22 Haziran 2017 Perşembe

Kafes – Josh Malerman | Kitap Yorumu



Kafes'in ilk çıktığı zamanları hatırlıyorum. Çok satanlar köşesinde boy boy dizili bir şekilde duruyordu. Ben de dış kapağına bakıp bakıp kapağın çok güzel olduğunu düşünüyordum. Ama hiç öyle okumak gibi bir düşüncem yoktu. Çünkü benim genel okuma tarzıma hitap eden bir tür değildi. Korku gerilim türünü pek tercih etmem. Kafes'i bana arkadaşım okumam için verdi ve bu sayede okumuş bulunuyorum.

Öncelikle bu kitabın korku ağırlıklı olmadığını söylemek isterim. Ancak kesinlikle çok boğucu bir havası var. Okurken sanki afakanlar basıyordu beni. Hayal gücümü çok fazla kullanarak okuduğum için sanki içime bir kasvet çöktü. Bu durum hikayede geçenleri hissettirebilmesi açısından iyiyken okuma hızımı yavaşlattığı için kötü bir durum oluşturdu.

Kafes'in konusuna göre dışarıda bir şey var ve insanlar onu görünce deliriyor, kendilerini vahşice öldürüyorlar. Malorie, değişen bu tehlikeli dünyada çocukları için gözleri kapalı bir biçimde yaşam mücadelesi veriyor, ve bizlerde bunu okuyoruz. Arka kapağı ve konusunu okuduktan sonra kafamda canlananlarla kitapta olanlar bambaşkaydı. Açıkçası ben yaratıklara karşı verilen bir mücadele okuyacağımı sanmıştım. Ancak kitapta yaratıklardan çok yaratıklardan korunma yöntemleri üzerinde durulmuştu. Kitabın en başından beri yaratıkların ne olduğuna ve nereden geldiğine odaklanmıştım. Bu yüzden pek çok soruya cevap bulamadım. Keşke yaratıklarla ilgili ufak da olsa bir şeyler bilseydik.



Kitap adeta bir Survivor. Ama burada ceza aç kalmak değil, ölüm. Hem de akla  gelebilecek en feci şekilde. Yazar yaşama dürtüsünün insana neler yaptırabileceğini göstermesi bakımından çarpıcı bir hikaye ortaya koymuş.  Fazla akıcı olduğunu düşünmüyorum. Okurken çok sık  ara verdim. Sonu ise biraz eksik olsa da güzel bağlandı. Eğer okuyacaksanız da siz siz olun kış ayında okuyun. Çünkü yazın okuduğunuz da dışarıdan güneş ışınları vurduğu için kitap ruh halinizle tezat oluşturabilir. Tıpkı bende olduğu gibi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder