20 Ekim 2015 Salı

Kardeşimin Hikayesi- Zülfü Livaneli || Kitap Yorumu


Merhabalar
Yine bir kitabın incelemesinde daha birlikteyiz. Öncelikle sorarım size bir insan bir kitabı hem sevmeyip hem de nasıl sevebilir? Saçma bir cümle kurduğumun farkındayım ama durumumu ancak böyle anlatabilirim.Daha önceden adını çok duyduğum bu kitabı okulun kütüphanesinde tesadüfen görünce aldım. Kitabı hiç böyle hayal etmemiştim.Gerek üslubuyla gerek karakterlerin derinliğiyle gerekse olaylar bütünüyle pek çok noktada beni şaşırtmayı başardı.

ARKA KAPAK:
Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalı'nın kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir. 

Kardeşimin Hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız. 

Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadeniz'in lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum. 

 Gelelim kitap hakkındaki düşüncelerime...Ahmet karakterine tıpkı o gazeteci kız gibi sinir oldum. Bir de alışmışım baş karakterlere hayran kalmaya bu kitapta böyle bir şeyle karşılaşınca karakteri bir kaşık suda boğasım geldi. Şimdi diyebilirsiniz ki neden bu kadar sinirlendin? Adam bir kere duygusuzdu her ne kadar kitap insanların duygusu olmazsa neler olurdu sorusundan yola çıkılarak  yazılsa da beni rahatsız etti olaylara tepkisiz yaklaşması. Ayrıca köpeğiyle gözleriyle konuşuyor, canlı olan hiç bir şeye dokunamıyor ve dolabı havanın sıcaklığına göre düzenlenmiş. Mesela hava 25 dereceyse 25 derecelik kıyafet bölümünden giyiniyor. Hiçbir canlıya dokunamadığı için kendisi de bir mühendis olunca Sevgili adını verdiği bir makine yapmış ve bu makine onu kucaklıyor. Böyle de tuhaf bir adamdı işte. Bu aşamada da neden böyle bir adam peki diye düşünebilirsiniz malum her şeyin bir nedeni vardır. İşte bunu ancak okuyarak öğrenebilirsiniz. Ben galiba neden böyle olduğunu bilmeden okuduğum için adama bu kadar sinir olmuştum.
Meraklı mı meraklı gazeteci kızımız (adı geçmiyor) kasabadaki cinayet haberini yaparak mesleğinde yükselmek için Ahmet Bey'in kapısını çalar. Çalış o çalış. Adam garip bir dürtüyle kızı yanında tutmak için daha önce kimseye anlatmadığı kardeşinin hikayesini anlatmaya başlıyor. Anlatmak ki ne anlatmak. Kızı yanında tutmak için sadece akşamları belli bir süre anlatıyor. Yarıda kesildiği zaman tıpkı oradaki kız gibi deli gibi merak ettim. Hem sinir olup hem de merak unsuruyla o hikayeyi okumak nasıl bir şeydi bilir misiniz? Abartmıyorum oradaki gazeteci kız beni temsil ediyordu. Bu kitabı okuyan pek çok kişiyi de temsil ettiğine inanıyorum.
Kitabın güzel yönlerinden birisi insana dair güzel gözlemlerde bulunmuş olması ve sizin bir insan olarak davranışlarınızı sorgulatmasıydı. Altı çizilecek pek çok söz vardı ancak kitap emanet olunca ben çizemedim. Bu arada kitabın bazı yönleri mantıklı değildi bana göre. Bu düşüncemi de şuraya iliştireyim. Mantıksız noktaları demek isterdim ama spoiler vermeyi sevmiyorum malesef.
Kitabın sır perdesi aralandığı noktada başınızdan aşağı bir kova buzlu su dökülüyor. ''Nasıl ya, şaka mı bu?'' diyorsunuz. Ben tıpkı şu gifteki gibi kaldım.


Sonu biraz aceleye gelmiş gibi olmuş.Kitabı okuyan da yok çevremde, kimseyle de konuşamıyorum. Allah'tan blogum var da burada içimi döküp paylaşıyorum. Kitaba puan falan veremeyeceğim çünkü kaç puan vermeliyim bilemiyorum :)
Toparlarsam eğer  öyle ya da böyle kitabı beğendim. Farklı bir tarzdaydı bugüne kadar okuduklarımdan. Bu kitapla yeni bir dünyanın kapılarını aralayıp o dünyada yaşadım. Öğrendiklerimden sonra bir dünya görüşünü daha keşfedip yeni bir dünyanın kapılarını aralamaya gidiyorum.
Yeni kitaplarda buluşmak üzere....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder