9 Şubat 2016 Salı

Martı Jonathan Livingston-Richard Bach Kitap Yorumu

Martı-Richard Bach

Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. 
Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu. 
(Tanıtım Bülteninden)


  Merhabalar!
  Bugün bambaşka bir kitap yorumu yapacağım sizlere. Artık kendimi tekrar etmemeye daha fazla özen göstermeye çalışıyorum. Eğer ağırlık verdiğim bir tür olursa onu dengeleyecek farklı tarzda ve konularda eserlere yöneliyorum. Martı Jonathan Livingston, bugüne kadar yorumladığım kitaplardan farklı. Aslında ben bu kitabı 7.sınıfta Türkçe öğretmenim sayesinde okumuştum. O hocamı ayrı bir severdim, ben de katkısı çoktu. Dolayısıyla bu kitabın benim için manevi bir yönü de oluştu zamanla. Seneler geçti ve ben kitabı unuttuğumu fark edince tekrar okumaya karar verdim.


  Kitabın yazarı Richard Bach, pilot olarak da çalışmış ve bunun etkisinden olsa gerek kitaplarının çoğu uçmakla ilgili. Kitap çok ince ve yarısı güzel martı resimleriyle dolu ancak Martı bir kitabın ince olmasının değerini belirlemediğinin en güzel örneklerinden. Otursanız 1 saatte bitirebilirsiniz. Ufkunuzu genişleten bir kitap olduğundan kolaylıkla başucu kitabı olabilir. Özellikle daha küçükken okunsa çok daha etkili olur belki. Eğer küçük kardeşiniz,kuzeniniz varsa rahatlıkla tavsiye edebilirsiniz.

   Martı Jonathan Livingston aslında özgür insanı simgeliyor. Kendisi diğer martılar gibi sadece karnını doyurmak için uçmak değil, uçarak sınırlarının dışına çıkmak kendini bu konuda geliştirmek istiyor. Ancak diğer martılar tarafından dışlanarak, sürgün ediliyor. Sürgün edildiği yerde diğer kuşlara da bildiklerini öğretiyor vs. Genel hatlarıyla öykünün konusu böyle.

  Kitabın boş bir sayfasına seneler öncesinden kalma bir yazı yazmışız, onu buraya koymak istiyorum:
Sadece martının uçuşu değildir bu kitap; bizim hayallerimizin, ruhlarımızın, yüreklerimizin sesidir. Hayatın felsefesi bir martı ile sembolleştirilmiştir. Kendini geliştiren, farklı olmaya çabalayan insan diğer insanlar tarafından dışlanabilir fakat özgürlüğüyle mutluluğa ulaşabilir. Bunu fark edenler gerçek özgürlüğü hak ederler. Çünkü mutluluk karın doyurmak değildir. Öğrenmek asla bitmez. Limiti yeri yoktur öğrenmenin.  Herkes özeldir. Yaradan, herkese düşünebilme gibi muhteşem bir armağan sunmuştur. Bu hazinenin farkına varmak gerekir.

Nereden geldiğimizi hemen unutup nereye gittiğimizi merak bile etmeden, günübirlik yaşayarak çoğu kez birbirinin aynısı olan şeyi yaptık; bir dünyadan gelip diğerine gittik. Yemekten,birbirimizle mücadele etmekten, sürüye gücümüzü kanıtlamaya çalışmaktan daha başka yaşama nedenleri olduğunu öğrenmek için kaç yaşamdan vazgeçmek zorunda kaldık, bir fikrin var mı Jonathan? Binlerce Jon, on binlerce! Ardından mükemmellik diye bir şeyin olduğunu anlamak için diğer yüzlerce yaşam daha... Yaşama amacımızın mükemmeli bulma ve onu açığa çıkarma olduğunu anlamak için diğer yüzlercesi daha yaşandı. Şimdi de aynı kural geçerli, tabii ki diğer dünyayı bir öncesinde öğrendiklerimizle kurarız. Fakat hiçbir şey öğrenilmemişse, sonraki yaşam öncesinin aynısı olacaktır; aynı sınırlar ve kazanmak için yüklenilen aynı sıkıntılar...
  
Martı- Richard Bach

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder