21 Kasım 2022 Pazartesi

Son Zamanlarda İzlediğim K-Dramalar: Little Women, Pachinko, Anna ve Dahası

Selam millet, 

Bugün 5 tane Kore dizisinden bahsedeceğim sizlere. Normalde bilirsiniz ben böyle toplu dizi yorumu yapmam, tek tek uzunca bir başlık açarım ama bu diziler hakkında uzun uzun yazacak bir his gelmedi içime. Beğenmek ya da beğenmemekle de alakası yok bunun. Diziler benim açımdan uzun uzun konuşmayı gerektirecek bir içerik taşımıyordu, ben de bunları toplayıp bir yazıda birleştireyim dedim. Bundan sonra hakkında uzun uzadıya iç dökmemi gerektirmeyecek diziler için böyle bir toplu yazı yazma kararı aldım, hadi bakalım. 

Yazıda yorumlayacağım diziler sırasıyla 

1. Little Women

2. Pachinko

3. Anna

4. Our Beloved Summer

5. Business Proposal

 Little Women Dizi Yorumu

En son izlediğim Kore dizisi olur Little Women. Aslında gerçekten ben daha böyle naif bir üç kız kardeş hikayesi bekliyordum ama alakası yoktu. Küçük Kadınlar kitabından esinlenilmiş diyor ama o kadar az benzerlik var ki yok denilebilecek kadar az. Gizem, entrika, kara para aklama, cinayetler, sırlar... Bu arada en fazla da zengin ve fakir çatışması vardı dizide. Ben bu yönüyle diziyi Parasite filmine benzettim. Aynı oradaki gibi dizi normal başlıyor ama bir anda fakir insanlar kendilerini zengin insanların hayatının tam ortasında buluyor. 

Dizinin çekimleri tam bir film gibiydi. Çekim açıları, kullanılan karanlık ama masalsı havası olan renk paletleri, kullanılan soundtrackler anca bu kadar olur yahu dedim. Sadece senaryoya değil çekimlere de çok özenilmiş. Oyuncular zaten iyi seçilmiş. İşin teknik kısmına baya uğraşıldığı belli oluyor yani. 

Senaryoya gelirsek ilmek ilmek işlemişler olayları... Absürt kısımlar da var mı var bence ama senaryo sana bunu olabilir bir olay gibi yutturmayı başarıyor. Kendinizi bir süre sonra olabilir ya neden olmasın ki diye kanıksamış bir şekilde bulabilirsiniz. Ters köşe olmaktan bihal oldum ben izlerken. Bir de başlangıçta hiç bu kadar zengin bağlantıların kurulacağını düşünmemiştim, en büyük ters köşe dizinin kendisi oldu benim için. Ben fakir üç kız kardeşin kötü zenginler karşısındaki dramı anlatılacak sanmıştım mesela. Ama bambaşka bir boyut açılıyor dizinin kendi içerisinde. Özellikle gittim dizinin senaristinin diğer işlerine baktım. Bunu yazan beyin başka neleri yazmıştır diye. Genelde film senaryoları yazmış ve Little Women yazdığı 2.dizi aslında. 

Karakterlere gelecek olursak kısaca:

Kim Go Eun'un oynadığı büyük ablanın bir anda büyük bir paraya sahip olunca girdiği haller ve sonlara doğru para sahibi olmak hakkında edindiği tecrübeler dizinin izlemesi zevkli kısmını oluşturdu. Süper iyi bir kız olmaması ve büyük abla olarak kardeşlerini düşünüp durması gerçekçi bir karakter yapıyordu onu. Ha bu arada kızın kara paranın üstüne konmaya çalışması, o para için başına gelmeyen kalmadıkça ama hala paradan vazgeçmedikçe "Knk bırak valla bak haram paradan kimseye hayır gelmez." diye içimden geçirmeden edemedim.:)

Ortanca kardeş, içlerinde en idealist olandı, hırsı ve azmi hayranlık uyandırıcıydı. 

Küçük kardeşe gelirsek, ablalarına olan nankörlüğü karşısında saçını başını yolmak istedim. Böyle kardeşim olsa ben döverdim ya galiba. Dayanamazdım yani kendince bir haller bir artistlikler... Kaç yıllık ablalarını birkaç yıl tanıdığı arkadaşına feda edecekti neredeyse. En sonda yaptığı hareket de olmasa bencil bu kız der geçerdim. Ay bir de sürekli mutsuz mutsuz ağlayacak gibi donuk durması yok mu ayy büyük ablan ne yapsın ölsün mü bir sensin di mi fakir olan?

Dizinin kötü zengin kadın ve adamı ayyyyy evlerden ırak yarabbim... Ama oyuncular o karakterlerin sinir bozuculuğunu yansıtmakta on numaraydı. İzlerken bu kadar uyuz ettilerse beni karaktere bu iyi bir oyunculuktur.

Wi Ha Joon'un oynadığı karaktere gelirsek... Neden bu karakter için Twitter'da bir tane bile " Söylenmedi hiç sana layık düşler" editi göremedim ben? Biri yapmıştır ama di mi ben görememişimdir, yapılmalı yani :) Aşırı karizmatik bir karakterdi ve üç kız kardeşin hayatını kaç kez kurtardı sayamadım.  Dizinin adeta joker karakteriydi. Adam girdiği sahneye ayrı bir hava katıyordu yahu. Bakın bu adamın başrol olması lazım artık. Ama kaliteli böyle içinde her şeyin biraz biraz olduğu güzel Kore dizileri olur ya, işte onlardan birinde iyi bir partnerle dizi çekmeli. Harcanıyor bu çocuk yan rollerde. 

Pachinko Dizi Yorumu

Pachinko, bizleri 1910'lu yılların Kore'sindeki insanların hayatına konuk ediyor. Mr. Sunshine izlediğimden beri Japonlar ve Koreliler arasında geçmişte yaşanan acı olaylar hakkında bilgi sahibi olmuştum. Pachinko'da bu durumu farklı bir pencereden bizlere gösteriyor aslında. Bir de o dönem Kore'nin hala eski yaşam tarzını yaşarken Japonların sosyokültürel alanda daha ileri olmasının altında ezilişleri, Korelileri aşağı görmeleri, dışlamaları yine bu dizide de geçmişe ışık tutuyor. Yaşananların kurgu da olsa gerçekliğe dayanması izlerken insanı düşündürüyor. Hatta dizi bittiğinde gerçekten bu dönemi yaşamış kadınlarla yaptıkları röportajların eklenmesinin iyi düşünüldüğünü düşünüyorum. 1900'lü yıllarda yaşayan  Koreli bir kadın olmadığım için Allah'a şükürler olsun. Gerçi genel olarak 1900'lü yıllarda bir kadın olarak doğmadığım için teşekkürler Allah'ım. Çok zor hayatlar gerçekten.

Diziyi ilk olarak merak ettiren şey Lee Min Ho açısından baktığımızda dizinin seçmelerine katılması oldu. Vay be diyor insan. Sen koskoca ünlü oyuncu git seçmelere katıl. Her ne kadar Lee Min Ho oynuyor bir bakalım diye diziye başladıysam da sonra Lee Min Ho faktörünün önüne geçenler şeyler oldu. İlk defa bir dizide esas kıza karşı onun tarafını tutamadım mesela. :) Karakteri çok şerefsiz bir adamdı çünkü. Ay ama geçmişi şöyleymiş o yüzden böyle falan filan, artık karnım tok. Her insan başına gelenleri nasıl içselleştirebileceğini seçme şansına sahip. A yolundan gitmek varken B yoluna sapıyorsan travmalarını bahane etmeyeceksin. Ama Lee Min Ho performans olarak baya çalışmış role o belliydi. Neyse izlediyseniz eğer anlarsınız. 

Aslında bu dizi bir Kore dizisi sayılmaz. Oyuncuları Koreli olan batılı tarzda bir dizi. Apple Tv dizisi olduğundan ötürü batı tarzı eklemeler bariz şekilde dizide görünüyor. Dizinin hedef kitlesi de Koreliler değil, uluslararası zaten. İşte bu yüzden aşırı severek izlediğim bir dizi olmadı. Çünkü ben Korelilerin sıcak samimi tarzda dizilerini daha çok seviyorum. Ama merak ederek izledim mi evet orası ayrı. Yani bir şekilde dizi sarıyor ama çok da bayılarak izlemedim. Dizi geçmiş ve günümüz arasında sürekli geçiş yapıyordu. Günümüz kısımlarını sevmedim zaten. Kim kimi torunu, çocuğu anlamak zaten bir müddet aldı. Sonra da günümüzdeki o hasta kızın triplerini izlemek baya bir baydı. Belki kitabını okuduktan sonra izleseydim çok daha bilmece çözmeye çalışmadan karakterler arası bağlantıları kafamda kurabilirdim. Dizinin uyarlandığı kitap zaten  Koreli bir ailenin birkaç kuşağı içine alan uzun bir göç hikayesini ortaya seriyor. Dolayısıyla geçmişle günümüz karakterleri arası bağlantı kurmaya çalışmak biraz izleme zevkimi sekteye uğrattı.

Geçmiş kısımları diziyi dizi yapan esas kısımlarıydı diyebilirim. Günümüz kısmı gelince of bir an önce geçmişi göstersinler diye içimden geçiriyordum. Dizinin 2.sezonu da gelecekmiş, açıkçası yollarını gözlüyor sayılmam. O zamana kadar kitabı okumayı düşünüyorum ama bakalım artık. 

Geçmiş kısımları Sunja'nın Hansu'nun çocuğunu taşıması adamın onu kandırdığı gerçeğiyle yüzleşmesi.. Sonra Isak ile evlenip onu çocuğunun babası olarak seçmesi... Açıkçası izlerken aklıma sürekli Selvi Boylum Al Yazmalım dizisini getirdi. Ay bu arada kimse kusura bakmasın ama Isak>Hansu. Isak'ı oynayan oyuncuda değişik bir karizma var, çözemedim tam ama garip şekilde aurası var adamın. Adama yakışıklı diyemem ama bir çekiciliği var işte.

Bu arada Pachinko, Japonya'da çok yaygın olan ve genelde Koreli göçmenler tarafından kullanılan langırt tarzı bir kumar makinesiymiş. Ben de diziyle birlikte öğrenmiş oldum. -gerçi bu bilgi başka nerede işime yarayacaksa- Bu dizide de pachinko bir metafor olarak kullanılmış. Devam etmek akla uymasa da artık geri dönülemeyecek, vazgeçilemeyecek bir yaşamı simgeliyormuş. Dizinin adı neden Pachinko diye benim gibi merak edenler varsa diye aydınlatmak istedim.

Anna Dizi Yorumu

Bu dizi bu listedeki en sürükleyici dizilerden biri diyebilirim. Bir bölüm daha bu son diye diye dizinin sonuna geldim, gözler tabi zorlandı biraz. Bakın Anna dizisi Avrupai tarzda olmasına rağmen Kore yapımı olduğunu hissettiriyordu. Mesela Pachinko dizisi öyle değildi. Bu yüzden Anna'yı Pachinko'dan daha çok sevdim.  

Nedense dijitale dizi yapıldığında artık dizilerin kalitesi yükselecek diye düşünürken tam tersi olduğunu görüyorum. Bu bizim ülkede de böyle Kore dizilerinde de böyle genelde. Senaryo ülkeden çok uzak, vasat, hatta zorlama, tek ekledikleri şey yatak sahneleri oluyor. Bu yüzden ben televizyon dizilerini dijital işlerden daha samimi buluyorum. Ama Anna hem senaryosunun ilgi çekici olması hem de açık saçık sahne olmaması ile dijitalde de güzel iş yapılabildiği bana gösteren bir dizi oldu. 

İzlerken dizi aktı gitti adeta. Şimdi ne olcak diye diye hemence bitirdim diziyi. Gerçekten son zamanlarda izlediğim dizilerin konularından da epey farklı olması da bunda etken oldu. Anna, işvereni olan zengin bir kadının kimliğini ve diplomalarını alıp etrafındaki herkese yalan söyleyerek kendisine zengin bir hayat inşa ediyor. Tabi bu yalanlarının bedelleri de oluyor. İzlerken bazen bu nasıl olabilir diye düşünüyordum, hiç mi fark edilmez bu sahte kimlik olayı diyordum. Ama sonra aklıma yıllar önce Müge Anlı'da erkek olup kendini çaldığı bir kadın kimliğiyle kadın olarak gösteren, sahte diplomayla yıllarca hastahanelerde hemşirelik yapan adamın olayı geldi. Adam sahte diplomayla Çapa'da çalışmış resmen. Anna'nın da kendine yalandan inşa ettiği sahte bir hayatı oluyor ve insanları buna inandırıyor işte. Yani evet olabiliyor malesef böyle şeyler.

Bir de Suzy'nin şimdiye kadar gördüğüm en iyi oyunculuğu bu dizideydi diyebilirim. Yüz ifadesindeki o bıkkınlık, tükenmişlik ve mutsuzluk bana çok iyi geçti ekrandan. Kınadığı o zenginlerin davranışlarını kendisinin de fark etmeden yaptığını anlaması, siyasetçi kocasından içten içe nefret etmesi, içinde büyük bir korkuyla yaşamasına rağmen sakin kalma çabaları, fakirken de zenginken de asla tam anlamıyla aradığını bulamayışını, o kadar güzel gösterdi ki Suzy. Böyle bir performans gerçekten beklemiyordum. Ayrıca bu dizi için en doğal hallerini bile göstermekten çekinmemişti. Ben onu hep çok güzel görmeye alıştığım için yadırgamadım desem yalan olur. Suzy kaş kalemi olmadan gerçekten başka bir insan gibi geliyor, bir kaş kalemiyle kız aşırı derecede güzelleşiyormuş onu fark ettim. Ama kız, rolü için güzel görünme çabasından ödün vermiş, herkes yapmaz bunu. Bizim dizilerde kadınlar makyajlı uyanıyor. Geçen Camdaki Kız'dan bir sahne gördüm de Burcu Biricik bildiğiniz rimel, ruj ve allıkla uyandı, sıfır şaka.

Our Beloved Summer Dizi Yorumu

Ya bu diziye ben uzun bir yorum yapacaktım ama malesef ağır mental çöküşümle çakıştı dizinin izlediğim zamanı. Dizinin fragmanını gördüğümde nefretle başlayan aşk, samimi bir gençlik atmosferi ve yakışan partnerler görüp heh dedim aradığım kan diye düşünmüştüm. Aslında dizi beni şaşırttı. Beklemediğim kadar ayrılık ve hüzün vardı. Kesinlikle beklediğim kadar iyi bir dizi çıkmadı. Bir bölüm seviyordum, diğer bölüm çok boş geliyordu. Bir iyi bir kötü bölüm şeklinde ilerliyordu dizi resmen. Ama kötü de diyemem ya, ortalamanın bir tık üstü ama bir tık.

Diziye dair çoğu detayı unuttum ama çoğu zaman Ung'un kız tarafından zamanında nedeni açıkça söylenmeden terk edildiği için çektiği acıdan, kıza hala aşık oluşu ama zamanında yediği kazığı da unutmayışından kalbim buruldu. (içimde fiziksel sancı hissettim, sıfır şaka) Ung'un içsel kırıklığını o kadar hissettim yani, harbiden üzdü orada beni. Ki bu ayrılık acısı duygusunu bana hissettirebildiği için kötü diyemiyorum diziye zaten. Kızın da zor bir hayattan geldiği için her daim gardını alan biri olmasını da anlıyordum. Çiftin esasında oldukça izlenebilir bir hikayesi vardı, sadece gidişat gereksiz dolambaçlı yollara girdi. Gereksiz şeyleri çıkarıp atsak çok daha iyi bir dizi olabilirdi. Mesela o sarışın ünlü kızı at gitsin, senaryoya ne katkısı var sanki.

Müzikleri de dizinin havasını yansıtan türdendi, onu da söyleyeyim.

Business Proposal Dizi Yorumu

Görücü usulü tanışıp aşık olma ya da sahte kişiliğe bürünüp bunu saklama veya evlilik için planlı falan gibi diziler beni sarıyor genelde. Evet biliyorum saçma ama napim. Her insanın bir zayıf noktası vardır, benimki de bu işte. Bakın utanç içinde izlediğim bir dizi. Hay Allah sizi kahretmesin bu ne biçim sahne demişliğim çok. Ama ben yemek yerken ses olsun eğlence olsun kolay izlensin tarzında diziler açıyorum. Hani bazen bunu ben niye izliyorum dersiniz ama izlemekten de kendinizi alamazsınız ya, tam olarak öyle bir diziydi. Sarıyordu. Ama özellikle dedenin kızı tuvalette sürekli bulup çıkması için darlaması, kızın terliği patrona fırlatması sonucu koca şirkette ebelemeç oynar gibi koşmaları, adamın kızı tanıyamaması falan aşırı saçmaydı ya. Göz devirmekten gözlerimin yuvalarından çıkmadığına şükretmeliyim. 

Bir de ben bunun önce webtoonunu okumuştum ve sonuna kadar okuduğum ilk webtoondu. O zaman webtoonu da beni hipnoz gibi bir şey etmişti, telefonu elimden bırakamamıştım. Dizisi de sardı. Ama webtoonun bazı yerleri değişmişti, keşke değişmeseydi dedim. Mesela webtoonda kız pembe bir peruk takıyor ve abartılı makyaj yapıyordu. Ne bileyim tanınması bir tık daha zor olur değil mi? Dizide adamın kızı tanımaması çok saçmaydı mesela.Ha bir de demişler bizim dizi azcık saçma ya içine tutkulu birkaç sahne ekleyek de azcık ilgi çekici yapalım.

Yemek yerken izledim ve çoğu yeri 2x'le geçtim. Azcık eğlenmiş olabilirim. 

Not: Bir de kızın nevresim takımında gözüm kaldı malesef. Bizim markalar bu desenlerde neden nevresim üretmiyor ya nidennnn? 

Hadi bugünlük de benden bu kadar,

Selametle!


3 yorum:

  1. Vaktimvarcansıkıntısı4 Mart 2023 19:44

    Rookie cops öneririm yeni izledim ve bence çok güzel ve komik bir diziydi

    Alchemy of souls öneriyorum , harika bir dizi. Fantastik dizileri çok severim, benim açımdan müthiş bir diziydi.

    YanıtlaSil
  2. little woman ha joon kanayan yaram cidden kafayi yedim o sonla yani nasil boyle bitebilir ikisinin sonu ya bide ha joon bugun kge ile foto atmis instaya
    business proposal eglenceliydi bence bende ckk begendim
    ayrica alchemy of souls izlemeni onermis biri bencede kesinlikle izlemelisin jae wook o kadar iyiydiki

    YanıtlaSil