İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma,
bülbülü öldürmek günahtır.
Merhaba Arkadaşlar;
Sunum ödevlerimi,
final haftamı zorlu bir süreçle ardımda bıraktım ve dolayısıyla uzun bir aradan
sonra bir kitap yorumuyla tekrardan karşınızdayım. Umarım tatilimi iyi
değerlendirebilirim. Bülbülü Öldürmek’e çok yanlış bir zamanda başladığım için neredeyse
1 ay ara vermek zorunda kaldım. Bir kitaba başladıysam onu ne yapar eder bitirmeye çalışırım. Final haftam bittikten dört gün sonra kalan 150 sayfayı da okuyup kitabı bitirdim.
Böylece uzun zamandır merak ettiğim sevilen bir kitabı daha okunacaklar
listesinden çıkarmanın mutluluğuna eriştim.
Bülbüller bizi eğlendirmek için şarkı söylemek dışında bir
şey yapmaz. İnsanların bahçesindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarına
yuvarlanmazlar, tek yaptıkları iş bize içlerini dökmektir. İşte bu yüzden
bülbülleri öldürmek günahtır.
Yazar Harper Lee, çocukluğunda
yaşadığı olaylardan esinlenerek bu kitabı yazmış. Okuduğunuz kitabın bir hayal
ürününden oluştuğunu değil de bir zamanlar gerçekte de yaşanmış olayları
anlatması çok başka bir his uyandırıyor. Bülbülü Öldürmek, ABD’nin güneyinde
Maycomb adlı bir kasabada geçiyor. Scout adlı küçük bir kız çocuğunun bakış
açışından olayları okuyorsunuz. Çocuk kahramanların gözünden anlatılan
kitaplarda çocuğun kafasında şekillenen
çok basit ama cevaplanması güç soruların okuyucuyu düşündürmesi hoşuma gidiyor.
Scout’un babası Atticus Finch bir avukattır ve ondan haksız yere suçlanan bir
zencinin avukatlığını yapması istenir. O dönemlerde siyahiler ve beyazlar
arasında insanlıktan uzak bir sınıf ayrımı söz konusu olduğu için çok zorluklar
yaşarlar. Kitabın vermek istediği mesaj ve bunu aktarma biçimi çok hoşuma gitti.
Bülbülü Öldürmek, insanın insandan başka düşmanı olmadığını, kendisinden
olmayanı ötekileştiren insanoğlunun acımasız yüzünü, bazen görünen şeyin
aslında hiç de düşündüğünüz gibi olmayabileceğini tüm çıplaklığıyla gözler
önüne seriyor.
...gerçek cesaretin ne olduğunu görmeni istiyordum, gerçek
cesaretin eli tüfekli bir adamla ilgisi olmadığını. Daha başlamadan yenildiğini
bile bile başlamak ve her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar devam etmek olduğunu.
Nadiren de olsa bazen kazanırsın.
Atticus Finch açık
ara en sevdiğim karakter oldu. İleride bir gün onun gibi bir ebeveyn olmayı çok
isterim. Herkesin gittiği yönün tersine giden, insanlara eşit gözle bakan, çok
okuyan, çok saygılı ve kibar, insanlar o ne yaparsa yapsın sadece kulakları
duymayanlar için sesini yükselten, çok iyi bir nişancı olsa da silah kullanmayı
reddeden, çocuklarına doğruyu göstermeye çalışan, işinde çok başarılı olan bu
adamın heykeli dikilse yeridir. Atticus Finch tam bir rol modeldi.
Atticus bana sıfatları kaldırırsan geriye gerçekler kalır
demişti.
Kitap çok beğenilmiş, Pulitzer ödülü almış, modern
Amerika Klasikleri arasında gösteriliyor. Ancak kitaba dair beğenmediğim bir
nokta oldu. O da kimi zaman olay örgüsüne, karakter gelişimine hiçbir etkisi
olmayan herhangi bir mekanın, eşyanın veya insanın aşırı betimlenmesiydi. Betimlemeye
karşı bir insan değilim ama gereksiz betimlemeye karşıyım. Okurken kitabın
akıcılığını sekteye uğrattığını ve okuyucuyu sıktığını düşünüyorum. Mesela
mahkeme sahnelerini sular seller gibi okurken böyle sahnelerde okuma temponuz
düşüyor ve kitabın sayfasını kapatma isteğinizle savaşmaya başlıyorsunuz. En
azından benim için durum böyleydi. Ben böyle düşünüyorum diye sizin için durum
aynı olmayabilir. Bunun dışında kitabı eleştireceğim hiçbir şey bulamıyorum.
Genel olarak beğendim. Bülbülü Öldürmek’in bana bir şeyler kattığını hissediyorum.
Bana kalırsa tek bir insan var. İnsanların hepsi insan.
Yalnızca tek bir insan varsa, o zaman neden hiç geçinemiyorlar? Hepsi birbirine
benziyorsa, niçin özel bir çaba harcayarak birbirlerini aşağılıyorlar?
Harper Lee’nin 2015
yılına kadar çıkardığı tek romanı Bülbülü Öldürmek’ti. 2015 yılında Bülbülü
Öldürmek’in devamı niteliğinde olan Tespih Ağacının Gölgesinde’yi çıkardı. Ancak
ben şimdilik okumayı düşünmüyorum. Çünkü yorumlara baktığımda o rol model
olarak gördüğümüz Atticus Finch’te dahil olmak üzere Scout’un bile değiştiği
yazıyordu. Evet belki gerçek hayatta insanlar değişebilir ama aklımda şu anki
halleriyle kalmalarını istediğim için 2.kitabı okumayı göze alamıyorum. En
azından şimdilik...
Görüşmek üzere!
“ Tutuklanmaktan mı korktun, yaptığın şeyi kabullenmek
zorunda kalmaktan mı?”
“ Hayır efem, yapmadığım şeyi kabullenmek zorunda
kalmaktan.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder