21 Temmuz 2017 Cuma

Her Şey İçin Teşekkürler – Tommy Wallach | Kitap Yorumu




Saudade. Henüz olmamış ama olacak bir şey için hissedilen üzüntüyü ifade ediyordu bu kelime. Umutsuz vakalar için hissedilen üzüntü. Hayatta olmanın üzüntüsü.

  Her Şey İçin Teşekkürler’i Haydarpaşa Kitap Günleri'nde merağıma yenik düşerek almıştım. Hakkında çok şey duymuştum ki bunların çoğu olumlu yöndeydi. Bir süre rafta durdu. Çünkü o zamanlar içimden kitap okumak gelmiyordu. Tekrar yorumları okuyarak kendimi gaza getirdim ve okumaya başladım. Peki beğendim mi? İsterseniz adım adım vereyim bunun cevabını.

  Öncelikle baskı özenle hazırlanmış. Özellikle elimi kitabın cildinde gezdirmek çok iyi hissettiriyor. Kitapların dışından çok içine önem veririm ama bunu belirtmeden geçemedim. İçeriğine gelecek olursak... Kitabın daha ilk sayfasından özgün bir anlatım diline sahip olduğunu anladım. Ve bu çok hoşuma gitti. Çünkü  güzel olduğu kadar farklı olan her şeyi severim.

Ama hiç kimse hiçbir şeyi sonsuza dek istemez. Sadece sahip oldukları şeyin biraz daha uzun bir müddet boyunca onlara ait olmasını isterler, hepsi bu.



  Parker ve Zelda kitabın iki ana karakteri ve ikisi de orijinal karakterlere sahip. Parker 5 yıl önce bir kazada babasını kaybetmiştir ve 5 senedir kimseyle konuşarak iletişim kurmuyor. Genelde okuldan kaçıp otellerde vakit geçirip zenginlerin malını çalıyor. Kendince hikayeler yazıyor. Antisosyal bir karakter ama kesinlikle sıradan bir antisosyal değil. Zelda ise hep 18 yaşında kalan, yaşlanmayan gümüş saçlı bir kız. Aslında 246 yaşında ve hayattan yorulduğu için ölmek istiyor.  Yazar, işte böylesi iki farklı karakterle vermek istediği mesajları alttan alttan veriyor. Ortaya güzel bir hikaye çıkararak yapıyor bunu.

“ Onun gözlerinden o üzüntüyü aldığın için teşekkürler. Orada olmasının iyi olduğunu düşündüğümden, olduğu yerden almayı hiç düşünmemiştim ben.”

  Hem bu kadar hayatın içinden bir şeylerden bahsederken hem gerçek dışı ögelerin sırıtmadan hikayenin içine konulması çok hoşuma gitti. Ve o kadar güzel alıntılar barındırıyor ki içinde okurken gözlerim doldu. Kitapları çizmeye kıyabilen biri olsaydım baştan aşağı altını çizebilirdim. Parker’ın hikayeleri ise ayrı bir güzeldi. Kısa ama çok etkileyici yazılardan oluşuyordu. Kitapta beğenmediğim tek bir unsur vardı o da yazar tarafından abartılmadığı için yazmaya gerek görmüyorum. Sonu da güzel bağlanmıştı. Kitap yaşama, ölüme, acıya, gençliğe dair çok isabetli nokta atışları içeriyor. Okursanız beğeneceğiniz türden bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ama eğer hayatınızda yaşadığınız acı bir deneyim varsa çok daha beğeneceğinize eminim. 

Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder