21 Eylül 2015 Pazartesi

Uçurtma Avcısı - Khaled Hosseini || Kitap Yorumu


''Bin tane iste, senin için yakalayayım!''
  Merhaba arkadaşlar,
  Sonunda ben de Uçurtma Avcısı'nı okuyabildim. Çok sevdiğim bir arkadaşım ''Uçurtma Avcısı her gün okumadığın için pişman olacağın türden bir kitap.''demişti. Gerçekten de sonuna kadar haklı. Bu kitap beni mahvetti be. Şimdi derseniz ay sen daha bunu yeni mi okudun diye malesef evet. Keşke daha önce okusaymışım diyorum ve bu kadar geç okuduğum için çok kızıyorum kendime.
   Uzun zamandır hayatın gerçeklerini tokat gibi çarpan bu tarzda bir şey okumamıştım. Hatta bu tarz okuduklarımda en üst sıralara yerleşti. Eğer hala okumadıysanız bir an önce kitabı edinmeye çalışın, eğer okuduysanız da beraber kitabı şöyle bir yad edelim.



''Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.''
Arka Kapak:
Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.
Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.


Uçurtma Avcısı'nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...



 ''Yeniden iyi biri olmak mümkün!''
Aslında her şeye sebep olmuş bir olay var ve bu kitabın kırılma noktasıydı. Emir'in cesaretini toparlayamaması pek çok şeyi beraberinde getirdi. Emir'i bugün neyse o yapan olay...Zaten hayat ta böyle değil midir? Bazen bilmeden yaptığımız bir davranış, bir söz, bir bakış yetmiyor mu her şeyin değişmesine? Eğer bilebilseydik zaten her şey bambaşka olmaz mıydı?
''Yalnızca bir günah vardır,tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki tüm günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Bir insanı öldürdüğün an, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde,birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.''


''Sonradan bulduğun bir şeyi yitirmek her zaman daha zordur.''

 Yazar Khaled Hosseini'yi ayakta alkışlamak gerek. Hayatını araştırdığım da Afganistan'da doğduğunu ve savaş yüzünden Amerika'ya yerleştiğini öğrendim. Bu da aslında görüp yaşadıklarından sonra kitabı yazmaya başladığını gösteriyor. O zamanlarda yaşanan dramları bizlere öyle güzel yansıtmış ki. Yüreğimizin en derinine dokunuyor. Kitabın aldığı ödülleri ve kazandığı övgüleri sonuna kadar hak ediyor. Diğer kitapları da bildiğim kadarıyla çok güzelmiş, onları da listeme ekledim bile.
Her şey bir yana ben kitaplardan çok filmlere ağlarım. Çünkü bir kitaptansa bir filmde ağlamak daha kolay bana göre.Hadi kitapta ağladım diyelim bu %95 sonunda olur. Uçurtma Avcısı beni ortalarda da ağlattı yani sadece sonuyla değil bütünüyle beni etkileyen bir kitap oldu. Bazen artık bunu da yaşadılar ya daha kötü başlarına ne gelebilir dedim ama nerdeee... Her seferinde daha kötü şeyler oldu.

''Sakinlik,dinginlik. Yaşam düğmesinin sesini kısmak gibi. Sessizlik ise düğmeyi kapatmak.Kesmek.Durmak.''

Okurken bazen bir insanın ne kadar insanlıktan uzaklaşabileceğine şaşırdım, bazen de  insanların bu kadar acıya nasıl göğüs gerebileceğine kafa yordum. Çünkü biliyorum ki her ne kadar bir kurgu olsa da bu yaşanan gerçeklerden esinlenerek yazılan bir kitaptı. Yani ben bu kitapta Emir ya da Hasan'a üzülmedim sadece. Bir zamanlar ve  günümüzde de savaştan kaçan, bu gerçekliğin ortasında kalan çocuklara, masum insanlara da üzüldüm. Biz sadece haberde görünce üzülür, iki vah vah eder, üç gün sonra unuturuz ama onlar hep bu yükle yaşıyorlar ya da yaşamıyorlar zaten.
Bu kitaba ne yazsam az o yüzden kesinlikle okuyun derim ben. Tek kelimeyle muhteşem bir kitap. Sevdiklerinize de gözü kapalı önerebileceğiniz bir kitap. Uçurtma Avcısı'nı okuyun,okutturun. 

''Amerika'da bir filmin sonunu asla söylememen gerektiğini, karşındakinin buna fena halde bozulduğunu ve sonunu mahvettiğin için seni özür dileyecek hale getirdiğini öğrendim.Afganistan'da,sonu bir filmin her şeyi demekti. Hasan'la Zainab Sineması'nda bir Hint filminden çıktığımızda herkes tek bir şey sorardı: Kız filmin sonunda mutlu oldu mu? Esas oğlan hayallerine kavuştu mu? Yoksa sonu acı mı bitti? Tek bilmek istedikleri, sonunun mutlu gelip gelmediğiydi. Mutlu son diye bir şey var mı? Her şey bir yana hayat bir Hint filmi değil.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder