12 Mart 2016 Cumartesi

Devrimin Kızı - Amy Engel Kitap Yorumu

Ivy Westfall

 Herkese Merhabalar,
 Bu aralar blogumu çok özledim. Uzun bir süre ödevdi,sunumdu,okuldu derken burayı bayağı bir boşladım. Kendime zaman ayıramadım zaten. Nihayet nefes alabildiğimi hissettiğimde bloguma yorum girmek istedim. Kurucunun Kızı'nın devamı niteliğindeki Devrimin Kızı'nı yaklaşık üç saat önce falan bitirdim ve düşüncelerim tazeyken yorumlayacağım. Öncelikle tanıtım bültenini koymak istiyorum.

Ben Ivy Westfall. Kurucunun Kızı. 
Nükleer bir savaş sonrası hayatta kalan az sayıdaki insandan biriydim. 16 yaşında kendimi bir güç savaşının ortasında buldum. Annemin katilinin oğluyla evlenmeye zorlandım. Görevim o kadar da zor değildi. Devrime öncülük edebilmem için kocamı öldürüp ailemin yönetimi ele geçirmesini sağlamalıydım, o kadar… 
Ben Ivy Westfall. Artık sistemin kurbanı değilim. Görevim artık eskisinden daha zor. İnandığım şeyler uğruna, her şeyimi kaybetme pahasına savaşacağım… 
İsmim Ivy Westfall. Ben Devrimin Kızı'yım.



UYARI: Eğer ilk kitabı okumadıysanız naçizane fikrim bu yorumu okumayın.
                                      
Bazı insanlar değişmez. Değişmeleri gerektiğinde bile.

Devrimin Kızı'nı her ne kadar sevmeyenler de olsa ben açıkçası seven taraftayım. Herkes bir Bishop'ı ön plana çıkarıyor ama bu kitabı güzel hale getiren Ivy'dir. Eğer Ivy, doğrularıyla yanlışlarıyla, düşünceleriyle, kendini yeterince sorgulaması ve fedakarlıklarıyla bu denli sağlam bir karakter olmasa beğenmeme ihtimalim çok fazlaydı. Bunda şüphesiz Ivy'ye kendimi çok benzetmem de etkili olmuştur. İnsan kendine yakın bir karakter bulunca okumaya doyamıyor. Çoğu yerde Ivy'nin yerinde ben olsam aynı şekilde davranacağımı fark ettim ki bu yanlış bir davranış olsa bile. Ivy'nin düşüncelerindeki yolculuğu okumaktan gerçekten zevk aldım. Kendi içime bir yolculuk yapıyormuş gibi hissettim. Bishop, Ivy'nin tamamlayıcı parçasıydı.Düştüğünde elinden tutup kaldıran, konuşmadan onun ne düşündüğünü bilen, onun gerçekleri görmesini sağlayan ve gerçekler Ivy'nin canını acıttığında onu saran bir parçası. Hayatımızda aslında hep böyle bir insana ihtiyaç duyarız ve böyle insanlar galiba kitap satırlarına gömülü vaziyette. İçinde bulunduğumuz dünyada malesef herkes birinin derdini gördüğünde arkasına bakmadan kaçıyor.

Çok iyi bir yalancı olmayabilirdim ama sessizlik konusunda eski bir profesyoneldim, ezelden beri sıramı bekleyip gerçekten söylemek istediklerimi derinlere gömüyordum. Sessizliğe her zaman sessizlikle karşılık verebilirdim.


Ivy Westfall

 Kitabı tam anlamıyla distopya kategorisine koyamayız. Çünkü olaylar üzerinde çok durulmamış ve sağlam bir olay örgüsü yok. Zaman,mekan ve kurgu yeterince betimlenememişti, çok basitçe anlatılmıştı ve bu açıkçası olaylara olan inandırıcılığımı azaltıyordu. Sonra dedim ki kendime sen bu kitaba distopik bir roman gözüyle değil de Ivy'nin Bishop sayesinde kendini bulmasını konu alan bir roman gözüyle bak. Bakış açımı değiştirdiğim o an kitabı normalde beğeneceğimden daha fazla beğendim. Diğer türlü kitaptan puan kırmam kaçınılmaz olurdu.
Bildiğiniz üzere Ivy ilk kitapta çitlerin dışına bırakılıyordu. İlk başları güzel başladı ama Bishop ortaya çıkana kadar kitap azıcık sıkıcı geldi açıkçası. Sonrası zaten su gibi aktı. Ancak olayların gelişmesini son 50 sayfaya koymak bence biraz sonunu oldu bittiye getirdi kitabın. Onca sayfalık durağanlıktan sonra paldır küldür yaşananlar ben de acaba yazar aman sıkıldım hemen bitireyim şu kitabı mı dedi düşüncesini oluşturdu. Hani bir dizi tutmaz da erken final kararı alır. Kaç sezonluk olaylar erken final olunca hemen açıklığa kavuşur ya işte öyle bir izlenim oldu. Ancak yine de beğendim Devrimin Kızı'nı. Dört dörtlük olmayabilir ama bu okuyucuya kendini sevdirmeyecek bir kitap olduğunu göstermez. Hele de ilk kitabı okuduysanız kesin okuyun,yarım bırakmayın seriyi. Ben sonunu da sevdim öyle toz pembe bir son olmadı yani. Zaten olsa saçma olurdu. 

Amy ENGEL

Ama sevgi budur zaten değil mi? Sırf biri seni hayal kırıklığına uğrattı diye onu sevmeyi bırakmazsın.

 Kitabın sürekli vermeye çalıştığı bir mesaj vardı: Kendin ol. Başkalarının verdiği kararlara göre hayatını yaşama. O yol senin yolun değil. Eğer ayağına prangalar vurulmuşsa eline bir balta al ve kır o zincirleri. Çok doğru bir mesajı yok mu sizce de?

2 yorum:

  1. Bu serinin ilk kitabı aşırı hoşuma gitmişti, farklı gelmişti. Ama sanırım okuduğum ilk distopya kitabıydı, belki şimdi okusam beni aynı şekilde tatmin edemeyebilir. İkinci kitap da genel olarak güzeldi ama ben daha büyük bir beklenti içine girmiştim. Tabii Bishop karakterine bayıldım diğer herkes gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk okuduğun distopya kitabının Kurucunun Kızı olması isabetli bir karar olmuş. Çünkü bana distopyaya ısınma turu gibi geliyor. Devrimin Kızı'nın eksik kaldığı noktalar var gerçekten de. Beklentileri çok da yüksek tutmamak gerekiyor bazen :)

      Sil