20 Aralık 2022 Salı

Hastayken Aşırı Duygusallaşmam | Garip Huylarım

 Merhaba arkadaşlar.,

  Aniden bunu yazmam lazım diyerek blogumun açıp kendimde özellikle son zamanlarda keşfettiğim bir özelliğinden bahsetmek istiyorum. Hastalandığım zaman aşırı duygusallaşıyorum ama normal bir keder hali değil, bazen hissettiğim bu hüzünden hıçkır hıçkır ağlama moduna geliyorum. 

  Şimdi kasedi başa saralım, aslında bu özelliğim çocukken var mıydı bilmiyorum ama anımsamıyorum. Ağlasam da hastalığın verdiği ızdıraptan dolayı ağlıyordum sanırım. Ancak şunu fark ettim hastayken zaten hassas olunca bütün dertlerimi düşünüp onları da aradan çıkarıp ağlamaya başlıyorum. 

  Ekstra olarak şunu fark ettim. Normal hayatımda kendim için ağlayamıyorum. Diyelim ki canımı sıkan bir şey var ve içim içimi yiyor ama gözümden yaş akmıyor. Aslında bir güzel ağlasam içimden o negatif enerjiyi atacağım ama ağlayamıyorum. Ama diyelim ki Youtube'dan bir video açıyorum, bir adam videoda kendi hayatını anlatıyor olsun, dramatik bir anısını anlatırken hemen ağlayabiliyorum. Bir film izlerken, dramatik bir kitap okurken, birisi üzücü bir şeyden bahsederken kolayca ağlayabiliyorum konu kendim olunca bu gözyaşı niye akmıyor diye cidden düşünüyorum. 

  Size bir anımı anlatayım bir gün dişim felaket ağrı yaptı ama felaket. Ölüyorum sanki, ağrıdan yerlere yatıyorum. Diş ağrım dalga dalga vücuduma yayılıyor ve kıvranıyorum iki büklüm. Bir diş doktoruna gittim, işte kadın sordu neden daha önce gelmedin diye. Ben de eski doktorun yaklaşımından dolayı bir daha dişçi koltuğuna oturmak istemediğimi tam anlatacakken sözün yarısında bir hıçkırık çıktı boğazımdan. Ben bir ağlamaya başladım ama nasıl içten içten ağlıyorum. Şey dermişim fenomen Karadenizli kız gibi: Beni bir ağlama tutti beni bir ağlama tutti. 

  Kendimi durdurmaya çalışıyorum, bir yandan da diş doktorundan ve teknisyenden çok utanıyorum. Onlar da kesin "Ne mana?" olmuşlardır o an. Ama asla durduramıyorum kendimi, freni patlamış araba gibiyim, ellerimi yüzüme kapattım hüngür hüngür ağlıyorum. Bir yandan da kendime kızıyorum ağlayacak bu zamanı mı buldun be kızım diye. Sonra beni, tanıdığı için diş doktoruna yönelten amcam o an da beni görmeye diş doktoruna gelmiş. Tam da ağlama krizine girdiğim o an. O da beni öyle girince " Noldu?" diye şoka girdi. Ben de hıçkırıklarımın arasında zar zor konuşarak " Amca git lütfen seni gördükçe daha çok ağlayasım geliyor." dedim. Bunu o kadar bebek gibi söylemiştim ki diş doktoru ve yanındaki yardımcısı " Yaaa" diyip başlarını yana eğip gülümsediler. Onların yerinde ben olsam ben de gülümserdim bu arada. Neyse amcam da  gitti o da beni öyle görünce duygusallaşmış, üzülmüş. 

  Diş doktoru da tatlı bir kadındı sırtımı sıvazlayıp " Bazen insan biriktirir biriktirir hiç beklemediği bir anda patlar, olur öyle, ben seni dışarıda bekliyorum, hazır olduğun zaman beni çağır." dedi. Bu öyle bir hal ki ağlamak istemiyorsun ama durduramıyorsun da. Bu arada böyle kendini durduramadan ağlama durumu bir kere olmuştu daha önce.  Bu da hatırladığım kadarıyla ikincisiydi. Bu arada diş doktorundan böyle bir inceliği de beklemiyordum açıkçası. Onlar dışarı çıktılar ben ağlamam bitince onları çağırdım ve gelip dişimi yapmaya başladı. Doktoru çok sevmiştim ama bana yabancı bir insan çok mahrem bir anımı görmüş gibi hissettirdiği için hep bir utandım ondan. Böyle sanki benimle ilgili görmemesi gereken bir şey görmüştü. 

  Neyse anneme anlattım olayı daha sonra, zaten belliydi senin ağlayacağın, sabah evden çıkarken bile duygusaldın dedi. Evet haklıydı, öyleydim gerçekten de. İşte ilk kez hasta olduğumda çok duygusallaştığımın dank ettiği an buydu galiba. O gün dişime kanal tedavisi yapılacağını öğrendim, ilk kez kanal tedavisi olacağım için internetten bir araştırdım, sonuçta bu ne demek dişin tüm sinirlerini öldürüyorlar, o orada sadece duruyor öyle demek. Evde yatağa yatıp "Dişim öldü." diye düşünüp ağladım biliyor musunuz? Evet evet yaptım bunu. Bilmem izlemiş miydiniz ama Age of Youth'un (Hello My Twenties) bir sahnesi vardır. Yoon sunbae'nin tırnağı düştüğü için içli içli ağladığı bir sahne. Tabi asıl olay tırnak değildir orada ya benim ki de o hesap.

  Sonra bir kere klasik bir soğuk aylarda hasta olmuşken yatakta yine bu zamana kadar yaşadığım ve o an yaşamakta olduğum üzücü şeyleri düşünerek kendimi koyvermiştim. Erkek kardeşimin bile önünde ilk kez o kadar ağlamıştım, o bile şok olmuştu. - Genel olarak insanların önünde ağlamazdım da ben. - Anneme: "Bu kıza ne oluyor?" demişti. Zavallı annem de o an karşımda çocuk susturmaya çalışır gibi sevimli hareketler yapıp, komik şeyler söylüyordu beni güldürebilmek için. Annemi soktuğum hal cidden. Tabi ben hiç susmadan sesli sesli ağlamaya devam etmiştim. 

  En sonuncusu da geçenlerde oldu. Yine bir yatağa düşüren hastalık yaşadım. Tüm vücudum dayak yemiş gibi ağrıyordu ve canım kaçmış gibiydi. Ben başladım yine dertlerimi düşünmeye. " Zaten başımda şöyle de bir dert var, bir de şunu halletmedim daha, ben nasıl bunları aşacağım, heh bir de hastalandım napıcam şimdi, hastaneye bile gidecek gücüm yok, ben nasıl gidicem doktora." Bana bir şeyler bastı yine. Bir güzel ağladım yine. 

Edit: Bu yazıyı uzun zamandır taslaklarda bekletiyordum ve şu an yine hastalanıp yine bünyeme duygusallık yüklendiğinden dolayı birkaç ekleme yazıp paylaşmak istedim. Evde yalnızken hasta olmak da ekstra duygulanmama sebep oluyor şu an. Yok gerçekten ben anladım yalnızlık uzun süre benim bünyeye iyi gelmiyor. Telefon açıp anneme ben hasta oldum diyip nazlanmak istedim. O da uykusundan uyanmış: "Aramayan kız, aradı."dedi. Gerçekten çok sık aramam bu arada. Neyse hasta nazımla birlikte tamam ben kapatayım o zaman bay dedim kapattım. Sonra ıhlamurumu içerken bir yandan da yine ağladım ama usul usul bu sefer. Biliyorum şu an gereksiz bir triplere giriyorum ama içimden geliyor inanın. Şu an her şeye ağlayabilirim, öyle bir moddayım. 

  İşin tuhaf yanı, ağladıktan sonra bir ferahlama da geliyor. Sanırım kendime ağlayamadığım tüm zamanların acısını en hassas dönemlerinden biri olan hastalık anında daha fazla içimde tutamıyorum ve dışarı atmaya başlıyorum.

  İşte böyle dostlar, kimi insan hastayken çocuklaşır, kimisi çok huysuzlaşır, kimisi çok naz yapar. Ben de işte hastalanınca çok duygusallaşıyorum ve en ufak bir şeye bile ağlayabiliyorum. 

Öyle bir içimden geldi, burada kalsın bu yazı dedim. 

Sağlıcakla kalın.

2 yorum:

  1. Hastalanınca huylarımız değişir ve çocuklaşırız. Kendimize ilgi ve alaka gösterilmesini, hasta yatağımızın etrafında herkesin pervane gibi dönmesini isteriz. Kendimiz için ağlama moduna giremiyoruz, ancak sizin de dediğiniz gibi çevremizdeki yaşantı ve olaylardan etkilenmekle birlikte duygu yoğunluğuna yakalanıp, ardından da ağlayabiliyoruz. Ve bu durum yaşlandıkça daha da artıyor. Beni daha önce çevremdeki hiçbir şey ağlatamazken, şimdi en sıradan bir olaydan bile gözlerim dolup geliyor.

    Bizim yörede, çevresinden ve uzak yakınlarından birinin cenazesine giden biri cenaze evinde ağlar. Aslında oradaki ağlama vefat edene değildir, daha önce kaybettiği yakınlarınadır.

    YanıtlaSil