19 Şubat 2017 Pazar

The Legend Of The Blue Sea Dizi Yorumu


  Herkese Merhabalar!
  Ben şu sıralar biten güzel bir dizinin ardından düşülen o boşluktayım. Başlıktan da anladığınız üzere o dizi : The Legend Of The Blue Sea. Bitirir bitirmez çok güzel bir şekilde yorumlamak istiyordum ama bunu nasıl yapacağımı bilemediğim için bu yorumu erteleyip duruyordum. Artık bir yerden başlamalıyım diyerek kolları sıvadım. Umarım dizinin hakkını verebilecek bir yorum olur.

Diziye Nasıl Başladım?



Moon Lovers’ı izlerken dizinin bitiminde bu dizinin fragmanlarını görmüştüm. Açıkçası dizi fragmandan izlediğim kadarıyla saçma gelmişti. Üstelik Lee Min Ho’nun fanatik hayranlarının olması, tek bir dizisini izlemediğim halde adamdan istemsizce soğumama sebep olmuştu. Fragmandan başrol kadın oyuncu da klasik şapşal kız tiplemesi gibi gözükmüştü. Şu an diziyi izledim ve bu eski düşüncelerime gülüyorum ya neyse...

Youtube’da W’nun ostlarını dinlerken önerilerde Yoon Mi Rae’nin bu dizi için yaptığı şarkıyı gördüm ve tıkladım. Şarkı o kadar hoşuma gitti ki telefonuma indirdim. Sonra merak ettim diziyi ve izledim. İzleyiş o izleyiş! O kadar beğendim ki 3 kişinin daha izlemesine vesile oldum. Hemen o şarkıyı buraya koyuyorum. Diziyi izleyip izlememek size kalmış ama bu şarkıyı mutlaka dinleyin.

               

  Bizene senin nasıl izlediğinden diyorsanız sakin olun şimdi diziden bahsedeceğim.
Dizinin Konusu
Dizi aslında iki farklı hikaye üzerinden ilerliyor. Bu hikayenin biri geçmişte biri ise günümüzde geçiyor. Bunların ortak yanı aynı kişilerin farklı zamanlardaki yaşamları. Biz buna kısaca reenkarnasyon diyoruz. Eski yaşanmışlıklarla paralel olayların meydana geldiğini izliyoruz. Dizideki fantastik kısım bununla da sınırlı değil. Bir denizkızıyla bir adamın masalsı aşkına tanıklık ediyoruz. Aslında böyle yazınca konu biraz fazla hayal ürünü geliyor. Hatta bende de olduğu gibi ya bunlar da amma coştular bu da izlenir mi diyebilirsiniz. Ancak izleyince aslında ne kadar tatlış bir dizi olduğunu anlıyorsunuz. İzlemek gerçekten başka oluyor.

Dizinin Oyuncuları

Jun Ji Hyun/ Shim Cheong


  Şu ana kadar izlediğim Kore dizilerinde gözlemlediğim kadarıyla hep esas erkek ön plana çıkıyordu. Hatta kadın karakter biraz saf gibi davranıyordu. Niye hep böyle diye düşünürken Shim Cheong’la tanıştım. Öncellikle bu karakteri oynayan kadının oyunculuğuna hayranım. Safı oynayıp saf olmamak diye buna derim. Mimiklerine bayıldım. Kadının sadece tek bir bakışı bile gülmeme sebep oldu. Başkası oynasa herhalde bu kadar sevemezdim. Zaten güzelliğine ayrı bir hayran kaldım. Şu ana kadar izlediğim en güzel Koreli oyuncu olduğunu söyleyebilirim. Kendisini  o meşhur My Sassy Girl filminde izleyip hayran kalmıştım. Bu dizide ilk başta ikisinin aynı oyuncu olduğunu anlamamıştım. Google’da araştırma yapınca fark ettim ve bu durumu çok sevdim. Kadın resmen efsane...



  Shim Cheong aşırı salak anlamına gelen bir ad olsa da aslında kızımız bir denizkızı olduğu için karadaki yaşama dair hiçbir şey bilmiyor. Haliyle de insanlar tarafından salak yahut deli olarak algılanıyor. Ancak denizkızı olmanın bazı avantajları da var. Mesela bir şeyi çok çabuk öğreniyor. O kadar güçlü ki bir vurdu mu adeta adamı yere seriyor. Çok çabuk iyileşiyor. Ağladığı zaman gözlerinden değerli inciler akıyor. Ve en önemlisi de insanların hafızasını silme gücüne sahip. Shim Cheong beni neredeyse her sahnesinde kahkahalara boğdu. Yemek yeme şekli, her daim aç olması, Tv dizilerinde gördüğü her şeyi uygulamaya çalışması, tuhaf arkadaşlıkları, komik ama güzel kıyafetleriyle beni benden aldı.

Heo Joon Jae/ Lee Min Ho



   Bu dizi sayesinde Lee Min Ho’yu ilk defa izlemiş oldum.  Son izleyişim olmayacağını söyleyebilirim.  Bir Jun Ji Hyun performansı yoktu ama onun da oyunculuğu bayağı iyiydi.  İlk dizilerine nazaran daha da bir gençleşmiş, daha yakışıklı olmuştu. Oynadığı Heo Joon Jae karakterini de bayağı sevdim.
   Heo Joon Jae küçükken annesinden ayrılmıştır. Babasının yeni eşi ve üvey kardeşi yüzünden babasıyla iyice arası açılınca genç yaşta evden kaçmıştır. Tek başına annesini ararken bir dolandırıcı olmuştur.  Neyse sadece kötü insanları soyması da tesellim olsun. Dizinin başlarında hipnoz yeteneğini kullanması farklılık açısından bence hoştu ama neden ileriki bölümlerde hipnoz olayı es geçildi anlayamadım. Heo Joon Jae hakkında aslında yazacak çok şeyim var ama farklı başlıklar altında onlara yer vermeyi düşünüyorum.


Nam Doo



   Joon Jae’nin dolandırıcı abisi Nam Doo kelimenin tam anlamıyla bir paragöz. Para neredeyse o oradadır. Tüm kötü özelliklerine rağmen izlemekten çok zevk aldığım bir tiplemeydi. Etrafında dönen olaylara aslında mantıklı yaklaşımları ama komik tepkileri vardı. Adamın konuşma şekli bile başlı başına komikti. Dizinin son bölümlerine doğru kendisinin hain olma düşüncesi beni çok sinirlendirmişti. Seyirciyi ters köşe yaparak kalpleri bir kez daha fethetti. Yalnız bu adamla arkadaş olan yaşlanmaz. 


 Senin prensiplerini yerler.





Tae Oh



  Hackerlığın kitabını yazmış olan Tae Oh, bu temiz yüzüyle, saf kalbiyle, utangaç tavırlarıyla beni benden aldı. Aslında bir dolandırıcı olmasına rağmen şirin tavırlar göstermesi çok güzel bir tezatlık oluşturmuştu. Utanınca gözlerini kırpıştırması, başını önüne eğişi, konuşamaması adeta Tae Oh'un imzasıydı. Umutsuzca Shim Cheong’u seviyordu. Buna rağmen hiç bir entrika çevireyim de Joon Jae’yle arasını bozayım derdi olmadı. Çünkü neden? O böyle şeyler yapmaz. Yapsa yapsa Joon Jae’ye elektrik çıkartan kötü bakışlar atar. Cha Si Ah’la arasındaki yanlış anlaşılmalar da diziye ayrı bir komiklik kattı. Son bölümde birlikte bir sahnelerinin olmamasını esefle kınıyorum.

Dizi Hakkında Genel Yorumum

  Daha öncede belirttiğim gibi diziye fragmanlardan gördüğüm kadarıyla ön yargılı yaklaşmıştım. İlk bölümü de zaten beğenmemiştim. İzlediğim dönem boş zamanlarıma denk gelmese izlemeyi bile bırakabilirdim. Belki daha sonra güzelleşir umuduyla izlemeye devam ettim. 2. Bölüme kelimenin tam anlamıyla bayılmıştım. Aksiyon sahneleri, o koşuşturmalar, dövüşler, bisikletli kovalamacalar, kızın konuşmaya başlamasıyla bölümün nasıl bittiğini anlamadım.


   3.bölümde ise denizkızının hafıza silmesine çok sinirlenmiştim. Çünkü hafıza silinmesi olaylarını hiçbir dizide sevmiyorum. Yaşanan her şey boşunaymış gibi geliyor. Neyse kızın tekrar Joon Jae’yi bulma aşamasını izlerken bayağı eğlendim ki bunu ikili sahneleri olmadığı için sıkıcı olacağını düşünmüştüm. İkisi tekrar buluşunca zaten dizi o kadar güzelleşti ki bölümleri ardı ardına devirmeye başladım. İzlerken şekilden şekile girmeler mi dersin, kahkahalar mı dersin...

Diziyi izlerken ben (temsili değil)

   Aslında düşününce dizinin öyle ahım şahım bir konusu yok. Hele geçmiş kısımları bana göre çok sıkıcıydı. Bitse de günümüz kısmına gelsek modundaydım. Geçmişin tek etkisi günümüzde olacak olayları etkilemiş olmasıydı. Ancak oyunculuklar çok iyi olduğu için konu süper olmasa bile dizi kendini izlettiriyordu. Çok durağan bir konusu olsa, sadece Joon Jae’nin evindeki yaşantılarını, hep beraber masada yemek yemelerini izlesek bile sıkılmazdım. Fangirllük gözümü kör etmiş olabilir ama bazı şeylerin de elbet farkındayım. Son bölümlere doğru olaylar Joon Jae’nin babası üzerinden dönünce denizkızının arka planda kaldığını ve eski bölümlerin tadını vermediğini düşünüyorum. Ayrıca son bölüm istediğim gibi bitse de olması gereken bazı sahnelerin eksik olduğunu da düşünmekteyim. Özellikle finalden bir bölüm önce çok gereksiz bir olay yaşandı. Hadi deniz kızının gitmesi gerek, giderken neden bütün güzel anıları sildi ki herkesten? O kadar sinir oldum ki anlatamam. Hani hatıralar acı verse de silinmemeliydi? Resmen dizi kendiyle çelişti.



Diziye Dair En Sevdiklerim

Joon Jae’nin evi


  Herhalde benimde böyle bir evim olsaydı ben de Joon Jae gibi her fırsatta benim olduğunu vurgulardım. Eve bayıldım. Her zaman merdivenli evlere bir zaafım vardır ama buradaki tasarım hayallerimin evinden bile daha güzel. Öyle bir kişinin yaşadığı kocaman bir evden ziyade yeterli büyüklüğe sahip kalabalık bir ev olması çok güzeldi. Hele de Shim Cheong’un kaldığı gizli odada bir ömür geçirebilirim. Şüphesiz ki bu evin tasarımı böyle olmasaydı senaryoda bile değişiklikler olurdu. Son olarak lütfen şu cümlemi içtenlikle okuyunuz: Allah’ım lütfen bu blog sahininin de böyle güzel bir evi olur. Amin!




Joon Jae'nin Burası Benim Evim Demesi

  Adam başa kakmakta oldukça haklı ki sebebini bir üst maddede yeterince belirttim. Bu replikler beni benden alıyor. Dizinin olmazsa olmaz repliği... O zaman sizleri kusturacak kadar replik koymalıyım.








Anneme neden hep bana iş veriyorsun dediğimde

Başına taş düşmüş olmalı


Arabada beş evde on beş

Shim Cheong'un Serseri Serbest Stili

 

  Karaya vurmuş bir denizkızı zengin bir semtin çöpünden kıyafet bulup giyiniyor. Gerçi takıp takıştırıyor desem daha doğru olacak. Ancak kızımız o kadar güzel ki o uyumsuz kombinde bile bir uyumluluk var. İşte ben buna Cheong'un serseri serbest stili diyorum. Başkası giyse bu kadar yakışmaz. Kadının pijamalarında bile gözüm kaldı. Pijama! Elbette yeri geldi özenli giydi ama ben çöpten giydiklerine ayrı bayıldım. Özellikle giydiği paltolara aşık oldum. İnternette giydiği kıyafetleri yayınlamışlar ama evimi satsam anca alabiliyorum. Orası nerenin çöpü, adres verin yahu.



Joon Jae’nin Kıskançlıkları




  Yine bu kıskançlık sahneleri de oldukça komikti. Hele de kızın saflığını kullanarak kıskanmamış gibi davranıp kıskanması ve hatta bilmeden kendini bile kıskanması çok komik sahneler ortaya çıkardı. Yeri geldi Tae Oh’u bile kovaladı be... 







Tae Oh'un Kıskançlıkları



  Hazır Joon Jae'nin kıskançlıklarından bahsetmişken Tae Oh'un kıskançlıklarından bahsetmezsem olmaz. Böyle bir kıskanma şekli yok arkadaşlar. Joon Jae'ye attığı kötü bakışlar ve arkadan gelen bir elektrik sesi efekti ile beraber çok tatlı sahneler izledim. İkisini kıskanınca bir de odasına gidip kapıyı çarpması var. Hoşuma giden bir başka ayrıntı ise kıskançlıklarına yenik düşüp esas çifti ayırmaya çalışan 2.adam rolüne hiç bürünmemiş olmasıydı.





Dolandırıcı Ekip



  Bu ekibe de her bir üyesine de her bir operasyona da hayranım. Bu 3’lü dolandırıcı tayfanın hepsinin belli yetenekleri ve karakteristik özelliklerinin olması ortaya çok eğlenceli bir ekip çıkardı. Dolandırma sahneleri o kadar eğlenceli ama bir o kadar da profesyoneldi. Yazım kötüye teşvik gibi oldu ama dizi olduğu için böyle diyorum. Bu yazdıklarımı evde denemeyin arkadaşlar.

Deniz Kızının Arkadaşlıkları



  Anormal bir kızın normal arkadaşlarının olmasını beklemiyordum elbette. Biri evsiz orta yaşlı bir kadın biri daha ilkokul öğrencisi ama çok güzel bir dostlukları vardı.  Hepsi de birbirinden tatlı olan bu kişilerin üçlü arkadaşlığını da izlemek çok güzeldi.







Bölüm Bitiminde Sona Koyulan Sürpriz Sahneler



  Dizideki bu taktiği çok beğendim. Şöyle ki bölüm aslında bitiyor ve bölüm bitiminde 1 dakikalık bir sahne gösteriliyor. Aslında bu kısa sahneler dizinin akışında gösterilmeyen ya komik ya şaşırtıcı bir sahne oluyor. Bu sahnelerde çoğu kez “Ya inanmıyorum çok tatlı!” diyerek kendimi yerlere savurduğum doğrudur. Yalnız şunu yazınca kendimden soğudum. Ne saçma sapan hareketler bunlar ya!

Not 1: Neredeyse yazmayı unutuyordum ama yazılmayacak gibi de değil. Joon Jae'nin üvey annesi rolündeki kadın oyunculuğu ağlattı. Yalandan ağlama sahnesinde bile neredeyse gerçekten ağlıyor sandım.

   İşin hep komedi kısmından bahsettim ama gizemli gerilimli tarafını da üvey anne, oğlu ve katil oluşturuyordu. Üvey annenin oğlu ne kadar kötülük yaparsa yapsın altında yatan sebep sevilme ihtiyacı olduğu için körü körüne kötü bir karakter olarak göremedim. Hatta akıbetine en çok üzüldüğüm karakterlerden biri oldu.



Not 2: My Sassy Girl filminde beraber başrolü paylaşan Jun ji Hyun ve Cha Tae Hyun 15 yıl sonra ilk defa aynı yapımda yer aldı. 5 dakikalık bir sahne olmasına rağmen insana "Vay be zaman ne çabuk geçiyor "dedirtti . Gerçi geçen zaman Jun Ji Hyun'dan hiçbir şey götürmemiş. Kadın güzelliğine güzellik katmış.



   Aslında diziye dair bahsetmek istediğim daha çok detay var. Ancak kusura bakmayın ama yazmaya çok üşeniyorum. Ayrıca kelime tekrarına düşüp sizi sıkmak da istemiyorum. Çünkü bütün cümlelerin altında yatan ana fikir şu:” Bu dizi gerçekten çok komik.” Masal tadında eğlenceli ve romantik bir dizi izlemek isteyenlere öneririm. Son olarak buraya kadar üşenmeden okuyan siz saygıdeğer okuyucularıma ve tabiki bu uzun yazıyı aşırı derecede üşense de yazabilen kendime teşekkürler!

Yine bekleriz!

Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.


2 yorum:

  1. Şu an bu diziyi izliyorum çok güzel yrumlamışsın:)

    YanıtlaSil
  2. Umarim hayalindeki ev senin olur. Dizi tam bir sabah kusagi pembe dizisi. Cocuk yunan heykeli��

    YanıtlaSil