İçinde ruhu
yaralı olup da iyileşme sürecini konu
alan kitapları severim. Geçmişin Kırıkları bu yüzden okuma listemdeydi. Evet,
kitaptan bir beklentim de vardı. İyi bir Goodreads puanına ve yorumlara sahip
olduğu için, üstelik okuması en hoşuma giden klişelerden birini konu aldığı
için. Ve kitabı nihayet bitirdim. Hem olumlu hem olumsuz bir sürü karmaşık
düşünceye sahibim. Ama kitap benim için “eh işte” sınıfında kaldı.
Kabuslarınla rüyalarının arasında kalan o yer var ya?
Hani yarınların hiç gelmediği, dünün artık acıtmadığı o yer. Kalp atışlarının benimkilerle uyumlu olduğu o yer. Zamanın olmadığı ve nefes almanın kolay olduğu o yer.
İşte seninle orada yaşamak istiyorum.
Öncelikle olumlu
taraflarını ele alayım. Kitabın kuş tüyü gibi kendine özgü bir imgesinin
olması hoşuma gitti. Kitaplarda bu tür metaforların kullanılması çok hoşuma
gidiyor. Yazı dili güzel, akıcı. İçimde kitaplarda altı çizilmeye değer
satırlar bulmaya çalışan yönümü de tatmin etti. Gözlerimi doldurmayı başarabildi
en azından. Sonlara doğru işin ucuna biraz heyecan katılması da güzeldi. Ama....
işte aması var.
Daha çok zamanım olduğunu düşündüm ama bazen yarın asla gelmez ve sadece dünün hatıralarıyla baş başa kalır insan.
Kitaptaki en büyük
eksik Elizabeth ve Tristian'ın acılarının yanlış işlenmesiydi. Hani bu ikisi de
eşlerini ki Tristian ek olarak çocuğunu kaybetmişti ya hani ikisi de darmadağın
durumdaydı ya yıkılmışlardı hani. O zaman birbirini kullanmak nedir? Yani ben de mi sorun var anlayamıyorum. Ben
demiyorum ki hayatlarında yeni bir sayfa açmasınlar. Ancak yazar böyle bir
konuyu yazmadan önce eşlerini kaybeden insanları bir gözlemlemiş mi? Ya da
çocuğunu kaybeden bir ebeveyni gözlemlemiş mi? Buradan çok güzel bir aşk
hikayesi doğabilecekken böyle bir yönteme ne gerek var ey yazar? Aslında yazarı
da anlıyorum ben. Bir keresinde dizi izlerken sevgilisi ölmüş bir karakter çok
sevdiği sevgilisini ve çocuğunun ölümünü saklayan kıza aşık olurken – evet
Meryem dizisi- arkadaşıma daha dün ağlıyordu ne çabuk unuttu dediğimde bana
izleyici kitlesinin bir an önce ikilinin arasında aşk beklediğini senaristin de
reytingler için seyircinin istediğini ona verdiğini söylemişti. Evet aslında
tüm problem bu. Geçmişin Kırıkları'nda da bu. Mesela kitapta en sevdiğim
karakter Elizabeth, kız sürekli birilerinde yatıda kalıyor. Amaç ne? İkilimiz
başa başa kalsın. O kadar sırıtıyor ki bu durum. Ama ben hep beni sıkmadan da
olsa süreci mantıklı ve yavaşça işleyen o kitabı bekliyor olacağım. Bulduğumda
size de söylerim.Ve evet ben
bir mazoşiştim ve acıyı tarif ederken devleşen kitaplara bayılıyorum.
Hoşçakalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder