Film Partisi

  Herkese Merhabalar;
  Kendimce yine planlar yapıp,uygulayamadığım günler yaşadım. Hayat sen planlar yaparken yaşadıklarındır derler ya bendeki de işte o hesap. Kendime verdiğim hiçbir sözü tutamadım. İnanın bunlardan en basidi şu blogda yeterince üretken olamamamdı. Yazacak onca şey varken yazamamamdı. Bu blog benim gözbebeğim. Hiçkimse okumasa sadece yazsam bile inanılmaz bir rahatlama sağlıyor bana. Kendimi,zihnimi dağıtmama yardımcı oluyor. Buraya yazdıkça mutlu oluyorum. Şimdiyse yazacaklarım biriktikçe üşenmem topluca film önerisi yazmama sebep oldu. Şimdi şu biriken filmleri yazma vakti....


THE REVENANT

Başladığı ilk dakikadan beri filme pür dikkat odaklatan The Revenant şu listenin şüphesiz başını çekiyor. 19.yüzyılda Amerika sınırında yaşanan bir hayatta kalma mücadelesini ele alıyor.  Şu an vizyondayken kaçırmayın. Ben sinemada değil de evde izlediğim için dizlerimi dövüyorum. Yorumlardan birinde ''Oscar Leonardo Dicaprio'yu hak etmiyor.'' yazıyordu ne kadar doğru bir tespit. Kanımı donduran oyunculuklar ve sahneler vardı. Gerçek hayattan esinlenilmiş bu film tüyler ürperten bir başyapıt. Mükemmel doğa manzaralarını, yönetmenin başarısını da göz ardı edemem. Şu filme burun kıvıranları da hiç anlamıyorum, siz onlara kulak asmayın. Bu filmde ayı bile oyuncu olmuş artık o kadar aşmış. Bu filmi Leo Oscar alsın diye yapmışlar bunu bilir bunu söylerim. Her ne kadar gönüllerin Oscarını almış olsa da bu sefer gerçekten alacak,inanıyorum. Şu filme ne yazsam az gelecek hoş zaten beğendiğim şeyleri anlatmayı çok iyi beceririm. (!) Leonardo DiCaprio ve Tom Hardy aynı filmde, mutlaka izleyin.




INSURGENT

 Uyumsuz serisinin kitaplarını okumadan filmlerini izlemeye başladım. Azıcık da olsa vicdan azabı çeksem de birkaç yerden kitabın yazım dilinin o kadar iyi olmadığını duyunca direk filmlerine geçiş yaptım. O yüzden bu yorumun kitabını okumadan yapıldığını bilin istiyorum. Filmi ben çok beğendim. Similasyon sahneleri, ters köşeler, görsellik,kurgu, oyuncular beni etkilemeyi başardı. Bilim kurgu ve aksiyon yeterince güzel işlenilmişti. Ancak Kuralsız'ın sonunda ortaya çıkan gizem bana Labirent Serisini fazlasıyla anımsattı. Kendine özgü kurgusu bu noktada beni hüsrana uğratsa da filmi genel olarak çok beğendim. Yakın zamanda çıkacak olan Yandaş'ı da büyük bir merakla bekliyorum. Shailene Woodley ve Theo James şu dönemin parlayan oyuncularından olmayı başarıyorlar. Uyumsuz'la Kuralsız'ı karşılaştırmak istiyorum ama yapamıyorum. İkisini de aynı derecede beğendim. Uyumsuz serisinin ikinci filmi olan Kuralsız sayesinde de tüm seriyi izlemenizi öneririm.

Not: Tris'in (Shailene Woodley) kısa saçları çok yakışmıştı.


THE MARTİAN

  Bana neler oluyor bilmiyorum ama kitabını okumadan filmini izlediğim bir diğer filmler arasına The Martian'da girdi.  Yapma etme kitabını oku öyle izle dedim kendime ama nefsime hakim olamadım sevgili blog okuyucusu! Koskoca Mars'da tek başına yaşam mücadelesi veren astronot Mark Watney'in hikayesi espiritüel, heyecanlı ve yeri geldiğinde de dramatikti. Gerçek bir Survivoru izliyorsunuz. Okuduğum bölümde bilimle ilgili olunca bu film bana ayrı bir tat verdi. Çünkü bilim gerçekten harika bir şey, film sayesinde bir kez daha anladım. Böyle güzel bilim kurgu filmleri bulmak çok zordur. Sıkılmadan izleyebileceğiniz türden bir bilim kurgu filmi Marslı. Filmde genellikle tek bir oyuncu ön plana çıkıyor ve Matt Damon rolünün altından güzel kalkmış ve Oscar'a aday oldu. İşin ucunda Leonardo DiCaprio olmasa gönlüm ondan yana olurdu. Bu arada filmin  tam 7 dalda Oscar' a adaylığı bulunmakta.



SOUTHPAW

  Erkek filmi gibi gözükse de herkesin izleyebileceği boks ve dram gibi iki uç noktayı ustaca işleyen, ağlayarak izlediğim ve çok beğendiğim Southpaw'ın detaylı yorumu için buraya tıklayın. 
   Jake Gyleenhaal'ı Billy Hope rolünde görüp kendini nasıl geliştirdiğini görmenizi isterim. Eminem'in müzikleri filmin atmosferine çok uyumlu olmuştu. Güzel bir film gecesi yaparsanız Southpaw aklınızın bir köşesinde bulunsun.





SADECE SEN


  Başrollerinde şu an Kördüğüm dizisinde de beraber rol alan İbrahim Çelikkol ve Belçim Bilgin ilk olarak bu filmde partner oldular. Sanırsam ikilinin kimyasını uygun bulununca şimdi aynı dizide rol alıyorlar. Filme gelirsek senaryo bir Kore filminden alınmış. Yine merakıma yenik düşüp film hakkındaki yorumlara bakarken fena spoiler yemesem belki ağlayabileceğim bir filmdi. Siz siz olun filmin altına yazılan yorumları dikkat ederek okuyun. Az da olsa kafes dövüşü sahneleri vardı ve o kısımlar bayağı hoşuma gitti. O dövüş dünyasının havasını soluyor gibi hissettim bir an. Kafes dövüşüne hep bir merakım vardı zaten. Ayrıca engelli insanların günlük hayatta yaşadıkları sıkıntıları bir nebze de olsa anlamanızı,kendinizi onların yerine koymanızı sağlayan bir yönü de vardı. Gözleri görmeyen bir kızla kendi yolunda kaybolmuş bir adamın yüreklere dokunan hikayesini severek izledim, sizlere de tavsiye ederim. 



BONUS:TİTANİC 

  Yıllar önce izlediğim önemli sahneler dışında neredeyse unuttuğum Titanic'i nostalji yapmak için izleyeyim dedim, iyi de yaptım.Ben canı sıkılınca sevdiği bir filmi açıp tekrar izleyebilen tiplerdenim. Zaten bazı filmleri ne kadar izleseniz de bıkmazsınız. Titanic'de o filmlerden. Filmi izlerken aklımın bir köşesinde Kate Winslet ve Leonardo DiCaprio'nun ne kadar yaş aldığını düşünüp durdum. Ünlü değiller mi yaş alsalar bile hala kendilerinden bir şey kaybetmiyorlar. :)





  Övünmek gibi olmasın ama izlediğim şu yukarıdaki filmler gerçekten de çok iyi yapımlardan oluşuyor. Kendimi sinema eleştirmeni falan sandığım ve ahkam kestiğim falan da yok onu da söyleyeyim. Zevkler tartışılmaz ama bu filmleri izleyen çoğunluğun beğeneceğini düşünüyorum. Sizlerin de bana önereceği filmler olursa yorumlarda beklerim.*-*
  Umarım yakın zamanda görüşürüz.
  Kendinize iyi bakın.