Beyaz Gemi yıllardır rafımda bekler dururdu. Birkaç kez
başlayıp sıkıcı bulup hep başında okumayı bırakmıştım. Halbuki birkaç sayfa
daha okusam kitabın iç yüzünü okuyabilecekmişim. Kitabı hiç beklemediğim bir
şekilde çok beğendim. 160 sayfaya derin anlamlar sığdırılmış. Kitabın ana
karakteri anne babası tarafından terk edilip dedesiyle yaşayan bir çocuktur.
Adını bilmeyiz kitap boyunca... Bazı kaynaklarda çocuğun aslında Cengiz
Aytmatov olduğu söylenirken, bazılarında da çocuğun masum tüm insanları temsil
ettiği söyleniyor. Çocuk da dahil olmak üzere aslında her karakter bir değeri
temsil ediyor. Hayatın içinden karakterler var ve hayatın acımasız gerçeklerini
yüzünüze yüzünüze çarpıyor. Orozkul kötüdür, çocuğu olmadığı için hırsını
karısını döverek çıkarır. Güç onun elinde olduğu için insanlar onu sevmese de
gıkını çıkaramaz. Yaşını başını almış, saygı görmesi gereken iyi kalpli Mümin
Dede bile. Aslında bu kitap iyiyle kötünün mücadelesini anlatıyor. Peki kim
kazanıyor bu mücadeleyi? İşte bu kısmı tamamen
sizin bakış açınıza bağlı. Ben kitabı bitirdiğimde kötünün iyiyi ezdiğini ve
hayatta hep bu tür insanların kazandığını düşünmüştüm. Sonra yazar notunu
okuduğumda Aytmatov'un tam tersini düşünerek böyle bir son hazırladığını
öğrendim. Hani derler ya kitap okumak
size farklı bakış açıları kazandırır diye. İşte tam olarak bakış açınıza
göre değişebilecek türde bir son vardı.
"İnsanlar niçin böyle yaşıyorlardı? Niçin bazıları iyi bazıları kötüydü? Niye bazıları mutlu, bazıları mutsuz? Niye başkalarından herkes korkar da bazılarından kimse korkmaz? Niye bazılarının çocukları var, bazılarının yok? Niye bazıları başkalarına maaş verdirmeyebiliyor? Besbelli, en iyi durumlarda olanlar en çok aylık alanlardı. Ama dedesinin maaşı çok azdı ve herkes onunla alay ediyordu. "
Bir de şunu fark
ettim. Mümin Dede'ye gerçekten çok üzüldüm kitap boyunca ve şunu düşündüm: İyi
olmak bazen yetmiyor hayatta. Hakkını aramayı, kendisine saygı duyulmasını yeri
gelince hayır sesin, yükseltmesini de bilmeli insan... Bence genel olarak
dünyadaki iyi insanların sorunu bu: Pasif olmaları. Halbuki çocuk da iyiliği temsil ediyordu ama onunki pasif bir iyilik değildi. Peki bu noktada Mümin Dede'yi suçlayabilir miyiz? İnsanın sorumlulukları arttıkça, elini kolunu bağlayan nedenler oldukça içindeki iyilik pasifleşmeye başlamıyor mu?
Benim için her türlü iç burkan, çok hayatın içinden bir kitaptı. Zaten kitabın bütün etkileyiciliği de buradan geliyordu. Kitabın sonunda Cengiz Aytmatov'un "Beyaz Gemi Üzerine Gerekli Açıklamalar" başlıklı yazısını da mutlaka okuyun. Yazar çok güzel noktalara değinmiş.
Bunun dışında kitabın
dili ise akıcıydı. Doğa betimlemeleri çoğu yerde öne çıkıyor. Kırgızların
kültürel öğelerine sıkça rastlamak mümkün. Tarih dersinden hatırlayabileceğiniz
pek çok kültürel öğeye kitapta rastlıyorsunuz. Aytmatov’un kaleminden
etkileyici bir kitap okumak isterseniz Beyaz Gemi’ye bir şans verebilirsiniz.
Cengiz Aytmatov'un diğer bir çok eseri gibi "Beyaz Gemi" de daha önce beğenerek okuduğum ve tekrar okumak istediğim bir kitap. Kitap tanıtım yazınız için teşekkürler.
YanıtlaSil