24 Aralık 2023 Pazar

The Worst of Evil Yorumu


Herkese merhaba,

Uzun bir ara oldu, bu sefer gerçekten uzun. Kendimi hazır hissettiğimde döneceğimi söylemiştim, aslında hala hazır hissetmiyorum ama boşlukta kaldım bir an, yapacak bir şey bulamayınca çok fazla gereksiz şeyler üzerine düşünmeye başladım ve ben de bu kötü enerjimi düşüncelere değil, bir dizi yorumuna aktarmak istedim.

Arkadaşlar, en baştan uyarayım bu yazı sadece diziyi baştan sona izleyen insanlarla iç dökmek için yazılmış bir yazıdır. Diziyi izlemediyseniz yorumu da okumayın. Çünkü en başından itibaren en sonla alakalı spoiler içerecektir. Gerekli uyarılarımı yapayım da gerisi size kalmış.

Dizi yorumumu eklerken dizinin müziğini dinlemek isteyenlere özel sonda çalan müziği ekliyorum.

Dizi Hakkında Genel Yorumlarım

1. Şimdi efendim ben bu diziyi ilk kez şu afişle gördüm ve bu ikiliyi görünce afişin verdiği Kurtlar Vadisi vibeı düşünmeden izlemeyi düşündüm. Başrolde şu ikisi olmasa zaten şu afişe baksam erkek egemen bir dünyanın kavgasını, kaosunu anlatan bir diziye başlamazdım. Arkadaşlar ben meslek gereği günde en az 5 tane falan erkek kavgası ayırıyorumdur, size öyle söyleyeyim. Çok fazla erkeğin olduğu ortam bana illallah dedirtiyor.

Neyse efendim ben 1,5 saatlik işkence gibi geçen İstanbul trafiğinden çıktıktan sonra kafamı toparlamak için dizinin ilk iki bölümü yayınlanmışken açıp izleyeyim dedim. Hayalim de iki bölümü üst üste gömmekti. Sonra ilk bölümü izledim, kan vahşet gangster dolu karanlık bir dünya... Bana öyle bir bastı ki ilk bölümü zor bitirdim. Dolayısıyla kafa dağıtmak için izlenebilecek bir dizi asla değildi. Yeri gelmişken söyleyeyim dizinin ilk iki bölümü pek sarmamıştı beni, sonra üç dört beş bölüm devirdikten sonra beni bir kendine çekti, sonunun nasıl biteceğini, polislerin gerçek kimliği ortaya çıktıktan sonra Jung Gi Cheul'un ne tepki vereceğini merak etmeye başladım. Hatta birkaç bölümü merakla da bekledim ama sonlara doğru Koreli senaristler bana tabiki görmek istediğim sahneleri sunmadı. Zaten doğru düzgün son yazma özürlüsü bunlar, hepimiz biliyoruz deneyimlerimizden. Kısacası kendi türü içerisinde mükemmel bir senaryoya sahip olduğunu söyleyemeyeceğim bir diziydi. Bu dizi neden hatırlanır derseniz iki başrolün popüleritesi nedeniyle akıllarda kalır, yoksa ağzımızı açıkta bırakan bir senaryosu olduğunu düşünmüyorum. Hoş zaten bu türün izleyicisi olmayan insanlar bile başrolleri görünce diziye atlamışlardır muhtemelen.

2. Bu arada ben şu an Türkiye'nin kara para aklama operasyonlarının ortaya çıktığını bilmesem ay bu dizide de biraz abartmışlar derdim ama gerçekten yaşanıyormuş bu olaylar. Dizinin evreni aslında bu bakımdan gerçekçi. Mesela bu Dilan Polat ve türevi fenomenlerin Gürcistan, Dubai bağlantıları olduğu sadece aslında bir piyon oldukları, bu komisyon işlerinden aldıkları parayla bile zengin oldukları söyleniyor ya... Al işte dizide de uyuşturucu ticaretinden kazanılan parayı balığa çıkıyoruz falan diye birtakım perdeleme işlemleriyle Japonya Çin ortaklığında piyasaya sürüyorlar ve Gi Chul'un hayali oradan kazandığı parayla koca bir malikane kurmak... Bu kirli işler hep aynı teraneyle dönüyor. Düşünün mesela dizide polis gizli görevde olduğunu diğer polislerden dahi saklıyor ya, al işte bizde de bir şeyleri diğer yetkililerden saklayarak yapıyorlar ki haber uçurma falan olmasın. Dizide mesela gece kulübünden zengin olmuş gibi gösteriyorlar, bizim burada da güzellik salonundan. Al sana 90'lar Kore'sinin kirli işlerini anlatan dizisi al sana Türkiye'deki kara para operasyonları... O sırada da okulda devletin parası boşa gitmesin diye fazla ışıkları söndüren ben... Bizimki bazen suya yazı yazmak gibi geliyor bu tarz pis işlere bulaşıp milyonlarca vergi kaçıran insanları görünce ama Allah biliyor çabamızı o yeter.

3. Birkaç yorum okudum da diziyle ilgili mesela dizinin vermek istediği mesaj iyiyle kötü arasındaki sınırın kalkabileceği ile ilgili demişler. Evet katılıyorum, dizinin adından da ve yönetmenin özellikle gözümüze sokmak istediği sahnelerden sonra böyle bir mesaj verilmek istendiği belli. Ahlaki ikilemleri sorgulatmak istemişler. Ha bana soracak olursanız mesaj yerine ulaşabiliyor mu? Bence çok da değil. Benim için bu dizide iyiyle kötü arasında net bir bulanıklaşma olmadı. Her ne kadar senaryonun başında Jun Mo'yu bir insanı dahi öldürmekten kaçınan bir polisken, bir anda ağzı yüzü kan olacak şekilde birilerini öldüren biri şeklinde göstermeye çalışsalar da bana göre kendini ve sevdiklerini savunmak, gizli soruşturmayı mahvetmemek için mecbur kaldığı şeylerdi yaptığı. Ki zaten karakter yorumlama kısmında daha detaylı değineceğim ama mesela uyuşturucu ticareti yapan bir adam sırf tehlikeden bıktığı için normal bir hayata geçiş yapmak istediğinde masumlaşamaz benim gözümde. Benim gözümde polis kusurları olsa da iyi adamdı, çete üyeleri ise duygusal tarafları olsa da kötü taraftı.

4. Dizinin 90'larda geçen dönem dizisi olması aslında bir yandan çok farklı şekilde ilerlemesine sebepti olayların. Bu arada bence 90'lar havası diziye farklı bir hava katmış. Teknolojinin gelişmemiş olduğu bir dönemde, eski tarz kıyafetlerle, eski tarz usullerde gelişen olaylar ilgi çekiciydi. Mesela dizide birkaç kez X kuşağı insanları yerin dibine sokuldu tıpkı şu an Z ve alfa kuşağının gömüldüğü gibi. 

Koltuklara bakın öğk 

Dizinin renk tonları karanlıktı, mekanlar az ışıklıydı. Evde ışıklar kapalı olduğunda "İçim karardı, açın şu ışıkları" diye darlanan biri olan benim için bu açıdan çok darladı dizi ama şunun da farkındayım ki bu dizinin atmosferine de ancak bu renk tonu olurdu.

5. Dizideki şiddet sahneleri çok fazlaydı bana göre. Dizinin türüne göre fazla olmayabilir ama benim minnoş kalbime biraz fazla. İzlerken ellerimle gözümü kapattığım çok sahne oldu. Hatta size bir şey itiraf edeyim mi? Hani asansörde iki çete üyesinin bir kavga sahnesi vardı ya, ben o sahnede çok kötü hissettim ve gözlerimden yaş geldi. Adamın zaten gerçekleri gördüğü ama arkadaşının ona inanmak yerine dışlaması yetmezmiş gibi asansörde çok kötü dayak yemesi, döven adamın da tam bir cani gibi vurdukça içinin soğumaması, işkence üstüne işkence yapması ve onun kolunu kırıp, yüzünü çizip asansörde yere serme sahnesinde bir baktım gözümden yaş geliyor. Acımasızlığın dibi çünkü. Abi ne bilim ben, kavganın bile bir adabı olur ya. Bunlar hudut tanımadan bodoslama birbirlerine dalıyorlar, elimde değil acıyorum. Bir gangsterla empati yapıp ağlamadığım kalmıştı, onu da yaptım, pes artık bana. 

6. Şimdi genel görüşe uymayan bir düşüncemi paylaşacağım size. Herkes dizide bir aşk üçgeni olmasını gereksiz bulmuş ama o aşk üçgeni beni canlı tuttu, sıkılmamı engelledi. Çünkü klasik bir aşk üçgeni değildi ve bu üçgenin düğümlerinin nasıl çözüleceği benim için bir merak unsuruydu. Hatta aşk dörtgenine döndü daha sonradan da diyebiliriz. Düşünsenize bir, Jun Mo karısına eski bir arkadaşıymış gibi davranıyor, karısı eski sevgilisine karşı hala içinde iyi duygular taşırken kocasının da zarar görmeden bu soruşturmayı bitirmesini istiyor, Gi Cheul sevdiği kadınla plan yaparken kocası yanı başında haberi yok, her şeyin onun yakalanması için bir plan olduğundan bir haber takılıyor.

 Dolayısıyla aşk içinde aşk var, karısı acaba ihanet edecek mi kocasına diye merak var, Jun Mo acaba karısıyla buradan sonra evliliğini nasıl sürdürecek merakı var, Gi Cheul öğrenince ne tepki verecek merakı var. İşte bu merak beni canlı tuttu dizi boyunca. Ama aşk üçgeni noktasında kadın hariç adamlara üzüldüm. Kadının acınacak bir hali yoktu bana göre. Neyse bu konuyu çok uzatmayacağım, çünkü karakterler kısmındaki yoruma saklamak istiyorum bu konudaki detaylı yorumumu.

7. Keşke iki başrol düşman olmak yerine birlikte aynı takımda olan bir ikili şeklinde yazılsaymış daha iyi olurmuş diyen yorumlar gördüm. Ama bence olayın cezbedici kısmı tam da bu: aynı taraftaymış gibi görünüp farklı taraflarda olmaları. Öbür türlüsü çok sıradan olurdu ama böyle olunca millet bir ikilemin içinde kalıyor, biz izleyiciler iki tarafa da kıyamayıp tercih yapmakta zorlanıyoruz. (aslında zorlanmadım, çünkü ben devlet memuru kafasında bir insanım) kendini bir çıkmazın içinde hissediyorsun, yani diziye dair beklenmedik hisler içinde kalıp diziden kopamamana sebep oluyor, seyirciyi dizi içinde canlı tutma taktiği gibi bir şey bu. 

Aaa bu arada bir şey diyeceğim. Şimdi benim önüme bu ikilinin yanyana bir fotoğrafını koysalar ve deseler ki bu cast kesin dizide ama hangisi polis hangisi çete üyesi olacak, sen seç. Kesinlikle aynı dizide olduğu gibi seçerdim. Çünkü Ji Chang Wook yakışıklı ama tehlikeli vibe vermiyor. Hatta dizide buna aşık olan kadın da demişti ya sen de hiç gangster tipi yok diye, bak doğru ya doğru, yok yani. Bakarsın aaa ne yakışıklı adam dersin geçersin (ya da geçemezsin neyse orasını karıştırmayalım). Ama Wi Ha Joon'un verdiği vibe tam wattpad bad boy değil mi ya? Adam yakışıklı ama verdiği soğuk ve tehlikeli havayla birlikte sanki daha ulaşılamaz biriymiş gibi bu onu olduğundan daha çekici biriymiş gibi yapıyor. O yüzden Wi Ha Joon polisi de oynayabilir gangsterı da ama Ji Chang Wook sadece polis olabilirmiş gibi geliyor. 

8. Yakışıklılıktan falan konu açılmışken dizinin oyuncuların yüzünü tüm kusurlarıyla birlikte vermesine de değinmek istiyorum. Mesela çekimlerde bunların yüzleri hep aydınlık lekesiz pürüzsüz, yaşlarından daha genç gözükür ya. Dizide insanların yüzü olduğu gibi yansıtıldı. Bu tabi dizinin renk tonları ve hayal dünyasının yerine karanlık gerçekleri ele almasına da uygun oldu ama ben bir şaşırdım. Mesela Ji Chang Wook'un yüzü romantik dizilerinde asla böyle değil.

Adamlar hala yakışıklı ama bu kusursuz bir yakışıklılık değildi yani. Böyle yazınca da sanki insanları mükemmel gözükmeleri için psikolojik olarak darlayan biri gibi gözüktüm ama onların da bizim gibi insan olduğunu gördüğüm için sevindim. Nasıl anlatsam size misal benim öğrenciler beni markette görünce alışveriş yaptığıma şaşırıyorlar ya onları da doğal şekilde görmek beni şaşırttı biraz.

9. Dizide oynayan oyuncuların normalde sigara içip içmediklerimi bilmiyorum ama ciğerlerine yazık oldu. Her sahnede de sigara içilmez ya. Gerçi beş dakikada bir sigara içenleri de gördüğüm için öyle bir ortamda eminim su gibi de içiliyordur sigara. Yalnız yine gördüğüm yorumlardan hareketle kendi yorumumu katacağım. Aranızda sigara içenleriniz varsa kusura bakmasın ama ben sigara içen insanların yüzünde oluşan bir tribal enfeksiyon var ya heh onu hiç sevmiyorum. Genellikle böyle bir alın çizgileri ortaya çıkacak kadar tripli, uzaklara bakıp dünyanın en dertli, en efkarlı insanıymış gibi bir ifade oluyor yüzlerinde.

İşte bazı kızlarımız başrollerimizi sigara içerken çok yakışıklı cool bulduklarını söylemiş ama yok ya yok ben bu konuda örnek vatandaş gibiyim. Bu tarzda bir sürü yorum gördükten sonra ulan acaba ben de mi sorun var diye özellikle insanların o gözüyle bakmaya çalıştım ama yok ya o sigara içerken ki tripli yüz ifadesi benlik bir ifade değil. Benle konuşurken sigara içen insanların yüzüne bakasım gelmiyor. Hatta bir arkadaşımın first date'inde çocuk karşısında sigara içmiş diye " Ayrıl knk" demişliğim vardır shhshshshs. 

Kamu spotu: Sigara sağlığa zararlıdır, içmeyin.

Jun Mo - Ji Chang Wook

Dizimin başında Jun Mo'yu eşinin ailesi ezdiği için sanki erkek tarafından biriymişim gibi sinir oldum. Resmen adamı Seul'e atanamadığı için gömdüler ya. Bizdeki "Sen hala atanamadın mı?" diyen akrabaların bir değişik versiyonu gibiydiler. Peki karısına ne demeli? Eşinin yanındaymış gibi görünüp yine de daha da kıdeminin artmasını bekliyor. Abi bulmuşsun böyle bir eş bir de adam sana aşık be, bir de kıdemi mi kaldı ya? Sus da otur dedim içimden. Kocan olay be kızım manyak mısın sen? Ya bir de bunların düğününde adamın bağımlı olan babası gelip iyice utançtan yerin dibine sokmuş ya, izlerken damadın yerine ben utandım ya. En başından kızın ailesine mahcup olmuş, zaten egoist bir aile, ezdikçe ezmişler Jun Mo'yu. Adam iç güveysinden hallice olduğu için başına ne dertler aldı bir de ya.


Velhasıl ben bu evlilik içerisinde Jun Mo'ya çok acıdım. Çünkü sevdiği kadar sevilmedi. Yetmiyormuş gibi karısının kıdemine erişebilemek, onun ailesinin onayını alabilmek adına böyle tehlikeli bir görevi kabul etti. Peki sonucunda noldu? Yuvası yıkıldı adamın. Bir de psikolojisi bozulduğuyla kaldı. Görevin başında adam karısıyla mutlu olma hayalleri kurarken görev sonunda karısını tanıyamaz hale geldi. Ha kendisi de  bir eş olarak eşine ihanet etti mi mecbur kalsa da etti. Kendi de sütten çıkma ak kaşık değil o bakımdan.
 

Polis olarak çetenin içine ilk sızdığı zamanlar güven kazanmak için bile silahı tetiklemeyen adam sonradan insanları ezdi geçti. Mesela dedektifin peşinde koşarken adamın düşüp ölmek üzereyken şoka girmesi ama ambulans falan çağırmadan oradan ayrılması, dizinin giriş kısmında da yer alan kısımda gözü dönercesine şiddet uygulayan birine dönüşmesi...Ölen polisin son nefesinde "Polis olduğunu unutma." demesi boşuna değildi elbet. Adam sonuçta psikolojik bir savaşın içinde tek başına mücadele veriyordu ve çok zorlanmaya başlamıştı. Bu zorluklarla yüzleşmek elbette Jun Mo için kolay değildi. Aslında Jun Mo bir yandan babasının yolundan gitse içinde uyanabilecek potansiyel karanlık yönle yüzleşmenin de sancısını çekiyordu diyebiliriz. 

Jun Mo'nun dizideki çaresizlik anlarında o duygular bir seyirci olarak bana geçti. Adama en çok da nerede acıdım var ya... Karısının annesi öldüğünde cenazeye katılamaması ve karısına kendisinin destek olmasını bırak, karısına aşık adamın onu teselli edişini izlerken eli kolu bağlı hiçbir şey yapamamasına. Bu sahneye yapılan editler de çok duygusaldı ya bak aklıma geldi de yine hüzünlendim.

Bir de şu sahneye değinmek istiyorum: Karısının Jun Mo'yu kanlar içinde dövüşürken görünce dehşete kapılıp onun geçirdiği değişim adına üzülmesine. (Bu arada bu sahne Ji Chang Wook'un fikri olarak eklenmiş senaryoya.) Ya bak tamam belki bir yere kadar anlayabiliyorum ama Gi Cheul'a karşı bir kere bile böyle dehşete kapılmış gibi bakmayan kadın kocasını canavar gibi görüyor. Bu çifte standarttır. Kaldı ki adam napsaydı gül mü dağıtsaydı. Karşı taraf baltayla sana girişiyor be BALTAYLA.  Adam gelmiş burada senin canını kurtarmaya çalışıyor ama gördüğü muamele canavarlık. Bir de kendisi de polis, bir de 90'lardasın, kim bilir neler neler gördün şahit oldun, minnoş kalpli gibi davranıp burada adama da kendini kötü hissettirme, sanki o da çok memnun durumundan. Hep senin ve ailenin yüzünden bu hale geldi zaten.

Jun Gİ Cheul- Wi Ha Jun


Karakterden önce oyuncu hakkında birkaç şey demek istiyorum. Son dizi haberini duyana kadar yahu bu adam ne zaman tek başına başrol oynayacak dedim? Bu arada çoğunlukla iddialı, başrolü çok popüler oyuncularla çalışıyor ama hep bir onun eşlikçisi gibi duruyor. Ne bilim insan bir saçma sapan bir romantik komedide bu adamı CEO olarak görmek ister ki o potansiyelde bir çocuk. Oyunculuğu da iyi. Neden tek başına parlamıyorsun ki diye düşünürken yeni dizi haberi geldi ama o da ne? Öğretmenine aşık bir lise bebesi.... Ya böyle bir senaryo seçmek için çok mu düşündünüz ya? Öğretmenine aşık öğrenci ne... BU NE? Korelilerin fantezileri şaşırtmıyordu. Ha izlemeyi düşünüyor muyum evet çünkü bir öğretmen gözüyle dizide yaşanılan saçmalıkları gömmezsem içimde kalır. Tepkikolik kanalına katılan konunun uzmanları gibi yorum yapabilirim çünkü bu konuda.

İşin magazinsel boyutunu bırakırsak Gi Cheul'un başlangıçta dizide çok daha havalı bir karakteri vardı ama sonradan adamı resmen liseli aşık haline geri döndürdüler. Adam kaç yıllık arkadaşlarını bile kenara itip Jun Mo'yu 2. adamı olarak görmeye başladı ama şimdi haklarını da yemeyeyim araya çok fena nifak soktular. Para ve güç hırsını kullanıp arası bozulmayacak olan çok az kişi vardır. Ama adamın gözüne nasıl perde indiyse böyle kirli işleri yaparken bırakın kendisini yedi sülalesi polis olan bir kızla sıfırdan bir hayata başlayabileceğini düşünmeye başladı. Bir yandan da adama acıdım he, saf aşık gibi dolaşırken sevdiği kadının kocasıyla arkadaş olup en güvendiği adam haline getirmişti. Arkasından dönen hiçbir şeyden haberi yoktu. Çok saf gözüktü bu sebeple. 

Gi Cheul'un dizide bize duygusal taraflarını, zaaflarını gösterip tamamen kötü bir adam olmadığını göstermeye çalıştılar. Bakın tamam, bir insanın zaten aile içinde sağlıklı bir ortamı yoksa böyle serserilikler yapmaya normal bir insana göre daha yatkın, bunu anlıyorum. Şiddetin olduğu bir ortamda, düşük ekonomik koşullarda yetişen bir insanın suça bulaşma eğilimi de artar. Ancak asla haklı çıkarmaz. İnsan böyle bir acıyor gibi oluyor, özellikle bu tarz kişiler yakışıklıysa. Gi Cheul'u tipsiz birisi oynasa çoğumuz empati yapmazdık bile kabul edelim. (biraz da hayatın acı gerçekleri) Jun Mo'nun da ailesi çok sağlıklı bir ortam sunmamış ona, üstelik babası bağımlı, kendisi de pekala bu bataklığa düşebilirdi ama adam gitmiş polis olmuş. Yani kötü bir çocukluk geçiren herkes suça bulaşsaydı ohooo dünyada normal insan kalmazdı. 

Genç oyuncu seçimleri olgunluk hallerine cidden benziyordu

Gi Cheul'un aslında zengin olma hayalleri onu bu noktalara kadar getirmiş malesef. Zaten çoğu suça da insanlar para için bulaşmıyor mu? Tabi şüphesiz ki para burada Gi Cheul için kimsenin onu hor görmemesi, ailesini içinde bulunduğu o ortamdan çekip alabilmek ve sevdiği kıza olan sözünü tutabilmenin kapısını açacaktı.

Mesela dizide Gi Chul ile ilgili şu detay beni sinirlendirdi. İşlerinden çok sıkılmış ve son teslimattan sonra güzel bir evde zengin olarak ve sevdiği kadınla yaşamayı hayal ediyor. Bu noktada dizinin senaristi ne düşünmemizi istiyor tam olarak: "Aaaa yazık ama bıkmış artık bu hayattan, temiz bir hayat istiyor, aslında içi iyi işte." Ben de tam tersi ekstra sinirlendim. Çünkü adam tehlikeden bıktığı için bırakmak istiyor aslında ve sevdiği kadının mesleği polis olduğu onu da bu işlere bulaştırmamak için.  Suçundan pişman olduğu için değil. "Limitleri zorlamayalım, bugünlük bu kadar." der misali bırakmak istiyor. Zaten işleri de devrediyor, dükkanı kapatmıyor. Düşünsenize adam zehir satıyor ya, hem de Gangnam kristali midir ne haltsa işte aşırı zararlı bir versiyonu. Kaç gencin, annenin, babanın, evladın hayatıyla oynuyor. Bir de uluslararası ticaretini yapıyor resmen. Ne yani yaptığı suçlar yanına kar mı kalacaktı?Sırf şu yüzden oyuncu normalde olduğundan daha az yakışıklı gözüktü gözüme. Benim bad boy sevdası da bir yere kadar arkadaşlar.

Eui Jeong- Im Se Mi

Bu kadını ben daha önce When the Weather is Fine dizisinde başrol kadının lisedeki eski en yakın arkadaşı rolünde izlemiştim. Yahu kadına oradan bir antipatim kalmıştı ve bu diziyle iyice antipatik gelmeye başladı. En başta kadına zaten kocasını ailesine ezdirmesinden, onu yeterince sevmediğini hissetmemden gıcık olmuştum. Bulmuş böyle bir eşi de terfisini düşünüyor. Gel de sinirlenme :) 

İlk başta eski sevgilisinden kalma kolyesini hala saklamasına yine iyi yaklaşmıştım, sonuçta bir anı belki atmaya kıyamamıştır dedim. Neyse annesinin öldüğü sahnede kocasını görünce çenesinin titremesi, çaresizce kocasına bakması derken dedim ki kadının günahını almışız, kocasını seviyormuş her ne kadar kocası kadar sevmese de. Bu arada bence kadın Gi Cheul'a karşı bağlılık hissediyordu. Hani olur ya bir insanla geçmişiniz vardır, yıllar geçer görüşmezsiniz bile ama geçmişten kalma bir bağ olur, o bağı da koparıp atamazsınız. Uzakta bile olsa iyi olsun istersin, ayağına taş değmesin istersiniz. Bence kadın bu şekilde hissediyordu. Eğer aşık olsaydı kolye takma sahnesinde kendini korumak için Gi Cheul'u vurmaya hazırlanmazdı. (Hoş kocasına da hiçbir zaman aşık olmadı bence, sadece bir insan olarak sevdi.) Aslında hep bir tetikteydi, gergindi onunla birlikteyken.  Ama o kadar abarttı ki bu duygusal yakınlığı bütün profesyonelleği mahvetti. Hem kocasını hem de eski sevgilisini aynı anda idare eden, ikisini de aynı anda seviyorum diyen Sadakatsiz Volkan gibiydi.

Hayır bir de kocasına yardım ayağına geldi girdi soruşturmanın içine. Kardeşim senin ne işin var? Ne katkı sağladın? Hangi gizli bilgiye ulaştın, kocana ne faydan oldu? Paso zarardın ya bir de adam senin yüzünden daha beter çıkmaza girdi. Bir yandan seni eski sevgilinden kıskanırken bir yandan duygularını saklamaya çalıştı, diğer taraftan başına bir iş gelecek diye korktu durdu. Adamın işi daha beter zorlaştı. Hani bir video var ya, bir grup çalışmasında bir şey yapıyormuş gibi gözüküp boş boş ortada dolanan ama hiçbir işe yaramayan insan tipi... Heh işte bu kadın o kişiydi tam olarak.  Saçma olan şu ki gayet de yüksek kıdemli bir polis ama işe yaramaz bir tip gibi kullandılar kadını senaryoda.

Bir de şey çok tuhaf değil miydi? Eui Jeong, Gi Cheul'u ticaretten vazgeçirmeye suçüstü yakalanmasını engellemek için doldurmaya çalışıyordu, Jun Mo ise teslimat iptal olmasın da suçüstü yakalansınlar diye vazgeçmeyelim bir de şu yolu deneyelim diye Gi Cheul'un aklına girmeye çalışıyordu. Aslında ikisinin yaptığı da tartışılır. Birisi suçu bilip yokmuş gibi üstünü kapatmaya çalışıyor, öbürü de suçtan vazgeçilme ihtimali varken yakalanmaları için suça teşvik ettiriyordu. 

Hae Ryun-BIBI

Hae Ryun'a başta inanılmaz ötesi gıcık olmuştum ama öyle böyle değil. Her ekranda gördüğümde o kibirli soğuk yüz ifadesi, artist artist konuşması derken "Kızım senin havan kime ya?" diye baygınlık geçiresim geliyordu. Ben tam olarak şu şekil insanlara hiç katlanamam da. Neyse her K-dramada olduğu gibi kibir abidesi kadınların masum ve kırılgan yanlarını gösterdiklerinde hep bir tık yumuşarım ve burada da öyle oldu. Kız zaten suçun içine doğmuş, böyle berbat işlere bulaşmasına şaşırmamalı. O iğrenç hayatın içinde dahi Eui Jeong'dan daha sadakatli çıktı Jun Mo'ya karşı. Özellikle Jun Mo'nun polis olduğunu öğrendikten sonra yine de onu arayıp samimiyetinden emin olmak istemesi üzdü beni. Kıza orada acıdım. Çok büyük hayal kırıklığına uğradı. 

Jun Mo'nun da onu sevdiğini falan düşünmüyorum. Sadece kızın aslında içindeki o küçük gizli özü fark edip kendine yeni bir hayat inşa edebilmesini istedi. Nasıl desem bir vefa borcu, minnet gibi bir şeydi kıza karşı hissettiği, ne olursa olsun onun yanında yer almıştı bu görev sırasında. Bu kız olmasaydı görev sırasında bu kadar hızlı bir şekilde güven kazanamazdı. Kız yüzünden koruması da kendini feda etti ya o adama bile acıdım o an. Kız kaçtı gitti ama o da mutlu olamadı ki olamaz da zaten. Ama çıkan haberlere göre BIBI sanırım başka bir evrende en güzel haliyle galiba Ji Chang Wook'la bir dizide rol alacakmış. Aralarındaki kimya beğenilince tabi hemen başka bir projede olmuşlar. Yalnız bu Ji Chang Wook'da nefessiz dizi çekiyor galiba, adamın bir dizisi bitiyor diğeri çıkıyor, sonra öbürü, sonra öbürü... Nasıl bir çalışma temposu bu ya. 

Söylemezsem İçimde Kalacaklar

1. Dizi boyunca şu manyak polis ortaya her çıktığında bana fenalık bastı. Senaryoya nasıl bir gerginlik katılmak istendiğini, polislerin yürüttüğü bir gizli görevi başka bir polisin bozabileceği düşüncesi beni de gerdi ama çekilecek bir adam değildi ya. Bir de sonradan rüşvet alması beni şok etti. Ben arızalı bir tip ama polislik konusunda katı kurallara sahip sanıyordum ama onun da bir fiyatı varmış meğer. Yalnız Hae Ryun bunu öldürdüğünde çoğu kişinin hak etti ama diye düşündüğüne eminim. Bir kuru gürültüden kurtulmuş olduk.

2. Neden teslimat sırasında sürekli başka bir araba çarpıyor? Anlıyorum amacınız ters köşe yapmak, tam iş bitti derken işi uzatmak ama niye hep aynı yöntem? Bıhtık ya bıhtık diye göz çevirmeye başladım bir süre sonra. Bir de hiç şaşmaz bunlara kamyon çarpar ama birkaç yerleri kanar, birkaç yüzde çizik, ertesi güne hop dipçik gibi ayakta fink atmaya başlarlar.

3. Teslimat işi o kadar uzadı ki verilen teknik detaylardan artık çete üyesi olmanın püf noktalarına hakim oldum diyebilirim. Aşk üçgeninin neden bu dizide beni canlı tuttuğunu anlıyorsunuz değil mi? Sadece bu işe odaklanılsa ekran başında uyurdum.

4. Jun Mo'ya akıl veren iyi polisin ölmesine üzüldüm. Adam yok yere öldü. Bu arada bunu öldüren psikopat çete üyesi çok korkunç değil mi ya? Ay bir de o adamı karizmatik bulanlar vardı yorumlarda. Yapmayın gözünüzü seveyim, korkunç vahşi bir adamdı. Karanlıkta polisi pusuya düşürdüğü sahnelerde içim gitti, gerim gerim gerildim nolur polise bir şey olmasın diye. Bir de bu polisin ölümünde en baştaki adamın çok az etkilenmesi, operasyon sekteye uğramasın diye bunu Jun Mo'dan uzun süre saklaması, düşündüğü tek şeyin başarı olması dizinin varmak istediği bir noktaydı. En baştaki polisin asıl amacı bir uyuşturucu şebekesini çökertmek değil, onu çökerten operasyonun başındaki kişi olmak, bu başarıyla anılmak. Bu yolda kendini feda edenler için çok da takılmıyor. Niyet çok önemli işte, bazı insanlara dışarıdan bakıldığında çok iyi işler peşinde koşar gibi gözükür ama çok azı gerçekten bunu kalbiyle yapar.

Final Hakkında Yorumum

Böyle olacağı en başından belliydi aslında. Hikayenin bir kazananı olmadı. Herkes birini veya bir şeyini kaybetti. Hayatta da böyle değil mi aslında? Bir peri masalı sunmaması açısından diziyle çelişmeyen bir sondu.

Çoğu seyirci Jun Mo ve Gi Cheul arasında bir dostluğun doğmasını beklese de bu imkansızdı. Ha tabiki sahte de olsa aralarında başlayan bir arkadaşlık ilişkisi oldu, hatta Jun Mo bunu Gi Cheul'u arabaya kelepçeleyip polis kimliğini açığa vururken gösterdi. Kelepçenin anahtarını bilerek arka koltukta bıraktı ve aslında bunu da açıkça yapmadı, kendi içinde kıyamadı,vicdan yaptı, kaçıp gitmesi için bir şans verdi Gi Cheul'a. Tabi Gi Cheul, bu saatten sonra ne yapsın nereye gitsin? Adam bir anda herkesi ve her şeyini kaybetti. Kafasında idealize ettiği her şeyin bir bir yıkılışını, sevdiği kadının ve güvendiği adamının ona nasıl oyun oynadığını fark etti. Üstüne üstlük bunca zaman boyunca evli olduklarını öğrendi. İnsan sindiremez böyle bir şeyi kolay kolay. İki çift laf etmek için çıkar karşılarına. Yoksa o iki çift laf hayatı boyunca içinde kalır. Yeni bir hayat kurması çok zordu.

O da öyle yaptı. Karı kocanın karşısına çıktı. Kendini öldürerek onları cezalandırmak istedi, asıl kötünün onlar olduğunu onlara ispat etmek istedi. Tam kendisine sıkacakken Jun Mo onu vurdu. İlk başta sırf silahını bırakması için vurdu sandım ama öldürmek amaçlı sıkılmış bir kurşun olduğunu anlamamla biraz şaşırdım. Herkes gibi ben de düşündüm zaten kendini öldürmek üzere olan birini neden öldürürsün ki? O yükü neden sırtlanırsın. Bu konuda yapılan genelde 3 yorum var. 

1.) Gi Cheul, dizide bir Hristiyandı ve Jun Mo onun intihar ederek günaha girmesine engel olmaya çalıştı. Bunca zamanın hatrına aslında bir iyilik gibi. ( Bana göre saçma, adam zaten boğazına kadar suça batmış, günahı zaten çok)

2) Karısı kendisinin gözü önünde intihar ettiğini görünce suçlu hissedecek ve öbür boyu bunun için kendini suçlayacaktı, o da karısının bu yükle yaşamasını engellemek için onu vuran kişi olarak tüm yükü tek başına sırtlanmak istedi. Zaten evliliğini çoktan bitirme kararı almış görünüyorlardı, karısı ondan nefret de etse sorun olmazdı ( Kafama en çok yatan fikir bu oldu.)

3) Adam madem kendini öldürecek, gizli görev sırasında bari çektiğim eziyete değsin de onu etkisiz hale getiren polis olayım, boşu boşuna ölmüş olmasın. Ben zaten ona kaçması için bir fırsat vermiştim ama kullanmadı, kendi bilir diyerek vurmuş olabilir diyorlar.

Dediğim gibi arkadaşlar bana 2.yorum daha mantıklı geldi. Yine de o kısmı ucu açık bırakmışlar sanırım. Bu arada üçünün yüzleştiği sahneyi biraz daha derin beklerdim. İki saniyede her şey oldu bitti, halbuki ben dizi boyunca bu sahnenin nasıl olabileceğinin hayallerini kurmuştum. 

Jun Mo ve Eui Jeong'un terfi aldıklarını görüyoruz ve o sırada Jun Mo karısına öfkeli ve kırgın bir şekilde bakıyor. Haklılık payı da var bence. İkisi de aslında amacına ulaştı, bu işten terfi aldılar ama amaca giden yolda amacını sorgularken buldu kendini. Ne için kim için soruları aklından çıkmamıştır muhtemelen. 


JunMo, Gi Cheul'un mezarını ziyaret edip mezar taşına sigara, evlilik yüzüğünü ve o malum kolyeyi bırakıyor. Kim kimden neyi aldı belli değil? Kim kazandı kim kaybetti tartışılır. 

Sonda yan yana mutlu yürümeleri ise bana saçma geldi, ne alaka? Ne anlatmak istiyorsunuz kardeşim? Öyle sıkı fıkı bir dostluk ilişkileri bence hiçbir zaman olmadı.



Dizinin geneline baktığımızda ise büyük güçlerin savaşması sırasında normal bir hayata sahip olan insanların aslında bir piyon görevi gördüğünü bir kez daha anlıyoruz. Aslında dizideki ana ve yan karakterler ortada dönen büyük güçlerin savaşı sırasında bedelini hayatıyla ödeyen kişiler. Mesela şu an fenomenler birbir toplanıyor ya, aslında hepsi kullanılıp atılan bir peçete gibi. İşin ucu çok daha başka yerlere uzanıyor muhtemelen. Bu dizi bazında bakarsak Jun Mo'da  karısı da, Gi Cheul'da Hae Ryun'da hepsi kullanıldı ve hepsi de mutsuz oldu. Hayatlarını hiç uğruna harcadılar gitti işte.

Neyse efendim benden bugünlük bu kadar, limitleri zorlamayalım. Zaten yazı yazmaya yazmaya böyle bir hamlamışım, iki satır yazınca dikkatim dağılıyor hemen, yazıyı tamamlamak yine bir ayımı aldı. Beni de böyle tembel ve üşengeç olarak kabul edeceksiniz, ne yapalım.

Hadi görüşürüz.

Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder