22 Temmuz 2016 Cuma

Keşke Senden Nefret Edebilseydim - Lucy Christopher | Kitap Yorumu


 Herkese Merhabalar
 Blogda uzun bir süre aktif olamadım. Özellikle ülkemizde son zamanlarda yaşanan darbe girişimi beni çok etkiledi. Neyse ki milletimiz buna izin vermedi. Kafamı biraz boşaltmak için okuduğum bir kitabın yorumunu bloga girmek istedim. 

   Ben seni görmeden önce sen beni gördün.Bir kız: Gemma, havalimanında, ailesiyle tatile çıkmak üzere. Gözlerinde öyle bir bakış vardı ki…Bir adam: Ty, salaş, bronz tenli, olgun görünümlü, nedense tanıdık, gözleri buz gibi mavi. Sanki beni istiyormuşsun gibi.Kız ailesinden uzaklaşıyor. Bir anlığına. Adam onun kahvesinin parasını ödüyor. Ve içine ilaç atıyor.Hem de çok uzun süredir. Gemma ne olduğunu anlamadan Ty onu alıp götürüyor. Kumlara ve sıcağa. Boşluğa ve kimsesizliğe. Hiçliğe. Ve onu sevmesini bekliyor.Kurbanın, kendisini kaçırana yazdığı bir mektup olan Keşke Senden Nefret Edebilseydim Gemma'nın hayatta kalmaya dair ümitsizlik dolu öyküsü. Gemma'nın bedenini çalan Ty, genç kızın içinde çığlık atan tüm içgüdülere rağmen kalbini de çalmayı başarabilecek mi?


''Spinifeks.'' dedin.''Çok susuz kaldığında yaprakları sarmalanıp kendi içine kapanır.'' Bana döndün,güneş ışığında gözlerinin rengi iyice açılmıştı.'' Oldukça iyi bir hayatta kalma taktiği,değil mi?''


 Keşke Senden Nefret Edebilseydim çok farklı bir kitaptı. Belki sadece kaçırma olayı kitabı diğer türlerinden farklı kılmıyordu. Ancak bunun dışında olayın geçtiği mekan, kitabın yazı dili, sonu, olayları bambaşkaydı. Yazar Lucy Christopher'a hayran kaldım. Çünkü bu kitabı yazmak için bayağı bir araştırma yapmak gerekiyor. Keşke Senden Nefret Edebilseydim'i bitirdiğimde yeni bilgiler öğrendim. Anlatılmaz okunur diyebileceğimiz türde bir kitaptı.


  Diğer bir değineceğim nokta kitabın gerçekçi olmasıydı. Zaten çölün betimlemeleri okuyucunun kafasında mekanı oturtmasına oldukça yardımcı oluyordu. Mesela ben tutup da ''Böyle bir yerin olması çok saçma.'' diyemedim. Özellikle Gemma'nın davranışlarında bir tutarsızlık olmaması gerçekliğe uygun başka bir noktaydı. Bir karakter diğerinden nefret ettiğinde bu nefret genelde kısa süreli olur ve karakter hemence yelkenleri suya indirir, nefret ettiği karaktere tutulur. Ancak burada Gemma, başından sonuna kadar çok mantıklı bir karakterdi. Kaçırılan bir insan gerçekten de böyle davranırdı. Ty ise çok özgün bir karakterdi. Onu daha fazla anlatmak isterdim ama nasıl anlatacağımı bilemiyorum.  Konuyu ilk okuduğumda böyle karakterlerle karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Ty ve Gemma klişeden uzak,gerçekçi ve özgün karakterler olarak okuyucunun karşısına çıkıyor.


Elimle yakaladığım pervaneyi düşündüm; güvende ama parmaklarımın karanlığında kapana kısılmış...
  Anlatım Gemma'nın Ty'a hitap etmesi şeklindeydi. Aslında tüm hikayeyi Gemma'nın Ty'a yazdığı bir mektup sayesinde öğreniyoruz. Bu anlatım şeklini başlarda yadırgasam da sonra alıştım. Hatta son 20 sayfa, bu anlatım dili sayesinde çok daha etkileyici bir hale büründü. Hazır lafı açılmışken kitabın sonunun çok gerçekçi olduğunu düşünmeden edemiyorum. Hem gerçekçi hem de çarpıcı bir sondu.
  Eğer farklı bir şeyler okumak istiyorsanız size önerebilirim. Kitabı bitirdiğinizde bana hak vereceğinizi umuyorum. Yazımı daha uzun tutmak isterdim.Ancak hem uzun süredir yazı yazmayışımdan hem de kitabın etkisinden olsa gerek biraz tutuk kaldım. Ekrana boş boş bakıyorum.  Son olarak Keşke Senden Nefret Edebilseydim sıradan bir kaçırılma hikayesi olmadığını hatırlatarak yazımı sonlandırıyorum.
  Hoşçakalın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder