"Zeyneb'le o akşam güzel bir parkta oturduk ve âşık olduk. Güzel bir parkta oturmak ve âşık olmak harika bir şeymiş. Küçük kese kâğıdından çıkardığım pişmiş kestanelerin kabuğundan kolayca ayrılan kısımlarını ona veriyor, tüylü zarını soyamadığım kırıntılarını ise kendi ağzıma atıyordum. İsimlerimizi henüz bilmiyorduk. Sorma gereksinimi de duymamıştık herhalde. Nasıl olsa öğrenecektik. Ve ben ilk başta bunu Zeynep olarak algılayacaktım. 'Yalnız sonu b ile' diye uyardığındaysa önümüzdeki senelerde ona 'Zeynebim' derken adını bozmayacak olmaktan büyük sevinç duyacaktım."
Herkese Merhabalar!
Uzun zamandır merak ettiğim bir kitap olan Herkesleşme’nin
okuyanlar kervanına artık ben de katılmış bulunmaktayım. Kitap hakkında çok
fazla yorum okudum ama o yorumlarda tam olarak ne denmek istendiğini okuyunca daha
iyi anladım. Öncelikle kitabın içinde geçen güzel cümlelere adeta vuruldum. O güzel cümleleri tekrar tekrar okumaktan
kendimi alamadım. İlk cümleden itibaren kitabın içine girebildiğimi hissettim. Bu
benim için kitabın önemli bir artısıydı. Çünkü kitapların ilk izlenimine göre
kolay bir önyargıya kapılabiliyorum. Kitaba dair sevdiğim bir diğer detay
Ömer’in bazı tuhaf düşüncelerinin aynısını benim de önceden düşünmüş olmamdı.
Kendimden iz bulduğum her düşünce kırıntısını bile çok severim ben. Çünkü
biriyle dertleşmiş gibi hissederim. Kitabın baş karakteri Ömer’in biz
okuyucularla iletişim kurması da sevdiğim diğer detaylardandı. Kendimi bu kitaba dahil bir karakter gibi
hissetmek hoşuma gitti. Ayrıca Ömer’in biz okuyuculara ettiği bir iki laf
vardı. O kadar cevap vermek istedim ki... Tabi bu imkansızdı.
Çok akıcı bir şekilde okudum. Bölümlerin kısa oluşu
nedeniyle şu bölümü de bitireyim derken baktım ki kitap bitmiş. Aslında keşke
biraz daha uzun bir kitap olsaydı da geçişler çok hızlı olmasaydı. Hemen aşık
olup hemen ayrılma olunca çekilen aşkın acısı bana yeterince samimi gelemiyor.
Neyse ki yazarın etkili bir yazım dili bu açığı biraz olsun kapatabiliyordu.
Buradan sonrasını kitabı okumadıysanız bence okumayın. Çünkü spoiler içeriyor.
Ömer karakterinin değişim süreci o kadar ani oldu ki neye uğradığımı şaşırdım. Yani o kadar keskin bir ‘herkesleş’ti ki... Keşke daha yumuşak bir evreyi kapsasaydı. Ömer birden bambaşka bir insana dönüştü.
Buradan sonrasını kitabı okumadıysanız bence okumayın. Çünkü spoiler içeriyor.
Ömer karakterinin değişim süreci o kadar ani oldu ki neye uğradığımı şaşırdım. Yani o kadar keskin bir ‘herkesleş’ti ki... Keşke daha yumuşak bir evreyi kapsasaydı. Ömer birden bambaşka bir insana dönüştü.
Ömer hayatını sonlandırmaya karar vermiştiir. Onu bu kararı
almaya iten sebepleri okuyoruz. Sonra günümüze dönüyoruz. Zeyneb’e yazdığı mektubun
özellikle çok hoşuma gittiğini belirtmeliyim. Kitabın son sayfalarına kadar
Ömer’in Zeyneb’e duyduğu aşkı okumak çok güzeldi. Ama işte o son yüzünden bu aşkı
okuduğum tüm sayfalar silinmiş gibi hissediyorum. Aslında o sonu hiç sevemedim
ben. İki aşığın kavuşamadığı sonları sevmediğimden değil, böyle bir sonun
altyapılarının yetersiz kalmasından dolayı.
Ama her şeye rağmen resmin bütününe bakıyorum ve
düşünüyorum. Ben bu kitabı sevdim mi sevmedim mi? Evet sevdim. Kusurlarıyla
bile sevdiğiniz bir şeyler olur ya hani. İşte Herkesleşme’de benim için öyle. Okumaktan
zevk aldığım bir kitap olmayı başardı.
Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.
Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder