14 Kasım 2016 Pazartesi

Moon Lovers Dizi Yorumu



  Herkese Merhabalar!
  Oldukça yorucu ve yoğun geçen bir vize haftasından sonra kendimi yine blogda buldum. Geçtiğimiz günlerde Moon Lovers diğer adıyla Scarlet Heart: Ryeo'yu izledim. Şu sıralarda hep bir Kore dizilerine merak sardım hadi hayırlısı! Moon Lovers izlediğim ilk Kore dizisi olmasa da izlediğim ilk tarihi Kore dizisi oldu. Bu arada şu an her ne kadar mümkün olmasa da aynı anda tüm düşüncelerimi yazasım var. Bu yüzden giriş yapmakta çok zorlanıyorum. Dizinin güzel bir yorumunu yapabilirsem en sonda kendimi alkışlayacağım.
  Bu diziyi bana kuzenim övüp durmuştu ve ben de izlemem gerektiğini düşünüp harekete geçtim. Ayrıca ilk defa bir tarihi Kore dizisi izleyeceğim için diziyi oldukça merak etmiştim. Ne yalan söyleyeyim ilk başlarda dizi beni pek sarmadı. Bunda dizinin benim istediğim yönde ilerlememesinin büyük payı vardı. Hal böyle olunca ben de diziye biraz ara verdim. Boş bir zamanımda tekrar izlemeye devam ettim ve bölümler ilerledikçe dizinin tam benim istediğim kıvama geldiğini hissettim. Daha sonra zaten dizi o kadar güzelleşti ki ben diziyi izlemedim dizi bana kendini izlettirdi. Düşünün üç gün sonra çok zor vizelerim  var ve ben dizinin son kalan üç dört bölümünü nasıl araya sıkıştırıp izlerim diye plan yapıyorum. Çok uzattım hemen dizinin konusuna geçiyorum.
   21.yy da yaşayan Go Ha Jin suda boğulmakta olan bir çocuğu kurtarmak için suya atlar. Bu da güneş tutulması zamanına denk gelir ve kendini bir anda Goryeo Hanedanlığı zamanında yaşayan Hae Soo olarak bulur. İlk zamanlar bulunduğu yeri yadırgayan Hae Soo zamanla ortama ayak uydurur ve bu durumu kabullenir. Hae Soo'nun prenslerle arasındaki aşk ve dostluk ilişkisi aslında pek çok olayında bir başlangıcı olacaktır.



DİZİ KARAKTERLERİ



Hae Soo-IU

  Hae Soo  zamanda yolculuk yapmış başrol karakteriydi. Onun yerinde olsam bu durumu herhalde çok zor kabullenirdim. Tabi dizi boyunca kız buna kafa yorsa dizi ilerlemezdi. Hae Soo daha önce 21.yy da yaşadığı için Goryeo dönemindeki kadınlardan çok daha farklı bir kafa yapısına sahip diyebiliriz. Dönemin özelliklerine göre fazla uçarı kalan davranışları ve düşünceleri var. Aslına bakarsanız tam da bu yüzden prenslerin dikkatini çekmeyi başarıp seviliyor. (Prenses hariç). Kızımıza kaç prens aşık oldu sayamadım bir ara. Neredeyse her prensle de arası iyiydi  ve herkesin iyiliğini istiyordu. Diğer prensler söz konusu olunca esas prensimiz olan 4. ye güvenemediği zamanlar sinir oldum. Dizinin konusunda 4.prensle aşk yaşayacağı yazmasına rağmen uzun bir süre 8.prensi sevmesi adeta beni çıldırttı. Ne zamanki 4.prense karşı bir şeyler hissetmeye başladı işte o zaman hem Hae soo hem de dizi gözümde level atladı. Prensler arasındaki taht savaşlarıyla beraber Hae soo çok daha ağırbaşlı bir karakter oldu ve bence karakterindeki bu değişim çok yerinde oldu.


  Oyunculuk açısından bakacak olursam Hae soo ya canlandıran IU’yu ilk başlarda başarılı bulamadım. Özellikle şaşırırken yüzünün aldığı hal beni benden alıyordu. Duygularını çok abartılı bir şekilde yüzüne yansıtmasını sevmedim. Ancak bölümler ilerledikçe bence o da işi kıvırdı. Ya da bu kıza hüzünlü sahneler daha çok yakışıyor bilemiyorum.

Wang So - Lee Jun Ki

   Şimdi sırf yüzünde bir iz var diye annesi dahil herkes tarafından dışlanan birini düşünün. Annesinin diğer çocuklarına verecek sevgisi varken onu sevgisinden mahrum bıraktığını, insan değil hayvan muamelesi gördüğünü, küçük yaşlarda rehine olarak başka bir yere verildiğini ve saraya geri döndüğünde karşılaştığı acımasız muameleyi düşünün. İşte karşınızda en sevdiğim karakter: Wang So. Acı çeken karakterlere karşı hep bir zaafım olmuştur. Tüm bunlara rağmen 4.prensimiz dik bir duruşa sahiptir ve savaş sanatlarında çok güçlüdür. Çocukken yaşadığı bir olaydan dolayı yüzünde izi kalan yarayı bir maskeyle kapatıyor. O dönemde dış görünüş çok önemli kabul edildiğinden insanlar tarafından aşağılanıyor.( Bana kalırsa bunların hiçbiri bahane değil hepiniz insanlıktan çıkmışsınız.) Aslında bu maske ona ürkütücü bir hava da katıyor ve çoğu insanın korktuğu biri haline geliyor. Zaten kendisinin lakabı Kurt Köpeği. Wang So da tıpkı Hae Soo gibi karakteristik bir değişime uğradı. Ancak yaptığı yanlışların içinde bile doğrular vardı. Kötü bir şey yapsa bile insan kızamıyordu. Çünkü tüm davranışlarının altında yıllarca mahrum kaldığı sevgisizlik ve yalnız kalma duygusu yatıyordu. Hae Soo, ona dış görünüşüne ve hakkındaki söylentilere göre yaklaşmadığı için ilk başta bu durumu yadırgıyor ve zamanla aşık oluyor. Prensimiz aşkı için neler yapmadı ki? Kimi zaman sarayın kuralarını çiğnedi. Kimi zaman Hae Soo'ya zarar gelmesin diye yanlışlıklara karşı eli kolu hiçbir şey yapmadan durdu. Kimi zamansa kötülere karşı boynu bükük durmak zorunda kaldı.
   Oyunculuk açısından değerlendirecek olursam Lee Jun Ki'yi gayet başarılı bulduğumu söylemeliyim. Dövüş sahnelerinde ve dövüşürken yüzündeki duygu ifadelerini yansıtmada çok iyiydi. Ayrıca Lee Jun Ki' nin dublör kullanmadan bu zorlu sahneleri çektiğini biliyorum. Bu da artı 1 puan demek. Ağlama sahneleri de on numaraydı. Beni de ağlattı kerata. Her ne kadar bu yorumu okuması imkansıza yakın olsa da kendisini tebrik ediyorum.

Wang Wook - Kang Ha Neul

  Çok kötü insanları ne kadar az seversem fazla iyi insanları da nedense hep bir parça samimiyetsiz bulmuşumdur. 8.prens Wang Wook'un hangi tarafta bulunduğunu izleyip görün ama en başından beri hoşlanamadığım bir karakter olduğunu da bilin isterim.Adam ağzıyla kuş tutsa da dizi boyunca bana yaranamadı. Bana göre Hae Soo' yu yanlış yerde yanlış bir zamanlamayla sevdi. Hae Soo da bu prensi biraz daha sevmeye devam etseydi ekrana yumruk atabilirdim. Bir ara acaba dizinin başrolü 4.prens değil de 8.prens mi diye düşünmedim değil. Neyse ki korktuğum başıma gelmedi. 8.prens biraz gizemli. Gizemli görünmeyip de gizemli olan birisi demek daha doğru olur. Şurada öyle şeyler söylerdim ki ama diziyi henüz izlemeyen bir kitleye saygısızlık etmek istemiyorum. 

  Aslına bakarsanız hakkında bir şeyler yazmak istediğim çok fazla karakter var. Ancak zaten yazım yeteri kadar uzun olacak daha fazla uzatıp sizi sıkmak istemiyorum.

  Önemli Uyarı: Arkadaşlar yazımın buradan sonrasında çok fazla spoiler olacak. Eğer diziyi henüz bitirmemiş ya da başlamamış olanlar varsa lütfen okumasın. Benden uyarması...

En Etkilendiğim Sahneler

1. Dizinin dönüm noktası denilebilecek bir sahneyle başlamak istiyorum. Ülkede kuraklık baş gösterince yağmur ayini düzenlenecekti ve bu ayini Wang So yüzündeki maskeyle yapınca halk neredeyse prensi linç edecekti. Böyle insan dışı bir tepkiyle karşılaşan Wang So çok üzülmüştü. Hae Soo gelecekten geldiği için kendine ait bir takım bilgilerle makyaj yaparak Wang So'nun yara izini kapatmış ve onu artık maske takmaktan kurtarmıştı. Tekrar ayini yöneten Wang So tam töreni bitirirken yağmur yağmaya başlamıştı. Onu küçümseyen herkes çok büyük bir darbe yemişti ve ben de ekran başında zevkten dört köşe olmuştum.





2. Hae Soo kendisini kurtarmak için suçu üstlenen Cariye Oh için kendince bir protesto yapıyordu. Sarayın önünde oturup kralın Cariye Oh'un ölüm emrini kaldırmasını beklerken aniden yağmur bastırmıştı. 8.prensin onu bu zorlu durumdan kurtarmasını beklerken onun tarafından kendisine sırt dönülmesiyle neye uğradığını adeta şaşırmıştı. Tam o sırada yanında koca heybetiyle durup onu peleriniyle sembolik olarak koruyan ve onun tarafında olduğunu belli eden Wang So ortaya çıkmıştı. Davichi'nin Forgetting You şarkısıyla da sahne çok güzel bir hal almıştı. Bu sahne Hae Soo'nun kalbinde değişikliklere yol açan romantik bir sahne olarak hafızalara kazındı.



3.  Cariye Oh’un Hae Soo için fedakarlık yapıp idam edilmesi dizide  ağladığım ilk sahneydi. Böyle bir ölümü hiç beklemiyordum.  Üstelik Cariye Oh’un geçmişte yaşadığı kötü olayları öğrendiğim için böyle bir ölümü hiç hak etmediğini düşündükçe daha çok üzüldüm. İdam sehpasına çıkmadan kraliçeye söylediği sözler çok anlamlıydı.Kadın bir kraliçe değildi ama bir kraliçenin asaletine sahipti. Kralın da hala onu sevdiğini ve aralarında hüzünlü bir hikaye olduğunu bilmek beni çok etkiledi. Bir de o arka plana koydukları şarkıyla beraber bayağı etkileyici bir sahne oldu.



4. Her ne kadar onu zerre düşünmeyen ve kardeşi olarak görmeyi bırak insan yerine bile koymayan vatan haini ağabeyi Yo'yu öldürdüğü için ağlayan Wang So beni etkilemeyi başardı. Bence çok hüzünlü bir sahneydi. Ne yaparsa yapsın kardeşiydi. O da böyle olsun istemezdi.





    5Veliaht Prens Moo'nun zaten uzun zamandır zehirlendiğinden bihaber akli dengesi yerinde olmadan zayıf bir kral haline dönüşmesi beni çok üzmüştü. Üstüne üstlük bir de Yo'nun ortaya çıkıp onu havuza ittiği sahnede çok üzüldüm.  Onun havuzda çırpınışları ve kimsenin bir şey yapamadan onu izlemesi der ve susarım. Veliaht Prens kirli hırsları entrikaları olan bir insan değildi ve biraz da saftı. Bu saflığı onun sonunu getirdi. Bu sahne dizinin dönüm  noktalarından biriydi de diyebiliriz. Kral Yo olunca pek çok şey kötüye ilerlemişti. Eğer böyle trajik bir ölüm gerçekleşmeseydi dizinin sonu bile farklı olurdu diye düşünmekten kendimi alamıyorum.


     6. Dizide bir ara ölen öleneydi. Her biri birbirinden etkileyici bu ölümlerde belki de en etkileyicilerinden biri 10.prens Eun ve karısının vahşice öldürülmesiydi. Hem de ortada hiçbir elle tutulur sebep olmadığı halde beraber öldüler. Valla bana en çok koyan da 10.prensin karısını sevdiğini daha yeni anlaması ve çok kısa süren mutluluklarıydı. Yo kral olunca yaptığı en korkunç şeylerden biri buydu. Ya bunlar sana n’etti? Ne istedin bu iki zararsız insandan? Eun senin  tahtına en fazla sapanla taş falan atardı. Kendin yazdın senaryoyu kendin oynadın.  Hayır bari öldüreceksen de çek kılıcı vur. Hayvan avlar gibi acı çektire çektire öldürüyorsun ki zaten çocuğun karısı ölmüş perişan durumda garibim. Ama sana iyi oldu Eun’un seslerini kafanda duymaya başladın. Ya adamı böyle rahat bırakmazlar işte. Neyse tamam sakinim.




         Aslında bu sahnede beni derinden etkileyen başka bir şey daha vardı. Eun’un “Beni sen öldür.”demesi üzerine Wang So’nun istemeyerek de olsa onu öldürmesiydi. Düşünün ki ne kadar çaresizce bir durum her iki taraf içinde. Biri zaten öleceğim bari onun elinden olmasın diye düşünürken diğer taraf acı çekerek ölmemesini ve onun son arzusunu yerine getirmeyi düşünüyor. Eun zavallım yıllar önce Wang So’nun maskesini çıkarttırdığı için özür de diledi. Ayrıca Wang So kılıcını indirdikten sonra bu sahnede duygularını çok yoğun yaşadı sinirleri bozulduğu için kahkaha atmaya başlayınca dedim ki kesin bu salak Hae Soo bizim 4.prense yine trip falan atacak,sen öldürdün onları falan diyecek. Neyse ki öyle bir durum olmadı hatta tam tersi oldu. Wang Soo Hae So yu suçladı. Çok da iyi oldu.

7. Kral olan Wang So'nun annesi ölüm döşeğindeyken kardeşi Jung'la annesini görüştürmemesi pek çok kişi için sinir bozucu olabilir. Aslında benim için de biraz öyleydi. Ancak düşününce Wang So'nun küçüklükten beri gördüğü anne ve kardeş sevgisinden mahrumiyeti onu bunu yapmaya iten çok önemli bir sebepti. Annesine her yere seninle benim aramızın çok iyi olduğunu anlatan hikayeler yayacağım demesi bunun çok açık bir kanıtı. Annesi öldükten sonra kendisine kızan Hae Soo'ya ''25 yıl sonra ilk defa yüzüme dokundu. Beni anlamalısın.'' demesine mi yanayım yoksa hala içindeki yaralı çocuğun bir umut sevgi beklemesine mi bilemedim.



8. Geldik final sahnesine... Allah'ım o nasıl bir finaldi ağla ağla duramadım. Tarihi olarak baktığımızda olması gereken oldu ama insan bir mutlu son beklemiyor da değil.Özellikle Wang So'nun yapayalnız bir kral olması ve etrafında değer verdiği herkesi birer birer kaybetmesine çok üzüldüm. Müzede Wang So'nun resmini görüp ''Seni yalnız bıraktığım için özür dilerim.''diyerek ağlayan Hae Soo'yu izleyince zaten çok kötü olmuştum. Özellikle Wang So seni bulacağım dedikten sonra dizinin 2.sezonu çıksa çok iyi olur diye düşünüyorum. Ancak çıkmasa da niye çıkmadı diyemem. Çünkü her ne kadar buruk bitse de çok etkileyici ve unutulmaz bir finaldi.



  Şöyle bir düşününce iyi ki saray mensubu biri olarak dünyaya gelmemişiz diyorum. Dışarıdan bakıldığında her ne kadar güç,zenginlik,saygı,itibar olarak görülse de kendi oğluna ya da kendi anne babana bile güvenemediğin bir ortamda yaşamak çok zor olmalı.Tahta oturmak için o kadar kan döküyorsun, türlü işlere kalkışıyorsun ama kral olunca da tahta kefeninle oturuyorsun. Seni tahttan indirmek için yapılan her şeyin farkında olmalısın. Siyasi iş birlikleri için hiç sevmediğin biriyle evlenmek zorundasın. Herkesi aynı anda memnun etmek zorundasın. Başkalarının istekleri için kendi isteklerini yok saymak zorundasın. Rahat bir uyku uyumak bile yok.
  Dizi hakkında genelleme yaparak konuşacak olursam izlemenizi tavsiye edebileceğim bir dizi olduğunu bilin isterim. Son 10 bölümü beni çok ağlattı ama bundan hiç şikayetçi değilim. Çünkü ağlatan bir dizi duyguları izleyiciye geçirmede başarılı demektir ve böyle diziler somut bir gözyaşı dökmenize sebep olduğu için daha akılda kalıcı oluyor. Sizi bilemem ama benim tarzıma da bu tarz dramatik diziler daha çok uyuyor.

  Bu arada biz dizide o etkileyici sahnelerde ağlarken onlar nasıl eğlenmiş görmek ister misiniz?







Çok uzattığımın farkındayım ama bu kadar uzun yazdığım için kendime ben bile şaşıyorum.Neyse son olarak dizinin çok güzel şarkıları vardı. Onlardan da en beğendiklerimi paylaşıp yazımı sonlandırıyorum. Kendinize iyi bakın.Yeni yazılarımda görüşmek üzere!

Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.








2 yorum:

  1. Muhtesem bir diziydi.Kac kere izlesem aynı etki.Çok kore dizileri izledim.Çogu da güzeldi ama bu başkaydı .Kalbimdeki tahtını hicbir dizi deviremedi.Wang so yalnız büyüdün keske geri kalan hayatinda yalnız kalmasaydın.❤️

    YanıtlaSil
  2. O kadar üzüldüm ki finalde bi kaç yıldır canım sıkılınca açıp izlediğim bi diziydi ne zaman izlesem sonunda kahroluyorum, sonunu bilerek izliyorum ama işte her zaman aynı hissettirmeye devam ediyo So ve soo nun aşkı kadar hiçbisey beni bu kadar etkileyememisti keske kavustukları ve mutlu pldukları bi kaç sahne olsaydı. 😞

    YanıtlaSil