9 Aralık 2017 Cumartesi

Seninle – Jasinda Wilder | Kitap Yorumu


  Seninle, çok uzun zamandır gördüğüm halde bir ara okurum diyerek yıllar sonra okuduğum bir kitap. Dram zaten sevdiğim bir tür ve romantizmle harmanlanması da genelde hoşuma gidiyor. İşte bu zaafım da bazen beni hayal kırıklığına uğratıyor. Tıpkı Seninle’de olduğu gibi. Kitabın %99'unu gözlerimi devirerek okudum.
  İlk önce konusundan başlayalım. Nell ve Kyle çocukluğundan beri yakındırlar ve arkadaşlıkları zamanla aşka dönüşür, sevgili olurlar. Mutludurlar ta ki ölüm onları ayırana dek. Kyle’ın ölümü bir spoiler değil. Çünkü tüm kitap adeta bunun üzerine kurulu.  Kitap zaten çok klişe başlamıştı ama hep kendime daha asıl olaya gelmedin diyerek okumaya devam ettim. Ve Kyle öldü. Benim için yazarın Nell’in bundan sonraki süreci nasıl işleyeceği önemliydi. Peki ne oldu? Cenazede Nell, Kyle'ın abisi Colton’ı aklından şu düşünceler geçti: “ Ağaçtan geri çekildim ve bir çift safir rengi, çarpıcı, delici, nefes kesici mavi gözün bana bakışını görmek için döndüm. Yüz, akılda kalan, tanıdık biçimli, Kyle'ınki gibi acı verici bir şekilde güzel ama daha haşindi. Daha yaşlı, daha sertti. Daha kabaydı. Daha az mükemmel, daha az heybetliydi. Uzunca, kabarık, dağınık, yoğun, parlak ve kuzguni siyahtı.”  Yıllarını birlikte geçirdiğin en sevdiğin insan ölmüş ve cenazede o üzüntünün içinde Colton'ın fiziksel özelliklerini tüm detaylarını inceleyebiliyorsun.  Bravo! Aradan bir kaç gün geçmiş Colton’a kaptırıyorsun kendini. Sonra çat 2 sene geçiyor. Bir anda karşılaşıyorlar elektrikler havada uçuşuyor. Ayrıca ben hiçbir zaman Colton'ı Kyle'ın abisi gibi hissedemedim. Yazar bunu hiç hissettiremedi. Colton'ın ağzından kardeşiyle ilgili tek tük bir şeyler okuduk. Sanki ölen kardeşi değil de herhangi bir tanıdığıymış gibiydi. Öyle ki Colton başka kayıplarının üzerinde kardeşinin kaybından daha çok durdu. Sonra kitabın gidişatı Fifty Shades of Nell/Colton’ a dönüştü. Cidden bir ara çok sıktı okumak. Tamamlama takıntım olmasa bitirmeyecektim.


 Bir de şu Nell'in Colton'a Kyle'dan daha çok aşık olduğunu belirtmesi, onunlayken daha farklı hissettiğini belirtmesi beni sinirlendirdi. Baş karakter Colton diye illa onu daha mı çok sevmesi gerekiyor? Kyle neden birdenbire basit bir çocukluk aşkına dönüştü? İkisini de sevdim, ikisinin de yeri ayrı dese ne olacaktı yani? Neredeyse “ Kyle neden bana suçluluk hissttirerek öldün? Senin yüzünden önümdeki aşka odaklanamıyorum.” diyecekti.

 Kitabın tek sevdiğim yanı disleksi hakkında Colton'ın konuştuğu kısımdı. Onun dışında ne zaman duygulu bir konuşma geçse hemen ardındaki sahnelerin kitabın duygusal kısmını baltalaması, karakterleri sığ bulmam, konunun yanlış ele alınması, sondaki anlam veremediğim olayla vakit kaybettiğimi düşündüğüm bir kitap oldu. Kitabın seveni de çok ama ben hiç beğenmedim. Zevk meselesi diyerek okuyup okumamayı size bırakıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder