28 Aralık 2019 Cumartesi

Uğultulu Tepeler – Emily Bronte | Kitap Yorumu


  Çok merak ettiğim ama uzun süre ağır gelir diye sadece okuyanların yorumlarını okumakla yetindiğim bir klasiği daha bitirdim. Uğultulu Tepeler'in yorumlardan dolayı kafamda hayal ettiğim kitapla alakası olmadığını fark ettim. Bir kere dilini çok daha okunması zor beklemiştim. Ancak çok akıcı bir dil kullanılmıştı. Bence Jane Eyre'den daha akıcı bir dili vardı. İlk başta okumaya başladığımda karakterler arası ilişkileri çözümlemekte zorlandım. Kim kimin nesi oluyor, aralarında nasıl bir ilişki var anlayana kadar biraz canım sıkılmadı değil. Ancak daha sonra kitaba kapıldım. 

  Uğultulu Tepeler'de en kısa tabiriyle Heathcliff ve Catherine arasındaki hastalıklı (bana göre) bir aşk anlatılıyor. Özellikle Heathcliff'i bu kadar saplantılı bir karakter olarak düşünmemiştim. Kitapta geçen olaylar kalabalıktan uzak iki çiftlik arasında geçiyor ve Heathcliff intikam hırsıyla bu iki aileyi mahvetmeye çalışıyor. Hiç kimseye kendi çocuğuna karşı bile Catherine kadar değer vermemesi beni şaşırttı.  Bir de üzerine gerçekten düşündüm. Acaba çocukken evlatlık olarak girdiği evde hor görüldüğü için mi böyle acımasız bir insana dönüştü yoksa tabiatı mı bu şekilde diye. En sonunda her ikisinin de böyle kötülükler düşünmesinde etkili olduğu kanısına vardım. İki bölümden oluşan ama işlediği hikayelerle benzer şeyleri anlatan bir kitaptı. Bir ara o kadar çok entrikalar döndü ki kendimi şu eski Brezilya dizilerinden birini izliyormuşum gibi hissettim açıkçası. Bu arada bazı diyaloglar, cümleler çok hoşuma gitti. Not almadan geçemedim o satırları. Bu kitap  gotik edebiyat sınıfına da giriyor. Evet, doğa çok kasvetli bir şekilde betimlemiş, insanın okurken üşüyesi geliyor. Sadece bu üşüme  hissini bana geçirmesi bile büyük başarı. Ancak Jane Eyre mesela çok daha gotik bence bu kitaba göre. Bronte kardeşlerin hayatı da çok ilgimi çekti. Hatta bununla ilgili bir film vardı, onu da izlemeyi düşünüyorum yakın zamanda.

6 yorum:

  1. Nedense bu kitabı sevemedim. Belki beklentim başka yöndeydi bilemiyorum. Evet hastalıklı bir aşk vardı ama karakterlerin kafalarının dikine gitmesi ve bunu bir çok karakterin yapması sinirimi bozdu. Belki okuyanlar pek takılmadı bu duruma ama benim baya dikkatimi çekmişti. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabın seveni kadar sevmeyeni de çok saydığın sebepler yüzünden. :)

      Sil
  2. Geçen gün elime alıp, daha sonra rafa geri koydum. Tereddüde düştüğümde kitap ile alakalı bir kaç yorum okumak, o kitabı okumamı kolaylaştırıyor. Spoiler sevmem ama ağır kitaplar için ön hazırlık iyi oluyor. Yorumunuz iyi denk geldi. ^^ Bu arada blogumda bir mim başlattım. Katılırsanız sevinirim.

    YanıtlaSil
  3. Keşke hoşuna giden cümlelerden birkaçını paylaşsaydın. Ben kitabı okuyalı çok uzun zaman oldu. Maalesef hiçbir şey hatırlamıyorum :-(

    YanıtlaSil