18 Ağustos 2017 Cuma

Alaska'yı Bulmak – John Green | Kitap Yorumu



 Bu kitaba karşı çok karışık duygular içerisindeyim. Kendi içimde sevdiğim ve sevmediğim yönlerini bir kefeye koyup terazinin hangi kolunun ağır bastığını bulmaya çalışıyorum. Aslında buna net bir cevabım yok.


  Kitap yatılı bir lisede geçiyor. Yaşananları Miles'ın ağzından okuyoruz. Eski lisesinde asosyal olan Miles, yeni lisesinde bir arkadaş grubuna sahip olur. Kitabın özellikle başlarında liseli gençlerin başlarından geçenleri, yaptığı eşek şakalarını, kuralları çiğnemelerini, asiliklerini vs. Okuyoruz.


  Kitap öncesi ve sonrası olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Zamanı böyle ikiye bölen bir olay yaşanıyor. Spoiler olmasın diye söylemeyeceğim ama okuyanların anladığına eminim. Kitap 300 küsür sayfa ve bu bahsettiğim olay 200’lü sayfalarda gerçekleşiyor. Ve inanın önceki 200 sayfayı okurken çok sıkıldım. O ana kadar kitabın bir olayı yoktu resmen. Normalde bir olay olur ve biz sonunun nereye bağlanacağını bekleyerek kitap okuruz. Ama 200 sayfa kadar bu kitapta bir grup liselinin günlerini nasıl geçirdiğini okuyoruz. Ve bu bana çok sıkıcı geldi. Eğer yarım bırakamama takıntım olmasa kesinlikle bırakırdım. Tam kitaptan umudu kesmişken kalan 100 sayfa ise gerçekten hoşuma gitti. Kitabım bir anlamı olmaya başladı. Kitabın adı bile bir anlam kazandı. Karakterler ortaya çıkması gereken gizemli bir olayı çözmeye başlamıştı. Dolayısıyla sürükleyici bir anlatım vardı. Kitabın son 3 sayfası mükemmeldi. Oradaki tüm satırların altı çizilmelikti. Yüzümde buruk bir tebessümle kitabın sayfalarını kapattım.

''Çok üzgünüm, Tıknaz. Seviyordun, biliyorum." diye fısıldadı.Hayır. Geçmiş zaman değil." dedim. Artık bir insan bile değildi, sadece çürüyen bir etti ama onu şimdiki zamanda seviyordum.


Dünyada böyle garip ve korkunç şeyler düşünen tek insan olmadığımı fark etmek, beni her zaman şoke etmiştir.

  Burada en başta sorduğum soruya dönüyorum. Alaska'nın Peşinde'yi sevdim mi? Basit bir matematik hesabı yapalım. 300 sayfanın son 100 sayfasını beğendiğime göre kitabın 1/3'ünü sevdim sadece. Yani okuyup okumamayı size bırakıyorum. Son olarak şöyle bir uyarı da yapmak istiyorum. Kitaptaki karakterlerin yaşını dikkate alırsak bazı yaptıkları şeyler çok yanlıştı. Özellikle bu kitabın hedef kitlesi de gençlerden oluştuğu için kötü örnek teşkil edebileceğini düşünüyorum. Bunu da göz önünde bulundurmayı unutmayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder