15 Aralık 2015 Salı

Aşk ve Gurur Film Yorumu

  Herkese Merhabalar
  Jane Austen'ın her on yılda bir ya bir sinema filmi ya bir TV filmi veya dizisi haline getirilmiş olan özgün adıyla Pride and Prejudice ( Gurur ve Önyargı) eserini duymayan yoktur. Aradan 200 sene geçmiş ama hala severek okunuyor, filmleri yapılıyor. Ben de sürekli filmden kareleri,replikleri bir yerlerde görürdüm ama filmin de ele aldığı sebepsiz bir ön yargıdan dolayı ne kitabını merak ederdim ne de filmini. Geçenlerde de canım sıkılıyor bir film izleyeyim dedim. Film sitesinde gezinirken karşıma yine bu film çıktı. Ben de her yerde karşıma çıkıyor bakalım nasıl bir şeymiş diye izlemeye hiç bir beklentim olmadan başladım ve aşırı beğendim.



Bennet ailesinde beş tane evlenmemiş bekar genç kız vardır ve Bayan Bennet kızlarını zengin, soylularla evlenmeleri için elinden geleni yapmaktadır. Elizabeth, Bennet ailesinin ikinci kızıdır ve kendi kendini geliştirmiş, neşeli,zeki ve amacı evlenip kendini güvence altına almaktan çok daha fazlası olan bir kızdır. O dönemdeki kızlardan farklı bir yapıya sahiptir. Ablası Jane aralarında en güzel kız olarak görülmektedir ve anneleri Jane'in baloda yaşadıkları yerdeki bir malikaneyi kiralayan Mr.Bingley 'i etkilemesini istemektedir. Nitekim Jane ve Mr. Bingley birbirinden etkilenirler. Mr. Bingley'in yakın arkadaşı Mr. Darcy ise baloda insanlara karşı soğuk durmaktadır. Üstelik Elizabeth Mr. Darcy'nin onun sıradan bir kız olduğunu Mr. Bingley'e söylerken kulak misafiri olmuş ve sinirlenmiştir. Devamında gelişen olaylarda da Mr. Darcy'ye karşı bir öfke duymaya başlamıştır. Filmin genel olarak konusu bu şekilde vermeye çalıştım. Elizabeth ön yargıyı Mr.Darcy ise gururu temsil ediyor.  Bu kadarını bilmeniz yeterli sanırım.


Şunu baştan söyleyeyim eğer bilimkurgu ve aksiyon tarzında filmler seven biriyseniz Aşk ve Gurur'u sevmeyebilirsiniz. Başları biraz yavaş ilerliyordu ve sıkılma ihtimaliniz olabilir ama ben çok fazla sıkılmadım. Yavaşça o duygu geçişini sağlamaları hoşuma gitti. Tüm bunlara rağmen bu filmi bu kadar sevmemde etkin olan şey hem Mr.Darcy'de hem de Elizabeth'de kendimi görmem oldu. Filmde adeta kendimi buldum. Elizabeth'in insanları diliyle iğnelemesi,hayata bakış açısı,neşesi ve kendini yetiştirmesi ben de olduğu gibi Mr. Darcy'nin gururu, uzaktan soğuk bir insan gibi durması ama tanıyınca aslında öyle olmaması ve tanımadığı insanlara karşı mesafeli durması da ben de olan özelliklerdendi. Bazen diyorum ki ruhum o dönemlere ait aslında o zaman yaşamalıymışım ama sonra o dönemdeki zorluklar aklıma geliyor da yok ben almayayım diyorum.




 Keira Knightley ve Matthew Macfadyen çok iyi bir uyum olmuş. Keira Knightley nasıl bir güzel bu filmde. Kendine özgü çok değişik bir güzelliği var. Kitapta Jane en güzel kızdı ama filmde Elizabeth güzelliğiyle daha ön plandaydı bence. Kadın o dönemlerden fırlamış gibiydi sanki günümüzde aslında yaşamıyormuş gibi. Mr. Darcy rolünde ilk başta Matthew Macfadyen'i yadırgasam da sonradan onu da role çok uygun buldum. Ah bu ön yargılar! Donuk bir yüz ifadesi takınıp gözleriyle konuşuyor adeta.Bu arada adamda nasıl güzel bir ses var yahu.


Bazı sahneleri o kadar güzeldi ki çok fazla favori sahnem var. Aşk bu zamanlarda herhalde çok daha masum ve saftı. Günümüzdeki aşk o kadar kirli ki... Tartışırlarken bile adam ''Vaktinizi aldığım için özür dilerim'' diyerek gidiyor. Saygı var, nezaket var,kibarlık var. Ayrıca soundtrackleri ve eşsiz doğa manzarası da çok hoşuma gitti. Ne kadar güzel mekanlar vardı içim gitti resmen.
Eğer sizde benim gibi daha öncelerden duyduğunuz halde izlemediyseniz aslında sizi kıskanıyorum. Ne güzel ki ilk izlediğinizde çok güzel bir tat alacaksınız! 
Bir daha bu tadı verecek film bulabilirsem elbet onu da öneririm. Görüşürüz!



1 yorum:

  1. en sevdiğim klasik olur gurur ve önyargı, filmini çok severek izlemiştim yorumunu okuyunca yeniden izleme istediği gelmedi değil ama şimdilik klipleri ile yetineceğim *-*

    YanıtlaSil