2 Şubat 2022 Çarşamba

Snowdrop Dizi Yorumu


  Herkese merhaba,

  Evet, yine bir dizi yorumuyla daha buradayım, hem de Snowdrop'un yorumuyla. Yahu biz neredeyse 1 senedir ne zaman yayınlanacak diye beklerken dizi bitti, yorum yapma zamanı geldi. Bir kere şunu söyleyeyim üzerine çok yazmak istediğim bir dizi oldu. Çünkü gerçekten çok çok uzun bir zaman sonra heyecan içinde beklediğim bir dizi izledim. Başarabilirsem destan gibi yazabilirim, okumaya üşenenler kusura bakmayın. Bir sürü detay var bir sürü, yazmazsam içimde kalır. İki haftada parça parça yazmayı düşünüyorum yazıyı, bir oturuşta yazabilmem için robot olmam lazım zaten. Şunu da baştan söyleyeyim bazılarınız yazının sonunu getiremeyebilir ama sonuna kadar okuyanlar tam bir "Snowdrop enayisidir." Benim gibi. Geçmiş olsun. Hadi çayınızı kahvenizi alın, gelin.

  Yazının gidişatı şu şekilde olacak: Önce diziyi nasıl izlediğimle başlayıp genel olarak diziyi yorumlayacağım. Sonra karakterler hakkında çok kısa bir şeyler yazıp ilk bölümden 16.bölüme kadar önemli olayları yorumlayacağım. Evet biraz uzun dediğim gibi. 

  Klasik yorum öncesi uyarımı yapayım. Diziyi izlemeyenler lütfen yorumumu okumasın. En baştan en sona spoiler içeren bir yazı yazmadan kendimi ifade edemiyorum. Ki benim yazılarımın asıl amacı da öneri yapmak değil, içimi dökerek yorum yapmak. O yüzden burada izlemeyen arkadaşlar adaya veda ediyor. 

Diziyi İzlerken Benim Sıfatül Eşgal

Bir de bayıl istersen Feriha

Dizinin 2 saniyede özeti
Hep böyle yorganın altına girip izledim. 

Snowdrop Genel Yorumum

1. Bu dizi yayınlanana kadar ve yayınlandığı süreçte bence çok çektirdiler. Dizide bu yüzden çok fazla kesilmiş ve değiştirilmiş sahnesi varmış. Belki böyle olmasa çok daha oturaklı bir senaryo izleyebilirdik, bilemiyorum. Ben biraz bu duruma sinirlendim. Çünkü dizide tarihi kötü gösterecek bir şeye rastlamadım. Ya tabiki ben Koreli değilim ama dışarıdan izleyen bir gözlemci olarak olanın masum sivillere olduğu, önüne gelenin Kuzeyli casus damgası yediğini, bürokratların türlü oyunlarla halkı kandırdığı yansıtıldı. E bu zaten doğru size göre? Dizinin açılışında da zaten kişiler hayal ürünüdür yazıyor. Yahu heder ettiler diziyi. 

2. Ben dizide iki şeye bayıldım:

  2.1. Hae İn'in oyunculuğu

  Hae İn'e bu dizide inanamadım. Öyle bir oyunculuk sergiledi ki eskiden oynadığı tüm rollerin üzerine çıktı. Benim gözümde eskiden hep çok romantik, sevimli, gülüşü güzel, masum duran bir adamdı. Sanırım D.P. biraz daha karanlık bir dizi ama o diziyi izlemediğim için Hae İn genel olarak kafamda bu şekildeydi. Yahu bu diziyi izledim de şok oldum. Ben gerçekten bu kadar iyi rol kestiğini, bu kadar yetenekli olduğunu tam olarak anlayamamışım dedim. Ajan olduğu ortaya çıkmadan önce yine kafamda belirlediğim profildeydi ama kızı yurtta rehin alırken bir anda değişen sert ve kararlı sesiyle "Bu bizim bildiğimiz Hae İn mi?" diye kaldım. Sonra zaten hayal kırıklığına uğradığı, ihanetle yüzleştiği, çaresiz kaldığı sahnelerde hep daha da daha da üstüne koydu ve bu dizide unutamayacağım bir performans ortaya serdi. Bence dizide en çok parlayan, diziyi alıp götüren Hae İn'di. Gerçekten göz bebeğiyle oynadı adam ya. Yüz ifadeleri, mimikleri bence çok gerçekçiydi. Kaç kez bir sahnede " Oha burada oyunculuğu çok iyi," diye sahneyi geri sarıp izledim bilemiyorum.

   2.2. Senaryo

  Arkadaşlar, biliyorum çoğunuz farklı düşünüyor ama, ben bu senaryoyu sevdim. Kabul ben de başta herkes gibi castta Hae İn ve Ji Soo olunca romantik-dram izleriz, güzel olur diye geldim. Ve yayınlanan tüm fragmanlar resmen bizi kandırmak için özenle seçilmişti. Almışlar dizinin ilk üç dört bölümünden sahneleri, arkaya da soft bir müzik koymuşlar, biz de sanıyoruz bu tarz bir dizi izleyeceğiz. Sadece fragmanlar mı, dizinin posterleri bile aslında içeriğini yansıtmıyor. Hep birbirine melül melül bakan genç aşık bir çift vibe almıştık. Sonra dönemin olaylarının çok karışık olduğu için aşklarını doyasıya yaşamak için mücadele verecekler falan filan sandık. Hepimiz böyle düşündüğümüz konusunda hemfikir miyiz? Bence evet.

   Snowdrop'tan belli bir beklentim de vardı açıkçası. Uzun zamandır beklentilerimin boşa çıkmasına alışmış biri olarak bu dizi beklentimin üstüne çıktı. Ciddi söylüyorum bu kadar beğenerek izleyeceğimi ben tahmin etmemiştim. Dizi resmen bambaşka bir tür çıktı yahu. Çoğu kişi konsepti La Casa De Papel'e benzetmiş. Evet devlete ait büyük bir binayı rehinelerle birlikte ele geçirmek kısmı aynı. Ancak bunun dışında tüm arka plan bambaşka. Bu konu anca Kore'de olabilir, onların tarihi geçmişinde. Millet zaten böyle hassas tarihi bir konunun diziye malzeme oluşunu linçledi ama bence çok çok özgün bir konuydu, senarist bu fikri bulduktan sonra bırakmak istememiştir muhtemelen. Yani bildiğim kadarıyla bu yurtta rehin alınma kısmı kurgu ama siyasi arka plan Kore'nin tarihi geçmişine dayanıyor. Bir de benim La Casa De Papel harici benzettiğim başka bir şey var. Ya lütfen söyleyin bu bir tek benim aklıma gelmiş olamaz değil mi? Bildiğimiz Wattpad hikayesi unsurları vardı. Hatta ben Yabancı'daki Ediz Doğa vibe aldım. Kızın babası kötü ve devlette önemli bir mevkide, oğlan bunlara düşman, adam gerektiğinde can yakan, sert, ama sevdiği kadını çaktırmadan seven, siyah look, silahlar, kaçırma olayı. Aşağıdaki poster bile Wattpad kitap kapağı gibi değil mi ya hshshhshs? 

  Ben de ergen oldum arkadaşlar, biz lisede kızlarla Wattpad çukuruna düşmüştük - Allah kurtardı çok şükür - gecelere kadar yeni bölüm yayınlanmasını bekler, sabah okula gelir bütün gün kızlarla bölümün yorumunu yapar, ilerleyen bölümlerde neler olacağını tahmin etmeye çalışırdık. Wattpad okumayanların bize bir bakışı vardı görmeniz lazım hahahhahah hey gidi ya. İşte biz bir dönem Yabancı'ya takmıştık kafayı. Şimdi bu dizide de Yabancı vibe alınca bir an ne bilim hoşuma gitti. Çünkü itiraf ediyorum bu konu benim "guilty pleasurer"ım. Bak yine kendimi rezil ettim ama bir kişi bile olsa beni anlayan çıkacaktır. Yoruma bekliyorum o kişiyi ona göre, tek başıma rezil olamam.

  Biliyorum bazılarınız romantik sahnelerin az oluşundan, bazılarınız sürekli yurtta geçmesinden eleştiriyor. Yani düşününce mekan nerdeyse hep aynı, nerdeyse 15-20 günlük kısa bir zaman diliminde geçiyor olaylar ama kendine bağlıyor. Tamam, kabul, bir ara beni de karanlık, kahverengi döşenmiş o yurt boğmaya başlamıştı. Ama dizi tam benlikti.  Ben dizinin günceline yetişmeye çalışırken 10 bölüm falan birikmişti, planım her gün 2 bölüm izleyerek ilerlemekti ama kendimi frenlemekte çok zorlandım. Ay acaba şu ne ayak, bu da kuzeyli mi, casus mu, Soo Ho kıza karşı yumuşadı mı, yurttakiler ölecek mi, ay fünye patladı, yok şu şuna ihanet etti, yok efendim özel harekat yurda girdi, hadi bir bölüm daha izleyeyim derken baktım işler duruyor ben dizi izliyorum sanki işsizmişim gibi. Ama izlemediğim zaman da aklımdan teori üretiyorum, dur kafamı dağıtam diye bir yerlere giriyorum bu sefer spoiler yiyorum. Kısaca ben sadece romantik kısımları değil, stratejik oyunları, kurulup bozulan planları, yurt olaylarını falan da baya ilgiyle seyrettim. Mesela bir bölüm bitiyor, yorumlara bakmak için sosyal medyada geziniyorum millet neden bu kadar az YoungSoo sahnesi var diye yakınıyor, onlar yazana kadar ben fark etmemişim bile az sahneleri olduğunu. Çünkü dizi akıp gitmiş yani. 

3. Şimdi bu kadar övdük ya bana geldi yine eleştiri perileri. Dizide gerçekten o kadar çok tehdit var ki ama hepsi boş tehdit. İlk başlarda o tehditleri ben de yutuyordum ama bir süre sonra baktım ki  kimsenin kimseyi öldürdüğü falan yok. En büyük tehditleri fünye patlatmaktı onda da sadece bir kişi hafif yaralandı. Bir keresinde Bun-ok eline silah geçince gerçekten tetiği çekti onda da silah boş çıktı. Kuzey ve Güney arasında silahlı çatışma çıktı yine kimsenin kılına zarar gelmedi. Ulan özel harekat yurda girdi, yine tek bir zayiat yok. Bir süre sonra birisi birine silah doğrulttuğunda "Aman zaten kimseye bir şey olmayacak." diye düşündüğüm için bu olay gazı kaçmış kola tadı vermeye başladı. En azından birisi vurulsaydı, ölseydi ne bilim bir gerçekçilik payı olurdu. -psikopatlık seviyem-

Finali izledikten sonra edit: Ben niye şom ağzımı açmışım ki? Senarist, bütün acıları son bölüme saklamış ama final hariç böyleydi kusura bakmasın. Son bölüm milletin dan dan ölmesindense dizi geneline yayılmasını tercih ederdim. - Soo Ho hariç-

4. İlişkileri anlayana kadar canım çıktı. İlk bölümler izlerken siyasi kısımdan hiçbir şey anlamıyordum, bunların görevi ne, hangi partidenler, şu kimin karısı, bu kimin kocası, bu Kuzeyli'nin görevi ne? Anlayana kadar canım çıktı valla. Bir de direkt biz tüm konuya hakimmişiz gibi akıyordu siyasi kısım. Olum bu dizinin uluslararası bir kitlesi var, azıcık da bizi düşünün ya. 

Ha bu arada yeri gelmişken şunu da söyleyeyim, dizide siyasi kısım böyle bazen kara komedi şeklindeydi. Yani çok ciddi bir anın ortasında birden Nam Tae İl, çizgi film karakteri gibi abartılı bir yüz ifadesiyle konuşup duruyordu. Ya da Gwang Tae'yle yanındaki çocuk ya da Young Ro'nun güzel ama salak arkadaşı var ya, işte bunlar çok aşırı tepkileri olan karakterlerdi ve ölüm kalım savaşının ortasında bunların Whatsapp'a sticker yapmalık abartılı mimiklerinden biraz rahatsız oldum.

6. HaeSoo/ YoungSoo Couples

Arkadaşlar bu konuda çok farklı görüşler var, kimi PR çalışması diyor, kimisi Hae İn kesin aşık diyor, kimi başka bir şey. Ya ne olursa olsun bir kere çok ama çok yakışan bir çiftti. Sadece dizide değil, kamera arkasında da çok mana çıkarılmaya müsait kısımlar vardı. 

Mesela Hae İn'in önceki partnerleriyle olan röportajlarıyla Ji Soo'yla yaptıklarını karşılaştırıp daha başka baktığını gösteren, 

Hyun Bin ve Son Ye Jin vibe alan,

Birbirlerini çekip photo by @sooyaaa__ veya photo by @holyhaein yazmaları,

İşte Hae İn'in Ji Soo'nun doğum gününde kağıt uçağı İnstagram'a atması

Ji Soo'nun Hae İn'le fotosunu paylaşması

Baktığımız zaman bir sürü detay var. 

Bu PR çalışması olamaz mı? Olabilir tabi ama PR'sa da çok güzel başarılı bir PR çalışması olmuş kabul edelim. Yani daha önce de K-drama couples gördük de sosyal medyada birbirlerine bu kadar etkileşim veren bir partnercilik ben görmedim şahsen. Dizi bitti diye artık her cumartesi pazar İnstagram'a birbirlerini etiketleyip fotoğraf paylaşmalarını çoğu kişinin özleyeceğine eminim. Ne güzel bize de malzeme çıkıyordu ya, en ufak şeyden mana çıkarıp shipliyorduk. Ve bence sosyal medyada çok tuttular. Dizi tüm çekimleri bittikten sonra yayınlandı ya, belki onlar bile bu kadar shipleneceklerini tahmin edememişlerdir. Belki bu yüzden yeniden partner olabilirler. Olsunlar da ya. Bu arada dün Twitter'da tag çalışması vardı "ROMCOM SERİES FOR HAESOO" diye 300k tweet falan atılmış, TT falan olmuş. Aklıma direkt Touch Your Heart'ta Yo In Na ve Lee Dong Wook'un yeniden partner olması geldi, biliyorsunuz onların sonları da hüzünlü bitmişti ve romcomla geri dönmüşlerdi. Gerçi ben o romcomu hiç sevmemiştim, orası da ayrı ya. Bence romcom olmasa bile sonu mutlu biten herhangi bir senaryoda olabilirler. Çok aptalca bir romcomda da oynamalarını istemem açıkçası.

7. Cast bence güzel oluşturulmuştu. Hae İn ve Ji Soo mevzusu malum zaten. Şunu fark ettim, mesela daha önce başrol oynamış kişiler bile bu dizide yan rol olmayı kabul edip dizide yer almışlardı. Dizinin karakterlerinin olduğu poster yayınlandığı zaman herkes eleştirmişti ama ben o posteri neden yayınladıklarını anladım. Dizide sıradan yurt görevlilerinini bile senaryonun gidişatını aşırı etkileyen bir görevi vardı. Şimdi ben o posteri buraya koyup önce başroller hakkında kısa birkaç yorum yapıp posteri en solundan en sağına doğru yorum yapacağım:

Hae İn: Bu karakterin geçirdiği dönüşümü, herkesi kurtarmak adına verdiği mücadeleyi,  aslında içinde çok endişe olmasına rağmen Superman rolünü üstlenmesini izlemek gerçekten diziyi sevmemdeki en büyük etkenlerden biriydi. Zaten Hae İn'in oyunculuğuna ayrı parantez açtım, daha fazla konuşmama gerek yok, ayrıca bir sonraki bölümde de oyunculuğunu bol bol öveceğim.

Ji Soo: Blackpink, hakkında açıkçası çok fazla bir bilgiye sahip değilim. Üyelerin isimlerine kulak aşinalığım var ama hangi kızın adı ne sorsanız bilemezdim yani. Ji Soo'yu da tanımıyordum, bu diziyle tanıdım. Bence ilk oyunculuğunu çok zor bir dizide oynayarak gösterdi ve ilk oyunculuğuna göre gayet iyiydi. Öğrendiğime göre aslında oyuncu olmak isteği varmış. Aslında çok neşeli enerjik bir rolü vardı başlarda ama sonra hayatı tepetaklak oldu kızın, bir başka rolde mutlu bir kız olarak izlemek isterim açıkçası. Oyunculuk kariyerine devam etmesi güzel olur diye düşünüyorum. 

Başrolleri hallettiysek sol baştan sırayla başlıyorum:

Mandong: Bu adam dizide en büyük şok yaşatanlar biriydi, hiç beklemediğimiz bir anda tüm gidişatı mahvetti, eski yurt müdiresini boğarken "Yazık kafana be!" dedim. Büyük tersköşe, kabul ama keşke böyle bir pilot twist olmasaydı.

Gözlüklü çalışkan kız: Ay bu kızda herkes ölmekten korkarken "Ders çalışmam lazım, beni serbest bırakın hemen." dediği yerde patlamalı gülmüştüm. Hayatta ders çalışmaktan başka bir icraati yoktu, yazık.

Seol Hui: Bu kız güzel olduğu kadar aptaldı. O kadar abartılı bir karakterdi ki bazen gözlerimi deviriyordum. Gwang Tae ile tencere kapaklar bence evlensinler shhshs.

Hye Ryeong: Bu kız da sınıfın popüler kızıydı ve kendini biraz üstte görüyordu, Bon-Ok'u zerre sevmem ama hep ona mağduru oynatacak malzeme veriyordu. Ayrıca Young Ro'ya "Bir daha odamıza gelme." diyişine sinir olmuştum. Sahi sonda göstermediler de noldu acaba barıştılar mı?

Jeong Min: Bu kızın dizi yayınlandığı sırada ölüm haberi gelmişti, gencecik kız niye öldü merak ettim. Neyse dizideki mantığını kullanabilen, aklı selim, mantıklı konuşan üç beş kişiden biriydi.

Bon -Ok: Dizide en nefret ettiğim karakterlerde top 3'de. En haksız olduğu yerde bile su üstüne çıkmaya çalışan bencil karakter. O kadar tahammülüm kalmadı ki o bebeklik saçları bile batmaya başladı bir süre sonra. Ama senaristin bu karaktere hep torpil geçtiğini düşünüyorum. Bu kız bedel ödemeliydi abi ama ödemedi.

Müdire Hanım: Dizinin ilk bölümleri hiç sevmedim ama hikayesini öğrenince ve kızları korumak için gerektiği zaman onlara siper olmasıyla yazıktır, bu da mutlu olsun artık dediğim karakter.

Kang Chung Ya: Yo In Na, veda konuşmasında size bu dizide farklı bir yönümü göstermek istedim demiş. Gerçekten de ben hayran kaldım oyunculuğuna bu dizide. Bana hep güzelliğiyle ön plana çıkan bir oyuncu olarak gelirdi ama bu diziden sonra anladım ki aslında her rolün altından kalkabilecek biri. Gri bir karakter oluşunu sevdim, ne saf iyi ne saf kötüydü. Diziye renk katan karakterlerden biriydi.

Gang Mu: Ben bu adamı da dizide başta hiç sevmiyordum ama bu karakteri de çok sevdim.  Soo Ho ile nefretle başlayan ilişkinin Hyung deme noktasına evrilişini izlemek çok güzel bir seyir zevki verdi. Han Na ile de ilişkisini kurtarmasını bekleyerek izledim, bir ara Gang Mu'da ölür mü acaba diye düşünmedim değil hani. Bu arada her bağlandığında ne yapıp edip iplerden kurtulması bir süre sonra komik gelmeye başlamıştı.

Jang Han Na: Han Na çok cooldu bence. Gang Mu'yu oradan çıkartmak için yaptıklarını "You go girl!" modunda izledim. Dizideki adamlar bunun eline su dökemezdi çoğu konuda. Gang Mu'ya karşı kızgın olup yine de onu çok sevmesi de çok hoş bir tezatlık veriyordu.

Joo Gyeok Chan: Sürekli Soo Ho'ya ayak bağı oldu, hatta Soo Ho'yu kaç kez öldürmeye çalışmasına rağmen Soo Ho bunu beraber çıkmaya ikna etmeye çalışıyordu ya, ben o an "Ya bırakın şunu , bırakın ölsün çok istiyorsa." dedim. Sürekli ölmek ve öldürmek hakkında konuşup duruyordu. Bunun da zayıf karnı annesiydi ama belli. Ama şimdi öldüğü zaman gerçekten üzüldüm, yalan yok.

Eung Cheol: Yazık ya bu çocuğa. Üç kuzeyli ajanın içinde fasulye gibiydi. Dizide birinin vurulması, yaralanması mı gerekiyordu hep bu öne sürüldü. Soo Ho'ya  da en sadık kişilerden biriydi, ölmeseydi keşke. 

Eun Chang Su: Kötü bir babaydı. Sadece kızını kurtarmayı düşündüğü için her şeyi mahvetti.  İşe yarayacak gibi durdu ama hep son anda hiçbir şeyi doğru düzgün beceremedi. O kadar elinde güç vardı bir de. Nam Tae İl'le sürekli güç olarak değiş tokuş yaptılar, bir o ön plana çıktı, bir bu. Ama sonuç ikisi de hapise girdi. Beceriksiz herif. 

Nam Tae İl: O kadar bağıra bağıra konuşan bir karakterdi ki bir de gerizekalıydı. Sus be adam sus artık dedim. Karısı bundan da beterdi ve karı koca çok iticiydi. Soo Ho'nun katili pislik. Bir şey diyeceğim keşke ölseydi bu ya hapse girmesi beni kesmedi.

Gyeong Hui: Bu adam da bir baktığın zaman karısının yanında veya üstlerinin yanında şapşal bir adam ama yurt müdiresine işkence ettiği yerde aşırı ciddi. Kişilik bölünmesi yaşayan bir adam gibi bir karakterdi. Ama nefretlik listede bu da vardı tabi.

Eun Chang Su'nun karısı: Keşke biri şuna falcının dolandırıcı olduğunu, 13 kız efsanesinin gerçek olmadığını söyleseydi, yüz ifadesini görmeyi o kadar isterdim ki. Peki en sonda paraları açıp kaçması? Bu kadına layık görülen son? Ah sakinim.

Bölüm Yorumları

Arkadaşlar bölüm yorumundan önce uyarım yapayım. Ben yorum yazısını diğer yazılarım gibi geciktirmek istemeden yayınlamak istediğim için bu sefer diziyi bitirmeden yorumlara başladım. 14.bölüme kadar finali bilmeden yazdım. O yüzden bazı yorumlarımı okuyunca tahmini cümleler görürseniz şaşırmayın.  Okurken havaya girmek isteyenleri dizinin meşhur müziğiyle baş başa bırakıyorum.

1. Bölüm

  Dizinin ilk bölümü bence güzel bir başlangıç yapmıştı. İlk sahneyi düşündüm de Young Ro, ne kadar mutlu, enerjik bir kızdı ya. Yurda koşusu falan çok sevimliydi. Ben onun o enerjili halini çok sevmiştim. Sonra senaryonun asıl olaya giriş yapmasıyla mahvoldu kızcağız ya, ilk dört bölümden sonra kız sürekli ağlamaklıydı, bir yüzü gülmedi. O yurda dışarıdan girme sahnesini abartılı bulsam da izlerken eğlendim. Yalnız ilk bölümler herkesin yurt müdiresinde çok korkup rehine olayı çıkınca kadına sürekli laf sokması, takmaması? 

  Sonra "blind date" sahnesi önemliydi. Yalnız o kalabalık buluşmada bizim çiftimiz dışında diğer herkesin çok malca konuşup, davrandığını düşünüyorum. İlk görüşte aşık olma sahnesine de değinmeden geçemeyeceğim. O kibrit mi ne döşüyordu ya Soo Ho, abi zaten yıkılmıştı o, yıkıldıktan sonra tutmanın ne anlamı var Young Ro ya? :) Maksat elleri birbirine değip bakışsınlar tabi. Bir de kızın ilk görüşte aşık olması çok normal ona bir şey demiyorum, yani onun alternatifi Gwang Tae falan, kimi sevsin başka? Her ne kadar nefret etsek de Bon -Ok'un da Soo Ho'ya göz koymasına hak veriyorum yani o bakımdan. Ama sen Soo Ho'sun abi 27 yaşında, yıllarca bütün duygularını öldürücü ajanlık eğitiminden geçmişsin. Üniversite 1.sınıfa giden gencecik kıza nasıl ilk görüşte çarpıldın yahu? Mesela bana şu an üniversite 1'e giden bir kişi çok küçük geliyor. -Aranızda üni 1.sınıfa veya daha liseye falan giden varsa kızmasın, benim gibi 24 yaşına gelince ne demek istediğimi anlarsınız, Muhtemelen 30 yaşına gelirsem de 24 yaşa bu gözle bakarım- Off sanırım dizileri mantığımla izlemeyi bir kenara bırakmalıyım. 

  Sonra "One Way Ticket"lı sahne güzeldi. Orada tekrar karşılaşmaları, kızın parası olmadığı için dükkandan çıkması, Soo Ho'nun alıp ona vermesi falan. Ama sonra gelen polislerden kaçma bahanesiyle sarılmanın da romantik tarafını katlederek bir yorum yapacağım. Normalde k drama çiftleri hep bir yavaştan alır 8.bölümde falan sevgili olurlar ya. E bunların zaten böyle rehineli senaryoda aşk yaşamaları zor olduğundan senarist hızlandırmaya almış her şeyi. Olabilecek her türlü birarada ve daha yakın olma sahnesini, türlü şeyleri bahane ederek yazmış ki bu ikili yurt olayları çıktığında çoktan fena aşık olmuş evresine gelsinler.

2. Bölüm

  2. bölüm genellikle kızın çocuğu saklama çabaları ile geçti. Yalnız neler neler yaptı yahu, sırf şu bölümler yaptığı iyilikler yüzünden Soo Ho'nun utanması lazımdı, kıza bir ara kötü davranıyordu ya ajanlığının ilk açığa çıktığı zamanlarda. "Besle kargayı oysun gözünü." misali. 

3. Bölüm

  Ay bana bir ara fenalık geldi var ya, çıksın şu Soo Ho şu yurttan artık daral geldi dedim. Çıkana kadar oradan oraya ordan oraya savruldular. Ya ama ben o dans sahnesini gerçek sanmıştım. Niye hayal çıktı ki ya?

  Arkadaş bizi kandıracaklar diye rüya sahnesinden poster bile yapmışlar. Bu sahne yine böyle çok şaşırarak bir yandan da sırıtarak izlediğim bir sahne oldu. İlk defa sanırım bir K-dramada Hint filmi gibi bir anda araya giren dans sahnesi gördüm. Böyle farklı mekanlarda, başka kıyafetlerle falan ama tabiki bu cool versiyonuydu. Acaba Disney etkisinden dolayı mı? Ama çok yakıştırdım ya, yüksek bir kimya var aralarında. One Way Ticket diye gezer oldum evin içinde bunlar yüzünden.

  Arkadaşlar 4.bölümün son sahnesi diyorum başka bir şey demiyorum. Dizinin en iyi sahnelerinden biri bana göre. Ay böyle bir hipnoz olmuşum gibi izledim tekrar tekrar. Zaten o arkadaki fon müziği böyle peri masalı efektini iyice güçlendiriyordu. - Şu an hala ost album yayınlanmadı, sırf şu müzik için bekliyorum var ya- Soo Ho'ya çok gıcık olmuştum, yurttayken kıza iyi davranırken dışarı çıkınca sorularına bile cevap vermeyip kapı duvar gibi durmasına. Gerçi o zamanlar bölümler ilerlememişti, anlamıyordum ama şimdi anlayabiliyorum. Adam ajanlıkla meşgul, kızla zaten bir geleceği olması mümkün değil, ikisi de birbirine daha fazla bağlanmadan ipleri koparmayı düşünmüştü. 

  Ama tabi ki burası K-drama dostum.  Bisikleti sürerken aniden durması, düşünmesi, havalı bir şekilde kıza geri dönmesi, kızın saçları rüzgarda uçuşurken mutlulukla gözlerinin içinin gülmesi, arkadaki background müzik... İzlemelere doyamadım. Ay kıyamam ya kolye verdi bir de kıza, hem de hayatımdan daha değerli gördüğü kolyeyi. Yani insan şöyle bir içinden "Ah ulan ahhh biz ne zaman ya." diye geçiriyor. Neyse arkadaşlar özenmeyelim, kamera arkasını izledim de. Arkası yeşil ekran, kolyeyi kıza aslında arkadaki adam takıyor, çiçekleri yapay olarak döküyorlar, Allah bilir bunlar kızın saçları uçuşsun diye fön makinesiyle alttan rüzgar yapmışlardır sjhshs. Yani onlar bile çektiği şeyi romantize etmek için binbir türlü uğraşıyorlar. Dizi izlerken insan özeniyor ama gerçek hayat bu kadar harika değil. 

4. Bölüm

  Bu bölüm zavallı Young Ro'ya çok üzüldüm, kız yurttan atıldı diye. Zaten çocuk da aramadı bunu, gidecek o üvey annesinin yanında çile çekecek diye. O değil de koskoca ANSP müdürünün kızını da yurttan atmak cesaret ister, müdire böyle bir şeyi nasıl yapabilmiş, şu an bunu sorguluyorum. Neyse gitmeden kızlarla birlikte bir fotoğraf çekilmişti ya hani, ben hiç fark etmemiştim ama Twitter'da bir yoruma rast geldim. En önde Young Ro ile birlikte tam 13 kız oturuyordu. Bunu fark ettiğim an anammm dedim, basit bir falcı uydurması sandık ama senarist senaryoda buna gönderme mi yapılıyor diye bir tırstım.

  Neyse gelelim son sahneye. Ya keşke ben bu sahnenin spoilerını yemeseydim. Ama işte malesef bu tarz popüler dizileri bırakın güncel izlemeyi, aynı gün, birkaç saat içinde izlemezseniz bile spoiler yiyorsunuz. Hemen edit yapıyorlar, bir şeyler yapıp her yerde muhabbeti dönüyor. İşte bende izlemeden gördüm tabi Soo Ho'nun Young Ro'yu esir aldığını. Eğer diziyi izlerken görseydim tepkim aynı şu olurdu: "NEEEE , OHA , SEN ŞAKA MISIN, AY NOLUYO NOLUYO?" Asla beklemezdim böyle bir şeyi ama oldu. Soo Ho'nun aşırı derecede ajan rolüne girip bizi şok etmesi peki?  Hana dul set derken bile ses tonunu çok iyi kullandı bu sahnede gerçekten, bu Hae In'in sesi mi diye bir daha dinledim. İşte dedim şimdi başlıyoruz. 

5.Bölüm

  Bu bölüm Young Ro ile empati yapmaya çalıştım da Bon-Ok zaten hepsi senin yüzünden diyip diyip kızın başının etini yedi abi. Bir kes ama artık olan oldu, zaman geri mi gelecek. Hem kıza da kızıyor ama sanki kendisi o kuzeyli ajanla birlikte olma hayalleri kurmadı, adam sana yüz verseydi yurdun tapusunu verirdin be eline. Ay ama ne kötü bir şey di mi? Polisler yakalar da haksız yere ellerine geçirir diye yardım ettiğin, uğruna yurttan atıldığın adam sen çık gel bombalarla, silahlarla, kızın kafasına silah tut. Ulan insan yıkılır be, çok ağır bir suçluluk psikolojisi, bir kızın tırnağı taşa değse bu yüzden kendini suçlarsın. Bir de ben nasıl böyle bir adamı sevebilirim diye kendine yakıştıramazsın.

  Bu bölümde Hae İn'i ilk kez böyle bir rolde görmenin de seyir zevki başkaydı ama. Yani kurgu olduğunu bildiğim pencereden bakınca Hae İn'in oyunculuğunu keşfetmeye çalışarak izledim. Hatta bir sahne vardı  hani hatırlarsanız Gang Mu'nun karşısına geçip pis pis sırıttığı. O neydi öyle ya gerçekten, aşırı iyiydi o sahnede. Böyle ağır çekimde gibi oturuşu, öne doğru eğilişi, karşısındaki insan ne derse desin umrumda değil mesajı verip dudağının sağdan sağdan hafif kıvrılması, boynunu kaldırıp ona tepeden bakışı... Çok iyi bir meydan okuma sahnesiydi. O sırada aklıma gelen şey sosyal medyadaki meşhur :" Ulan köpek madem böyle şeylerin var, niye göstermiyorsun he?" sözüydü. 

  Bir de Allah kahretmesin ki gerçek hayatta kötülük yapan insanlar at hırsızı gibidir, tipinde meymenet yoktur, bakınca ondan bir hayır gelmeyeceğini anlarsın. Ama bu dizilerde niye böyle bir kötü adam karizması oluyor ya? Niye? Zaten dizi boyunca o siyah tişörtünden siyah jeanine, botlarından kemerine, saç kesiminden koluna taktığı saate  kadar yürüyen karizmaydı. Arada bir taktığı siyah şapkasını unutmayalım. Hatta Ji Soo senaryo okumasına onu ilk gördüğünde bile karizmatik bulmuş yine siyah şapka takıyormuş :) Seni çok iyi anlıyoruz Ji Soo. 

  Erkek olsaydım böyle giyinirdim herhalde, en çirkin erkeği bile havalı yapar bu look. Bir de bence Hae İn'in saç kesimi böyle olmalı bence, öndeki saçlarını alnına kahkül gibi koyduğu kısımlarda yaşından çok küçük gösterdiğini fark ettim, ben de sandım ki genel olarak küçük gösteriyor. Bu dizide gayet yaşında yetişkin biri gibiydi. İnsanın dış görünümü nasıl etkiliyor di mi ama?

6. Bölüm

  6.bölüm bence çok müko bir bölümdü. Böyle bir sürü heyecan verici olay art arda olmuştu. Bölümün başlamasıyla bitmesi bir olmuştu sanki. En başta konuşmak istediğim sahne Soo Ho'nun Young Ro'nun eline dikkat edip bir bahanesini bulup eline pansuman yapmasıydı.

  Ajanlık olayı patladığından beri diyordum ki "Ulan hiç mi şu kızın sen de hatırı yok, ufacık da olsa sevmedin mi, hadi onu geçtim onun aracılığıyla ölümlerden döndün be?" diye düşünüyordum. Ve sürekli Soo Ho'nun kıza karşı ufak bir bakışından bile anlam aramaya çalışıyordum. O yüzden bu sahneden sonra dedim ki oh tamam kızı sevmiş. Eline sararken de onu serbest bırakıp yaptıklarının karşılığını vereceğini söyledi. Demek o kadar insanlık varmış içinde dedik ama tabiki bu bir dizi Young Ro o yurttan çıksa nasıl esas çift sahnesi izleyebilirdik di mi? Daha sonra Young  Ro'un eli sarılı bir şekilde kızların dönmesi söylentilere sebep olmuştu. E olur yani, haklı olarak neden sadece o diye sorgular insan. Bunların hepsi aşktan işte.

  Bu bölüm bir kapak sahnesi vardı var ya off böyle bir kapak yok. Bon-Ok aptalı Young Ro'nun çıkacağını öğrenince neden o, niye sadece öğrenciler diyip yine öğrenci olmayışının eziklik kompleksini yaşamıştı. Ay sonra flasback sahnesi yapıp yurt müdiresinin hasta anne babasına bakıyor bu çıksın diyişi ve gerçekten de son çıkacak kişinin o oluşu şoku!

  Nasıl da eline çıkış kağıdı verilince donup kalmıştı. Soo Ho da ne güzel haddini bildirip cart curt diye ses çıkara çıkara yırtıp ayaklarının dibine attı o kağıdı. İçimin yağı erimişti. Hayır ama bunun yüzünden olan çıkamayacak olan diğer kızlara oldu. Bence kızlar sadece söylenmekle kalacağına o an toplanıp Bon-Ok öndeki bir tutam bebeklik saçlarını tek tek yolmalılardı, hak etmişti.- Dizi boyuca öndeki o bebeklik saçlarını hep yolasım gelmişti de.- Ama dizi boyunca o düşük çenesini kapamayı öğrenemedi bir türlü!

  Ve bu bölümün en bomba sahnesine gelelim: Kızlar çıkmak için can atarken Soo Ho'nun burada kimin çıkıp çıkamayacağına ben karar veririm naralarından sonra Young Ro'nun "YETER" diye sinirlenip bağırmasıydı. O an tabi herkes bu çıkışı beklemediği için şok, ekran başındaki ben de. Çok iyi bir sahne olmasının yanı sıra Ji Soo bu sahnede çok iyi oynamıştı. "Burası bizim yurdumuz, sen git, seni aptal komünist" diye çıkışı, ağlamaklı şekilde bağırışı, sinirden titremesi, yüzüne silah doğrultulmasına rağmen dik duruşu... Çok beğendim çok. Bize böyle sahnelerle gelin işte.

  Sonra kızın sunduğu fikir gayet mantıklıydı. Ay canım ya suçluluk hissinden tüm sorumluluğu üstüne alıp herkes gitsin ben kalayım kafasındaydı. Soo Ho'ya ANSP müdürünün kızı olduğunu söylemesi ve Soo Ho'nun da tehlike saçar gibi gülümseyişi dizinin gidişatı hakkında iyice meraklanmama sebep olmuştu. Bu dizinin son sahneleri gerçekten çok iyi seçiliyor bu arada. Öyle bir yerde bitiyor ki hemen sonraki bölüme geçmek istiyorsunuz.

7. Bölüm

  Bu bölüm Joo'nun girdiği tripler insanı sinir etti. Cam önünde yaşanan kaotik ortam bu bölümün en çarpıcı sahnesiydi.  Young Ro silahı alsa da kimseyi vuramayacağına emindim zaten, birini vurabilecek kadar katı bir kız değil o. Joo 'nun burada gözlerini belertip taramalıya bağlaması, kendini bir halt sanması, kendi yoldaşını bilip bilmeden rehin alması "Uf cahil ya, bilmiyorsan atlama abi, Soo Ho'nun sözünü dinle." Joo'nun başına buyrukluğu başımıza çok iş açacak gibi gözüküyor. Neyse savaş bahane, asıl olay silahtan korumak bahanesiyle yerde göz göze gelmeleri oldu, sanki bilmiyoruz senaristin niyetini :) Bir de Soo Ho'nun cebinden yere kağıt uçak düşmesiyle vay demek ki üstünde taşıyordu diye içimizde bir ufacık bir sevinç oldu. 


  Bir de sonra Soo Ho'nun üç tane pirinç topunu getirip yemesi için Young Ro'nun önüne koyması, Young Ro'nun zamanında ona gizlice getirdiği ziyafet yemekleriyle karşılaştırılmasına neden oldu.  Ama ne yapsın o zamanın koşullarıyla bu zamanın ki bir mi? O zaman yemekhanede bolca yemek çıkıyordur, şimdi stok sınırlı. Ve burada Soo Ho'nun sana yemek veriyorum ama senin için değil, bizim için demesi shshhshsh. Wattpad vibes.

8. Bölüm

  Bu bölüm  Young Ro'nun abisinin ölümünü öğrenerek yıkılışıyla başlamıştı. Düşünsenize bir kapana kısılmış haldesiniz, zaten suçluluk duygusu içindesiniz, bir de kardeşinizin ölümünü öğreniyorsunuz. Cenazesine bile gidemedi kız. Ya bu arada senarist keşke eklemeseydi böyle bir şey, zaten karakterlerin aşkı yeteri kadar imkansız gözüküyor, bir de Kuzeyliler yüzünden ölen abinin bunu daha da zorlaştırmasına gerek yoktu bence. Ama sanırım abisinin babasına ölmeden önce son sözlerinin kız kardeşini korumak üzerine olması babasının ne olursa olsun kızını oradan canlı çıkartmaya daha fazla efor sarf etmesi için olabilir. 

  Daha sonra kızın Soo-Ho'nun göğsünü yumruklayarak suçlaması iç acıtan bir sahneydi. Orada tokatı da bastı bu arada, iyi oldu ama Soo Ho çoktan hak etmişti o tokatı. Sekizinci bölüme gelene kadar kızın adama hep böyle bir içindeki bastırılmış duyguları şöyle bağıra çağıra yüzüne söylemesini istemiştim, neyse ki oldu. Yalnız normalde kızın üstüne giden, katı davranan Soo Ho'nun kardeş konusunda ağzını açmayıp kızın öfkesiyle acısını yaşamasına izin vermesi, kızın o haline üzülmesi de artı 1 puan olarak hanesine yazıldı. Bir de sonra gidip abisinin emaneti atkıyı kıza vermesi var tabi. Ay böyle yazınca da Wattpad zorbalarının en ufak iyilik kırıntısından onları savunan kız gibi oldum ama arkadaşlar ikisi farklı şeyler tamam mı? Uzun uzun açıklama yaptırmayın bana. Bu dizinin altyapısında mevzu derin. Ben diziyi izlerken Soo Ho'nun ajan kimliği açığa çıktığından beri yerden ekmek kırıntısı toplar gibi hanesine artı puan yazacak sahne kırıntılarına dikkat eder olmuştum da ondan diyorum yani. 

   Ve sonra acının ağırlığından dayanamayıp bayılan Young Ro'ya bakan Doktor Kang'ın Soo Hoo'nun kolyesini görmesi sahnesi çok önemliydi. Benim gibi ekmek kırıntısı gibi Soo Ho'nun da Young Ro'ya samimi hisler beslediği sahne kırıntılarını toplayan seyirciye verilen çok önemli bir sahneydi. Zamanında Soo Ho'nun ona "Bu kolye benim için hayatımdan daha kıymetli." diyip vermediği kolyeyi Young Ro'ya vermiş olması canını sıktı tabi, kıskandı. Tabi bizler de o sırada Soo Ho'nun kolyeyi Young Ro'ya vererek sadece klasik bir romantizmden daha fazlası bir hareket olduğunu anlamış olduk. Kardeşinin ona verdiği, hayatımdan daha kıymetli dediği kolyeyi vermiş adam. Yani "love", "sarang"😍

  Ve sekizinci bölümün en son sahnesi beni bana heyecanlandırmıştı. Young Ro'nun abisinin cenazesine gitmek için her şeyi göze alıp Soo Ho'yu sarılarak kandırması ve fünyeyi arka cebinden alması "Ay noluyo noluyo!" diye heyecanlanmama sebep olmuştu. Yanlış anlaşılma olmasın adım gibi biliyordum Young Ro'nun o fünyeye basamayacağını. Ben Soo Ho'nun kız arkadan sarılınca bir anlık zaaf gösterip duvarlarını kız karşı indirip sonra kızın itmesiyle donup kalmasına heyecanlandım. Yoksa fünye işi falan geç onları. İyi oldu ya, o kızı kendine aşık edip sonra alnına silah dayamıştı, görsün bakalım nasıl bir hismiş. Nasıl da kızın ellerini ayıramamıştı ama ehheheh (pişkince gülüş) koskoca ajan yani istese ayıramaz mıydı? 

  Bir de bu bölüm Gang Mu'nun dışarı çıktığı halde devletin zorla içeri sokmasına, kuzeyle güney arasındaki anlaşmaya uyandığı halde, Soo Ho'un hala enayi gibi  "Benim ülkem farklı, partimiz halkını çocukları gibi görür, bizi asla terk etmezler, ülkemin iyiliği için piyon olmam gerekirse seve seve olurum." demesi gıcık olmama sebep oldu. Gerçi şimdi o da içinde hafiften sorgulamaya başlamıştı ama Gang Mu'nun dediklerini kabullenmeyi yıllardır sistematik olarak yıkanan beynine kabullenmeyi yediremedi.

9. Bölüm:

  Fünyeyi alıp kaçan Young Ro, elbet Soo Ho tarafından durdurulacaktı, ona ne şüphe.  Bu sahnede kıza " Elimden izlemekten başka bir şey gelmiyor ve bu beni delirtiyor" demesiyle " Ay yazııııkk ya" dedim. Evet dedim bunu. Çünkü kızı seviyor ve kızı sevmesini ona karşı kullanabilecek kişilerin farkında, yüzüne zaten habire ima edip duruyorlar, bir gün Soo Ho'yu alt etmek isteseler kullanacakları ilk koz Young Ro olur, kızı da korumak istiyor ama şartlar da belli. Valla Soo Ho açısından da tam bir çıkmazdı, o yüzden ona da izlerken çok üzülüyordum ben. Çocuğun omuzlarında çok büyük yük vardı. Yalnız çocuk demem çok özel hahhahshs. 

  Bu bölümün en vurucu sahnesi son sahnede yurttan kaçma planıydı. Kızların 4 gündür koktuklarından dem vurup banyo bahanesiyle kaçma planı kurmuşlardı. Bu arada cidden dizinin yurttaki rehin sahnelerini düşündükçe ay bu kızların hepsinin bakımsızlıktan kan ter ve gözyaşından ne halde olacağını empati yapmaya çalıştım. Valla normalde o saçların yağlı yağlı olması lazımdı ama neyse hshahsh. Bilirsiniz K-drama da kızlar her daim güzel gözükmelidir, eyelinerları bile bozulmaz. Neyse olay bu değil. 

  ANSP komiserinin 1500. kez yine iplerden kolayca sıyrılıp kaçması peki? Ya üç tane özel yetiştirilmiş Kuzeyli ajansınız, cidden biriniz bile düzgünce bağlayamadı mı şu adamı? Adamın bacaklarıyla Eun Cheul'u yere sermesi çok cooldu bu arada, o detayı es geçemem. Oha nasıl yaptı o hareketi diye geri sarmıştım. Sonra polisin Dr. Kang'ı kandırıp çatı katına kilitlenmesi de çok zekiceydi. Ben o sırada tabi ne olacağını iple çekiyorum. 

  Sonra Soo Ho ile kavgasında Soo Ho'nun Young Ro'yu görünce zaafından faydalanıp etkisiz hale getirmesi ve tam kapıdan kaçma anı... Şimdi burada bir durmamız lazım. Hae In'ın yüz ifadesi çok güzel yansıtmıştı içini. Bir nevi Young Ro ile birbirine bakıp son kez birbirlerini görür gibi bakmaları, yaşanması muhtemel şeylerden dolayı içindeki endişeyi yansıtılır muazzamdı. Ya böyle sanki görevini yaparken düşürmemeye çalıştığı kötü adam maskesi yere düşmüş de gerçek duyguları yüzeye çıkmış gibiydi. Nasıl bir oyunculuktur?


  Sonra hiç beklemediğim bir şey oldu. Dr. Kang gerçek kimliğini açığa vurarak fünyeyle çıktı. Ay varya nasıl diken üstündeyim bu sahnede anlatamam. Ama dedim ki patlatmaz fünyeyi, tehdit eder millet yerine geçer. O sırada salak Gwangtae aradan sıvışınca fünyeye basmasın mı? Pat diye ses ve ekran kararır, bölüm biter. Ben ağzım beş karış siyah ekrana bakakalırım. Çabuk üstüme 10.bölümü atın, çabuk diyerek yeni bölüme geçerim. 

10. Bölüm:


 Patlama sahnesinden sonra 10.bölüme ışınlanmıştım. Yurdu havaya uçururuz diye milleti korkuttukları fünye bu muymuş dedim. Eeee kimseye bir şey olmadı? Eee bari ayıp olmasın bir kişi yaralanmış olsun diye senarist kurban olarak Eung Cheol'u seçmiş. Valla dizi boyunca bu çocuk kum torbası gibi işlev gördü, biri mi vurulacak Eung Cheol, bombs mı patlayacak Eung Cheol. Zavallım kulağından oldu ya, ben 2 kez orta kulak iltihabı geçirmiş biri olarak kulak çınlaması, ağrıması nedir çok iyi bilirim. O yüzden kulak konusunda empati yapmakta uzmanım. Benim kulağım bile o zaman öyle acı verdiyse bu çocuğun kulağı ne hale gelmiştir diye içim ezildi.


  Daha sonra Young Ro babasıyla uzaktan bağırarak konuşmuştu ya, o sahnede Ji Soo gerçekten güzel oynadı. "Abime güzelce veda edin. Kurtarın bizi, kimseye güvenemiyorum."demesi zaten üzücüydü. Kızın çekmediği kalmadı be! Ve o an hiç beklemediğim bir şey oldu. Gerizekalı Joo kıza ateş etti, o an tabi Soo Ho kızın üstüne kapaklanıp korudu, hatta kolundan yaralandı. O da kızın Süperman'i ne de olsa. Bir de şeyi fark ettim kızı kollayarak içeri girerken Joo ve doktorun onlara baktığını görünce bir anda kıza bağırarak kızması... Ödü kopuyor kıza karşı hislerini açığa serecek diye.

  Doktorun daha sonra kıza tokat atmasına uyuz oldum. Yo In Na, harbi burada tokat atarken bir pislik gibi davranmakta çok iyiydi. Ekrandan izlerken böyle uyuz oluyorsunuz. Soo Ho'nun da o tokatı izlemek zoruna gitti, yüz kasları kasıldı ama napsın işte kızı savunsa vatan haini ilan edilecek. Ay bir de Soo Ho'nun yüzünde hoşnutsuz olduğuna dair iz arar gibi bakıyor. Uyuz! Yalnız var ya ben bu tokatın rövanşını isterdim, içimde kaldı bak.

  Sonra Dr. Kang ile Soo Ho arasında ideolojik olarak çok güzel bir tartışma geçti. Soo Ho nihayet arkadaşlarının kendi ülkesi için değil de sürekli nefret biledikleri Güney Kore iktidar partisinin seçimleri kazanması için yaptıklarını bilseler ne düşünürlerdi diye sormuştu. Tabi Dr. Kang da şüpheleniyor ama kadın ANSP genel sekreterini parmağında oynatabilmek için 17 senemi verdim diyor. Bunu şunu benzettim. Benimde yüksek lisansı bırakasım geliyor ama 1 senemi ne zorluklarla ona vermiştim diye düşünüp bırakamıyorum. Kadın 17 senesini vermiş, bir anda fikir değiştirmesi çok zor. Çünkü bunu yaptığı anda bir hiç için hayatını harcadığını kabullenmiş olacak. Ama Soo Ho burada iyi dedi "Partimize olan sadakatimi mantıklı şüphelerimi bastırmak için kullanmayı bırak artık." Kadın kafasının çok yakınına ateş edince bile döndü ne güzel meydan okur gibi baktı. O  Aferin Soo Ho, böyle devam, yürü be!

  Ya şu yurt müdiresinin de çektiği nedir arkadaş! İlk bölümler çok gıcık oluyordum ama bu bölüm flashbackle kadına nasıl işkence ettiklerini gösterdiler. Çok kötü bir tehdit ya, izlerken tüylerim ürperdi. Baraja atmak nedir ya! O vasıfsız gerizekalıdan bu kadar cani çıkağını bilmezdim.

  Bun Ok'a ne demeli peki? Kuzeylilerin tarafına geçmesi yetmemiş gibi, aynı yurtta yaşadığı kızlara silah çekmesi, saçma sapan konuşması. Ay salak bir de havalı olcam diye gitmiş kırmızı puantiyeli elbisesini giymiş shshhsh. Ne mana? Bu kızda felaket bir aşağılık kompleksi var. Üniversite okumamasını kimsenin bunun yüzüne vurduğu yok, kendini kendi aşağı görüyor, suçu da millete atıyor. 

   Ve gelelim bölüm sonuna, Han Na'nın getirdiği ses kayıtlarını dinleyen Soo Ho sonunda büyük oyunu gördü, babasının ihanetini öğrendi ve "Ben bu oyunu bozarım." dedi. Yalnız burada verdikleri flashback içimi acıttı.
"Bizi götürürseniz karşılığını öderim."
"Ödeyecek misin? Nasıl?"
"Öl derseniz ölürüm."
   Tam bu sahnede "Vay Adi" dedim.Pislik adam küçkken Soo Ho ve kardeşini resmen böyle olaylarda kullanmak için yetiştirmiş. Bir gün kendi çıkarları için canlı kurban olarak kullanırım diye düşünmüş resmen. Bu sahne bana İçerde dizisinde Mert'in babam diye yere göğe koyamadığı Celal'in aslında onu kendi işleri için bir piyon olarak kullanması geldi. Benim de benzetmeler yakalamakta üstüme yok ha :) Ama Soo Ho nasıl üzüldü, hayal kırıklığı yaşadı di mi ya? Çok iyi veriyor duyguyu ya çok.

  En son sahnede Soo Ho'nun Doktor Kang'ın belinden silahı alması, ona doğrultması acaip yükseltti beni. Doktorun da donup en sonunda "gesekki" demesi shshhssh. Ya öyle kalırsın işte. Oh dedim işte şimdi başlıyoruz. Gang Mu ile artık aynı tarafta iş birliği yapacaklar, bütün dengeler değişecek diye yine aşırı yükselmiştim diziye. 

11. Bölüm

  Yav So Hoo diyor ki bizi para karşılığı satmışlar, Joo diyor ki zaten görevimiz başarısız olmuştu, kendimizi havaya uçurmamız gerekiyordu. Nasıl bir beyin yıkanmasıdır bu. Kardeş sen çok ölmek istiyorsan kendi başının çaresine bak da milleti öldürmeye kalkma bir hiç için.


  Tam Kuzeyliler kontrol altına alındı derken Bun-Ok'un salaklıkları çıktı karşımıza. Aşağılık kompleksi olan insanların eline bir güç geçmeyiversin işte böyle kendisine yapılanın 10 katı kötü davranır. Yahu Young Ro sana ne kötülük etti bugüne kadar da kızın kafasına silah dayadın, yazıklar olsun be, bu kadar mı kötüsün. Ama dedim ki tetiği çekemez herhalde, ona cesaret edemez. Gitti müdüre hanıma tetiği çekti ya. Yuh kız tam psikopat çıktı. İçi neyseki boşmuş. Birisi şu kızı bir güzel dövsün istedim. Şöyle evire çevire. Yazıklar olsun püğğğğ!

  Bu sahneden bir de şu çıkarımımız oldu. Soo Ho, kıza birini öldürmenin kolay bir şey olmadığını, ilk öldürdüğün kişinin hayaletinden kurtulamadığını söylerken demek ki o da böyle hissediyor dedik. Aslında üzülmemem lazım ama arkadaşlar Kuzeyli ajan olarak yetiştirilirken adam öldürmeyeni öldürüyorlar, ailesinden bile çıkarıyorlar acısını. Soo Ho bunu istemese de sürüklenmiş işte bu hayata. Flashbacklerden anlaşılıyor zaten. Herkes bizim gibi gül bahçesinin içinde doğmuyor ki, bizim iyi olmamız kolay. Önemli olan o şartların içinde iyi bir insan olarak kalabilmek. E çocuk zaten sorguluyor, rehineleri, hatta onu öldürmeye çalışanların bile hayatını kurtarmak için çabalıyor. Bu çocuk napsın daha?


  Yine bir flashbackle Dr.Kang ile Soo Ho'nun nasıl tanıştığını gösterdiler. Soo Ho'nun kızı uçurumdan çekip, dondurucu soğuktan korumasını görünce doktora da hak verdim şimdi. Kim olsa Soo Ho'ya aşık olurdu o an. Hatta bir an shipleyesim geldi ikisini ama dedim Young Ro'ya ihanet olur bu ahhaha vazgeçtim. Neyse bu sahnede doktorun eğer bir daha karşılaşırsak sana bunun karşılığını ödeyeceğim demesi istese de Soo Ho'yu öldüremeyeceğinden emin olmamızı sağladı.


  Ve gelelim Soo Ho'nun Yeong Ro'nun ona ilk görüşte aşık olduğunu anlattığı kaseti dinlediği sahneye. Ya bu sahnede Young Ro'nun yerine utandım, canım ya ne kadar safça açıklamış duygularını. Bir de bunları kaydederken utancından yorganın altından konuşması. Peki benim de izlerken yorganın altında olup triplere girmem ahahhaha. Soo Ho da içinde bulunduğu çıkmaz yolda ne kadar gösterebilirse mutluluğunu o kadar gösterdi. Ve o da ona bir kaset kayda aldı. Ben şu an bu yorumu final yayınlanmadan yazıyorum ve şu anki iç sesim bana bu kasetin finalde Young Ro'nun Soo Ho öldükten sonra dinleyeceğini söylüyor. Çünkü dizilerde hep böyle olur. Finali izledikten sonra gelip buraya edit yorumu yazmayı düşünüyorum. Soo Ho, ölme sakın tamam mı?
Finalden sonra edit: Allah kahretmesin ya! Kaseti çok güzel kaydetmiş Soo Ho bu arada, bir de ağlamış ya kaydederken ay kıyamam ya, gidem bir çikolata falan yiyeyim bari, serotonin salgılamam lazım.


  Joo'nun ağır sözlerinden sonra gerçekleşebilecek muhtemel kötü senaryolar moralini bozunca  Soo Ho'nun başını duvara dayayıp düşünmesi çok hüzünlü geldi. Düşünceler beynini kemirse de kendini herkese karşı hep güçlü ve dimdik göstermeye çabalıyor. Bak gitmiş kimsenin göremeyeceği kuytu köşede düşüncelere dalmış. Sanırım onu ilk kez bu kadar savunmasız gördüğüm için ekstra bir üzüldüm. 


  Ya sonra Young Ro'nun çocuğa kahve yapışına ne diyorsunuz? Adam öyle ya da böyle alnına silah dayadı, seni kullandı, zıkkım içsin derdim ben asdfghj. Neyse kız Soo Ho'ya fena düşmüş durumda, çok belli yani. O sahnede mesela diyor ki al iç bunu her şeyi unutursun, kızım önce sen iç bir beynini resetle. Bence senin daha çok ihtiyacın var. Sonra Soo Ho'nun o zaman sen de bunu unut diyerek minik bir buse verişi geliyor ekrana. Tabi Snowdrop tayfa aynı şu şekil. 

  Linç yiyebilirim belki ama benim o sırada düşündüğüm şey ne biliyor musunuz? Kızın iki gün önce abisi öldü ki abisini aşırı seviyordu. Travma üstüne travma yaşamışsın, önüne gelen kafana silah dayamış. Bize çok uzun zaman geçmiş gibi geliyor ama bütün dizi aslında birkaç günlük süreci falan anlatıyor.  Bırak daha dün onu kandıran ajanla öpüşmeyi, kahve bile ikram etmesi büyük bir olay bence. İşte o yüzden keşke senarist abiyi öldürmek yerine hastanelik etmekle bıraksaydı. Abisi öldüğü için benim kafa kızın şu an ağlamaktan başka bir şey yapamayacak durumda olması gerektiğine kayıyor. Çünkü acı çok taze daha. Ya birde zaten dizinin genelini düşündüğümde epi topu 2 haftalık süreci anlatıyor. İki haftada kurşunların önüne atlayacak kadar aşık olması bana abes geliyor. Ama böyle olmasa da diziyi kimse izlemezdi o da ayrı bir mevzu. 

12. Bölüm



  Bu bölüm hani gösterdiler ya nasıl Kuzey'de ajanlık eğitimi aldığını. Yuh dedim. Bu nasıl bir canilik be. Öldürmezsen öleceksin. O an empati yapmaya çalıştım da "Ama hayır ben yapamam, ben hayır, yoook." dedim. Yalnız Joo'nun hiç acımadan direkt karşısındaki kişiyi bıçaklayıp öldürmesi? Joo'dan başka ne bekliyorduk ki Soo Ho'yu da öldürmeye kalkmamış mıydı en nihayetinde? Bir şey dicem Soo Ho, hani Eung Cheol'ü öldürmemek için emire karşı koydu ya bence o ajanların içinde en zayıf halkalardan biri Eung Cheol'muş. Yurtta da zaten pek bir şey yaptığı yoktu yaralanmak dışında, e eğitimlerde de geride kalıyormuş. Bu çocuğu bence normalde böyle zorlu görevlere yollamazlardı.

  Yalnız aşçı kadının köstebek çıkmasına ne diyorsunuz, en son o tavukları böyle ima eder gibi çekmelerinden gerçi biraz belli etmişlerdi ama bu kadının  böyle arka planda hikayesi olacağını beklememiştim ama yazık ya kadın savaştan, tehditten, korkudan kafayı bozmuş.
 

  Son sahnede Young Ro'nun babasına haklı bir konuşma yapmasına şahit olduk. Babası çok bencilce ya, kendi kızı kurtulsun yeter kafasında, ulan yaşadığın evlat acısından pay biç be, biraz empati yap, bir senin mi çocuğun var? Young Ro'nun daha sonra Soo Ho'ya siper olması peki? Herkes yapmaz bunu, büyük cesaret. Hani Soo Ho, "Ben Superman'im, seni korurum" demişti de Young Ro'da "Seni kim koruyacak?" demişti, kimin koruyacağı belli oldu. Soo Ho'nun da sonradan nasıl hoşuna gitti ama değil mi? Hafiften dudağının kenarı kıvrıldı, ulan kız senin içi ölümü göze aldı be, sen hala beni seviyor ki beni korudu kafasından gülüyorsun.

13. Bölüm

   Young Ro'nun babasının vurulmasını görünce Tae İl' in sinsi planı karşısında bir afalladım. Bu adam en azından kızını korumak uğruna yurtta bomba patlatılmasına falan karşı çıkıyordu, şimdi ne yapacak dedim. Ortalık Tae İl'in olmayan vicdanına kaldı, yurttakiler ne yapacak diye düşündüm.

Güzel plandı

  Ki zaten çok geçmeden özel harekat yurda girdi. Elektrikler gitti, doktorun canlı bomba görevi görüp Tae İl'e duygu sömürüsü yapacağı aklıma gelmemişti. Bir şey diyim mi hani bu sahnede Doktor Kang saf masum kadın rolü yaptı ya, ben onun bu halini Yo In Na'nın daha önce oynadığı Touch Your Heart'taki rolüne benzettim. Ya bu kadın resmen öyle hafif rollerde harcanıyormuş he, böyle ciddi bir şeyler oynadığı zaman daha hoşuma gitti. Neyseki Tae İl salağı yemi yuttu da bu belayı da böylelikle def etmiş oldular. Valla ben özel harekat yurda girdiğinde bu kadar çabuk geri çıkacaklarını düşünmemiştim.


  Yalnız bu noktada bir şey demem lazım. Abi şu durumda bile bu salaklar ne yapıyor ya? Su katılmamış salak bunlar yeminle. İyi tokat yediler daha sonra ama shshshsh. İyi oldu size, bencillik yapmasaydınız.

   Doktor Kang, daha sonra Soo Ho'larla iş birliği yapıp dışarı çıkmaya karar verdiğinde iki arada bir derede kaldım. Ben bu kadına güvenemiyorum ya bir türlü, zaten yardım ediyorsa da Soo Ho'dan menfaat bekleyerek yapıyor bunu. Ya adam seni sevmiyor işte, başkasını seviyor, senle gelse ne yapacaksın. O değil de partimiz de partimiz diye tutturan doktorun Soo Ho'yla yeni bir hayat başlama söz konusu olunca anında partisini satması? Ay bir an korkmuştum Soo Ho, yurttakileri ve Young Ro'yu kurtarmak adına doktorun teklifini kabul edecek diye. Neyseki uzanan elini sıkmadı. 


   Peki ya falcının kuzey casusu çıkması? Ters köşeye bak sen, asla beklemiyordum. Sürekli bir 13 genç kız ölmeli mevzusu olunca ve dizide sürekli buna değinilince bu salak falcının salladığı şeye dedim herhalde olacak böyle bir şey. Çünkü senarist iki de bir bir konuyu hortlatıp duruyordu, K-dramada böyle mistik şeylere bayılır bilirsiniz. Neyse azcık sevindim, adam kehanet ortaya atmıyor diye.

   Gang Mu'nun Soo Ho'ya ihaneti peki? Yani şu an bu yazıyı yazdığım zaman diliminde 14.bölüm yayınlanmadığı için bilemiyorum ama şu anki aklımla ihanet ettiğini düşünüyorum. Yalnız Soo Ho'nun o yüz ifadesindeki duygu geçişine hayran kaldım ya. Aslında büyük bir hayal kırıklığı ve ihanet yıkıklığı içinde ama karşısındaki kişiye bunu çok belli etmek istemeyip öfkeli maskesini takınması ama bir yandan da dolan gözleri... Of çok iyi ya!

14. Bölüm


   Bu bölümün başı birlikte iş birliği yapmalarını sevdiğim Gang Mu ile Soo Ho'nun arası açılacak diye çok korkmuştum, neyseki aralarında hallettiler. Ama Soo Ho ne kadar gücenmiş yavrum ya gözleri dolu dolu içlenerek konuşması içimi acıttı. Bir de bunlar eskiden Polonya'da mı ne tanışmışlar ya aslında. Soo Ho da boş vakitlerinde hobi olarak adam kurtarıyor galiba :) Gang Mu da düşününce haklı Kang'ın geri gelmeyeceğini düşünmekte. Ama işte aşk insanı geri döndürür işte, çok sevindim telsizle bağlantı kurup Jang Han Na ile onu takip etmelerine gücendim demesine.

   Daha sonra Soo Ho ve Young Ro'nun normal insanlar olsaydık nasıl olurdu diye konuşması, Soo Ho'nun babasının aslında dahi bir müzisyen olması, Soo Ho'nun şarkı söylese nasıl olurdu diye hayaller kurmaları, birbirlerine yandan yandan bakışları... Of çok mu şey istiyoruz ya buradan kurtulup bu an gerçekleşsin istiyoruz ya, son 3 bölüme yaklaştıkça mutlu son mu mutsuz mu diye teoriler üretmekten beynimiz ağrıdı.

   Ay şu Bon-Ok'u biriniz bağlamayı akıl edebilir mi artık? Ortalıkta fink atıyor, bütün işleri mahvediyor, zaten bu kız müdire hanıma silah çekmiş, içi boş olmasa birini öldürecekti yahu. Yine gitti Kang'ı ispitlemeye çalıştı, Young Ro'nun ANSP müdürünün kızı olduğunu herkese yaydı.  


   Yeri gelmişken kızların Young Ro'ya trip atmasına değinelim. Ay bir yere kadar haklılar ama çok abarttılar, ulan bu kızın eline kaç kez kurtulma fırsatı geçti de arkadaşlarım bu haldeyken çıkamam dedi.  Ay ellerine geçse anında çıkmak için bir an arkadaşlarını düşünmeyip bencillik yapacak olan kızlar gelmiş burada Young Ro'nun üstüne gidiyor. Babasının suçu, kız ne yapsın?  Ağlattılar kızı be, üzüldüm ha. Neyseki Soo Ho'cuğumuz gerekli teselli işlemlerini üstlendi :)
  Bu bölüm Nam Tae İl pisliğinin metresinin ajan çıktığı ortaya çıkınca girdiği haller "Oh canıma değsin, oh." dedirtti. O gözlüklü şef pisliğini de hiç sevmem ama tıpkı ona yaptığı gibi ayağına vuruşu, onu tehdit edişi hoşuma gitti.
  Daha sonra ANSP müdürüyle yaptıkları konuşmada kaçış planı yapmalarına sevindim. Young Ro'nun babasına ne olursa olsun güvenmeyip Soo Ho ile arabaya binme planına da sevindim her ne kadar tehlikeli olsa da tek çıkış yolu bu gibi.

Arkadaşlar buraya kadar yorumlarımı hep finali izlemeden yazmıştım. 15. ve 16. bölümü diziyi bitirdikten sonra yorumluyorum, haberiniz olsun.

15. Bölüm


   Kuzeyli psikopat kadının Soo Ho'nun annesi çıkmasına şok oldum. Ya bu nasıl bir anne, gözünüzü seveyim, oğlunu öldürme emri verip durdu dizi boyunca. Twitter'da Seda Sayan Snowdrop yorumluyor editi yapmışlardı izlediniz mi? Bakın izlemediyseniz de gidin izleyin komedi, 100 kez falan izlemişimdir. Orada Soo Ho, çıkınca Seda Sayan "Senin annene de yazıklar olsun, annene de'" diye bağırıyordu ya ahahahahha o editi yapan kişi farkında olmadan cuk oturtmuş ya o kısmı. Valla aklıma hemen bu geldi, 2 saniye düzgünce şok olamadan güldüm. Ya bu Soo Ho'nun çektiği nedir ya gerçekten ama? Annesinin onu öldürme emrini vermesini öğrenince omuzları inik bir şekilde üzüntüden yürümeye çalışması, merdivenden destek alıp oturması gerçekten böyle izlerken üstüme bir ağırlık çöktü ya. Ne kadar kötü bir şey ya, düşünsenize öz anneniz bile ölmeniz için uğraşıyor. Gudubet kadın ya, suratsız şey. Kaç cepheyle birden savaşıyor çocuk ya, ay yazık ya of, dertlendim. Lim Ji Rok, tutuklandığı zaman annesi beni oğlumla vurmaya çalıştın ama beceremedin minvalinde bir şey dediğinde çok kapak bir cevap vermemiş miydi? : "Benim hatam, seni insan sandım." Bu kadın insan olamaz ya, kin nefret öfke insan bedenine girmiş, başka açıklaması yok. 

  Yaşlı yurt görevlisi, öncelikle senin Allah belanı versin ya! Ulan asla beklemiyordum böyle bir ters köşe. Ne biçim yurt ya burası, bütün köstebekler ajanlar toplanmış, başka işiniz gücünüz yok mu da öğrencilerin arasına sızıp duruyorsunuz ya siz. Ben de bu adama bakıp bakıp böyle bir adamdan böyle kötü bir oğlan çıkmış, yazık. Ay adam öyle bir korkunç yüz ifadesi takındı ki Sırlar Dünyası'nda psikolojinizi bozan travma izi bırakan kötü karakterler olur ya, tövbe estağfirullah korktum ha.


   Soo Ho, kolyeyi kıza yeniden taktı ya orada yeniden karşılaşırsak bana bunu geri verirsin demişti. Aynısını Young Ro yapmaya çalışıp kardeşinin atkısını vermeye çalıştığında bir daha karşılaşmayacağımızı sen de biliyorsun diyip kıza karşı soğuk durması üzücüydü. Soo Ho'nun böyle cool cool konuşup dışarı çıkınca derin derin nefesler alması yaramıza tuz bastı. Ya dedim senarist zaten akla gelen ilk seçenek ayrılmaları, yap bir şey bir farklılık olsun ya bıhtıh bıhtık.

16. Bölüm

   Ay arkadaşlar ağlamaktan başıma ağrı girdi ya, ateşim yükseldi, gerçek söylüyorum. Şu an bir daha elimi alnıma koydum ciddi ateşim var ya. Of var ya senarist bekledin bekledin kimseyi öldürmedin finalde mahvettin bizi. Kore'nin CİMER'i neresi ya, kadını şikayet edelim, psikolojimizi bozdu.

   Şimdi öncelikle Mandong şerefsizinin Eung Cheol'le Joo'yu öldürmesine geleyim. Eung Cheol konuşurken aniden vuruldu ya bir an şoka girdim, ya dedim zaten dizi boyunca hep başına gelmeyen kalmadı şimdi de ölecek mi yani. Okey dedim bari Joo ölmesin. Düşünün yani, yukarıda o kadar Joo'ya saydırmama rağmen dedim ki yazıktır günahtır. Onu da vurdu köpek ya. Son sözünün "Öldüğümü anneme söyleme" olması peki? Bir de cesetlerini bir çöp gibi denize attılar ya orada birkaç damla gözyaşı akıttım işte. Ah ahhhh....

   Daha sonra Mandong'un Soo Ho'yla silahlı sahnesi vardı ya... İşte burada senaristi eleştireceğim yani. Adam 30 yıllık ajan, kendi oğluna bile silah doğrultmuş, bir sürü kişiyi öldürmüş ya hani Soo Ho'nun iki konuşmasına hemen yumuşadı öyle mi? Üzgünüm ama gerçek hayatta böyle canilikler yapmış bir insan zamanla zaten duyarsızlaşır ve iki duygusal söze kanmaz ve adam kendini bir anda Soo Ho'nun önüne attı ve öldü ya! Çok saçma ama gebermesi iyi oldu, seni belki affedebilirdim ama o yoldaşları öldürmeyecektin, hadi yürü, ateşin bol olsun.

   Bir şey dicem ben son bölümlere doğru doktoru baya sevdim ya. Soo Ho ile vedalaşma sahnesinde de bir duygulandım, ne olursa olsun o da doğru yolu bulmuştu, her şeye rağmen Soo Ho'ya güvenip hayatını riske atıp yurda tekrar dönmüştü. Çok duygulu bakıştılar ya, her ne kadar Soo Ho ona aşk gözüyle bakmasa da doktora bence insan olarak değer veriyordu. Üzüldüm be! Yo In Na'yı da son görüşümüzdü, Soo Ho'nun kardeşine göz kulak olur ve güzel bir hayat yaşar umarım, ne kadar başarabilirse.


   Soo Ho, Young Ro tehlikede diye geri döndükten sonra hala bir umudum vardı biliyor musunuz? Akla gelebilecek ilk final Soo Ho'nun ölmesi olduğu için belki senarist ters köşeleri seviyor, bunda da herkesi şaşırtacak çiftçimize güzel bir son yazmıştır diye düşündüm. Hadi tamam yine kötünün iyisini yazar diye düşünmüştüm. 
Yurdun girişindeki ajanları etkisiz hale getirip Young Ro'yu kurtarmak için içeri dalmasıyla benim kalp ritmi bozulmaya başladı zaten. İzliyorum ama iç sesim sürekli " Lütfen ölmesin ya lütfen lütfen" şeklinde.  

   İlk yol ayrımına girdiklerinde Gang Mu ile kimin gidip kimin kalacağını tartıştıkları sahnede üzüldüm. Üstelik Gang Mu'ya o an samimi bir şekilde "Hyung" demesi ciğerimi dağladı. Çok net söylüyorum ben bu ikiliyi izlemeyi çok ama çok sevmiştim. Tabi o sırada Young Ro " Ande andeeee" diye ağlayıp bizi de endişelendiriyordu.

   Young Ro dayanamayıp yine yanına gitti çocuğun gidip kontrol ediyor bir yerinde bir şey var mı diye kontrol ediyor ya bizimki de üzülmesin diye çaktırmıyorum vurulduğunu, meğer 2 yerinden vurulmuş yavrum ya. Sonra çatı katına gittiler ya, çok ironik, her şey bir nevi o çatı katında yaşandı. Aşklarını filizlenmesi de, barışmaları da, ve travmatik ayrılıkları da. Ne çatı katıymış arkadaş ya. 

  Telsizle Nam Tae İl'i arayıp dedi ya baka şifresini sadece Young Ro ve ben biliyoruz diye. Ben salak gibi hala belki sırf bunun için adamı vurdurmaktan vazgeçer ne bilim hastaneye yatırır hani belki iyileşir diye saçma sapan senaryolar kuruyorum kafamda. 

   Tabi Nam Tae İl gelene kadar vurdular Soo Ho'yu. Of bir de o nasıl vurmak ya resmen seyircinin kalbini paramparça edelim diye kaç kurşun sıktılar.  Ya o halde bile çocuk hala Young Ro'yu korumanın peşinde.  Bak bu sahnede hakkını yemeyelim hem Ji Soo hem de Hae İn çok fena oynadı.  Ağlamamak elde değildi, ağladım. Soo Ho yerde yatarken eline de kaseti tutuşturunca belliydi böyle olacağı dedim. Zaten üstte de yazmıştım, saol senarist gerçekten çok şaşırttın ya saol gerçekten. 

   Soo Ho'nun kızı sürüklerlerken ki o son bakışı da çok fena koydu be. Eğer ölmek üzere olmasa ne yapar eder kızı alırdı onların eline bırakmazdı, işte bunu bilmek insanı kahrediyor. SUPERMANLER DE ÖLÜR arkadaşlar, malesef. Hae İn'de çok fena oynadı ya, bu kadar iyi oynanır mı insafsız, mahvolduk diyoruz sana.  Şakaklarım zonklamaya başladı ve başıma bir ağrı girdi. Ben bu sonu nasıl aşacağım tam olarak gerçekten bunu düşünüyorum. Sanki başka derdim yok gibi bir de buna üzülcem ya şimdi.  Pazar günüm mahvoldu be. Mr. Sunshine travmamın üstüne bir de bu eklendi iyi mi? 

   Ya ayrıca neden hep sonu ölmeli biten dizilerde erkekler kızları korumak için ölüyor? Neden ya? Ya bir de Soo Ho'nun herkesi kurtarmak için çok fazla fedakarlık yapıp en sonunda ölenin kendisi olması ben de "HAKSIZLIK YA HAKSIZLIK."diye bağırma isteği uyandırdı. Bak çok ciddiyim öleceklerse beraber ölsünler bu kadar acıtmaz ya. Young Ro, şimdi hayatta kaldı da ne oldu? Kızın annesi zaten ölmüştü, abisi öldü, babası hapse girdi, sevdiği adamı çok travmatik şekilde gözlerinin önünde kaybetti. Abi bu zaten yaşarken mezara girmek yani. O yüzden sevgili senaristler şu ölen kişiye "Güzel bir hayat yaşa" vasiyetnamesi yazdırmayı bırakın. Ne kadar güzel bir hayat yaşayabilir abi bu kız, biraz empati.


   O üzücü sonun sebeplerinden birine gelelim.  Düşününce her şey o aşçı kadının yüzünden olmadı mı? Düşündükçe çıldırasım geliyor ya, o başka yöne gidip bubi tuzağına basmasa bunlar olmayacaktı ve Young Ro'da dışarı çıkacaktı ve Soo Ho da ölmemiş olacaktı. Ama gıcık senarist Soo Ho'nun ölmesini kafaya koymuş bir kere, ne yapıp edip ölüm senaryosu yazacaktı onun için. Niye diyeceksiniz? Bana göre ölmesi kaçınılmaz değildi, çok büyük olayları atlatıp çok küçük sebeplerden öldü. Birincisi aşçı kadının başka yöne gitmesi, diğeri de Nam Tae İl'in olay yerine geç gelmesi. Gelince adamlara diyor ki hatta :"Silahları indirin. Kim ateş edin dedi size?" Abi siz bizim aklımızla alay mı ediyorsunuz? Madem öyle dizi boyunca nasıl telsizden talimat verdiyse, yine olay yerine koşup 2 dk geç kaldığı için Soo Ho öleceğine, telsizden direkt vurmayın diyebilirdi. Zaten şey de çok saçma, şimdi adamlar Soo Ho'yu delik deşik ettiler ya, Young Ro başında duruyor, ağlıyor, kıza bir şeyler söylüyor, ve öldüren adamlar da bir anlığına sanki sahnede yokmuş gibi takılıyorlar öyle. Ay ne hikmetse tam kızı da vuracaklarken Nam Tae İl geliyor. Çünkü Soo Ho'nun o an Young Ro'nun hayatı için kendini feda edip kahramanca ölmesi gerekiyordu. Ay sinirlendim bak. Boşu boşuna öldü çocuk ya.

   Müdire ve Bon-Ok'un mutlu mutlu gülmesi sinirimi bozdu, hayır ne var gülünecek. Ulan o yurdun travmalarla dolu her köşesi, bu uğurda ölenler oldu be, Bon-Ok'un her haltı yiyip en sonda mutlu olması çok sinirimi bozdu. Ben bu durumu hazmedemiyorum ya. Senarist cidden hep Bon-Ok'un tarafındaydı ya, zavallı Young Ro'nun suçu neydi be?  Bir de bu yetmezmiş gibi Young Ro'nun üvey annesi kasadaki tüm paraları alıp kaçtı. Manyak kadın, dizi boyunca 13 de 13 diye kafamızı ütüledi, kocasını yılan diliyle zehirleyip fitne fücur soktu araya ve paraları alıp yeni bir hayata açıldı öyle mi? Bu hikayede yanan Soo Ho oldu. 

   Bizim siyasi üçlünün hapise girmesi iyi oldu, beter olsunlar da ulan her şey boşu boşuna yaşandı farkında mısınız? Bunların hırsı yüzünden Soo Ho öldü be. Çocuk hiç uğruna öldü resmen ya offfff. Değdi mi ulan bunca çevirdiğiniz dolaba? Değdi mi he? Ben Soo Ho'ya ağlarken bunların eşleri de kocalarına ağlıyordu ya orada da ayrı bir sinir oldum.  

   Allah'a şükür bir çiftimiz kurtuldu. Bunlara da çok üzülmüştüm ben. Çok emek verdiler, çok çaba sarf ettiler. Hak ediyorlardı mutluluğu. Niye zamanında Gang Mu kızı terk etti diye merak ettim o da kızın babası yüzündenmiş. Bir ara bunlara da mutsuz son yazılacak sanmıştım. Bu arada nihayet şu Gang Mu'nun yüzünü saçı gözüne girmeden, yüzünü de akça pakça gördük. 

   Ve gelelim Young Ro'nun kaseti dinlediği sahneye. Roma Kafe'ye gidip anılarımızı depreştirmişti. Ve o içinde Soo Ho'nun ne dediğini merak ettiğimiz ses: " Young Ro, seninle Roma Kafe'sinde tanıştığım zamanı hatırlıyorum. Kibrit kulesinin çökmesini önlemek için ellerini uzattığını gördüğümde dürüst olmak gerekirse o zamandan beri sana karşı hislerim var. Ben eğer sıradan bir genç adam olsaydım o gün sana çıkma teklif ederdim. Sonra bir çift olurduk, değil mi? Seninle lunaparka gitmek, film izlemek, seninle uzun zaman geçirmek istedim. Nasıl yanında kalmaması gereken biri oldum? Ama ben asla seninle tanıştığıma pişman olmadım. Buz gibi yüreğime çiçekler açtıran Young Ro. Gerçekten teşekkür ederim. Ben gidiyorum ama ben... Ben seni sonsuza dek hatırlayacağım. Eung Young Ro. Seni seviyorum. "
Ya arkadaşlar, çok hüzünlü ya, niye böyle oldu ki şimdi. Snowdrop'un neden dizinin adı olduğunu şimdi çok daha iyi anladık. Kışın açan çiçek olmasını başka manalarda yormuştuk ama meğerse Soo Ho'nun buz gibi kalbinde çiçek açtırmasına atıfmış. 

   Sonra da hayali olarak Soo Ho'nun Young Ro'ya şarkı söylediği sahneyi koymuşlar. Zaten en güzel sahneleri hep hayal yapın tamam mı? Dans sahnesi de hayaldi, Soo Ho'nun şarkı söylemesi de. Yok yok bu çifti benim başka bir evrende en güzel halleriyle izlemem lazım. Yoksa bizim terapi masraflarını karşılasınlar ya. Bunu başka türlü aşamayız. Bu arada Tumblr'dan öğrendiğime göre son sahnelerde gösterilen şu kağıt uçağın üstünde Soo Ho'nun "Seni özledim, yeniden iletişim kuracağım seninle." yazdığı söyleniyor. Korece bilmiyorum, ben onların yalancısıyım. O zaman da insanın aklına şu geliyor: "Ne zaman? Mezara girince mi?"


   Evet, sözün bittiği yerdeyiz, bir dizi yorumunun daha sonuna gelmiş bulunuyoruz dostlar, bu da böyle bir yolculuktu işte. Vaktinizi aldığım için hakkınızı helal edin.
Kendinize iyi bakın, her şey gönlünüzce olsun.
Hoşçakalın!
 Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.

11 yorum:

  1. Sonuna kadar okudum galibiyet benimdir . Gerçekten benide çok fena etkiledi o final, belkilerle bitirdim diziyi . Keşke instagramdan spoiler yemeseydim daha merakla izlerdim diziyi =\

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben de çoğu olaydan spoiler yedim, yemeseydik çok daha merakla izlerdik.

      Sil
  2. Yaaaa nie böyle bitti ki mutlu sona çok ihtiyacım vardı. Diziyi bitirir bitirmez geldim yorumunu okumaya her söylenmene katılıyorum boşu boşuna öldü çocuk. Yilar önce Lee seung gi nin bi dizisi vardı the king 2 die oradaki asker çocuk ölünce yıkılmıştım. Hala unutmadım. Bu da yeni travmam🤦‍♀️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle ya pisi pisine gitti, hepimizin ortak travması.

      Sil
  3. Selam, Penthouse dizisini izlediyseniz onu da yorumlamanızı çok isterim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, izlemeyi düşünmediğim bir dizi açıkçası, gözüm kesmiyor o kadar entrikalı bölüm izlemeyi

      Sil
  4. Şu Wattpad'e atıf yaptığın yerleri okudukça bana bir gülme geldi ve geçmişe gittim hatta acaba aynı lisede mi okuduk ki diye düşünmeden edemedim :D Biz de 3-4 kişilik arkadaş grubu olarak Ediz aşığı Yabancı mağdurlarındandık. O kitaba bölüm gelsin diye nasıl beklediğimizi hala unutamam. Bölüm geldiği zaman hemen okuyup sınıfta yaptığımız o heyecanlı yorumlar ve tartışmalar anılarımda. Kitabı çıkmıştı en son arada bakıyorum hala bitmiş mi serisi diye ama sanırım hala bitmemiş. Kısacası demem o ki yalnız değilsin ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahhahah yalnız olmadığımı biliyordum, kim bilir o zamanlar kaç lisede böyle bir durum yaşanmıştır. Biz üniversiteyi bitirdik hala üçüncü kitap yok yalnız, en son editör aşamasında diye duydum.

      Sil
    2. Aynen ya ben de bakmıştım geçenlerde 3.kitap kaç yıldır çıkmamış sonunda ne olacak acaba diye merak ediyordum ama yazar bile unutmuştur konuyu artık kaç yıl oldu Allah bilir :D

      Sil
  5. Sinirlerim çok bozuldu.Kötü karakterlerin hiçbiri nerdeyse hakettiği sonu almadı. Olan en çok Young Ro'ya oldu. Oysa ki dizide en haketmeyen insandı. Abisi öldü babası hapise girdi ve en kötüsü sevdiği adam gözlerinin önünde öldü. Ve kesinlikle korede diziye bu kadar eleştiri gelmeseydi farklı bir son görebilirdik.

    YanıtlaSil
  6. snowdrop Dizisi izlenmezmiya gerçekten mükemmel bir dizi.

    YanıtlaSil