2019 Oscarlı Film Yorumları | Green Book, Bohemian Rhapsody, A Star is Born, The Favourite

Herkese Merhaba!

  Şu aralar 2019 Oscarlı filmleri izlerken dedim ki ben bunla ilgili neden bir blog yazısı yazmıyorum? Ve şu an bu yorumu yazarken buldum kendimi. Baştan söyleyeyim bütün filmleri değil, sadece 4 tanesini izledim ki bence bunlar en öne çıkan yapımlardı. Hatta diğer filmler aşırı sıkıcıya benziyor, daha da izleyemem. Onun yerine gider IMDB listesinden bir film izlerim daha iyi. Neyse başlayalım söz konusu filmlere.

Green Book

Filmin aldığı ödüller

En İyi Film

En İyi Orjinal Senaryo

Mahershala Ali - En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu 

  Ben tören gerçekleşmeden önce en iyi film ödülünü kesin Bohemian Rhapsody alır diyordum ama gönlüm Green Book'tan yanaydı. Hatta bu dört filmin içinde en beğendiğim de Green Book oldu. Ya nasıl desem böyle çok durağan ama hiç sıkıcı değil, acayip sarıyor. Yer yer güldürüyor ve filmdeki dostluk içinizi ısıtıyor. Üstelik yaşanmış bir hikayeyi filme aktarmışlar.  Amerika'daki ırkçılığın zirve yaptığı dönemlerde geçen film, izlerken hayatı sorgulamama neden oldu. İnsanları dışlamanın, ötekileştirmenin, kendisi gibi olmayanı yok etmeye çalışmanın bütün kötülüklerin anası gibi görüyorum.

  Film Oscar alınca belli bir kesim "ırkçılık" sömürüsü olduğu için Trump'a inat aldığını aslında ödülü hak etmediğini söylese de ben katılmıyorum. Kaldı ki öyle olsa bile ne olmuş? Diğer aday filmlere baktığımda en hak edeni buydu bence. Çamur atmaya gerek yok. Evet ırkçılığa dikkat çekiyor ama bunu gözünüze soka soka yapmıyor. Baş karakterin siyahilere karşı ön yargılıyken geçirdiği değişim, çok güzel gösterildi. Yani bir anda "Aaa ben çok yanlış düşünmüşüm, siyahilere böyle davranmamalıyım." demedi. Giriş gelişme ve sonucun hepsi yerli yerindeydi. Konusuyla, işlenişiyle, oyunculuklarıyla bence iyi bir filmdi. Yüzümde bir gülümsemeyle bitirdim filmi.

Bohemian Rhapsody

Filmin Ödülleri

Rami Malek - En İyi Erkek Oyuncu 

En İyi Kurgu

En İyi Ses Miksajı

En İyi Ses Kurgusu

  97 doğumlu olmanın verdiği sebeple  çok iyi bilinen birkaç şarkısı hariç Queen grubuna yabancıydım. Bir de yaşıtlarımda bunu dinleyen insanların sırf ortamlarda hava atmak uğruna Queen'den bahsetmesi (aynen aşırı coolsunuz) beni gruptan daha da uzaklaştırmıştı. Neyse vizyona girdiği zaman Müslüm vardı, ona gittim. Zaten Müslüm'ü de beğenmedim. Bohemian Rhapsody'ye gitseydim konsere gitmiş gibi olurdum. Sadede geleyim.

   Boheman Rhapsody Queen grubunu tanımama, güzel şarkılar keşfetmeme sebep oldu. Rami Malek role bürünmek için bayağı emek harcamış. Fiziksel olarak pek benzemese de hal hareketleri,konuşma tarzı bence tam oturmuştu. Özellikle Live Aid konserine baktım da gerçeğinin birebir aynısı gibiydi. O yüzden Rami Malek'in ödülü alması çok normaldi ve bekleniyordu. Gidip de Bradley Cooper'a verecek halleri yoktu ya?

  Filme gelecek olursak beğendiğim kısımlar olsa da beğenmediğim kısımlar da vardı. Bu arada ben Freddie Mercury'ye kendimi çok uzak buldum, hiç öyle hayran falan olmadım. Şarkılarına sözüm yok orası ayrı ama genç yaşta hayatını kaybetmesine sebep olan bir yaşamı vardı. Kendi yıkımını hazırladı bir yerde. Ama yine de öleceğini bilerek Live Aid konserinde "Mamaaa i dont wanna die..." şarkısını söylemesi bayağı etkiledi beni. Aslında o konserde öleceğini bilmiyormuş ama böyle daha etkileyici olur diye bu şekilde kronolojiyi değiştirmişler. Ancak ben bir sakınca görmedim bunda, sonuçta bir film yani. Filmden sonra da şarkılar bayağı bir ağzıma dolandı. Hatta şu an beynimde Show Must Go On çalıyor.

A Star is Born

Filmin Ödülü

Shallow- En İyi Film Şarkısı

  Offf... Bu filmin neden bu kadar adaylığı vardı? Filmin şarkısı gerçekten güzel. Hatta neredeyse filmin tek iyi yanı, dinliyorum hala. Ama onun dışında milyon kez izlediğimiz bir senaryonun aşırı Amerikanlaşmış hali. Hatta ben bunun Bollywood versiyonunu da izlemiştim. Hadi senaryo aynı, o zaman bir numara bir şey yap... İçim şişti ya! Dizideki dert de dert değil. Adam kalkmış bu yüzden alkolik olmuş kendini acındırıp duruyor. Yani senaryoyu 100.kez filme aktarışları olduğundan spoiler demeden yazıyorum. Bradley'in intihar sebebi aşırı saçmaydı ya. Bu kadar bencilce bir sebep olamaz.

Bradley Cooper'ın hem alkolik hem de aşırı Amerikanvari bir karakteri olduğundan homur homur konuşuyor. Nasıl desem yüz ifadesi "Benim ne işim var burda moruk?" şeklinde. Düzgün konuşması için iki yakasından tutup sarsasım geldi. Dudaklarını oynatmadan konuştuğu için Oscar alabilirdi gerçi ama neyseki öyle bir kategori yok. Lady Gaga zaten kendini oynuyor gibiydi. Nasıl desem fimdeki karakteri ünlü bir şarkıcı olduğu için bence aşırı benimsedi rolünü ve bu da onu hiç gerçekçi yapmadı. Bir de şunu ekleyeyim bu filmden sonra yeni ünlü olmuş gibi davranması sinirimi bozdu. Filmin tek yararı Lady Gaga'nın makyajsız halini görmeme neden olmasıydı. Resmen makyajla çirkinleşiyormuş bu kadın,onu fark ettim.
 Not: Gömdüm mömdüm ama Shallow güzel şarkı şimdi!

The Favourite

Filmin Ödülleri

Olivia Colman-En İyi Kadın Oyuncu

  Yine hiç beğenmediğim bir film daha. " Sanat için soyunulur." felsefesiyle çekilmiş bir film olduğundan benim için zaten baştan kaybeden bir film.Yine de kısaca bahsedeyim. Bir İngiltere kraliçesi var aslında yok! Bizde olsa bin kez tahttan indirirlerdi o denli vasıfsız. Bebek gibi bir kadın, ağlarken yerlere falan atıyor kendini o derece. Gözdesi olmak için kıyasıya rekabet eden iki kadın var. Ülkeyi onlar yönetiyor, kraliçeyi de parmağında oynatıyorlar. Hatta biri gidip boğazını falan sıkıyor kraliçenin. Eşcinsel ilişkiler zinciri falan filan... İzledikçe Osmanlı'ya şükrediyorsunuz. Bir gerilim müziği var filmin 2 saniye aralıklarla "Zonk zonk zonk" diye kafamı şişirdi. Ya bir de benim anlamadığım filmin bu kadar ödüle aday olması. Hatta kraliçe rolündeki kadının en iyi kadın oyuncu Oscarını alması da şaşırttı. Aman yönetmenin absürt komedisi yok efendim kılık kıyafet, tasarım diye hiç sanatsal duyar kasamayacağım kusura bakmayın. Bitince " İzlemeseydim de olurmuş." dedim. Yine de zevk meselesi diyor ve konuyu burada kapatıyorum.