1 Ocak 2024 Pazartesi

2023 Yılı Değerlendirmesi


Herkese merhaba,

Bugün yeni bir yılın yani benim için yeni bir başlangıcın ilk günü. Kendimi bir okulların açıldığı Eylül ayında böyle yeni bir başlangıç yapıyormuş gibi hissederim bir de 1 Ocak'ta. Evet biliyorum hiçbir şey değişmiyor ama ben kendimi değiştirmek ve geliştirmek için içimde bir güç buluyorum.

2023'e gelecek olursak... İyi ve kötü bir sürü şey yaşadım. Dolu dolu bir yıldı. Çok üzüldüm ama çok da sevindim. Bu yılı ben 2020 yılına benzettim. O yıl da biliyorsunuz dünya açısından çok kötü bir yıldı ama kişisel hayatımda iyi anlamda dönüm noktaları olmuştu. Bu yılda dünya ve ülkemiz açısından çok üzücü olaylar yaşandı ve ben de toplumun bir parçası olarak elbetteki bunlardan etkilenip kötü hissettim ama kişisel anlamda yüklerimden kurtulduğum, bir parça özgürlük hissini tattığım bir yıl olduğu için 2023 bana tamamen olumsuzluğu çağrıştırmıyor.

Bu yılın ilk yedi ayı benim için çok zordu. Bir tweet görmüştüm de hislerime tercüman olmuştu. Özetle şunu diyordu: "Çok zordu demek ne kadar kolay, bir anda ağzından çıkıveriyor. Gözünü yummadığın her dakika sabah olmasını istediğin gecelerden bahsederken çok zordu diyorsun ve sadece o kadar." Allah'a çok şükür tabiki benden çok daha zorluklar yaşayan insanlar var ama acı yarıştırmaya kalkacak olursak kimse zorluklarından bahsedemez. Çünkü biliyorum hep daha zoru vardır. Ben kendi penceremden yaşadıklarımı anlatacağım sadece.

Öncelikle bloga ara verdim, Instagram hesabıma bir müddet ara verdim. Çünkü yazmam gereken bir tez vardı ama sadece 12 sayfası hazırdı. Okulda tez yazmış biri bana danışman hocamın yapamadığı şeyi yaptı ve çok az süremin kaldığını gece gündüz durmadan yazmam gerektiğini mizahi bir şekilde söyledi. Beni bir korku aldı ama nasıl bir şey diyeyim size, ya yetişmezse son teslim tarihine diye gece uyuyamamaya kadar gitti. Sürekli kafamda plan kuruyordum ve planların tutmama ihtimalini düşünüp gözüme doğru düzgün uyku girmemeye başladı. Sonra sömestr oldu ve bu durumdan kimseye de doğru düzgün bahsedemiyordum. Sömestr olunca eve gittim ve ablama durumu anlattım. Yani durumun ne kadar vahim olduğunu. Sonra enstitüyü aradım son teslimden emin olmak için. Bana demesin mi bu yıl sonu son, yoksa kaydın silinir. Ben daha beter bir hale gelmeyeyim mi, evde volta atıyorum: "Ben ne yapacağım bittim ben, üç senem gitti." diye.  Buraları atlayarak anlatacağım. Çünkü tezin yazılması baştan sonra ayrı bir şey ama şunu bilin gecemi gündüzüme kattım ve o tezi yazdım. Ama mahvoldum. 18 Temmuz'a kadar yani tezimi enstitüye verene kadar içim tam anlamıyla rahat da etmedi. 

Ama sonuçta arkama dönüp bakıyorum ve ben bunları gerçekten atlattım mı diyorum. Çünkü arkadaşlar gerçekten bir an başaramayacağımı düşünmüştüm ve hep bu yüzden suçluluk hissedeceğimi. Ama geçti inanamıyorum ama kurtuldum resmen. Kendime sürekli bunu hatırlatıyorum çünkü benden başka kimse aslında tam olarak nasıl buhranlı bir dönemden çıktığımın farkında değil. Olsun diyorum kendime, öyle ya da böyle yüksek lisans mezunu oldun. Başardın! Neyse gelelim diğer gelişmelere...

Bu dönem sizlerden gelen yazılarımı özlediğiniz tarzında mesajlar beni duygulandırdı. Hani bazen insan kimsenin umurunda olmadığını düşünür ya bazen tam öyle hissederken DM kutusuna gelen samimi bir mesaj, vay demek ki yazılarım birilerinde karşılık bulabiliyor dedirtti. Bu benim için ayrı bir önem taşıyor, çünkü çoğu reel arkadaşlarım bile benim yazdıklarımı okumaz, geçerler. Evet sessizce beni takip eden kişiler olduğunu da biliyordum ama sanırım ben sessizleşince sessiz takipçilerim bile sessizliğini bozup "Ben de yazılarını özledim." dediler. Tüm bu samimi destek için çok teşekkür ederim bir kez daha.

Tez teslimi bittikten sonra kendime sözüm vardı. Yaşayacağım bu hayatı demiştim kendime. İlk başta yaşayamadım bu arada. Çünkü hiçbir şey yapmak gelmiyordu içimden, sudan çıkmış balık gibiydim. Sadece yatıp telefona bakıyordum. Adeta bir panda gibiydim. Zaten yaz tatiline denk geldiği için annem saolsun ev işlerini ele aldığı için hiçbir şey yapmadım. Tabi kızıyorlardı hiçbir şey yapmıyorum diye ama "Siz benim ne yaşadığımı biliyor musunuz?" diye savuşturuyordum. 

2022'de yazdığım yıl sonu değerlendirmesini okudum da orada yalnızlıktan dem vurmuşum. 2023'te bu yalnızlık aldı başını gitti.  Eğer farklı bir şehirde tek başınıza yaşıyorsanız bunun insana getirdiği çok büyük bir yalnızlık oluyor. Şimdi mesela 2024 hedefleri olan insanların hedeflerinin çoğunda tek başına eve çıkmak olduğunu görüyorum. İmalı bir şekilde gülümseyip geçiyorum. Bu hissi kimse yaşamadan bilemez. Çok güzel yanları var ama hasta olduğunda sana yardımcı olacak kimsen olmadığında, tek başına olduğun için her şeyi baştan savma yapmaya başladığında, evin içinde büyük bir sessizlik olduğunda ve o derin sessizlik seni farkında bile olmadan hüzünlü olmaya sürüklediğinde o güzel yanların bedelini ödüyorsun. Size daha kötü bir şey söyleyeyim mi? Bir daha aile evinde de eskisi gibi olamıyorsunuz. Yalnızlık ve aile evi arasında arafta kalıyorsunuz. İstediğiniz kadar sevdiğiniz insanlarla telefonda konuşun, mesajlaşın yine de karşılıklı çay içerek sohbet etmenin yerini tutmuyor. Ki bu yalnızlığım bir yana, her şeyi tek başına yapıyor, hallediyor olmak inanılmaz zor. İnsan bir yardım eli arıyor gerçekten.

Bu yıl kitap okuma hedefimi az tuttum.(25 kitap) Son gün tamamladım neyse ki. Okuduğum kitapların hepsinin çok okunmaya değer olduğunu söyleyemeyeceğim ama mental olarak hiçbir şey yapamadığım dönem beni sadece kitap okuyup boş boş gezdiğim 16 yaşıma geri götürdüler. Sonra yılın son yarısında bir kitap kulübü kurduk okulda. Ayda bir ortak seçtiğimiz bir kitap hakkında konuşma kararı aldık. Dizi filmlerde görüp hep özenirdim. Gerçekten kitaplar üzerine kaliteli bir sohbet yapabilecek minik bir arkadaş grubu bir ihtiyaçmış. Çünkü klasik sohbet ortamlarında insanlar sizden sadece kim nerede kiminle ne yapmış, hayatınızda biri var mı bunu dinlemek istiyor. Ben bu ihtiyacımı Instagram sayfam üzerinden karşılamaya çalışıyordum ama orada da tek başıma bir şeyler yazdığım için karşılıklı diyalog olmuyor ya da ben öneriyorum sizler okumaya karar veriyorsunuz. Ama kahveni kitabını yanına alıp kitaplar hakkında derin bir konu üzerinde konuşmak... Bu ilk kez deneyimlediğim bir şey.

 Bu yıl bir şeyi iyi yaptıysam o da daha önce bir yıl içerisinde yapmadığım kadar gezmek oldu. Bunu da yaz tatilinde yaptım. Tam araba sürecek biri var, bizi her yere götürür, artık her yere gideriz derken kardeşim altı aylığına askere gitti, hala daha orada, inşallah yakında gelecek. Onun sayesinde de işte biz biraz farklı şehir görmüş, askeriye nasıl bir yermiş anlamış olduk.( Allah tüm askerlerimize hayırlı afiyetli tezkereler nasip etsin. )Neyse işte biz üç farklı şehre gitmişiz, eğer kardeşim askere gitmeseydi yine şehir şehir gezerdik. Bunun dışında ailemle ve arkadaşlarımla İstanbul'un tarihi yarımadasını ve maneviyatı yüksek zatların kabirlerini gezdik. Bol bol dua ettim ve bazı dualarım kabul oldu, henüz gerçekleşmeyenlerin dualarımın ise bir gün gerçekleşeceği umuduyla bekliyorum. (Belki nasip 2024'tür) 

Yılın başında dişlerimi temizletmeyi düşünüyordum ve birden bir arkadaşımın telsiz ortodonti tedavisinin mümkün olduğundan bahsetmesiyle dişçiye gitmişken ben de yapayım dedim. Yoksa bu yaşta tel takamam diyordum. Bana bunu diyen arkadaşımın diş yapısına plak tedavisi uyumsuz çıktı ama ben bu vesileyle üst dişlerime tedaviye başladım. Kime niyet kime kısmet işte. Ve dişlerim eskiye göre baya düzeldi. Eskiden de çok çarpık gelmezdi ama dişlerim düzelmeye başlayınca eski hali gözüme tuhaf gelmeye başladı. Ek plak takıyorum şu an son aşamalardayım ama dişlerime bu yıl baya dikkat ettim. Önceden sadece fırçalardım şimdi diş ipi kullanmak da alışkanlık haline geldi. Bu yıl dişlerime iyi baktım anlayacağınız. 

Aslında kendime de iyi baktım, cildim için yeni ürünler aldım ve işe yaradılar, sağlıklı beslenmeye çalıştım her ne kadar ara ara bozsam da. Dahiliyeye gittim, eksik olan demir ve D vitamini ihtiyacımı karşılamaya çalıştım, daha iyi hissettim. Sizin anlayacağınız içten dıştan kendimin en iyi versiyonu olabilmek için uğraştım. 

Okullar Eylül ayında açılınca yeni bir okula gelmiş gibi hissettim. Müdür ve çoğu öğretmen kadrosu değişmişti. Yeni müdüre ben pek alışamadım, iyi birisi ama benle garip bir şekilde işler pek iyi gitmedi. Sanki okulun tadı bu anlamda kaçtı gibi çünkü sürekli eleştirilecekmişim gibi diken üstündeyim. Tek iyi yanı okula yeni gelen bazı öğretmenlerle enerjim çok iyi tuttu, bir anda yeni arkadaşlıklar kurdum. Var olan diğer iş arkadaşlıklarımı ise daha öteye taşıdık, okul dışı buluşmalarımız arttı. Eğer bu okuldan ayrılırsam en çok özlediğim şeylerden biri arkadaş ortamım olacak.

Bir de beni yılın başında üzen sınıflarım ya mezun oldu ya da benden gitti ve daha tatlış sınıflarla daha az zorlanarak ders yapmaya başladım. Allah'a çok şükür.

Okullar açılınca ve ben eve dönünce ev işi ve okul işi arasında yine yıprandım ve kendime yine hiç iyi bakamadım. Üst üste yine iki kez hasta oldum, hasta hasta bir de okula gittim, aman laf gelmesin diye. Annem de özel bir sebepten gelemedi, kaldım mı öyle dımdızlak evde hasta bir başına. Allah'ım ne kadar zordu yarabbim, neyseki bunu da atlattım. 

Sonra yine psikolojikmen kendimi iyi hissetmediğim bir zaman dilimi oldu. Bu sefer annem geldi neyse ki ve benim mental son anda daha iyi oldu, çok şükür. Benim 2023'te en büyük hedefim kendime gelmekti. Eski halimi çok özlüyordum. O azimli, istekli, hayattan zevk almaya çalışan, pozitif , yaşadığı hayat kötü bile olsa onu bir şekilde romantize etmeye çalışan o kızı çok özlüyordum. Biliyorum elbette yaş aldıkça istesem de eskisi gibi olamam ama en azından tekrardan kendime değer vermeyi öğrendim. Bana mutsuzluk veren, bana kendimi kötü hissettiren çoğu şeyden ya uzaklaştım ya da bir şekilde hallettim. 

 Elbette Maraş depremi ve Gazze'deki zulüm bu yılın en kötü zamanlarıydı. Bir an önce bu zulüm biter inşallah. Dünyadaki bu gidişat gerçekten çok endişelendirse de beni, bir gün hadislerdeki müjdelerin geleceğini bilerek içimi rahatlatıyorum. İyiki o müjdeler de bize verilmiş yoksa insanın dünyaya dair bir umudu kalmazdı diye düşünüyorum. Zaten kendi hayatlarımız hep birer imtihan, bir de dünyada insanların yaşadığı haksızlıkları görünce daha beter insan kötü oluyor. Bu devrin insanı olmak da ayrı bir zor.

Toparlayacak olursam 26 yaşına girdiğim bu yıl içerisinde pek çok şey yaşadım acısıyla tatlısıyla. Hepsinde vardır bir hayır diyerek kabullendim. Yağmurda ıslanmadan bir çiçeğin büyüyemeyeceği gibi ben de o yağmurun altında ıslandım. Güneş de açtı, yaz da geldi, sonra yine yağmur, sonra yine güneş... Böyle böyle ben de büyüdüm, bakış açılarımı değiştirdim, düştüm de kalktım da. Önemli olan düşmem değil düştüğüm o çukurdan çıkabilmemdi. Doğrularım da oldu hatalarım da ama arkama dönüp baktığımda bu benim hayatımdı, benim seçimlerimdi diyebiliyorum.  

Ve ne olursa ne yaşanırsa yaşansın hayatımı seviyorum ve Allah'a şükrediyorum. Sağlık olsun da gerisi bir şekilde halledilir.

Hadi ben kaçar, 2024 hedefleri yazacağım da :)

5 yorum:

  1. Sondaki film repliği tam olarak yazınızı özetlemiş. Tek başına yaşarken hasta olmak acaip feci bir durum. Bende yalnız yaşarken hep hasta olunca gelip sana bakacak seninle ilgilenecek annelerin olduğu bir sistem hayal ederdim. şu an aile evindeyim. ikisinin de artıları eksileri var:)

    YanıtlaSil
  2. Selamlar canım, uzun süredir yazmayınca bende seni merak edenlerdendim. Hatta 'iyidir inşallah' diye dua ettim. Hatta acaba nişanlandımiki ve bu işlerlemi meşgul diye düşünmedim değil. O kadar güzel duygularını yazmışsınki sanki karşımda sohbet eder gibi hissettim. Yalnızlık zor olsa gerek, heleki annenlerden uzak bi şehirde yaşamak dahada zordur. Rabbim zorluklarını kolaylaştırsın. Gönlüne böyle zamanlarda ferahlık versin. Bende Hollanda'dan yazıyorum sana bir ablan olarak. Daha öncede yazmıştım,belki hatırlarsın. Insan evlendikten sonrada kendini bazen yalnız hissedebiliyor. Okuyunca yazını bende kendimden bişeyler buldum. Burada doğdum, Izmir'de 4 yıl üniversteye kadar okuduktan sonra buraya tekrar geldim. Eğitimimi tamamlayınca çalışırken evlendim. Şimdi 3 kızım var, bende ailemden farklı bir şehirdeyim. Kardeşimde çok uzak bi yerde kalıyor. O yüzden bir nevi seni anlayabiliyorum. Burada arkadaşlık kurmakta çok zorlandım. Eski arkadaşlarını özlüyor insan, komşularını.. Annemlerin yaşadığı küçük şehrimizdeki sokakları, dükkanları bile özlüyorum. Burnumun direği sızlıyor..hüzünleniyorum. Bide anne olunca, çok yoğun geçiyor. Bu yönden bakılırsa annenin yanına gidince genç kızlığının tadını, keyfini çıkar. Sana tavsiyem tatillerde zor olmuyorsa bol bol git annenlerin yanına.
    Bu arada dizi yorumlarınıda özledim. Şu son yorumladığın dizideki oyuncular iyi hoş elbette ama dizinin tarzı bana göre değil maalesef. Çok vurdulu kırdılı, pek içimi açmadı. Bu ara 'welcome to Samdal-ri' dizisini izliyorum. Seviyorum ara ara böyle samimi dizileri izlemeyi.
    Kendine dikkat et, hayırlı geceler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aleykümselam. Tavsiyeler, dualar, iyi temeniler için çok teşekkür ederim , çok samimi hissettirdi, tebessüm ede ede okudum. Anlaşılmak iyi geldi.
      Siz de kendinize dikkat edin :)

      Sil
  3. Blogunuzu yeni takip etmeye başladım, birkaç yazınızı okudum, hoşlar gerçekten. Ben de kendi çapımda yazılar yazıyorum, dizi film yorumluyorum blogumdan. Biraz eski kafayım sanırım sosyal medya yerine blog yazılarını daha çok seviyorum, insan güzel içini döküyor. Neden daha önce yazmamışım ki diyorum. Ama sanırım google'dan görünmüyor. Ne yapmam gerektiği konusunda pek fikrim yok :)

    YanıtlaSil