22 Ocak 2017 Pazar

Bülbülü Öldürmek - Harper Lee | Kitap Yorumu


İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.

   Merhaba Arkadaşlar;
   Sunum ödevlerimi, final haftamı zorlu bir süreçle ardımda bıraktım ve dolayısıyla uzun bir aradan sonra bir kitap yorumuyla tekrardan karşınızdayım. Umarım tatilimi iyi değerlendirebilirim. Bülbülü Öldürmek’e çok yanlış bir zamanda başladığım için neredeyse 1 ay ara vermek zorunda kaldım. Bir kitaba başladıysam onu ne yapar eder  bitirmeye çalışırım.  Final haftam bittikten dört gün sonra  kalan 150 sayfayı da okuyup kitabı bitirdim. Böylece uzun zamandır merak ettiğim sevilen bir kitabı daha okunacaklar listesinden çıkarmanın mutluluğuna eriştim.

Bülbüller bizi eğlendirmek için şarkı söylemek dışında bir şey yapmaz. İnsanların bahçesindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarına yuvarlanmazlar, tek yaptıkları iş bize içlerini dökmektir. İşte bu yüzden bülbülleri öldürmek günahtır.

   Yazar Harper Lee, çocukluğunda yaşadığı olaylardan esinlenerek bu kitabı yazmış. Okuduğunuz kitabın bir hayal ürününden oluştuğunu değil de bir zamanlar gerçekte de yaşanmış olayları anlatması çok başka bir his uyandırıyor. Bülbülü Öldürmek, ABD’nin güneyinde Maycomb adlı bir kasabada geçiyor. Scout adlı küçük bir kız çocuğunun bakış açışından olayları okuyorsunuz. Çocuk kahramanların gözünden anlatılan kitaplarda  çocuğun kafasında şekillenen çok basit ama cevaplanması güç soruların okuyucuyu düşündürmesi hoşuma gidiyor. Scout’un babası Atticus Finch bir avukattır ve ondan haksız yere suçlanan bir zencinin avukatlığını yapması istenir. O dönemlerde siyahiler ve beyazlar arasında insanlıktan uzak bir sınıf ayrımı söz konusu olduğu için çok zorluklar yaşarlar. Kitabın vermek istediği mesaj ve bunu aktarma biçimi çok hoşuma gitti. Bülbülü Öldürmek, insanın insandan başka düşmanı olmadığını, kendisinden olmayanı ötekileştiren insanoğlunun acımasız yüzünü, bazen görünen şeyin aslında hiç de düşündüğünüz gibi olmayabileceğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

...gerçek cesaretin ne olduğunu görmeni istiyordum, gerçek cesaretin eli tüfekli bir adamla ilgisi olmadığını. Daha başlamadan yenildiğini bile bile başlamak ve her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar devam etmek olduğunu. Nadiren de olsa bazen kazanırsın.


   Atticus Finch açık ara en sevdiğim karakter oldu. İleride bir gün onun gibi bir ebeveyn olmayı çok isterim. Herkesin gittiği yönün tersine giden, insanlara eşit gözle bakan, çok okuyan, çok saygılı ve kibar, insanlar o ne yaparsa yapsın sadece kulakları duymayanlar için sesini yükselten, çok iyi bir nişancı olsa da silah kullanmayı reddeden, çocuklarına doğruyu göstermeye çalışan, işinde çok başarılı olan bu adamın heykeli dikilse yeridir. Atticus Finch tam bir rol modeldi.

Atticus bana sıfatları kaldırırsan geriye gerçekler kalır demişti.

    Kitap çok beğenilmiş, Pulitzer ödülü almış, modern Amerika Klasikleri arasında gösteriliyor. Ancak kitaba dair beğenmediğim bir nokta oldu. O da kimi zaman olay örgüsüne, karakter gelişimine hiçbir etkisi olmayan herhangi bir mekanın, eşyanın veya insanın aşırı betimlenmesiydi. Betimlemeye karşı bir insan değilim ama gereksiz betimlemeye karşıyım. Okurken kitabın akıcılığını sekteye uğrattığını ve okuyucuyu sıktığını düşünüyorum. Mesela mahkeme sahnelerini sular seller gibi okurken böyle sahnelerde okuma temponuz düşüyor ve kitabın sayfasını kapatma isteğinizle savaşmaya başlıyorsunuz. En azından benim için durum böyleydi. Ben böyle düşünüyorum diye sizin için durum aynı olmayabilir. Bunun dışında kitabı eleştireceğim hiçbir şey bulamıyorum. Genel olarak beğendim. Bülbülü Öldürmek’in  bana bir şeyler kattığını hissediyorum.

Bana kalırsa tek bir insan var. İnsanların hepsi insan. Yalnızca tek bir insan varsa, o zaman neden hiç geçinemiyorlar? Hepsi birbirine benziyorsa, niçin özel bir çaba harcayarak birbirlerini aşağılıyorlar?

   Harper Lee’nin 2015 yılına kadar çıkardığı tek romanı Bülbülü Öldürmek’ti. 2015 yılında Bülbülü Öldürmek’in devamı niteliğinde olan Tespih Ağacının Gölgesinde’yi çıkardı. Ancak ben şimdilik okumayı düşünmüyorum. Çünkü yorumlara baktığımda o rol model olarak gördüğümüz Atticus Finch’te dahil olmak üzere Scout’un bile değiştiği yazıyordu. Evet belki gerçek hayatta insanlar değişebilir ama aklımda şu anki halleriyle kalmalarını istediğim için 2.kitabı okumayı göze alamıyorum. En azından şimdilik...
   Görüşmek üzere!

“ Tutuklanmaktan mı korktun, yaptığın şeyi kabullenmek zorunda kalmaktan mı?”
“ Hayır efem, yapmadığım şeyi kabullenmek zorunda kalmaktan.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder