşmana karşı son kurşunlarını harcarken ve tam her şey bitti derken bir ses: Dıgıdık dıgıdık dıgıdık....Ahahahaagah şu an yazarken çok eğleniyorum. 

Arkadaşlar bakın sakın! Sakın bu sahnede beyninizin yüzde yüzünü kullanmayın. Ben de neden 2020 yılında kralın kılıçla dövüşmeye geldiğini bilmiyorum. Hadi bunlar akılsız diyelim. Neden Lee Lim'in tarafında olan adamların da silahla değil de kılıçla geldiğini de bilmiyorum.


 Ama şu bir gerçek ki bu sahnede kralımız kılıçla şanını yürüttü. Ne derler bilirsiniz: Silah bulundu, mertlik bozuldu. Bir de demesin mi "Koruyun! Kore Krallığının gelecekteki kraliçesi o. Hiağğ" Bunu da duydum ya o sırada aynı şöyleyim:


 Bir de benim en sevdiğim ost olan Gravity çalıyor. In your eyes majuçe uriye ımyoge... Kralımız kılıcıyla şov yapıyor tabi o esnada. Ve hıçkıra hıçkıra ağlayan Tae Eul'le sarılıyorlar.  İzlediğim en insanı duyguya sokan kurtarma sahnesiydi.

 Bu sahneyi gömmek için yok efendim kız ankesörlü telefondan arayınca nasıl buldu da bu kadar kolay olamaz da gibi yorumlar okudum. Yahu dizinin kaç bölümdür taktiğini anlamadınız mı? Bölüm sonu gerçekleşen olayın nasıl olduğunu hep bir sonraki bölümün başında gösteriyorlar ve bu sahnede de öyle yaptılar. Ankesörlü telefondan bulmadı işte, teziniz çürümüş oldu böylece.
 Bir sonraki bölümde bu sahnenin devamı da çok güzeldi. Sarılmaları aşırı hoştu ya. Şöyle sahnelere zaafım var zaten. Tae Eul'un düşüp bayılması, kucağına alıp taşıması... Yani hala başroller arasında kimya yok diyen de ne bilim? Hatta şuraya bu sahnenin videosunu koyuyorum. Bu sefer sizin için değil kendim için. Çünkü arada açıp kendi yazılarımla nostalji yapıyorum. 

  
14.bölüme geçmek istiyorum buradan. Kaç bölümdür elinde yoyo ile oynayan çocuğu ben senaristin Goblin'deki gibi saçma sapan Tanrı rolüne soktuğundan şüphelenmiştim ki bilirsiniz Koreliler dizilerinde böyle saçmalıklara yer verebiliyor. Ay iyiki öyle olmadı bu sefer, yoksa şuraya  düşüp bayılacaktım. Flütün ruhu çıktı çocuk. Gerçi bu da saçma ama diğerinden iyidir hiç değilse. Bir de bu çocuk resmen dizide açıklanamayan paradokslar için kullanılıp duruldu. Mesela bu niye böyle oldu? Flütün gücü.
Şu niye şöyle oldu? Flütün gücü.

Neyse flüt çocuğun şu sözleriyle azıcık olsun aydınlandık:
" Kral ve hain aynı ana gitti: İhanet gecesine. Çünkü kral her iki dünyayı da hainden kurtarmak istiyor. Hain de darbede başarısız olan sefil halini kurtarmak istiyor. Ayrıca ben de kendimi kurtarıp bir bütün haline gelmek istiyorum."

Not: Abi Allah aşkına yok mu bir babayiğit 2019'un son aylarında Çin'e gidip lanet virüsün yayıldığı hayvan pazarını kapatıp günümüzü kurtarsa? Yok mu? Hiç mi yok? Peki teşekkürler.

Bu bölümde kafama yatmayan bir şey var. İlk bölüm Lee Gon kendini kurtarmıştı ya hani, şimdi bu kısımda kralın geçmişe gitmesi o anı yerine getirmenin zamanı geldiği için mi? Yoksa bu başka bir döngü mü olmuş oluyor? Bir de ben döngünün başlangıç noktasını bulamıyorum kafamda? Yoksa bulmaya çalışmamalı mıyım? Şu an size kafamdaki soruyu anlatabildiğimden de emin değilim. Ama mutlaka bir anlayan olmuştur diye düşünüyorum. Her neyse bu soru burada duradursun ben bölüme geçeyim.
 Lee Gon'un 26 yıl ileri gitmesi için boyutlar arası yerde 4 ay geçirmesi gerekiyordu. O 4 aylık süreçte ara sıra Tae Eul'u ziyaret edip gelecekteki Tae Eul'un hafızasında yeni anıların oluşması çok etkileyici geldi bana. Özellikle beş yaşındaki Tae Eul'u ziyaret ettiği sahne aşırı güzel değil miydi? Ve ben yine beş yaşındaki çocuk oyuncunun tatlılığına bittim. Hayır bir de Lee Gon kim olduğumu biliyor musun dediğinde " Evet çocuk hırsızısın." demesi beni benden aldı. Kız polis olmak için gelmiş dünyaya resmen. 2016 yılına gidip yine hafızasında anı oluşturduğu sahne de, telefon kulübesine "Biraz daha bekle. Gelmek üzereyim." yazdığı sahne de dahil hepsi harikaydı. 

 Ve Lee Gon 2020 yılına geldiğinde ağlayarak sarılmaları, Tae Eul'un " Pogoşippo"diyişi gerçekten çok içten bir sahne olarak bana geçti. LMH ve KGE'nin oyunculukları bu sahnede çok iyiydi. Bu sahnede dizinin dizi olduğunu unutturdular bana, o derece. 
 Ve Lee Gon'un Yeong'a ihanet gecesine tekrar gitmeden önce söylediği şu sözler içimi cız ettirdi: " Yeong, sadece bugünlük. O, yüzünü kendi başına yıkabilene kadar sadece. Yeong,bugünlük. Son kez veda edeyim." 
Hastane sahnelerinde mutlu sahnelerde bile içten içe hüzün vardı. Eminim hepimiz bu sahneleri izledikten sonra finalin mutsuz son olacağını düşünmüştük. Kıyamam Tae Eul bile gideceğini içten içe bilse de sesini çıkarmayıp şu şekil tutuyordu bir yere gitmeyeceğinden emin olmak için. Aşağıdaki kısa sahne zaten tablo gibiydi. Çok güzel çekilmemiş ya? İkisi de bakışlarıyla oynamış burada.

The King Eternal Monarch Final Yorumu


 Öncelikle ne yaptılar KES'i tehdit mi ettiler bilmiyorum ama böyle bir mutlu son beklemiyordum. İstediği zaman KES'in nasıl açık uçlu ve üzücü sonlar yazdığını hepimiz biliyoruz. Sırf bu sebeple KES'in dizilerini sevsem de içten içe sinir oluyordum. Sanırım fanları kıramamış bu sefer, gönüllerini hoş tutmak istemiş. Ben kendimi açık ve üzücü bir sona hazırladığımdan öpüp başıma koyuyorum bu finali. Ancak bir yandan da madem mutlu son yazacaktın düzgünce yazsana şunu be kadın ya demeden yine edemiyorum. Ben kraliyet düğünü istiyordum ya :( Bir de açıkçası final ilk sahneler hariç hiç ahım şahım aşırı etkileyici bir final değildi. 11. bölümde yükseldiğim kadar yükselemedim mesela. Mr.Sunshine gibi finalin 1.5 saat olup etkileyici sahneler olmasını tercih ederdim. Gördüğünüz gibi kimseyi memnun edemiyorsunuz. 

  Şimdi finali en baştan ele alalım. Lee Gon ve Yeong'un ihanet gecesine havalı bir şekilde giriş yapmasından başlayalım. Bu sahneyi Goblin'deki kurtarma sahnesine benzetenler olmuş ama üzgünüm ben oyumu gençlerden yana kullanıyorum. Kapıdan girişleri aşırı havalıydı, hainleri bir bir indirişleri çok iyiydi. Hastasıyız şöyle kurtarma sahnelerinin. 

  Ya bu sahnenin ben fragmanını gördüğümde psikopat KES, Yeong'u öldürecek sanmıştım. Sonra düşündüm iyi de başarılı olsalar zaten Yeong yaşıyor olacak, salla gitsin dedim. Peki Yeong'un yaralı haliyle titreye titreye küçük kralı kolları arasına alıp koruması... Ya sen nasıl bir adamsın bu nasıl bir bağlılıktır? Tamam diyorum Yeong'un görebileceğimiz tüm bağlılığını gördük diyorum.  Ama yok yine çıkıyor karşımıza şöyle sahnelerle. Hüzünlü olduğu kadar tatlı bir sahneydi. 

  Bir ara Tae Eul'ün Lee Lim'le birlikte boyutlar arasında sıkışıp kalacağını düşünmüştüm. Ancak orada zaman işlemeye başlayınca ve silahı ateşlenince Lee Lim'in vurulmasına şaşırdım bir an. Lee Gon da adamın geçmişteki halini öldürdü zaten. Ama 1 dakika... Şimdi düşündüm de kral geçmişteki Lee Gon'u öldürse zaten gelecekteki hali de otomatik olarak ölmüş olmayacak mıydı? Demek ki Tae Eul'ün gelecekteki Lee Lim'i vurması şov amaçlıydı. Beynimin 100 de 100'ünü kullanırsam ne olur?
  Sonuç olarak şimdi flüt tam olarak Lee Gon'un eline geçmiş oldu. O an varya ödüm koptu. Çünkü aklıma hemen Goblin geldi. Karakterlerin hafıza kaybı yaşayıp tüm yaşananları unutmasından ve bir karakterin yıllarca arafta kalmasından nefret ediyorum. "Bu sefer öyle bir saçmalık olmasın yoksa şuraya bayılıcam."dedim. Oh neyseki olmadı.Buna vesile olan da flütün ruhuydu. Hadi arafta sıkışıp kalma neyse de ben hafıza kayıplarına hiç gelemiyorum. Çünkü bu finale kadar izlediğimiz tüm bölümlerin çöp olması demekti. 

Tabi o sırada flütün ruhu olan çocuğun büyümüş halini görme şokuyla karşı karşıya kaldım. Ara sıra sahnelerde rastladığımız adam yoyo kid'in büyümüş haliymiş meğerse. 
 Şimdi arkadaşlar benim bu noktada anlamadığım bir şey var? Kafamdaki bu soruya bir el atar mısınız? Şimdi elimizde iki tane Lee Gon var. Biri küçük olan biri de gelecekten gelen. Bu ikisi nasıl oluyor da tek vücut oluyor? Ne oluyor yani? Gelecekteki hali silinmiş de hatıraları küçük haline mi aktarılıyor? Beni bir aydınlatır mısınız? Bu noktada beynim error veriyor.

Yeni dünya düzeninde darbe girişimi engellenmiş olduğu için iki dünya düzeni bozulmamış olsa olacak olanlar akışında devam etti.  Daha önceden Lee Gon Tae Eul'e "Kapı kapansa bile evrenin bütün kapılarını açıp seni bulacağım."demişti. Bu söze de güveniyordum açıkçası. Kralın ağzından çıkan söz senet değil, kanun hükmündedir malum.

 Yine de Ji Hun olarak Tae Eul'ün yanından geçip gitmesi bir parça üzdü. Ay bu sahneyi de fragmanda görüp kralın hafızası silindi sanıp sinirlenmiştim. Ya bu arada ben kralın başka bir versiyonunun olmasını kabullenememişken bir sürü paralel evren hortladı. Hatta onlardan birinde bizimki zalim çıktı hahahhaha. Sırayı atladım pardon.


 Paralel evren demişken neden bilmiyorum kafamda sadece iki tane dünya olma olasılığı canlanmıştı sadece. Halbuki adam " Evrenin bütün kapılarını açacağım" diyerek zaten spoilerı vermiş, niye jetonum düşmediyse artık! Tae Eul'ü farklı evrenlerde arama çabasını takdir ettim. Bu noktada Tae Eul'ün diğer versiyonlarına bir göz atalım. Çoğunda üniformalı, başkalarını koruyacağı bir meslekteydi. Demek ki farklı dünyada da olsa bir şekilde kızın içinde var bu. Sadece bir versiyonunda ödüllü bir oyuncuydu. Acaba diyorum Kim Go Eun'a mı gönderme yaptılar orada? Ama yok ya gerçekte o kadar şımarık değildir bence. Çünkü gittim gördüm ya ben kendisini ordan biliyorum hahahhahana.


  Evet gelelim kavuşma sahnesine. Bir tek bana mı yavan geldi? Biz ki 12.bölümdeki kanlı kavuşma sahnesiyle 15.bölümdeki zaman yolculuğu kavuşması gibi efso kavuşmalar izlemişiz. Bizi bu keser mi? Çok düz geldi. Azıcık daha gaza getirilmek isterdim. Bir de güzel sarılıyorsunuz dedik diye abartmayın, burada kızın boynu kırılacak gibiydi sarılırken. 
Ayrıca bu sahneye kadar baktım ki 45 dakika falan olmuş ama bana abartmıyorum 10 dakika gibi geldi, o kadar kaptırmışım kendimi izlerken. Hatırlarsanız Tae Eul daha önceden bu sahneyi üzücü bir ayrılık sahnesi olarak yaşamıştı. Kralın üçüncü döngü için gitmesiyle bu sahne ayrılık değil kavuşma sahnesi oldu.
  Ve 2022'de Kore Krallığı'na götürüyorlar bizi. Yeong'un da her şeyi hatırlaması hoşuma gitti. Her ne kadar Eun Sup'un hatırlamaması üzse de. Bir de ne görelim Yeong'un anne babası boşanmalarından sonra tekrar biraraya gelmiş ve ikiz kardeşleri olmuş. 

  Ben de tam 15 bölümdür bunu düşünüyordum. Mantık hatası diyordum nasıl senaryo ekibinden kimse fark etmemiş diyordum. Herkesin paralel evrende bir karşılığı vardı ve herkesin anne babası aynıydı. Ancak Eun Sup'un ikiz kardeşlerinin Kore Krallığı'nda karşılığı yoktu. İşte bu eksikliği finalde tamamlamış oldular. Ancak ikizlerin doğum tarihi başka olmuş oldu. Yanlışım varsa düzeltin de görsel ikizlerin yaşlarının da aynı olması gerekmiyor muydu?

 Kang Sin Jae ( yeni adını aklımda tutamam) Kore Krallığı'nda polis olmuş ve Luna da sunbaesi. Ve birbirlerine karşı boş değiller. Gariban Kang Sin Jae adına sevinmiş olabilirsiniz ama ben Tae Eul'un yüzüne sahip birinin Lee Gon'dan başkasıyla görmeyi hazmedemiyorum. Çok mu tutucuyum? Tamam belki Lee Gon zaten kendi ülkesindeki Luna yerine diğer evrendeki Tae Eul'e aşık da yok işte ben kabullenemiyorum. Kafamda o yüzü başkasıyla hayal edince aldatmış gibi geliyor. Bence her evrende birbirlerinin farklı versiyonlarıyla olsunlar ya da hiç kimseyle! Çok mu romantiğim?

 Ve Kore Cumhuriyeti'ndeki Kang Sin Jae ( çocuğun bütün versiyonlarına Kang Sin Jae demem sorunsalı) ölmemiş, CEO olmuş. Çok affedersiniz ama saçını da inek yalamış gibi yapmış, tarzı hiç hoşuma gitmedi. Bu gereksiz detayı sizle neden paylaştığımı sormayın, nedenini ben de bilmiyorum. 

  Ve esas çiftimize gelelim, her haftasonu buluşuyorlar. Bakın aslında bir kez daha söylüyorum mutlu sonun olmasına gerçekten mutluyum ama ben yengeç burcuyum arkadaşlar. Yani anaç bir insanım anlatabildim mi? Hem şimdi gençsiniz gezer durursunuz tabi ama bunun yaşlılığı da var. Dizleriniz tutmayınca görücem ben sizi :D
 Ne olurdu yani bir kraliyet düğünü görseydik? Şöyle anlı şanlı, güzel olmaz mıydı? 
Madem düğün olmayacaktı neden o zaman Lee Gon: "Koruyun, O Kore Krallığı'nın gelecekteki kraliçesi." dedi. 

Madem düğün olmayacaktı neden LMH instada düğün yeri gibi gözüken bir mekanda fotoğraf paylaştı?

 Niye 2.bölümün sonunda kraliçe olması için teklifte bulundu? Sizin bizim duygularımızla oynamaya ne hakkınız var ya?

  Ne olurdu Lee Gon'un şöyle güzelce baktığı çocuk onların çocukları olsaydı? Tahtın varisinin olmaması bunlardan çok bana dert oldu sanki. Tamam illa birileri geçer yan soydan ama Lee Gon'un çocuğu geçsin isterdim ben. (Gelenekselci düşünce yapısı. Bu kafayla iyiki geçmişte saray eşrafından bir kadın olmamışım. )

 Diyebilirsiniz ki Tae Eul'un cumhuriyette bir hayatı var,o hayatını nasıl bıraksın? Ben onun da çözümünü bulmuştum. Luna'yla anlaşacaklardı, yer değişirlerdi gerekli zamanlarda. Luna'ya da bu teklifi kabul etmesi için bir koşul uydururlardı. İstediği zaman gidecekti cumhuriyete, babasını arkadaşlarını görecekti. Haftada iki gün Lee Gon'la buluşacağına haftada iki gününü cumhuriyette geçirseydi daha tatmin olurdum. Sakalımız yok ki sözümüzü geçirelim. Ah be KES bacım!

Eun Sup N.I.S'de çalışan ajan olmuş, 1.sınıf ehliyet falan almış gerçekten büyük gelişme var. Nari ile evlenmiş de keşke basit bir telefon görüşmesindense yanyana görseydik.


Jo Yeong ise kamera görüntülerinde anlıyoruz ki Myung Seung-Ah ile bir ilişkiye başlamış gizlice el ele tutuşuyorlar ve sonra Saray Hanımı Noh'un burnuna kötü kokular gelip koridoru kontrol etmeye çalışması ise beni benden aldı. Yeong'un aşk serüveni de çok yüzeysel geçildi ya, izlemek epey eğlenceli olurdu. Malum Yeong odun gibi olduğundan ilişkilerinin nasıl başladığını merak ediyorum. Zaten finalde kızcağız basitçe gösterilip geçildi. Ben size diyorum anlamıyorsunuz, bu kızı dışladılar dizide. Hadi bunu yapmadınız bari Eun Sup'un 65.hayali olan Yeong'la tekrar görüşmek istemesini gerçekleştirseydiniz.
  Luna ile Başbakanın manevi kardeş olmasına da şaşırdım.Eski Başbakan Koo'nun yolsuzluk yapıp hapise düşmesine de içimin yağı eridi. 
  Eski sekreter yeni başbakan oldu, yakışır. Ay minnoş bir de demiyor mu " Ben size yazılı rapor veren bir başbakan olacağım." diye, tatlış kadın.

  Ve son sahnede çiftimiz el ele dünyayı geziyor. Mutlu mesut görüyoruz onları. Hatta bir an gelecekten bir görüntü yaşlılıkta bile ele eleler. O yaşlı elleri görünce gülümsemeyle karışık  bir an kötü oldum ya. Yaşlı insanların elleri beni hüzünlendirir. 

  Bu noktada bir soru daha soracağım. Flütün tamamına sahip olan sonsuzluk ve ölümsüzlüğe sahip olmuyor muydu? Lee Lim öyle demişti 15.bölümde ve o kapıda yine kırmızı renkliydi. Ayrıca bu dizinin adı o zaman ne mana "Sonsuz Krallık"? Bu konuda da beni aydınlatırsanız sevinirim arkadaşlar. Kaçırdığım bir şey mi var yoksa mantık hatası mı?

  Böylece bir dizinin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bir sonraki KES dizisinde oyuncular kimler olacak, konu ne olacak merakla beklemekteyim. Sizleri de eğer buraya kadar üşenmeyip sıkılmadan okuduysanız bordo bereli ilan ediyorum. Zamanınızı çaldıysam, sürçü lisan ettiysem affola.

  Yazı bitti ama ben de bittim bu arada. Şu an aynı şu üstteki Min Ho gibiyim. Yaz yaz bitmiyor, ne çok anlatacak şeyim varmış. Oh neyse bir dahaki KES dizisine kadar bu kadar uzun yazacağımı sanmıyorum.
Hadi görüşmek üzere!
Kendinize iyi bakın, çok dikkatli olun tamam mı?
Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.

74 yorum:

  1. Henüz bitirmediğim için spoilerlı kısmı atladım ama birçok dediğine katılıyorum :D Gerçekten yerden yere vurulduğu kadar kötü değildi bence de, ilk bölümleri hatta ben bayağı eğlenerek izledim :D Kaldı ki ben bu diziden önce LMH'yu çok da beğenmeyen biriydim, diziyle birlikte bayağı sempati duymaya ve beğenmeye başladım :D

    O beyin yakan kısımlar şu an benim için hala bir anlama kavuşmadığı için izlerken biraz yoruyor, bu neydi nasıl oldu diye düşünmekten ama az da olsa anlamlı bir açıklama gelirse bundan da şikayet etmem :D Ürün yerleştirmeler için replik bile yazmaları bana da yuh dedirtti :D

    Eline sağlık<3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya ilk bölümler bayağı komik ilerliyordu dizi. Ben LMH'ya bu diziden önce de sempati duyardım, şimdi daha çok sempati duyuyorum orası ayrı :D
      Bence az da olsa anlamlı açıklamalar mevcut ama derine dalınca çıkamıyorsun, sorun orada.
      Teşekkürler <3

      Sil
    2. Merhabalar adım bihter size blog ile ilgili birkaç soru sormak istiyorum.Yeni blog yazmaya başladım.Gördüğüm kadarıyla sizde uzun bir süredir blog yazıyorsunuz sorun olmazsa acaba e mail adresinizi verebilir misiniz?Yorum kısmını doldurmadan soru sorabileyim.Tabii sizin içinde uygunsa ve bu konuda bana yardımcı olmak isterseniz.

      Sil
    3. Merhaba, Nasıl yardımcı olabilirim bilmiyorum ama mail adresim yerine İnstagram adresimden dm atabilirsiniz.

      Sil
    4. heey hoshikane arkadaşımız yeni baksanaa son yazısında o daaa the king i yazdııııı yaaa bi dee kağıttan dünyam ilkay da yazdıııı, ona senin yazını okumasını demiştim de o zaman daha izliyodu diziyii, yeni bitirip yazmııış :) oleey the king sevenleer :)

      https://fairytaleess.blogspot.com/

      Sil
    5. Çok teşekkür ederim .Dm üzerinden yazacağım.:)

      Sil
  2. Dakikalardır nefessiz yazıyı okuyorum resmen, bayıldım! Mükemmel bir iş çıkartmışsın okurken çok eğlendim. Ve fark ettim ki dizileri izleyip geçen bir insanmışım, mantık hatası olduğunu düşünmedim bile aamaaan deyip romantik sahnelerde sırıttım, çoğu yerde kahkaha attım o yüzden sorularına cevap veremeyeceğim maalesef. Bir de sonu gerçekten beni de tatmin etmedi kraliyet düğünü görmek isterdim :'(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya çok teşekkürler, beğenmene sevindim.
      Olsun ya bazen izleyip geçmeye de gerek var, kafan daha rahat oluyor. :D Ben yorum yazma hobim olduğu için mantık hatalarını dikkate almak zorunda hissediyorum kendimi. Ama bazen ben de cidden amannn diyip sırıta sırıta izledim. Sorulara bir cevap veren buluruz elbet. :)

      Sil
    2. Aslında ben elimden geldiğince cevaplamaya çalıştığım uzun bir yorum bırakmıştım, gözükmedi mi acaba :)

      Sil
    3. Süpersin, hemen bakayım :D

      Sil
  3. Yorumum gönderilmemiş anladığım kadarıyla, farklı bir tarayıcıdan gönderdiğim için olabilir. Neyse, niye bu kadar tantana yaptıysam. Yeniden yazıyorum. :)
    Evet yazı uzundu ama hepsini okudum çünkü okurken hiç sıkılmadım, çok güzel yazmışsınız. Ayrıca içindekiler kısmı da çok hoş olmuş. :) Sorulara gelecek olursak, sondan başlayayım. Gerçi hepsine cevap verebilecek miyim emin değilim. :D Sonsuzluk şöyle; o geçitte dört ay geçirirsek dünyada 25 yıl ediyor ya yaşlanmıyor o yüzden sonsuzluk demiş olabilir yani yaşlanmamak anlamında. Bir de özellikle flüt yarımken zaman ve çekim kanunlarından bağımsızken Lee Lim ve daha sonra Lee Gon orada nasıl dört ay geçirdiler acaba yani ne yiyip içtiler ben de onu merak ediyorum. :D Lee Gon ile Tae Eul de orada yaşamak zor olduğu için yaşlanmayı tercih etmişlerdir bence. Saçmalamış da olabilirim :D düğün konusuna kesinlikle katılıyorum bir parça hayal kırıklığı oldu Tae Eul’ü kraliçe olarak görmek isterdim ama ben öyle bir mutsuz son hayal etmiştim ki bu sona çok sevindim. :) Kang Shin Ji’ye de sevindim ama. Çünkü itiraf ettiğinde, Tae Eul öylece çekip gitti ya üzülmüştüm orada yazık ya dedim. :D Görsel ikizleri de şöyle düşündüm. Şimdi geçmiş değişince gelecek de değişti ya. Jo young’un annesi ve babası ayrılmamış yeni gelecekte. Yani ikizlerle aynı yaştalar. Ama young ikizlerin yeni doğduğunu mu söylemişti orayı hatırlamıyorum eğer öyleyse evet mantık hatası olmuş. Sondaki kavuşma sahnesini de sevdim ben (ben de her şeyi sevmişim ama :D) hatta Tae Eul dedi ya o sahnede niye bu kadar geç geldin diye orada ağladım. Tae Eul’ün gerçekten onun geldiğine inanamaması, Lee Gon’un da kendisini hatırladığına inanamaması çok etkileyiciydi. Sarılmaları bitirdi ama evet, en çok sarılan çift :D o sahneleri bir araya getirmeniz çok güzel olmuş. Bir de her şeyden bahsetmişsiniz sekreter/ Başbakan Mo’dan bile. Hayran kaldım :) Neyse sorulara geri döneyim :D küçük Lee Gon ile büyüğü tek vücut olmuyor, o yoyo kid’e özel bir şey. Ben de onun flütün ruhu olduğunu anlamamıştım, yoyo ile flütün bir bağlantısı var deyip geçmiştim :D paralel evrenler olduğu gibi paralel zamanlar da var bence ve o ilk defa geçmişe gittiğinde döngüyü tamamlamak için değildi. O yeni bir döngüydü, geçmişte kendisini kurtaran kendisi ise başka bir paralel zamandan gelmeydi. Fazla uçmuşta olabilirim. :D Tae Eul’ün Lee Lim’i vurması Lee Gon başarısız olursa diyeydi ama evet Lee Gon öldürdüğünde zaten ölecekti. Hımm Lee Lim’i tarih kitaplarından görüp tanımalılardı diyorsunuz. Hiç o açıdan düşünmemiştim. Kendi sahasında yenilmesi işte Lee Lim’i yakalarsa halkına açıklayamazdı onun Lee Lim olduğunu o zaman manpasikjeok falan her şeyi açıklaması gerekirdi. Lee Lim de bunu bildiği için o kadar rahat davrandı zaten. Ama niye kılıçla geldiler onu ben de bilmiyorum :D Krallığa özgü bir şeydir belki :) ben de ben de savaş sahnesini sevemedim. Yani sıkılmıştım o kısımlarda. Dediğiniz gibi kralı daha iyi tanımamız için yapılmış herhalde. Yaa çocuklar çok tatlıydı evet, özellikle Young’un küçüklüğü. Onu ısırasım gelmişti. Kesinlikle Young ve ikisinin o havalı girişleri de unutulacak gibi değildi. Ve Lee Min Ho yaa Lee Min Ho <3 <3 Genel olarak aynı düşünmüşüz. Elinize sağlık tekrardan, güzel bir inceleme olmuş. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya ne kadar açıklayıcı güzel bir yorum bu, bayılıyorum şöyle yorumlara. Güzel sözlerin için de çok teşekkür ederim.<3 Yorumun gözükmeyince bir daha yazmışsın, seni de yordum bir daha ama blogundaki yorumu kast ettiğini düşünüp onu okudum ben. Dediğin çoğu şeye katılıyorum ama gelecek değiştiğinde Yeong'un annesiyle babasının boşanmaması için bir sebep yok bence, boşanıp tekrar evlenmişlerdir diye düşünüyorum. Paralel zamanlar mantıklı ama bu seferde diyorum ki o zaman neden ilk bölümde cebinden Tae Eul'ün ID kartı düştü. Hadi ikinci döngüyü anladım da ilk döngüde o kart neden Lee Gon'un cebindeydi? Ama tüm açıklamaların için teşekkürler gerçekten. Diziyi izleyen insanlarla şu tarz konuşmalar yapmak çok hoşuma gidiyor. Yine gel, yorumlarda buluşalım :))

      Sil
    2. Yok yok yorulmadım ben zaten bu konularda konuşmayı çok severim. Bir de başlayınca kaptırıp giderim. O yüzden uzun uzun yazdım bir de kendimi tutamayıp başka yoruma atladım. Benim yüzümden silindiyse çok üzgünüm gerçekten :(

      Evet boşanıp yeniden barışmışlardı unutmuşum. Kimlik neden cebindeydi? İşte bu noktada ben de çok karışıyorum. :)))
      Yine gelirim yorumlara tabii :)

      Sil
    3. Yok tamamen benim yüzünden silindi yorum, rahat olun :(
      Çok iyi o halde, beklerim :D

      Sil
  4. Az önce "tahtabacak" nick nameli bir okuyucumun yorumunu yanlışlıkla sildim. Şu an bunu okuyorsa kendisinin üzgün olduğumu bilmesini istiyorum :((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tesadüfen yine denk geldim ve yorumumun silindiğini gördüm :) olsundu napalımdı :))

      Sil
    2. Ya gerçekten yorumunuzdan iki tane gözüküyordu, fazla olanı sileyim derken nasıl olduysa ikisi birden silindi. Çok üzgünüm :(

      Sil
  5. Yazına bayildim.Efsane yazmışsın
    Çok keyif alarak okudum.

    YanıtlaSil
  6. yazı mütiş:) ben döngüyü tamamladığını düşünüyorum ama şeyi anlamadım gelecekte yaşanan bir şey geçmişi değiştiriyor ya bu sayede küçük lee gon flütü ve kimlik kartını alıyor ama tae eul ile yaşanan anılar yeni olmuş gibi gösteriliyor telefon klübesi sahnesi vs. ya da tae eul'lee gona sarılması onu da anlamadım mesela iki gelecek mi olmuş oluyor? bir de final bölümünde tae eul yaşanacak şeyler yine yaşandı diyor ve kurtarma sahnesi gösteriliyor o nasıl oldu anlamadım:) ayrıca dizinin stylingini de çok beğendim. başka yorumlarda görüşmek üzere:):):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim öncelikle. :)
      Benim de döngüyü tamamlaması fikri daha aklıma yatıyor ama yine de emin olamıyorum.
      İki gelecek yok. Geçmişteki yaşam akıp geçerek günümüze geldi gibi tuhaf bir durum. Tae Eul'un bahsettiğin sözü yanılmıyorsam finalde değil 15.bölümde geçiyordu. Lee Gon ilk kez geçmişe gittiğinde kaderi değiştirmeye çalıştı ama değiştiremedi. Bu yüzden yaşanacaklar yine yaşandı. Sadece bazı ufak değişiklikler oldu ki onu da Lee Gon bilerek sebep oldu.
      Styling konusunda çok haklısın, aslında onun hakkında da yazacaktım ama yazmaya üşendim. Hepsi çok pahalıydı ama ya, gözümüz kalıyor :) Ancak kralı falan çok iyi giydirdiler cidden.

      Sil
    2. cevapladığın ve aydınlattığın için teşekkürler:))

      Sil
  7. Blogunu yeni takibe aldım bloguma beklerim.

    YanıtlaSil
  8. izlediğim dizi-filmler hakkında konuşmayı,yapılmış yorumları okumayı severim ve senin yorumlarını okumaya da bayılıyorum.Sanki bi arkadaşımla muhabbet ediyormuşum gibi geliyor.Yorumlarından yola çıkarak, genellikle seninle paralel düşünce ve hislerde oluyoruz belkide okurken bu kadar zevk almamın bi sebebi de budur.Bu dizi hakkındaki yorumunu okurken kaç kere "sen ben misin yaa" dedim bilmiyorum.
    The King: Eternal Monarch'a gelecek olursak;
    Finalde bi düğün,bi veliaht prens/prenses müjdesi alsak fena olmazdı.Mutlu son olmuşken musmutlu olsaydı keşke. bu haliyle,asla tamamen bir arada olamayacakları düşüncesiyle biraz buruk oldu KES bacı alacağın olsun. Ama reenkarnasyon veye unutma şeklinde finali bağlamadığı için ona teşekkür edebilirim çünkü bu tarzı sevmiyorum.
    Bu çift başta o kadar da müko gelmese de daha sonra birbirlerine ne kadar bağlandıklarının bizlere hissettirdiler.uzun ayrılıkların ardından kavuşma ve ağlayarak sarılma sahnelerinde çıtayı arşa çıkararak beni kendimden geçirdiler.Favorim 15.bölüm hastane önü kavuşma sahnesi ve 11.bölüm sonunda lee gon'un tae eul'ü kurtarıp kavuştukları sahne. O nasıl bi sarılmaktır o nasıl bi ağlamaktır ya rabbi insana sevdiğine kavuşma isteği veriyor, hali hazırda sevdiğim bir bey bulunmaması dışında problem yok jdsjk Yalnız LMH'da KGE'da o kadar güzel oynamışlar ki helal olsun. Zaten KGE'nin Goblin'de de müthiş sahneleri vardı bu minvalde. Uzun lafın kısası sarılma sahnelerinde mest oldum yazarken bayılmamdan anlaşılmıştır.
    Yazında bahsettiğin mevzuya katılıyorum Lee Gon o beyaz üniformayla emekli denizcilere benzemişsin annem üzgünüm.
    Dizinin ostları, müzikleri,çekim açıları ve çekim kalitesine bende bayıldım.
    Şunu söylemeden geçemeyeceğim son bölümde uzun bir aradan ve umutsuz bir bekleyişten sonra kavuştukları an senin gibi bana da çok yavan geldi. Bu kadar mı yani dedim böyle mi kavuşacaktınız püü size dedim hani nerde duygu dedim ama beni duymadılar. Bir de niye böyleyse bazı dizilerde final bölümlerinin mutlu sahnelerinde "bitse de gitsek" havasında çekilmiş gibi geliyor bana bazen, neyse buda benim derdim olsun -kral derde bak hele-
    Bir de şu birçok paralel evren olması fikrini sevmedim ama olsun iyisiyle kötüsüyle bu güzel diziyi izlemekten aşşırı memnun ve mutluyum ve senin bu diziyi yorumladığını görünce daha da mutlu oldum hemen bitirip yazını okumak istedim.
    Sayın vakitsiz kelimelerciğim teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya asıl ben tüm kalbimle teşekkür ederim. Çok tatlı bir yorum bırakmışsın bana <3 Düşüncelerimizin, hislerimizin karşılıklı olmasına çok sevindim. Şu blogda olmasa nereden bulacağım ben diziyi izleyip aynı düşündüğüm kişileri bilmem ki? Reelde bulamıyorum da blogda bulunca seviniyorum çok. Yorumunda da diziyle yazdığın bir şeye katılmadığım bir nokta hiç olmadı. Yani sen ben misin diye düşünmene gerek yok. Sen bensin resmen :)) Favori sahnelerimiz bile aynı ya ne güzel.

      Sil
  9. Yorumu soluksuz okudum ya kesinlikle dediklerinin her birine katılıyorummmm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Aynı düşündüğüm bir kişi daha buldum, oley!

      Sil
  10. maşallah yaaa ne ayrıntılı anlatmışsın. bencesi de biraz daha uzun olmalıydı amaa en sevdiğim kore dizisi oldu. bu diziye kadar en sevdiğim kill me heal me idii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bir diziyi sevdiğim zaman ne kadar yazmayı abarttığım bu yazının uzunluğundan da anlaşılıyordur. Benim de şu an en sevdiklerim arasında dizi.

      Sil
    2. bu dizi ile ilgili okuduğum en iyi yazıydı ki buuu. ost leri de ayrıca dinliycem bu dizinin :)

      Sil
    3. Öyle mi? Teşekür ettim :))

      Sil
  11. blogunu son yazıma koyduuum :)

    YanıtlaSil
  12. güzel bir tanıtım olmuş detaylı ve sade diğer filmleri de bekliyorum bu arada benim blogta da bilgilenebilirsin aynı zamanda

    YanıtlaSil
  13. The King Eternal Monarch'ı seyretmedim ama yazını okuyunca ilgimi çekti paralel evrenler dedin beni benden aldın:))
    Netflix'e gelmesi çok iyi olmuş bakarım mutlaka..
    Teşekkürler..

    YanıtlaSil
  14. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  15. Uzun yorum mu? En sevdiğim!Kendine mukayyet olamazsın belli ki benim gibi bu diziyle fangirl damarın tutmuş. Elde değil ama bizim suçumuz değil bu. LMH,Woo Do Hwan, Kang Sing Jae falan hakkında yazdıklarına harfiyen katılıyorum. Şu çocukken aşırı minnoş olup ergenliklerinde karanlık yıllar geçirme tespitin de çok doğru. Hepsinin ergenliği çok kötü saç modellerinin moda olduğu zamana denk gelmiş, bir de yüzleri oturmamış oluyor tabi.

    YanıtlaSil
  16. Yok ya ben de Eun Sup'u yabana atamam zaten:)) Sadece kendime birini seçmem gerekirse hangisi diye sormuştum da ondan öyle yazdım. Na Ri ve Yeong'u yakıştırmam da biraz o hissiyatı bize vermelerinden dolayı oldu. Yoksa çapraz ilişki iki dünya arasında çok zor ki biz daha Lee Gon'la Tae Eul'u zor kavuşturduk :)) Başbakan da kötü kadın karizması olduğu kesin ama ben yine de ona uyuz oluyorum :)
    Final cidden benim için de sürpriz oldu, kendime ucu açık ya da üzücü sona hazırlamıştım. Bu arada tamam gönderme yok kabul ediyorum ben de o halde, öyle diyorsan.Sen de bizzat tanıyormuşsun Kim Go Eun'u, olay bitmiştir benim için :))
    Çok teşekkür ederim, senin de yorumlar için eline sağlık :)

    YanıtlaSil
  17. Bugün keşfettim bu blogu ve bayıldım. Diziyi izlemeden spoiler almayı severim hatta özellikle dizinin ilerleyen bölümlerinde ne oluyor diye araştırırım. Çok güzel incelenmiş,içten bir üslupla yazılmış keyifli bir yazı. Eski k-dramacılardanım, diziler konusunda çok seçici olmaya başladım son 3 4 yıldır ve ne izleyecğime bir türlü karar veremiyorum. Yazınız sayenizde karar verdim, bu diziyi izleyeceğim 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoigeldin bloguma, çok teşekkür ederim.:) Ama baştan söyleyeyim beğenmezsen sorumluluk almam :) Diziyi beyni yandığı için beğenmeyeni de çok.

      Sil
    2. Beyin yaksın önemli değil yeter ki kaliteli olsun, oyunculuklar güzel olsun :))

      Sil
  18. Diziyi izlemediğim için yorumunu atlaya atlaya okudum. O bile uzun sürdü :-) Gerçekten çok emek vermişsin. Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  19. Aaaa şimdi de bu dizi yorumuna bakayım dedim, çok keyifliydi.... Halil'le Feriha'ya selamlar buradan... Valla ben bu diziyi de çok erteledim, zaman yolculuğu, paralel evren falan eskiden severdim,eskiden olsa hemen izlerdim ama şimdilerde daha sakin dizileri seviyorum... Yine de aklımdaydı izlemek ama bu kadar olayı kaldıramıyorum şimdilerde, daha sakin hayatin içinden şeyler izliyorum internette web dramalar oluyor on beş dakikalık mesela, rastgele bir tanesin açıyorum kolej yaşamına bakıyorum, arkadaşlık ilişkiler vs. konsantre şekilde veriliyor jdjdj bir de odaklanma problemim var... Bir tane on beş dakikalık dizi bırakayım buraya da, 22 flower street, ayni evde yaşayan beş genç, fakat beklentiler düşük olsun tabi ben de öylesine izliyordum ay çok pardon çok uzattım, lee min ho'yu ben de permalı haliyle tanıdım ilk,ekstra bir sevildiğini popüler olduğunu biliyorum ama bana geçmiyor nedense ya... jdjdjd ben orada da yan karakterleri seviyordum... bu dizide daha bir beğendim ama kendisini, woo do hwan'ı önceden biliyordum.... winner'ım şu an,önce ben gördüm,önce ben..., kısa kısa izledim bazı sahnelerini ama eun sop bir tane benim için şu an. Kalp kalp kalp. Ben böyle sevimli karakterleri seviyorum galiba, aksanı falan o dalgalı sacları...... jeong sıkıcı geldi bana sadece, saçı uzunken daha hoş. Ay diziyi izlemeyince dış görünüşten bahsediyorum... gevezeligim tuttu. Yorumunuzu yine çokça eğlenceli buldum... ♡ Ben hep negatif gibi mi bahsediyorum bilmiyorum ama eun tae karakteri de sıkıcı geldi bana ya, tavrı ve duruşunda canlılık yoktu, sad face is here. Ama bir ara izlemeye cok niyetliydim diziyi nadiren fantastik askim geri donuyor, bekliyorum şu an. Bu diziyi de bir ara illa izleyeceğim gibi geliyor ama bakalım ne zaman. Şimdilerde mystic pop up bar'a başladım ama o böyle gerilimli değil pek, komedi fantastik gibi, uzun zaman sonra ilk kez izliyorum, bir şeyler önermeyi pek sevmem ama belki ilginizi çeker diye bahsini edemeden duramadım. Seveni olsa da çok izlenmedi o dizi gibi, on iki bölüm. Parantez içi yorumlar çok keyifliydi, yine görüşmek üzere,ara ara geliyorum böyle. Bugün de instagramdan geldim böyle uzun uzun dizi yorumu okumayı özlemişim. Sevgiler. ♡ Busan aksanı. ♡ ( soru iseretleriniz icin de, bu problemler hep oluyor böyle dizilerde filmlerde ya, ben artık cok takılmıyordum ve sıkılmıştım da kafama yatmayan yerlerden, bıraktım komple türü sonra zaten.... hani net çok mantıklı bir yanıtı olmayabilir, sorun sizde değil,sorun senaristtedir jdhdh )

    YanıtlaSil
  20. Başbakan kadının çok fazla sahnesi vardı ve kadın beni baydı gerçekten. Böyle gereksiz karakterlere niye bu kadar çok sahne yazarlar anlamış değilim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya düşününce kurguya katkısı olacak büyük bir rolü de yoktu. Madem gösteriyorsunuz bari kadın gerçek anlamda bir şeyler yapsaydı.

      Sil
  21. Arkadaşlar kralın oğlunun boğazının sol kısmına flütün yarısının ucu zarar vermesine rağmen neden boğazının sağ kısmı sarılı? Bu hatayı kimse fark etmemiş olamaz değil mi? Dizi konusu ve oyuncularıyla iyi ama böylesine basit bir hata yapılmamalıydı bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konu üzerinde çok konuşuldu ama ben Twitter'da bunun hata olmadığını kanıtlayan bir yazı okumuştum ve hata olmadığına emin olmuştum. Ama unuttum nasıl kanıtladığını tüh!

      Sil
  22. Ya ne emek verilmiş bir yazı olmuş ellerine sağlık okurken gerçekten çok keyif aldım. Duygularıma tercüman olmuşsun teşekkür ederim:)
    Benide sonu tatmin etmedi ne yalan söyleyeyim son bölüme kadar iyiyken son bölümde bir tık düştüm. O kadar dediler kraliçem ol kraliçem olacaksın falan sonra yasak aşk yaşayanlar gibi gizli gizli buluşmalar hayır sonu olmayan yorucu bir son. Ama bir türlüde olduramadım kız kendi dünyasını bırakamaz ailesini özler öteki dünyada bir hayatı yok ayrıca luna var. O zaman aklıma şey geldi lunanın kim olduğu bilinmiyor ikiz kardeşi olabilirdi luna gibi oda kimsesiz büyümüş denilebilirdi gayet sonuçta sevgilisi kral kağıt kürek işlerini halleder diye düşündüm😂
    ya senarist istese benden iyi bir şekildede bağlardıda koreliler düzgün sonu bir sevmiyor sanki😬

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim asıl :)
      Kraliçe işinin yalan oluşu beni de üzdü. Hayır yani madem böyle bir şey olmayacaktı, ne diye umut verdiler ki? Söylediklerine katılıyorum tamamen.

      Sil
    2. Kraliyet düğünü yapmak bence masraflı gelmiş yoksa başka açıklaması olamaz :D

      Sil
  23. Çok güzel bir yazı olmuş, aklımdaki pek çok soruya cevap buldum ancak çözemediğim bir şeyi sormak istiyorum. Şimdi bizim Yeong, kral ve tae eul hariç diğer herkes gibi yaşananları unuttu mu yoksa o hatırlıyor mu? Eun Sup'u özlemesinden bahsettikleri sahne yüzünden galiba hatırlıyor dedim ama tam anlayamadım, cevaplayabilir mısınız acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeong da hatırlıyor. Kralla konuşmasından o anlam çıktı, evet

      Sil
  24. Şu yoyo çocuğu biri lütfen açıklasın kim orayı anlamadım :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Flütün ruhu imiş adaleti sağlıyormuş ben de burada öğrendim

      Sil
  25. Öncelikle yorumunuzu çok beğendim.. Yoyo oynayan çocuğun flütün ruhu olduğunu burada fark ettim:D Onun haricinde ben de kraliyet düğünü bekledim.. Bugüne kadar izlediğim bütün Kore dizileri mutlu sonla bitti ben de dedim ne olursa olsun mutlu sonla bitecek. Yeong öldü sandım bir ara çok korktum.. Final bölümü sonunda da kamera arkası görüntüleri bekledim çünkü the legend of the blue sea'da vardı çok hoşuma gitmişti. Lee min ho oldukça havalı biri ve oynadığı dizilerde de bu değişmez ama dediğiniz gibi bu dizide rolünden dolayı çok cool ve ağırbaşlı idi. Ben serseri halini daha çok beğeniyorum orası başka :D Ama bundan sonraki hayranım Yeong oldu resmen solladı le min ho'yu maşallah nazar değmesin :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütün izlediğiniz Kore dizileri mutlu sonla mı bitti? Benim ciğerimin solduğu baya fazladır da o yüzden şaşırdım. Yeong benim de favorim oldu bu dizide :D

      Sil
  26. Bu arada sürekli Goblin'e atıf yapmışsınız onu izlemedim çok merak ettim. Netfilx'te olmaması beni çok üzdü..

    YanıtlaSil
  27. Öncelikle yorumunuzu çok beğendim.. Yoyo oynayan çocuğun flütün ruhu olduğunu burada fark ettim:D Onun haricinde ben de kraliyet düğünü bekledim.. Bugüne kadar izlediğim bütün Kore dizileri mutlu sonla bitti ben de dedim ne olursa olsun mutlu sonla bitecek. Yeong öldü sandım bir ara çok korktum.. Final bölümü sonunda da kamera arkası görüntüleri bekledim çünkü the legend of the blue sea'da vardı çok hoşuma gitmişti. Lee min ho oldukça havalı biri ve oynadığı dizilerde de bu değişmez ama dediğiniz gibi bu dizide rolünden dolayı çok cool ve ağırbaşlı idi. Ben serseri halini daha çok beğeniyorum orası başka :D Ama bundan sonraki hayranım Yeong oldu resmen solladı le min ho'yu maşallah nazar değmesin :D

    YanıtlaSil
  28. Bayağı bir Goblin spoilerı yedim.😅 Doydum gibi de. Hani bana afiyet olsun? Ddkkdkndhsjkj
    Neyse gerçekten siz de bayağı güzel bahsetmişsiniz. Yorumları okudum, aklıma gelenler de yazılmış, yazmak zorunda kalmadım. Biraz üşengecim galiba.😅. Ama şuna değinmek istiyorum cidden o atlarla kılıçlarla kurtarma sahnesi efsaneydi. Bir de küçük veliaht prensimizi kurtaranın gelecekten gelen kendisi olduğu aklıma gelmişti benim. Şöyle basit düşününce anlaşılabilir aslında, çok da uçuk bir şey gibi gelmedi. Hatta biraz klişe gibiydi. Neyse klişe severim. Ve izledikçe de emin oldum açıkçası. Ah son bir de belki de evlenmişlerdir yani sonu kendi hayalimizde yazmanın ya da oturup bir kağıda aktarmanın ne zararı var ki? Ben hikayelerde beğenmediğim yerleri gece uyumadan önce hayal edip değiştiririm. Nadiren de rüyamda gördüm. 4 defa olması lazım emin değilim. Uyumadan önce aklımızdan geçenleri rüyamızda görme olasılığımız yüksekmiş galiba. Öyle bir duymuştum. Size de tavsiye ederim.😌😊 Hatta belki de unuttuğum rüyalarda görmüşümdür tüm hayali sonlarımı.:DD Düşüncesi bile çok heyecanlandırdı beni. Ayy azcık bir şey yazıcaktım. Bir de üşengecim biraz mı demiştim? Birazcık daha azaltalım onu. 😅😅😅
    Start-Up’ ı da sizin izleyip beğendiğinizi öğrenince hemen izleyiverdim. O da çok hoşuma gitti. Bundan sonra ne önerseniz kabulümdür. Şimdi karar veremiyorum polis mi olsam girişimci mi olsam yoksa tıp okumanın hayalini mi kursam. Ahhhhhh tıp okumanın hayali bile çok zor geliyor ya. Ne alaka diyorsanız: Polislik, ‘The King: Eternal Monarch’ Elimde olsa kraliyet muhafızlığı falan derdim de elimde değil işte. Girişimcilik: ‘Start-Up’ ahhh Dal Mi,Do San adam akıllı 24 saat geçmedi tüm bölümlerin üstünden ama özledim sizi. Tıp: ‘W: Two Worlds’ Kang Chuuuuuuuul çok havalıydın! Tekrar mı izlesem acaba? Ayy hepsinde de başrol zeki. Amanın ya evde kalanlara eklenicem bu gidişle.jbkjbjgjj Aklıma Lee Gon’ un artıdan bahsedişi birilerine bir şeyler eklenmesi falan geldi aklıma. Amma uzattım he. Neyse bir sonraki yorumu heyecanla bekliyoruuuuuum. Görüşmek üzereeeee🥰😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kusura bakma Goblin'i izlemeyen K dramacı kalmamıştır diye düşündüğümden birtakım bir şeyler yazdım ama emin ol diziye dair pek de bir şey yazmadım.
      Ay sorma benim de her izlediğim dizilerden sonra etkilenip bir şeyler yapasım geliyor ama artık mesleğimi seçtim ben. Çok geç.
      Start Up'ı da beğenmene çok sevindim bu arada.
      Bir sonraki yorumda da yorumunu bekliyorum o halde.
      Böyle üşengeç insanlara ihtiyacım var.
      Görüşürüz inşallah....

      Sil
    2. Önemli değil. Spoi yemeyi çok dert eden biri değilim zaten. Çünkü yaşanacak üzücü olayları haber alınca kendimi hazırlama fırsatı yakalamış oluyorum. Ama şöyle bir ihtimal de var tabi, izlerken heyecandan spoiyi unutuyorum.😅😅 Ben de bir an önce hayırlısıyla seçebilsem keşke mesleğimi.
      Hem sen dizi önerirsin de nasıl beğenmem. Yarıyıl tatili için de çok heyecanlıyım. Çünkü Uncontrollably Font izlemeyi planlıyorum. Bolca ağlayacağımı anladığımdan ve tam bir kış dizisi olduğundan uzun bir süre etkisinden çıkamayacağım gibi duruyor. Bende bir sonraki yorumda fikirlerimi belirtmek için çok heyecanlıyım. İnşallah. 🥰

      Sil
    3. Yarıyıl tatilini mutlu geçirmek istiyorsan o diziye hiç bulaşma derim :)

      Sil
    4. Bitmiş bir yarıyıl tatili ve sınav haftasının ardından yazıyorum ki Uncontrollably Font dizisini hala izleyemedim. Hala. Kış neredeyse bitti ve ben diziyi kışın izlemek istediğimden dolayı her ne kadar bir an önce izlemek istersem isteyeyim kış mevsimine takıntım yüzünden izleyemeyeceğimi biliyorum. 1 yıl daha beklemem gerekiyor. Bu sırada W: Two Worlds’ e ikinci defa başladım. Ve sonlarda yaşanmasını beklediğim olayların karşıma birden çıkması beni şaşırtıyor.😅 Ayrıca istediğim ve seçmeyi planladığım meslekler, okumak için yanıp tutuştuğum bölüm bile tamamen değişti. Ne ara olduğunu ben bile anlamadım. Şimdi aklımda olanlar da değişir mi bilmiyorum ama üniversiteyi kazandığımda gelip buraya yazmak istiyorum. Unutmazsam tabii.😅😅😅 Bir de yukarda yazdığım aşırı uzatmalı kelimelere bakınca çok saçma geldi. İnsan gerçekten çok hızlı değişiyor, ya da ben gerçekten büyüyorum.

      Sil
    5. Ahhahahh güzelmiş. Hangimiz karar değiştirmedik ki? Çok doğal bu süreç. Üniversiteyi kazanınca da yazarsın buraya :)

      Sil
  29. "Koruyun! Kore Krallığının gelecekteki kraliçesi o"" dediği sahnede ben de bir heyecanlanıyorum öyle böyle değil sanki yaşadım o an diziyi 😄 herçkten çok güzeldi benim de favori sahnem kesinlikle o kurtarma anıydı , ve dizinin ostları efsaneydi, Maze'i her duyduğumda istemsizce gözlerimden yaşlar akıyor,hele zaten amcasının ölümünün ardından kullandıkları sahnede uçaktan inerken sağlam durmaya çalışması,şarkı zaten hüzünlü bir de ah lee min ho bence o hüzünlü duguyu çok güzel geçirdi o sahnede 😔 Hwasa'nın söylediği Orbit de mükemmel,gravity den bahsetmiyorum bile o çok çok mükemmel zaten 💜 emeğine sağlık çok güzel bir yazı olmuş 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı düşünceleri paylaşmamıza sevindim.
      Teşekkürler...

      Sil
    2. Çok güzel yorumlamışsın keşke dah önce görseydim blogu, izlediğim zamanlar konuşmaya insan bulamamıştım, :( bazı anlamadığım yerleri de anlatmışsın, ve şu yoyolu çocuk flutun ruhu olduğunuda anlamamışım o kadar konuşmalarına baktım, senin dediğin gibi tanrı gibi şeyler demişlerdi Netflixten izlerken öyle tercüme vardı,
      Birde kıral kendindini kurtaran sahnesi yeni döngümü aynı döngümü bende hep karıştırıyorum, birde lee geun Spor yapmıştı xalkın önünde ve orada luna kaçmıştı orayı da hep kafam karışıyor ahaha sen ne düşünüyorsun o sahneyle ilgili?
      Umarım bakarsın :)

      Sil