7 Aralık 2015 Pazartesi

The Duff Film Yorumu

Film Künyesi:
Yönetmen: Ari Sandel
Senaryo: Josh A. Cagan, Kody Keplinger
Ülke: ABD
Oyuncular: Mae Whitman
Robbie Amell
Bella Thorne
Bianca A. Santos
Skyler Samuels
Canınız mı sıkkın? Ağır dramlardan içiniz mi şişti? Gülmek mi istiyorsunuz?  O zaman size çikolata tadında The Duff tan bahsetmek istiyorum. Duff ne demek mi? Duff',Belirlenmiş Çirkin Şişko Arkadaş anlamına geliyor.


 Bianca lise son sınıfta okuyan kendisinden daha popüler olan Jess ve Casey adlı arkadaşlara sahip bir kızdır. Çok güzel olmamasına rağmen kendisinden bir şikayeti yoktur. Bir gün partide hem çocukluk arkadaşı hem de yan komşusu olan Wesley ona Duff olduğunu söyler. Bianca başta bunu inkar eder. Wesley ona Duff ın illaki çirkin ve şişko olmadığını ama toplumda daha popüler olan kişilere ulaşmak için bir aracı olduğundan bahseder. Bianca bunu inkar etse de başta bakar ki gerçekten de insanlar en yakın arkadaşları hakkında sürekli ona soru soruyor falan. Bir anda gözü açılır adeta. Acımasız sosyal hiyerarşiyi farkeder. Daha sonra Wesley'den ona dufflıktan çıkması için yardım etmesini bunun karşılığında kimya dersinden geçmesine yardımcı olacağını söyler.Bundan sonrasını anlatırsam bir manası kalmaz. Siz olayları buraya kadar bilin yeter.
Şimdi diyebilirsiniz ki bu bildiğin klasik Amerikan gençlik filmi. Bence bir tık daha ötede klasik gençlik filminden. İzlerken hem kahkaha attırıyor hem de etrafımızdaki sosyal hiyerarşiyi sorgulatıyor. Kendi adıma hem gülüp hem de ana fikri kaptığımı söyleyebilirim.
Kızın duff olduğunu inkar etmesi ve arkadaşlarına onu duff durumuna düşürdüler diye küsmesi ve etrafındaki duffları keşfetmesine çok güldüm. Filmin komik sahnelerindeki efektler de çok hoşuma gitti.


Bu arada film öyle bir lisede geçiyor ki lise lise değil üniversite adeta. Keşke bizdeki liselerde böyle olsaydı diye içimden geçirip durdum. Yahu ben üniversitede bile 5 kişi ortak deney yaparken bu lisede her kişinin kendine ait masasında kendine ait malzemeleri vardı. Neyse ülkemizdeki eğitim konusuna değinirsem bitiremem bu yazıyı. En iyisi biz filme geri dönelim.
O kadar övdüm ama bu filmi izlemeden ölmeyin falan demeyeceğim elbette.:)  Bazen aşırı abarttıkları yerlerde vardı. Baş karakterin bazen kendisiyle çeliştiği yerlerde vardı. İzleyin ama çok da büyük beklentiniz olmasın. Romantik komedi tadında güzel bir film.  Pegasus Yayınları'ndan çıkan SAP( Silik Aksi Paspal) kitabı da bu filmin kitabıymış. Daha önceden adını duyduğum ama okumadığım bu kitap, filmin kitabı olunca şaşırdım. Bunu bilmeden önce de okumayı düşünmüyordum hala da düşünmüyorum.


Son olarak filmin konusu ve özellikle verdiği mesaj çok hoşuma gitti. HEPİMİZ DUFFIZ. Bunu kabul edelim bir kere. Eğer ben gayette popülerim diyorsanız yanılıyorsunuz. Ne kadar popüler olursanız olun sizden çok daha popüler olan insanlarla birarada bulunduğunuzda oranın duffıda siz oluveriyorsunuz. Eğer ben çok çok daha popülerim diyorsanız da bir Brad Pitt ve Angelina Jolie değilseniz mutlaka bir gün duff olmaya mahkumsunuz.  Popüler olmayanlara bir şey demiyorum zaten:)
Başka yorumlarımda görüşmek üzere...

Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.



1 yorum:

  1. yorumda da belittiğin gibi beklentiyi yükseltmeden izlediğinde eğlenceli bir film oluyor, ama bu gençlik filmlerinde cinselliğin haddi hesabının olmaması beni deli ediyor. gönül rahatlığı ile kimseye tavsiye edemiyorsun, izleyemiyorsun :(

    YanıtlaSil