5 Eylül 2015 Cumartesi

Cinder - Marissa Meyer || Kitap Yorumu

   Merhabalar
   Yaz tatili bitmeden elimden geldiğince kitap okumaya çalıştığım şu günlerde bomba bir kitap tanıtımı yapacağım sizlere. Aslında Cinder'ı okumayıp listenin gerisine bırakacaktım ama bir anda kafama esti ve okudum. Bunda kitabın çoğunluk tarafından beğenilmiş olmasınında etkisi var tabi.
   Külkedisi masalını bilmeyenimiz yoktur herhalde. İşte Cinder bu masaldan esinlenerek oluşturulan bir kurguya sahip. Bence masalın bu hali çok ama çok güzel olmuş.
    Kitap kapağını dikkatlice incelerseniz masaldaki ayakkabı göndermesi dışında Cinder'ın ayağındaki metal parçaları fark edebilirsiniz. Çünkü Cinder bir sayborg. Sol eli ve galiba sol ayağı metalden oluşuyor.%36 oranında insan değil. Geçmişte geçirdiği bir kaza sonrası yanan uzuvlarının yerine bir operasyonda geçirmiştir.

  Kitap günümüzden yüzyıllar sonrasında geçiyor. 4.Dünya Savaşı yaşanmış ve milyonlarca insan hayatını yitirmiştir. Bu savaşla dünyadaki sınırlar da değişmiştir. Sadece 6 ülke vardır artık. Savaştan sonra 126 yıl sağlanan anlaşmayla barış içinde yaşanmaktadır. Teknoloji o kadar gelişmiştir ki androidler ( gelişmiş robot olarak düşünün), sayborglar ve insanlar bir arada yaşamaktadır. Tabi insanların robotları dışladıklarını yazmayı unutmayayım.
  Cinder Doğu Ulusları Topluluğunda yaşayan bir mekanik ustasıdır. Masaldan farklı olarak burada evlatlık alınmıştır. Üvey annesi ve iki tane üvey kız kardeşleriyle yaşamaktadır. Yine masaldan farklı olarak üvey kız kardeşlerinden Peony ile arası oldukça iyidir. İko adında bir de sevimli bir androidi var. Mekanik dükkanında çalışarak eve para getiriyor ve yine de üvey annesine yaranamıyor. Masaldaki gibi pısırık bir kız beklerseniz yanılırsınız tabi. Gerektiğinde haklarını savunuyor. Asıl işleri zorlaştıran yasal olarak üvey annesine bağlı olması. Bir gün Prens Kai'nin içinde özel bilgiler bulunan androidi bozulur ve o da Cinder'a uğrar. Tabi bu sırada ikisi de birbirinden etkilenir. Cinder bir sayborg olduğunu prensten saklamaktadır çünkü prensin ondan nefret edeceğini falan düşünüyor.
   Teknoloji bu kadar ilerlemiş ilerlemesine de ülkede letumosis hastalığı baş göstermiştir. Doktorlar seferber olup hastalığa çare bulmaya çalışıyorlar ama bulamıyorlar. Veliaht Prens Kai babasını bu hastalıktan kaybetmiştir üstelik. İmparator olacağı gün ülkede büyük bir balo yapılacaktır.( Bir yerden tanıdık geliyor mu balo falan?)
    Bir de Aycılar var. Dünya'dan çok daha gelişmiş bir topluluk bunlar. İnsanların düşüncelerine etkileme gücüne sahipler. Kraliçe Levana'nın Dünya için kötü emelleri var. Bu planlarını gerçekleştirmek için Prens Kai'yi tehditleriyle evlenmeye mecbur bırakmaya çalışıyor.Ve Cinder Dünya için kilit bir isim haline geliyor. Nasıl mı? Okuyun ve öğrenin.
    Bu kadar spoiler yeter. Kitap hakkımda düşüncelerime gelirsek bu kitaba bayıldım. İlk sayfaları güzel bulmuştum ama okudukça ilk sayfalarda neymiş ya dedim. Bir zincir düşünün. Her halkada bir kilit var ve okudukça o kilitler bir bir açılıyor. Her kilitte bir daha bu kadar şaşıramam dedim ama şok üstüne şok yaşadım. Sadece son kilidi tahmin etmiştim o da artık diğer ipuçlarıyla kendini açık ediyordu.
    Marissa Meyer'i ayakta alkışlıyorum. Bu nasıl bir beyin gücü, bu nasıl bir kurgu... Sen git Külkedisi masalını bambaşka bir hale getir. Kırk yıl düşünsem böyle bir kitap kurgulayamam. Olay örgüsü beni mest etti resmen. Üstelik bu kitap Ay Günlükleri serisinin ilk kitabı. Daha başka masal kahramanlarını da katacak seriye. 2.kitap Scarlet' i okumak için can atıyorum şu an. Cinder'ın yarım kalan hikayesi Kırmızı Başlıklı Kızla yolları kesişmiş şekilde devam edecek. Üstelik aldığım duyumlara göre 2. kitap çok daha iyiymiş.
                                              Ülkemizde çıkan kitap kapağı şöyle:
Bu da diğer ülkelerde çıkan kapak tasarımları

    Bana sorarsanız bu kitabı okumalısınız mutlaka. Sonra çok şey kaçırırsınız benden demesi:)  Kitaba 5 üzerinden 5 veriyorum. Daha sonra tekrar yeni tanıtımlarda görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder