2 Ocak 2022 Pazar

2021 ve Ben | Neler Oldu?




   Merhaba !

  Klasikleşen bir yıl sonu yazıyla daha birlikteyiz. Bu yıl benim açımdan nasıl desem çok değişik geçti. Böyle arafta geçen bir yıl gibiydi. Ne hayatımda çok önemli şeyler oldu ne de olmadı. Çok şey olmuş da hiç de bir şey olmamış gibi.  Ama bir yıl daha yaşlandık işte. Uzun zamandır ilk kez bir yıl, yılın en başında belirlediğim hedeflerimi çoğunlukla gerçekleştiremedim. Çok tuhaftırki inanmayarak yazdığım birkaç hedef ise tamamlandı. 

Bu yıl neleri tecrübe ettim?

1. Hem uzaktan hem de yüzyüze eğitimi tecrübe ettim. Her geçen gün biraz daha öğretmenlik adına acı tatlı tecrübelerim oldu ve hala olmaya devam ediyor.

2.Çok fazla yüksek lisans bunalımına girdim. Bundan daha fazla canımı sıkamaz bu dersler dedikçe daha çok canım sıkıldı.

3.Aday öğretmenlikle alakalı bir ton antin kuntin şeyleri tamamlayıp en sonunda bu gereksiz şeylerden kurtuldum.

4.İş nedeniyle taşındığım yeri tanıma, gezme planım vardı. Her yere gidemesem de nerede ne var, hangi otobüs nereye gider, ne nerede satılır öğrendim.

5..Kendime ait huzur dolu bir oda yapma hayalim vardı, onu gerçekleştirdim.

6. Bugünün işini yarına bırakmanın bedelini ve pişmanlığını ödedim.

7. İlk kez PCR testi olmam gerekti, ve sonra temaslı olunca bir kez daha. Korona olmadım ama annem korona olup çok ağır geçirdi ve bu süreçte ailecek biraz yıprandık.

Şimdi gelelim 12 ayın değerlendirmesine:

Ocak

  Yeni yıla girdikten sonra sınav kağıtlarını okuyup, tamamlamam gereken seminerlere katılıp, sınav notlarını girmekle meşguldüm ki dedem vefat etti. Dedemin daha uzun yıllar yaşayacağını düşünüyordum ama demekki buraya kadarmış diye düşündüm. Apar topar İstanbul'a döndük, cenaze işlemleri, her akşam yakın akrabalarla toplanıp ruhu için Kuran okundu. Bu ay ölüm gerçeği ile geçti kısacası.

Şubat

  Sömestr tatilini İstanbul'daki evimde geçirdim. Arkadaşlarımla buluştum, çalıştığım yerde satılmıyor diye almam gereken eşya, kıyafetler için alışveriş falan yaptım. Sonra çalıştığım yerdeki evime geçip bir müddet yalnız yaşadım, bunu da deneyimledim. 

  Tez danışmanım açıklandı ve hiç tercih etmediğim bir hoca çıktı diye üzüldüm biraz. Hala bana yapılanın haksızlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü rahatça çalışabileceğim bir tez danışmanı çıkmadı. Sanmıyorum ama belki ileride fikrim değişir.

Mart

  Bu ay için çok konuşulacak bir şey yok açıkçası. Yapmam gerekenleri yaptım, halletmem gerekenleri yaptım. İşe yoğunlaştığım bir aydı. Yaşanması gerekenler yaşandı ve bitti diyip geçmek istiyorum bu ayın bahsini.

Nisan

  Nisan ayı hatırladığım kadarıyla çok monotondu. İşe git eve gel, ve boş kalacağın tüm vakitlerde de yüksek lisans derslerine katıl. Onların ödevleri, sunumları, ay gerçekten nefes alacak vakit yoktu yahu. İş ev okul üçlemesinden fenalık geçirmelik bir aydı.

  Bir de aniden telefonum bozuldu ve başıma sırf telefonsuzluktan haber alamadığım için vize sınavıyla ilgili bir sorun çıktı. Öyle böyle yıpranmadım. Hatta bununla ilgili tüm detayları anlattığım bir yazım var ki ben çok severim o yazımı okur arada bir o güne ışınlanır, bunu da yaşadık be en kralından diye düşünürüm. Telefonla ilgili yazımı okumak isteyenler şu yazının üstüne tıklayabilir.

Mayıs

  Mayıs, aşırı stresli geçti. Kafamda sürekli "Ben bunu nasıl yaparım?" diye planlar kurup durdum. Umutsuzluğa düştüm, bıktım, pişmanlık hissettim, başaramamaktan korktum. Ancak ayın sonlarına doğru biraz icraate geçip motivasyonumu geri kazandım.

   Bu ayın tek iyi yanı yeni telefon almam ve dolayısıyla yeni bir heyecan yaşamam oldu.

  Ama bu ay her şeye rağmen telefon ve vize sınavı krizini atlatmayı, aday öğretmen formlarını bitirmeyi, ödev makaleleri için konu bulmayı,bunca strese rağmen hayatta kalma stratejileri yapmayı ve son anda bile olsa sorumluluklarımı yerine getirmeyi başardım. 

Haziran

  Haziran ayı o kadar ağır çekimde geçti ki. Bitsin de kurtulayım istedim. Aniden gelen müfettiş krizini atlattım. Öğretmenliğimin ilk senesi olduğu için müfettiş gelecekti ama bu kadar habersiz geleceğini gerçekten beklemiyordum. Müdür beni aramış. Baktım ekranda 7 cevapsız çağrı, geri döndüm ki diyor müfettiş yarım saate gelecek hemen gel. Tabi ben şok ben iptal. Dosyalarımın hepsini çıkarmışım, sadece klasöre yerleştirmemişim. Onu da yarın yaparım dedim ama işte o yarın denen gün de müfettişin geleceği tuttu. Elim ayağıma dolaştı. Klasörü mü ayarlayayım, ne giyeceğimi mi, ne konuşacağımı mı ayarlayayım derken ben bir heyecanlandım. Korkuyla karışık bir heyecan bu arada. Müdür çok yardımcı oldu ama onun desteğiyle bu denetimi de atlattım.

 Bu ay o kadar bunalmış bir haldeydim ki size anlatamam. Hiçbir şey yapmasam bile yapmam gerekenleri düşündükçe stres dolu oldum. Yüksek lisans ödevlerinden falan zaten gına geldi. En nihayetinde ödevler için sıkışık bir zaman diliminde bir sürü makale yazmayı, ilk yüzyüze veli toplantısında konuşabilmeyi, akademik sorunlarımın üstesinden gelebilmeyi, eğitim öğretim yılını sorunsuz bir şekilde bitirebilmeyi başardım.

Temmuz

  24 yaşıma girdim. İlk başta üzülüyordum. Çünkü sanki 23 yaşından sonrası böyle gençsin ama değilmişsin gibi de bir şey. Şimdi ise 6 ay sonra 25 yaşına gireceğimi bildiğim için beterin beteri var diyip susuyorum. Ayrıca aman sanki elimde olan bir şey her canlı yaşlanacak öyle ya da böyle. Napim yani elimde değil.

  Temmuz ayı benim uzun zaman sonra akademik uğraşlarla uğraşmayı bıraktığım bir ay oldu. Ama bu ayı bomboş geçirdim. Hani en azından birazcık da olsa tez konusunda ilerleme kaydetseydim şimdi daha rahat olacaktım. Kendime sinir oluyorum işleri son dakikaya bıraktığım için. 

  Biraz İstanbul'un farklı yerlerini gezdim. Uzun süre İstanbul'da olmayınca İstanbul'un güzel mekanlarını özlediğimi fark ettim. Benim için de bir değişiklik olmuş oldu.

  Malesef bu ayın en kötü yanı annemle sürekli saçma sapan sebeplerle tartışmamızdı. Acaip bir duygusallık vardı içimde, her kavga sonrası ağlıyordum ve sırf bu kavgalı geçen günler yüzünden tatilden hiç keyif alamadım.

Ağustos

  Bu ay ablam 4 senedir yapmakta olduğu doğu görevini tamamladığı için atama tercihi yaptı ve İstanbul'a tayini çıktı. Bizim aile açısından iyi bir gelişme oldu. Ve eski görev yerinden ilişiğini kesmeye annemle gittikleri için evin tüm sorumluluğu bana kaldı gibi bir şey oldu. Ne yemek yapacağımı planlamak ve diğer ev işleri aklımdaki planlarımın kısıtlanmasına sebep oldu. 

  Ve malesef bu ay AKS (Adaylık Kaldırma Sınavı) tarihi belli oldu. Bir ay sonra sınav vardı ve buna çalışmak için bir ayımın olduğunu fark ettim. Tatilimin üstüne kara gölge gibi düştü resmen bu haber. Tatilde bile rahat vermediler ya. Yeniden ders çalışmaya çalışmak gerçekten çok zordu. Resmen odaklanamıyordum, hemen sıkılıp masanın başından kalkıyordum.

  Lise ve üniversite arkadaşlarımla buluştum ve güzel geçti. 

  Ayrıca bu ay ilk aşımı oldum.

  Bu ay her sabah erken kalkıp bir kitap bitiriyordum, yıllık hedefim boynu bükük kalmasın diye. Tabi Eylül ayı gelince işler güçlerden stres olduğum için şu an bu hedefimi tamamlayamadığımı söyleyebilirim ama olsun ncelikten çok nitelik önemli. Üzülmüyorum.

  Tez konusu hakkında tereddütlerim vardı ve hocaya mesaj attığımda mavi tik yapıp cevap vermedi. Bu hareketine çok uyuz oldum. Aradan bir hafta geçtikten sonra çok genel ve bana pek de yardımı dokunmayan bir mesajla dönmüştü. Planlarım malesef hayal ettiğim gibi ilerlemedi.

Eylül

  Bu ay akademik yıl başladı. Benim öğretmenliğin 2.senesine başlamış oldum. İçimden keşke yaz tatilinin kıymetini bilseymişim diye geçirdim. Önümde uzanan koca bir akademik yıl gözümü korkuttu.

 Nihayet yeni evime sevdiğim bir arkadaşımı ağırlayabildim. O gün benim için güzel bir gün oldu.

  Adaylık kaldırma sınavım vardı. Arkadaş, bendeki de şans. Bu sınav kalktı kalkacak diyorlardı, ulan son kurbanı ben oldum bu sınavın. Ben girdim ve bu sınav şu an kalktı. Mal gibi gittim o kanunları çalıştım, ezberledim boşu boşuna. Sanki avukatmışım gibi. Bu sınavın tek iyi yanı, sınav yeri İzmit'te olduğu için bu bahaneyle oraları gezip görmemdi. Yoksa ben mecbur kalmasam oraya çok geç giderdim. Güzel yerdi, farklı bir atmosferi vardı. Şahsen canım bir daha gitmek istiyor da yine vakit bulamıyorum.

  Bu ay 40 kişilik sınıflarda yüzyüze eğitimi idare ettiğim ilk aydı. Başlangıçta gerçekten bir afalladım ama her geçen gün biraz daha tecrübe ediniyorum ve hatalarımdan ders çıkarıyorum.

Ekim

  Bu ay bir hasta olmuşum arkadaşlar, bir hasta olmuşum. Bir ay süründüm. Başları böyle normal ayakta geçiriyordum. Sonra gittikçe kötüleşmeye başladı. Ben hasta olduğumda bana ekstra bir duygusallık gelir, böyle yatağa girip ağlayasım gelir. Öyle bir hastalık psikolojisine girdim ve hayatımda ilk kez hasta hasta okula gittim. Çocuklara arkamı dönüp burnumu siliyordum, öksürük krizine girip sınıftan çıktığım oldu. Ay çok berbat bir şey var ya 40 kişi size bakarken rahatça burnunuzu bile silemiyorsunuz, öksürüyorsunuz herkes size bakıyor yine rahatça bir öksüremiyorsunuz. Dedim korona olamam herhalde, ben saçım ıslakken yatmıştım bir ara, kesin o yüzden hastayım ama baktım asla geçmiyor. Gitim hastaneye test vermeye. Bu da pandemi başladı başlayalı ilk kez korona olmamdan ciddi anlamda şüphelenişim ve test verişimdi. Burnum acıyacak diye beni çok korkutmuşlardı ama hiç acımadı. Ve inanamayacaksınız negatif çıktım. Allah'a çok şükür ki doktorun verdiği ilaçları kullanınca toparladım.Keşke tedaviyi bu kadar geciktirmeyip daha önce gitseymişim hastahaneye dedim, daha erken kurtulurdum bu hastalıktan. Nerdeyse 1 ay süründüm.

  Ay bu öylee bir aydı ki aşırı aşırı sürekli bir şeylerle uğraş dur. Okulda hocaların çoğu korona oldu, boş derslerimde, boş günlerimde bile onların derslerine girdim. 

Kasım

  Kasım ayı benim için çok yoğun geçti. Ay bir kere bu ay çok fazla alışveriş yaptım, tam her şeyi aldım yeter dediğim anda aklıma doların daha da artıp bir daha asla bu fiyatı ya bulamaz da alamadığıma pişman olurum diye indirimlerden yararlanmaya başladım. Maddi olarak biraz sıkıntı olabilir bu ay yaptığım harcamalar. Tam okuldan sıkıldığım ve çok bunaldığım anda araya 1 haftalık bir ara tatil girdi. Bunu fırsat bilerek yakın arkadaşlarımı evimde ağırladım. Sonra araya öğretmen yemin töreni girdi. 2021 hedeflerimden biri olan aday öğretmenliği bitirmeyi başardım, adaylığım kaldırıldı.Gerçi bendeki de şans he, bu sistemin son kurbanı oldum. Bizden sonrakiler için adaylık diye bir sistem olmayacak. 1997'li olmanın bedelini bir kez daha ödedik. Bunun bir de provasına gittim ben. Provada bize şöyle durun, şöyle yapın, şöyle giyinin dediler durdular. Herkes kendini 23 Nisan gösterisine çıkacak çocuk gibi hissetti. Sonra 24 Kasım geldi çattı.Bu benim uzaktan olmayan ilk gerçek anlamda öğrencilerimle geçireceğim öğretmenler günümdü. Onu da yemin töreninin yapılacağı okulda geçirdiğim için yaşayamadım doğru dürüst. Tören bitince koştur koştur okulda kalan derslerimi vermeye gittim. Okula bir gittim, tüm öğrenciler hocam niye derse gelmediniz diye soruyor, tabi sürpriz planları bozulduğu için. Hediyeler veriyorlar, iltifat ediyorlar, sevgi sözcükleri... Doğum günümde bile arayıp sormayan akrabalar öğretmenler günü kutlamak için arıyor. Ay varya böyle rüya gibi bir gündü. Hani sanki nasıl anlatsam size bir filmin başrolündeki yıldız gibiydim o gün.

  Sonra ne mi oldu peki? Ne olacak tabi ki mutsuzluk veren bir şey oldu. Benim hayatım böyledir, bir inişli bir çıkışlı - gerçi herkesin hayatı böyle- Annem korona çıktı. Zaten hafif kırgınlığı vardı ama biz bunun korona olduğunu düşünmedik. Çünkü evde herkes sağlam bir annem hasta. Korona olsa mutlaka birimize geçerdi. Çünkü aynı sofraya oturduk, annemin yaptığı yemekleri falan yedik. Sonra baktık bu hastalığın biteceği yok, sen bir git test yaptır ne olur ne olmaz dedik. Tabi biz sürekli sayfa yeniliyoruz test sonucu için. O sırada tak hastaneden bir telefon. Başımdan aşağıya kaynar su döküldü. Pandemi başladığından beri bizim eve giremeyen korona sonunda girmişti. Allahım o kadar zor zamanlar geçirdik ki. Ben 24 yıllık hayatımda annemi bu kadar hasta halde görmedim. Hayatımda ilk kez ambulansı falan aradım, ambulans yetkilileriyle konuştum yahu. Bir ara cidden "Ya annem ölürse." diye bile düşünüp korktum. Allaha çok şükür iyileşti ama iyileşene kadar ne çektik ya, özellikle de annem.

Aralık

  Aralık ayının başında annemin hastalığı yine tek gündemimizdi. Neyseki iyileşti de rahatladık. Sonra ben de hayatımın 2. korona testine girdim ve bu sefer burnum acıdı. Çok şükür negatif çıktım. Ondan sonra ablam hastalandı, korona değildi ama o da ağır hastalık geçirdi.  Resmen ailede herkes sırayla bir hastalık geçirdi. Sağlık sağlık gerisi boş. Sadece geçen yıl Kasım'la Aralık'ı hastalıksız geçirmiştik. Ben biliyorsunuz hayatımın kaydını tutan biri olarak şunu fark ettim ki benim hastalıksız geçen bir yıl sonu dönemim nerdeyse yok.

  Bu ay okulda sürekli bir şeylerin toplantısı vardı. Hepsine de oflayıp puflayarak gittim ama hepsinden bir tecrübe edindim. Öğrenciler hakkında yaptığımız toplantıda çocukların özel hayatı hakkında Kırmızı Oda'yı aratmayacak gerçekleri öğrendim ve o an bizim mesleğin çok önemli bir işlevinin olduğunu bir kez daha fark ettim. 

  Veli toplantılarında da aman dedim gideceğim doğaçlama konuşacağım. İlk bir sınıfta baktım arada ııı falan diyorum, sonra konuştukça bana bir özgüven geldi ve bir konuşmuşum. Tüm girdiğim sınıflarda konuştuktan sonra kendimle gurur duydum. Dedi aferin you go girl!

  Sonrası yazılıları hazırlama, sınav çıktıları alma, fasa fiso işlerle uğraşmak. Başka bir şey yok. He bir de yeni yıl hedefleri belirleme, geçen bir yılın muhasebesini yapmak. Ben geçen zamanı değerlendirmeyi ve yeni planlar kurmayı çok severim de.

  Evet işte böyle geçti benim 365 günüm. Yazıyı bitirince şöyle bir baktım da genel olarak hep bir stresle uğraşmışım ya. Yazık valla, inşallah 2022 daha güzel olur hepimiz için.

En büyük 2022 hedefim ise kendimle gurur duymak olacak inşallah!

Hadi görüşürüz!

2 yorum:

  1. Umarım 2022 senin için daha huzur dolu harika geçer <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, umarım senin için de ...

      Sil