4 Nisan 2020 Cumartesi

Itaewon Class Dizi Yorumu

 Herkese Merhaba,
 Itaewon Class'ı dün bitirdim. Hazır evde karantinadayız, hislerim soğumadan açtım blogumu yazıyorum. 

Edit: Dinlene dinlene 10 günde yazıldı.
 Itaewon Class'ı tüm zamanların en iyi reytinglerini hangi dizilerin aldığını gösteren tabloya bakarken izlemeye karar verdim. O tabloda Itaewon Class'ın henüz final yapmadan ilk 10'na girdiğini görünce neden bu kadar yüksek reyting aldığını merak etmiştim. Yoksa izlemek gibi bir planım yoktu açıkçası.
Yine çok ama çok uzun bir yorum olacak, baştan söyleyeyim. Aklıma geldikçe yazdım da yazdım. Yalnız şunu belirtmek isterim ki aynı fikirde olmayabiliriz ve bu çok normal bir durum. Ben diziyi ortalama buldum, ayılıp bayılmadım. Sizler çok beğenmiş ya da hiç beğenmemiş olabilirsiniz. Lütfen buranın benim görüşlerimi içeren kişisel bir blog olduğunu, kendi içimdekileri döktüğümü unutmayın. Geçenlerde dizisine toz konduramayan biri tarafından çok saçma bir yorum aldığım için bunu üstüne basa basa söyleme gereği duydum. Malesef aramızda takım tutar gibi dizi izleyenler var.

Hazırsanız başlayalım.

Yorumu müzik eşliğinde okumak isteyenler için dizinin arka plan müziklerini toplu halde aşağıya koyuyorum.

Itaewon Class Konusu

Aslında buraya her yerde geçen tanıtım yazısını koyacaktım ama size kendi üslubumla anlatacağım.


 Her şey bir yumrukla başlar. Bir gün Sae Ro Yi yeni nakil olduğu lisesinin ilk gününde ünlü Jangga yemek şirketinin sahibinin oğluna, birisine zorbalık yaptığı için bir yumruk atar ki Sae Ro Yi'nin babası da bu şirkette çalışan bir emektardır. İki tarafında babası gelir. Bizim Sae Ro Yi'ye derler ki diz çök özür dile baban da işinden olmasın sen de okulundan. Tabi bizim aşırı idealist yetişmiş ve gururundan asla ödün vermeyen Sae Ro Yi diz çökmez. Sen misin diz çökmeyen? Hem okuldan atılır hem de babası işten atılır. Babası yine de oğluyla gurur duyar, birkaç güzel söz söyler ve kendi işini açmaya karar verir. Her şeye rağmen mutludurlar. Ta ki başkanın zorba oğlu kazayla Sae Ro Yi'nin babasının ölümüne sebep olana dek... 



Bunu öğrenen Sae Ro Yi gider çocuğun bir güzel ağzını yüzünü dağıtır ve bunlar yüzünden yetmezmiş gibi 3 yıl hapis cezası yer. Başkan yine gelir diz çök hapisten çık der. ÇÖKMEZ! Hırs yapar Jangga denen yemek şirketini, kendi şirketini açarak yenecek ve böylece intikamını almaya çalışacaktır. Bundan sonra diz çöktürme yarışı şeklinde ilerliyor.

Diz çök!
Çökmem.
Diz çök!
Çökmem. Asıl senin çökmen lazım.
16 bölüm bu savaşı kimin kazanacağını izliyoruz tabiri caizse.

  Itaewon Class Genel Yorumum


1.Dizi aynı adı taşıyan bir webtoon uyarlaması. Açıkçası biraz senaryonun gidişatından hissedebiliyorsunuz bu durumu. Mesela başrol Park Sae Ro Yi'ye aşırı idealist ve nasıl desem biraz kağıt üzerinde kalan süper model bir rol biçilmişti.




2. İlk iki bölüm Park Sae Ro Yi'nin acı dolu geçmişini izliyoruz. Ancak daha sonra dizi daha enerjik, daha iyimser bir havaya bürünüyor ve baş karakterimizin kendi yeri Danbam'ı açıp,yanına güvendiği insanları toplayıp adım adım nasıl büyümeye başladığını ve Jangga'yla olan güç mücadelesini izliyoruz. Aşk da var ama daha geri planda. Bu aşk da açıkçası bir üçgen hatta bir aşk dörtgeni... Ya da bir dakika aşk beşgeni mi demeliydim? İşte bu şekilde arkadaşlar siz anladınız. Herkes birbirine zincirleme platonik. Kim kimle karşılıklı sevecek o da bu intikam hikayesinin arka planında işliyor.



3.Itaewon Class, bence yeni nesil K-dramaları temsil ediyor. Her ne kadar Kore kültüründen izler taşısa da biraz Amerikanvari bir dizi olduğunu düşünüyorum. Özellikle eski K-dramacılardansanız hoşunuza gitmeyebilir.  Belki çok doğru bir kanıt değil ama her karakterin elinde bir Iphone vardı- Son bölümlerdeki şu yeni katlanabilir Samsung telefonları hariç-


4.
İntikam hikayesi demişken, evet bu bir intikam hikayesi ama biraz farklı bir şekilde bunu ele alıyor. İntikam almaya çalışırken hayatı nasıl yaşaması gerektiğini de öğrenen bir baş karakter var. İntikam alırken kendini gerçekleştirme var. Ve Saeroyi'nin intikam aldığı kişi bir yandan hayatını örnek aldığı kişi. Ve asıl hedefi düşmanının ayağını kaydırmak değil, onu geçip ülkedeki en iyi yemek şirketi olmak. Ha yine de klişeler var mı? Var, var olmaz mı? Mesela bir olay oluyor. Kesin diyorum bunun arkasından şu çıkacak. Çıkıyor. Sonra başka bir olay oluyor. Diyorum ki devamında şu olacak. Oluyor. Ne demişler klişeler her zaman tuttuğu için klişedir.


5.Dizinin hakkını bir konuda gerçekten yiyemem. Soundtrackleri çok güzel. Neredeyse her bir parçasını ayrı sevdim. Ve bu müziklerin şarkı sözlerine baktığınızda dizinin anlattığı hikayeyle çok uyumlu. Bir de çok fazla insanı motive eden müzikler var Start Over, Diamond gibi... Motivasyon arttırmaya birebir. (Evi süpürürken dinledi.)


6.Ayrıca Itaewon semti hakkında bazı şeyleri bilmek diziyi izlerken kafanızdaki bazı taşları yerine daha iyi oturtturacaktır. . Ben Itaewon'u ilk kez belki izleyenleriniz vardır Ali Ertuğrul'un Youtube kanalında izlemiştim. Ali Ertuğrul  Itaewon'daki camiyi gösterirken yerinin hoş olmadığından, gece kulüplerinin civarında konumlandığından ve geceleri özellikle pek tekin olmayan bir yer olduğundan bahsetmişti. Bu diziden görüp merak ederek daha da araştırdığımda Itaewon'un gece hayatıyla, barlarıyla, gece kulüpleriyle ki özellikle gay,lezbiyen kulüpleriyle ve uluslarası restaurantlarıyla ünlü olduğunu öğrendim. Çok fazla yabancı insanın burada yaşadığını ve özellikle Amerikan kültürünün buraya hakim olduğunu da... Merak edenler daha detaylı bir araştırma yapabilir ama ben bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyorum. İşte dizi sanırım Itaewon'un bu kozmopolitliğinden yola çıkarak normalde Kore dizilerinde görmeye alışık olmadığımız karakterlere yer vermişti. Afrika kökenli siyahi Tony, transeksüel Hyun Yi gibi. Kore bildiğiniz üzere biraz daha kapalı bir toplum ama sanırım bu dizi ya Kore'nin geçirdiği değişimin bir göstergesi ya da toplumu değiştirmek için mesajlar yollamaya çalışan bir dizi ya da ikisi birden. Artık orasını bilemeyeceğim. Daha detaylı görüşlerimi altta bu karakterleri yorumlarken söyleyeceğim.
Karakterin imza hareketi :)
7.Dizi sosyal statülere karşı çıkan bir anlayış içindeydi. Mesela eski bir mahkumun cezası bittikten sonra iş bulması, toplumda tekrar kabul görmesi güç oluyor. Ya da üniversiteyi bitirmeden iyi yerlere gelmenin mümkün olmayacağı anlayışı hakim. Dizi bunların aksinin yaşanabileceğini göstermeye de çalışıyor diyebiliriz.

Karakterler

Park Sae Ro Yi -Park Seo Joon


 Saeroyi, çok dürüst, çalışkan, yardımsever, vefalı, doğrucu, iyi bir arkadaş, iyi bir patrondu. Bunun dışında babasıyla olan ilişkisi güzel işlenmişti. Hayattaki tek varlığı, rol modeli olan babasının işten kovulması bir de üstüne vurkaç kazasıyla hayatını kaybetmesi ve suçsuz yere hapishanede yatması gibi olayları izlerken onunla birlikte  ben de haksızlığa uğramışım gibi hissettim. O eziyet çektikçe bende sırtını sıvazlayıp "Kençana, kençana" deme isteği uyanıyordu. Saeroyi'nin sıfırdan bir hayat kurup, arkadaşlarıyla tırnaklarıyla kazıya kazıya bir yerlere gelmesi ilham vericiydi. Tabi gerçekte hiç yoktan ülkenin en büyük yemek şirketine kafa tutmak biraz sıkar ama dizi işte biraz hayalcilik oluyor. Olmasa on altı bölümün konusu olmaz. :)
 Park Seo Joon'u komik rollerde görmeye alıştığım için ilk başta biraz yadırgadığım doğrudur. Dizi boyunca karakteri dolayısıyla çok fazla mimik kullanmasa da şöyle bir buruk gülümsemesi bile çok şey ifade ediyordu. Babasını kaybettiği zaman veya öfkelendiği zamanlarda iyi oyunculuğunu ortaya çıkardı.
 Ve aşırı idealist bir karakterdi. İlk başlarda her koşulda dürüstlüğünü, doğru olan şeyi yapmasını takdir ederek izlerken açıkçası hayatın tokadını bu kadar yemiş bir insanın hala kırmızı çizgilerini çiğnememesi benim açımdan sinir bozucu bir hal almaya başladı.Mesela izleyenler bilir birinden işine yatırım yapmasını isteyecek. Ne var yani bunda di mi ? Sırf yatırımcı, arkadaşının yakını diye araya o kişiyi sokmuş olmamak için yardım istemedi. Halbuki ne alakası var? O an delirtti beni mesela. Neyseki bu olaydan işin başka arkadaşlığın başka olduğunu ve gereksiz hassasiyetlerin karın doyurmayacağını anladı. Nasıl iş adamı olunur onu öğrendi desem daha doğru olur. :)
 Ve bence intikamını alırken hayatın ne olduğunu anlaması, yıllarını nefret duyarak geçirmesi üzerine son bölümlerde anlatılmaya, seyirciye gösterilmeye çalışan şey benim açımdan çok doğruydu. İnanın birinden istediğiniz kadar nefret edin ve o kişiyi tüketmeye çalışın. Aynı nefret sizi de tüketiyor bir yandan ve aklınızı da meşgul ederek hayatınızı kaçırıyorsunuz.
Alakasız Not: Kestane modeli saçları hiç olmamış ama zamanla göz alışıyor. Hani dedim bari zaman atlamasında saçlarını değiştirselerdi ama yok tüm dizi boyunca kestane saçlı olarak göründü. Çok boş bir bilgi daha vereyim: Dizi bittikten sonra ananas saça geçmiş hajajjaha. Ananas bile kestaneden iyidir gerçi.

Jo Yi Seo Kim Da Mi


  Yi Seo, çok uç bir karakterdi. Ya seversiniz ya nefret edersiniz. Ben önce hafiften gıcık olup sonra sevmeye başladım. Diziye çok yüksek bir giriş yapmıştı. Bir sosyal medya fenomeni, 165 IQ'ya sahip zeki, sosyopat ve çok özgüvenli bir kız olarak başladığı diziye patronuna körkütük aşık minnoş bir kız olarak devam etti. Sıradışı bir kadın karakterden yine o bildiğimiz aşık kadın rolüne bürünmesi sanki biraz olmamış gibi. Hani insan istemeden bazı sahnelerde bu kızın sosyopatlığı nerede kaldı diye düşünüyor. Özellikle zaman atlamasından sonra çok belirginleşti bu durum. Ancak yine de benim dizide en sevdiğim karakter Yi Seo'ydu. Neden diyecek olursanız dizilerdeki kalıplaşmış kadın karakterinden farklıydı en azından. Bir de ben en çok sosyal medya fenomeni olup bunu Danbam'ın tanıtımında kullanmasını güzel bir detay olarak gördüm. Zaten tam fenomen olacak kızdı hahhahah. Günümüzü yakalayan bir detay eklenmesini sevdim.


Bu arada kızın ucu sarı kısa saçlarından dizi boyunca gözlerimi alamadığım ve bu yüzden çoğu zaman onun repliklerini kaçırdığım doğrudur.


Soo Ah- Kwon Nara


 Soo Ah, Saeroyi'nin ilk aşkı.Bu karakter beni deli etmekle sevmek arasında iki arada bir derede bıraktı. Bazen yaptıklarına gıcık oluyordum bazen de neden yaptığını anladığım için tolere edebiliyordum ama bence yine de yapmamalıydı. Soo Ah yetim bir kız olduğundan Saeroyi'nin babasının okumasına zamanında çok yardım ettiği bir kız. Belki Jangga'nın başkanından korkup geleceğini tehlikeye atmamak için orada çalışması anlaşılabilir bir durum olabilir ama süreç içinde kalbi temiz de olsa çok fazla yanlışı olduğunu düşünüyorum.  Çoğu kişi Soo Ah'la Saeroyi'yi shiplemiş ama ben her zaman sevgi emektir diyerek Yi Seo'nun tarafını tuttum.
Alakasız Not:
Ay çek şu ellerini şuradan.Korona kapacaksın, deli misin?

Jang Dae Hee


 Evet gelelim dizimizin kötü karakterine... Jang Dae Hee, aslında ailesinin karnını doyurmak için -adamın açlıktan sefaletten kardeşleri ölmüş düşünün yani- Jangga.co'yu kurmuş. Ve zamanla Jangga'yı ülkenin en iyi yemek şirketi haline getirmiş. Ancak malumunuz güç bazı insanların eline geçince sapıtır ya bu adamda da durum bu. Çalışanlarını köpeği olarak falan görüyor, başarısını da buna bağlıyor. Tam heh şimdi işi bitti dediğimiz yerde hep bir manevra yaptı, hep bir ters köşe. Yaşlı tilki seni! Yok artık adam hala güçlü hala güçlü dedim. Zeki adamdı ama kötü bir özelliği vardı işte taşlaşmış bir kalbi. Neler neler diyeceğim de hepsi spoiler, tutuyorum kendimi. İzleyenler hazır olsun spoilerlı kısımda destan döşeyeceğim.
Alakasız Not: Bu adam neden tarikat üyesi gibi giyiniyordu?
Alakasız Not 2: Zaman atlamasında gerçek anlamda yaşlanan tek kişi bu adam olabilir. Sanki saçını beyazlatmakla kalmamışlar adamın cildine de bir şey yapmışlar. Adam adeta zombi oldu zombi.


Seung Kwon

 Seung Kwon, eski bir mahkumken ve hayatını bir mafya üyesi olarak harcarken Sae Ro Yi'den etkilenip kendine değer verdiği bir hayata atılması hoşuma gitti. Hatta hapishaneden çıktığı zamanlardan birinde ilk kez onun restaurantına gidip " Zaman herkes için aynı işliyordu.Ancak onun için ve benim için zamanın farklı aktığına yemin edebilirim ama ispatlayamam." diye düşünmesi hala aklımda olan repliklerden. Ahahhah tabiki o repliği böyle söylemedi ama aklımda kalanla bir şey yazmaya çalışıyorum şurada. Görmezden gelin. Saeroyi'ye her zaman sadık oluşu, bazen patronunu korumak için kendini öne atması ve iyi bir arkadaş oluşuyla sevdiğim bir karakter oldu. 


Hyun Yi


Hyun Yi dizide transgender kimliğiyle öne çıkan bir karakterdi. Bakın benim dizide benim Hyun Yi'nin karakter yapısıyla yani arkadaşlarına olan sadakati ve vefasıyla, çok çalışarak yemek yapma konusunda uzmanlaşmasıyla bir sorunum yok. Sorunum medya organları aracılığıyla cinsiyet değiştirme ameliyatının normalleştirilmesi ve asıl üzücü olan İslam dinine mensup olduğunu söyleyen insanların kendi dininin bu konudaki hükmünü bilmemesi ya da işine gelmediği, böylesi daha hoşuna gittiği için yok sayması. 
  Yorumlardan gördüğüm kadarıyla herkes bu durumu çok takdir etse de müslüman biri olarak açıkça haram kılınan bir şeye benim alkış tutmam mümkün değil. " Nerede özgürlük?" diyecekseniz de bu durumu hoş karşılamamak da benim özgürlüğüm. Bu konuda toplumda oluşturulmaya çalışılan genel tutuma değil, Allah'ın ne buyurduğuna göre hareket etmeyi tercih ediyorum.

Jang Geun Won
 Geun Won,küçüklüğünden beri o taş kalpli babası yüzünden canavara dönüştü. Hatta ilk bölümlerde kazaya sebep olduğunu söyleme taraftarıydı, babası yine engelledi. Bu baba oğul ilişkisine daha detaylı yine spoilerlı kısımda bahsedeceğim. Demek istediğim çocuk kötü yetiştirilmenin, sürekli babasına kendini ispat etmeye çalışmanın sonucu olarak içindeki azıcık aydınlığı da kaybederek karanlığına hapsoldu. Kötü çocuk gülüşü tam insanın sinirlerine dokunmalıktı. Benim bile ekrandan ağzına iki tane çakasım geldi, Saeroyi iyi dayandı buna.


Jang Geun Soo

 Bu çocuk 1.Dünya Savaşı'nda bir ülke olsaydı İtalya olurdu. Benim en zayıf bulduğum, en karakteri oturmamış karakterdi. O nazik, kibar, efendi çocuk bir anda saçma sapan şeyler yapmaya başladı. Bir insan bir anda 180 derece dönemez bence. Eskiden gönül bağın olan insanlarla ki bu bağ asla sahte değildi bu denli ayak kaydırmaya çalışmazsın. Saeroyi örnek aldığı bir insandı, bir anda böyle kötü işlere kalkışması yapay geldi. Yine bir şekilde karakteri toparlamaya çalışmışlar ama yine de geçirdiği dönüşüm dolayısıyla hanesine eksi yazıldı bir kere. Senarist bu çocuğu harcamış. Yalnız Yi Seo,bu çocuğu çok ezikledi ve çocuğun kendisine olan ilgisini hiçe saydı.Bu bakımdan üzüldüm.
Tony Kim
  Itaewon Class ekibinde en az etkin olan, hatta bazen varlığıyla yokluğu bir olan bir karakterdi. Adamı ırkçılıkla ilgili bir ders verici sahne için kullanıp resmen ikinci plana attılar. Ne yalan söyleyeyim oyunculuğu da iyi değildi, gerçi hem siyahi olup hem Korece konuşan ülkedeki tek kişi olduğundan yerine başka bir alternatif de koyamazlardı. Bir de bu karakterin ailesini bulması çok çok tesadüfi oldu. Ve ailesini İtaewon Class'ın yararına bağlamaları sanki biraz eğreti olmuş.

 Evet arkadaşlar bu yazımda hem baba oğul ilişkilerini hem de aşk üçgenlerini inceleyeceğiz. Bu kez ilişkiler üzerinden spoilerlı yorum yapmak istedim. Lütfen diziyi izlemeyenler buradan sonrasını okumasınlar.

İlişkiler Üzerine - Spoierlı Yorum 

  Park Sae Ro Yi - Soo Ah


  Soo Ah'ın  Sae Ro Yi'yi sevdiğine dair bir şüphem yok. Ancak sevme şekli beni kızdıracak şekildeydi. Hiçbir şey yapmayıp Sae Ro Yi'nin Jangga'yı alt edip, zengin olmasını beklemek nedir? Hayır madem içten içe bunun olmasını istiyorsun içeriden bilgi falan sızdır, süreci hızlandır da sevdiğine kavuş. Hatta hatırlayın ilk bölümlerde  Sae Ro Yi'nin yerini az kalsın polise şikayet edecekti. Belki yapmaktan vazgeçti ama aklının ucundan geçti mi o düşünce geçti benim için bitmiştir.  Yi Seo'nun bir sahnede ona söylediği güzel sözler vardı ya kız tam benim içimden geçenleri söylemişti. Hemen alta koyuyorum.

Çok iğrenç. "Zengin olduktan sonra bana gel" "Jangga'yı yok et ki zor zamanlar geçirmeyeyim." Yalnızca kendini umursuyorsun. Bir şey yapmıyorsun ve bir şeyleri istemeye devam ediyorsun.


Ay bir de patronu dedi diye üzerinde haddini bil yazan çiçeği alıp Sae Ro Yi'ye getirmesi beni çok sinirlendirdi. Hayır yani patronuna götürdüm çiçeği diye yalan söyle, git çöpe at. Neden Sae Ro Yi'nin gözüne sokmak zorundaydın ki? 
Zavallı Sae Ro Yi de bir kere ağzını açıp sen niye böyle yapıyorsun demedi. Hep yaptıysa vardır bildiği dedi. Kızın egosunu şişirdi bir de. Soo Ah'ın Yi Seo'ya o benden başkasını sevemez diyip durduğunu hatırlayın. Bu kız seni hak etmiyor oğlum vazgeç bu sevdadan dedim durdum içten içe. Ben bu kıza zaten My Mister dizisinden beri ısınamıyorum, bir de buradaki davranışları üzerine tuz biber ekti.

Başka arzun isteğin?
Ama geç de olsa kızın Başkan Jang'ın 15 yıllık yolsuzluklarını, rüşvetini hep kaydetmiş ya alıp masaya koyuşu çok havalıydı. Bak orada kız kalbimi fethetti sonunda. Affettim gitti kendisini. 
Alakasız bir not: Ay bir de kahküllerinin yamuk kesilmesi eminim birçok simetri hastasını deli etmiştir izlerken. Beni ise en çok alnının ortasında bir saçak gözüne giren saç tutamı sinir etti.- kahkül diyemeyeceğim- Ama güzel kadın şimdi hakkını yiyemem.

 Park Sae Ro Yi - Yi Seo

Yi Seo'nun Soo Ah'ın aksine Sae Ro Yi'nin her zaman destekçisiydi. İstese Soo Ah'ın milyon kez açığa çıkarabileceği Geung Won'un suçunu zekice bir hamleyle açığa çıkarması 10 numara hareketti.

Bir de hani şu Sae Ro Yi'nin kolunda gördüğü yara izlerinin nasıl olduğunu sorup, onun yıllardır zorluk çekerek yaşadığı için ağlamasıyla kızın ne kadar içten sevdiğini gördük. O sahneyle ben dedim ki tamam kızım sen bu çocuğu hak ediyorsun. Ya bir de orada Someday, The Boy şarkısının çalması beni duygusal bir koalaya çevirdi.


Bir de hatırlıyor musunuz? Yi Seo bir kitapta geçen " Bu hayat mıydı? Pekala, daha fazla!"cümlesini okuduktan sonra Saeroyi'ye şöyle demişti.:"Önceden reenkarnasyon olsa bile yeniden doğmak istemiyordum. Yaşamak çok zor ama şimdi seninle buluştuğumdan sonunda bu kısmın gerçekten ne anlama geldiğini anladım." Çok tatlı bir andı bence bu.

Yi Seo, Saeroyi'yi bu kadar severken Saeroyi'nin bu aşkı taaaaa 14.bölümün sonuna kadar karşılıksız bırakması da biraz sıktı. Bir de birkaç soru üst üste sorulunca jetonunun anca düşmesi...  Zavallı kız 14 bölüm bekle bekle haahha. Ancak düşününce dizi intikam odaklı bir dizi olduğundan baş karakterin aklı daha çok şirketini geliştirmesiyle  doluydu. Aşk meşkle uğraşacak zamanı yoktu çocuğun. Gerçi ikisi de olurdu iki yandan ama napalım. 15.bölüm de zaten kız kaçırıldı. Yani bu çiftin sevgili olması finali buldu. O yüzden finalde bunları bir an sevgili olarak görmeyi yadırgamadım dersem yalan olur. Saeroyi'nin bile el ele tutuşmak tuhafına gidiyordu. Kaç sene arkadaş gibi takılmışlar yani düşününce biraz tuhaf.


 Park Sae Ro Yi ve Babası


 Sae Ro Yi ve babasının ilişkisi çok güzel bir baba oğul ilişkisiydi. Oğlundan gurur duyan bir baba ve yeniden doğma şansı olsa yine aynı babayı seçmek isteyecek bir evlat...Malesef çok acı bir şekilde yolları ayrıldı. 

Sae Ro Yi, babası tarafından çok iyi yetiştirilmiş bir çocuktu ve babası onun için kahramanı gibiydi. İlk bölümden bunu anlamamızı istemişler. Zavallı Sae Ro Yi, nasıl da yıkılmıştı babasını kaybedince. O yağmurda "Appa" diye ağlama sahnesi...


  15.bölümde hastahanede yatarken babasını rüyasında görmesi ya da ölüm kalım savaşında öbür dünyaya gitti geldi bilemiyorum. Babasına söylediği şu sözler çok içime işledi. 😔
Babası: Daha fazla acı veren geceler yaşamayacağın yere neredeyse geldik.Sadece köprüyü geçmemiz lazım.Zor zamanlar geçirdiğine eminim.
Saeroyi: Evet. Zordu."Bunu yapabilirim.""Her şey iyi olacak." Kendime bunu söyleyip durdum ve daha çok uğraştım.Ama gerçek şu ki hayatım her zaman çok ağırdı.Seni özledim ve hayatımı nefrete dayalı yaşamak gerçekten zordu.Sana sarılabilir miyim?
(Sarılma anı)Yeniden doğma şansım olursa yine senin oğlun olmak istiyorum. Seni çok seviyorum.
Babası: Ben de seni seviyorum.
Saeroyi: Baba, huzurlu bir yolculuk yap. Seninle gelmiyorum. Randevum var. Üzgünüm. Tüm o sonsuz geceleri yeniden yaşamak umrumda değil. Aslında gecelerim artık acı verici değil. Bana ihtiyacı olan arkadaşlarım var ve birlikte nasıl bir geleceğimiz olacağını merak ediyorum.Bunu sabırsızlıkla bekliyorum.Onlar bana neşe veriyor. Artık benimle olmadığını biliyorum ama ben özlem dolu kalbimi kucaklamaya gideceğim. Ve hayatımı yaşamaya devam edeceğim.
Babası: Sonunda anladın Saeroyi. Hayatın ne olduğunu.Yaşadığın sürece her şeyin üstesinden gelebilirsin.Bunda gerçekten ciddiyim. Ben seninle çok gurur duyuyorum,oğlum. Böyle yaşamaya devam et,oğlum

 Ve uyanınca hüngür hüngür ağlaması... Gerçekten çok etkilendim o sahnede. Az kalsın ben de ağlayacaktım. Seung Kwon'un da dediği gibi sanki o ağladı biz rahatladık. Kimse bu kadar güçlü durmak zorunda değil.




Jang Da Hee ve Oğlu Geun Won

Ay şu sahne ne biçimdi öyle izleyemedim doğru dürüst
Sae Ro Yi ve babası arasındaki ilişkinin tam tersi ne varsa bu baba oğul ilişkisiydi.Başkan Jang aileye önem veren biriyken, güç ve para yüzünden kendi evlatlarını sadece şirketin varisi olarak görüyordu. Jang Da'nın bir evladı varsa hiç kuşkusuz bu şirketinden başkası değildi. İşine gelince kendi oğlunu sattığını da gördük. 
Geung Won'u sevmem ama babasının kurbanı olan bir çocuktu. Düşününce başka bir ailede doğsa başka bir çocuk olurdu. Sürekli babasından takdir görmeye çalışan, kendini ispatlamaya çalışan bir çocuktu. Bazen üzülmedim dersem yalan olur.

Park Sae Ro Yi ve Jang Dae Hee


Bunların arasındaki ilişkisi de çok acayipti. Neden diye soracak olursanız. Aslında Park Sae Ro Yi, Başkan Jang'dan nefret etse de onun gibi olmak istiyor, adamın hayat hikayesini yazdığı kitabı bile ezberlemişti. 15 yılını bu adamdan intikam almaya adıyor. 15 yıl! Dile kolay. Dizinin genel gidişatından da Saeroyi'nin bunu başaracağını anlamıştım. Başkan Jang da aslında Saeroyi'ye baktığı zaman kendi gençliğini görüyordu. Zamanla başaracağını anladığında çok fazla ilerlemesine fırsat vermeden çok belaltı vurmaya başladı. Çirkinleştikçe çirkinleşti.Ancak ilk diz çökenin Saeroyi olacağı aklımdan geçmemişti. Ve o sahne çok epik bir sahneydi ya böyle ağzım açık kalakaldım resmen. Ve bu sahnede aslında 15 yıldır aslında diz çökmemek için savaşan baş karakterin, hiç hesapta yokken sevdiği kişiyi kurtarabilmek için hiç düşünmeden diz çökmesi çok iyi düşünülmüş. 

"Diz çökmesi gereken Başkan Jang Da-hee ama şimdi şu anda bunu binlerce kez yapmaya hazırım. Bundan daha kolay bir şey yok."

Bu sahnede en çok hoşuma giden de zavallı olanın diz çöken Saeroyi'nin değil asıl zavallının diz çöktürmesine rağmen Başkan Jang'ın oluşunu iliklerimize kadar hissettirmeleriydi. Saeroyi'nin şu efsane cümlelerini eklemeden geçemeyeceğim:


Bana diz çöktürdün. Mutlu musun? Seni tatmin ediyor mu? Senden intikam almayı beklemek şimdiye kadar gelmemi sağladı. Hayatımı cehenneme çevirdin ama aynı zamanda ilham verici bir adamdın. Farklı değerlerimize rağmen bunu itiraf etmeliyim. Tüm hayatımı senin adımlarını takip etmeye adadım. Bu savaşın buna değeceğini düşündüm ama beni diz çöktürmek için beni tehdit eden o adam yakınlarımdan birini rehin tutuyor. Hayatımın ondan fazla yılını bu iğrenç yaşlı huysuzun adımlarını takip etmek için mi harcadım? Hayatımı boşa harcadığım için çok pişmanım. 

Itaewon Class Final Yorumu

 Yi Seo'yu kurtarma operasyonu çok heyecanlı değil miydi? Geun Won'la Saeroyi'nin kozlarını paylaşması bitmedi adeta. Çocuğun yumruk yemekten yüzü çürüyecek diye korktum. Şimdi burada saçma olan bir şeyden bahsedeyim. Peşinizde adamlar varken bir anda yolun ortasında durup ilanı aşk etmeler falan nedir abi? Romantikliğin sırası mı şimdi? Koşun!

Soo Ah'ın Saeroyi'nin babasına borcunu ödemesi de buruk bir sevindirici olaydı. Ben bile kızın ilk bölümler adama söz verdiğini unutmuşum, bu mezar ziyaretiyle hatırladım. Vefa önemli bir şey. Geç olsun da güç olmasın diyelim.


 Kız Sae Ro Yi'nin yoluna çıkmaktan vazgeçti ama şans işte Park Bo Gum çıktı karşına, hem daha yakışıklı. Ne yalan mı söylüyorum? İyi de oldu bence, tam net göstermediler ama birlikte aşk yaşayacaklarının güçlü sinyallerini verdiler. Gözüm arkada kalmadı böylelikle. Bu kız yalnız kalsa üzülürdüm. Jangga'da çalışmaktan ciğeri solmuştu kızın.


Geun Won'un lise hayatı boyunca zorbalık yaptığı Lee Ho Jin'e gelirsek o çocuğa da ayrı bir üzülmüştüm. Yani düşünsenize hayatınızın en kalıcı hatıralarından biri olan lise döneminizi mahveden kişi sizin adınızı bile hatırlamıyor, o kadar ki umrunda değil. Ancak Lee Ho Jin, içinde kinini nefretini büyüttükçe büyütmüş ve aslında zihninin içinde bir hapiste. Sokakta ona rastlayınca bile istemeden çekindi ondan. O yüzden Geun Won'u hapishanede ziyaret edip "Seni affediyorum."diyerek kendi esaretinden kurtuldu aslında. Bence bu çok anlamlı bir sahneydi.

Geun Soo her ne kadar kötü bir kişiliğe bürünse de yine de pişman olduğu için kıyamadım. Saeroyi'nin de dediği gibi hala bir çocuktu o. Herkesle yüzleşip özür dileyerek başka diyarlara gitmesinden başka yol gözükmedi zaten ona. Yi Seo, zamanında bu çocuğu çok eziklediği için acıyordum ama şu vedalaşmayla azıcık vicdanımız rahatladı.

Ve gelelim Başkan Jang'ın diz çökme sahnesine... Ne yalan söyleyeyim Saeroyi diz çöktükten sonra dedim ki senarist demek ki yaşlı adama da diz çöktürecek, baş karaktere bunu reva görmezler dedim. Dediğim de çıktı. Ama bir an "Amcacım kaç yaşında adamsın, yerden kalk lütfen."diyesim geldi. Tamam çok kötü bir karakter, kabul.Ama ah benim şu merhametim... Niye böyleyim abi gerçekten anlamıyorum. Bir an Saeroyi, adamı affedecek ve şirketini ona geri verecek sandım ki benim bile yelkenlerim suya inmişti o an. Ancak Saeroyi " Beni çocuk oyuncağı mı sanıyorsun? Ben bir iş adamıyım. Bu bir işi devralmakla ilgili. Her şeyi kaybettikten sonra özür diledin. Bunun bana yararı ne?" dediği zaman aslında mantıklı olanın bu olduğunu düşündüm. Zaten başıma ne geldiyse beni ona buna acımaktan geldi. Hala akıllanmıyorum.

Not: Bu olay Türkiye'de yaşansa dışarıdan bakan biri " Aaa çocuğa bak dedesini ne hallere sokmuş." diye kınardı. Korelilerde bu af dilemek için secde eder konuma gelmeleri benim çok yadırgadığım bir şey. Ama sanırım orada bu hareketler aşırı önemseniyor. Baksanıza tüm dizi bir diz çöktürmektir 16 bölüm ilerledi. 


Ve  her şey düzene girdi. Herkes amacına ulaştı. Mutlu son izledik. Yi Seo'yla da Saeroyi güzel bir ilişkiye başladı. Saeroyi kızın annesine anne dedi, daha ne olsun ahhahah
Peki şu sahne ve devamında Fahriye Evcen ve Burak Özçivit gibi birbirlerini sırayla çekmeleri asdfghjkl

Ve şu gülüş... Güzel bir kapanış oldu gerçekten. 
Nihayet yazımın sonuna geldim. Buraya kadar okuyan net bordo berelidir. Yaz yaz bitmedi gerçekten. Bir ara pes edecektim neredeyse.
Neyse bir dizinin daha sonuna geldik arkadaşlar. Kendinize iyi bakın!
Sağlıcakla kalın!

31 yorum:

  1. Diziyle alakalı parmak basmadığın bir nokta kalmamış, tebrik ediyorum :D Ben diziyi bir ara güncel izliyordum sonra netflixe geleceğini öğrenince gelince izlerim diye kenara kaldırmıştım ama netflixe gelince de benim izleyesim kalmadı ahahah :D Kestane kafa 14. bölümde mi idrak etmiş sevdiğini ya..cık cık :D İyi ki bırakmışım yoksa izlerken delirirdim :D
    Eline sağlık! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 14.bölümün de en son sahnesi lütfen bu detay önemli:) İzlediği diziyi yarım bırakabilenlere çok özeniyorum ya keşke bende de olsa öyle bir özellik.
      Teşekkürler bu arada :)

      Sil
  2. Benim de en saçma bulduğum sahne kaçmaya çalışırken aşk yaşamaları. Adam sizi öldürmeye gelmiş kaçmak yerine sarılıyorlar. Delirmek üzereydim o ara. Bir de o sahnede neden koşarak gittiklerini anlamadım. Saeroyi'nin arabası vardı. Kaza yapınca o kadar lüks, güzelim araba bozuldu mu? Ona atlayıp gideydiniz ya. Koşmayı ne çok seviyorlarmış 😄😄

    YanıtlaSil
  3. Bu kadar detaylı ve uzun bir yazı bir oturuşta yazılamazdı zaten :-) Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Dizi çok beğendim.Yorumlarınız için teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  5. güzel uğraşmış yazmışsın emeğine sağlık da hyun yi kısmında islama neden bağladın ne alakası var onu çözemedim... sonuçta bu müslüman bir ülke yapımı olan bir dizi değil. Öyle olsa bile yine bu tarafı bence bu kadar irdelenmemeli. Sen orda direk dizi yorumundan sapıp transseksüelliğe bakış açından bahsetmişsin ki kendi bloğunda olsa sonuçta dizi hakkında dizideki karakter hakkında yorum yapman gerek diye düşünüyorum.Ayrıca yazdığın çoğu şeye katılmıyorum ,bence çokca hayata dair bir şeyler sunan bir diziydi. ama yine de emek sarfedip yorumlayıp yazmışsın,emeğine sağlık. eleştiri sadece iyi yönde olmaz,kötü yönde olan eleştirilere de açıksındır umarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      Tabiki her türlü eleştiriye hakarete varmadığı sürece açığım. Muhtemelen bloguma ilk kez uğruyorsunuz. Öncelikle yazdığım tüm dizi yorumlarının konseptinden bahsetmek isterim. Yazdığım her dizi yorumunda sadece düz bir şekilde dizideki olaylardan ya da karakterlerden konuşmam. İzlerken içimden geçen düşünceleri veya dizilerde işlenen konular hakkında düşüncelerimi yazmayı da seviyorum. Bu zamana kadar bu şekilde yazdığım için de çoğu kişi yazılarımı okuyunca arkadaşıyla sohbet ediyormuş gibi hissettiği için sevdi. İnsanlar bundan rahatsız oluyorsa bir şey diyemem. Benim sayfama alternatif olarak sadece diziden bahseden bir sürü site var, insanlar isterlerse oraya yönelebilirler. Ki yazımda sadece Hyun Yi kısmında değil diğer karakterler kısmında da herhangi bir konuya dair yorum yapıyorum. Ve lütfen şuna kalpten cevap vermenizi istiyorum.Eğer ben Hyun Yi kısmında transeksüellik hakkında tam tersine olumlu düşüncelerden bahsetseydim, o zaman da bu konuyu irdelememem gerektiğini sadece karakterden bahsetmem gerektiğini söyleyecek miydiniz?
      Dizinin İslam ülkesinde geçmediğinin farkındayım ki zaten dikkatli okursanız benim üzerinde durduğum şey müslüman olan insanların transeksüelliğe bakış açısı, gayrimüslim olanların değil. Ve bu diziyi izleyen bir sürü müslüman insan var ve malesef dizideki mesajdan etkilenecek insanlar var. İşte tam bu noktada neden İslam'a bağladığıma gelirsek... İslam, Allah'ın emir ve yasaklarına uymak, bunlara uymayan düşünceleri reddetmek, doğru olanı yaymak için gayret etmek ve mümkün değilse de kalpten buğz etmektir.
      Ayrıca dizinin hayata dair bir şeyler sunduğunu ben yazımda da belirttim. Ancak bir dizinin hayata dair bir şeyler sunması her zaman çok iyi bir dizi olması için yeterli değil - en azından benim açımdan.- Siz çok beğenmiş olabilirsiniz, başkası hiç beğenmemiş olabilir. Hiçbir dizi herkesi memnun edemez zaten.
      Emeğime saygı duyduğunuz için ben teşekkür ederim.
      Sevgiler.

      Sil
  6. Selamlar blogunuzu takipteyim sizde blogumu takip edip son yazıma yorum atarsanız çok ama çok mutlu olurum :)

    YanıtlaSil
  7. 'Sorunum medya organları aracılığıyla cinsiyet değiştirme ameliyatının normalleştirilmesi ve asıl üzücü olan İslam dinine mensup olduğunu söyleyen insanların kendi dininin bu konudaki hükmünü bilmemesi ya da işine gelmediği, böylesi daha hoşuna gittiği için yok sayması.
    Yorumlardan gördüğüm kadarıyla herkes bu durumu çok takdir etse de müslüman biri olarak açıkça haram kılınan bir şeye benim alkış tutmam mümkün değil. " Nerede özgürlük?" diyecekseniz de bu durumu hoş karşılamamak da benim özgürlüğüm. Bu konuda toplumda oluşturulmaya çalışılan genel tutuma değil, Allah'ın ne buyurduğuna göre hareket etmeyi tercih ediyorum.' Bu konuda sizinle hemfikirim. Ben de diziyi ortalama bulanlardanım, yorumlarınız pek güzel..

    YanıtlaSil
  8. Benim aslında dizide en sevdiğim karakter soo ahtı bunda kwon narada etkili olmuş olabilir belki kim ne derse desin ben ona hiç kızmadım annesinin küçükken terk ettiği kız küçükken hiç kimse onu önemsemediği için kendine bir söz vermişti ben kendim için yaşıcam diye onun yerinde hangi kız olsa böyle davranırdı yi seo bile bana kalırsa soo ah ve sae ro yi olmalıydı sen 15 yıl bir kızı sev sonra başkası gelsin zamanla onu sevdiğini anla sae ro yinin ilk aşkı soo ahtı hemde lise aşkıydı onlar bir yaşanmışlıkları var o yüzden soo ah ve sae ro yi olmalıydı bence

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ve bence hayatı boyunca istediği herşeyi elde etmiş geun sooyu sırf zengin diye ondan hoşlandığını bile bile bir gün işe yarar diye arkadaş olup kullanan yi seodu bence sosyapat olması bu davranışları haklı göstermiyor herşeyi elde eden yi seo sonundada sae royiyi elde etti neyse Allahtan soo ah mutlu olabildi sonunda yoksa dahada saydırırdım senariste

      Sil
    2. Haklı olduğun noktalar olduğunu düşünsem de bana göre her yaptığımızı geçmişimize bağlayıp yaptıklarımızın sorumluluğundan kaçamayız. Beni rahatsız eden nokta Soo Ah'ın en son aşamaya kadar Sae Ro Yi için elle tutulur hiçbir şey yapmaması.Yapabilecekken yapmaması. 15 yıl da bir ömür nerdeyse. 15 yılda insanın duyguları değişebilir bence. Yi Seo'da hatasız değildi ama Soo Ah mı Yi Seo mu dersen ben Yi Seo derim. Tabiki birbirimizden farklı düşünmemiz çok doğal. Burada farklı bakış açıları görmek de hoşuma gidiyor. Yorum için teşekkürler :)

      Sil
  9. Güzel bi yazı olmuş bi tek Yiseo patronuna sürekli onu sevdiğini hatırlatıyodu arkadaşlıkları tam normal arkadaşlık gibi değildi yani o yüzden ben garipsemedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Bu arada iyiki yazdın. Yi Seo'nun sürekli adamı bu şekilde darlaması da benim için ayrıca bir sorundu,eklemeyi unutmuşum.

      Sil
  10. diziye bugün başladım baslamisken adet olduğu üzere senin yorumunu bir okuyum öyle devam edeyim dedim. My Misterdeki rolünde sonra şu kızı görmeye tahammül edemedim.Huyum kurusun basrolerdekilere uyuz olunca izleyemiyorum.Sirf Psj için izlemek istedim. yav arkadaş şu korelilerin saç kesimlerine uyuz oluyorum inadına mı cirkinlestiyorlar.. kızlar da hele o kahküller yada peruklar. o yüzden tarihi filmleri seviyorum herkesin yüzü güzelce görünüyor 😁 kadın erkek saçlar topuz.Sanirim geniş bir zamanda izleyeceğim devam edemedim diziye..

    YanıtlaSil
  11. Ya mükemmel bir yorum daha! Blogundaki yorumları sonuna kadar okuyabilmek için yorumunu yaptığın her dizi filmi izleyeceğim sanırım harikasın 😍🤎🤎 bu diziyi de çok sevmiştim ben yorumunu okuduktan sonra klişe olan çok fazla yer olduğu karakterlerin duygu değişindeki mantıksızlıklari idrak edebildim 😅

    YanıtlaSil
  12. Ve kizın trans olmasına bunu normalleştirmeye çalişmalarina bende sinir olmuştum, kimseye öneremedim bu yüzden dizi... :'(

    YanıtlaSil
  13. Henüz diziye yeni başladım ama açıkçası trans kısmındaki yorum beni hayal kırıklığına uğrattı. Ben dizinin yorumu için okumaya başlamıştım sizin dünya görüşünüz beni hiç ilgilendirmez. Bu sebeple yazınızın devamını okumadım. Mesele görüşüme uyup uymamanız değil sadece ifade yerinizi doğru bulmadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu blogun her yazısında benim dünya görüşüm yer alıyor. Çünkü burası kişisel bir blog.
      Hoşunuza gitmediyse siz bilirsiniz...

      Sil
  14. Dizieri yorumlama şekline de, bloğuna da, yorumlara da bayıldım. Çok eğlenerek sona geldim ve bir borda bereli olarak yorumların devamını bekliyorum

    YanıtlaSil
  15. Merhabaaaa, offff müthiş etkileyici başladı bu tarz dizilerden hoşlanıyorum. Romantizmi falan çok sevmeyen bir odun olarak bu yönü çok hoşuma gitti. Kaç bölüm izlediysem artık 3 bölüm :(
    Spoi okuma manyağı olarak kendimi tutamadım bitirmeden okumalıyım dedim ah naparsın cinsin tekiyim işte.o değil de müthiş anlatmışsın yaaa. Yapım değildir tatlı demek ama öylece geçemem çok tatlı anlatmışsın bu diziyi. Okurken ara ara gecenin bir vakti bazı yerlerine gülmeden edemedim. İnşallah bir de bu diziyle ilgili spoiler aramayı bırakıp bitireceğime inanıyorum. Romantizm fazla yok gibi devamında kesin romantizm sıkıldığım romantik komediler gibi yarım bıraktıkları arasında kalmayacak, inanıyorum .ah benim odunluğum. Yazma yeteneğim de çok iyi sayılmaz ya böyle mükemmel bir anlatımın altına benim cins yorum ahhh.Kusura bakma.
    Anlatımını çok sevdim =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, sen de tatlı bir yorum bırakmışsın :)

      Sil
  16. Bende tam senin gibi sadece dizideki olayları anlatan değil de uzunca olumlu veya olumsuz yorumlarını da anlatan birini arıyordum ve çok ilginç acaba kişiliğimiz aynı olabilir mi çünkü yazıyı baştan sona kadar okudum ve kelimesi kelimesine her konuda düşündüklerimiz aynı sadece bence bazı yerlerde klişeler bile olsa herkesin izlemesi gereken harika bir dizi. Ben bir puan klişelerden bir puan da Seroyi nin aşkını çok geç fark etmesinden dolayı kırdım bence 8/10 bir dizi.

    YanıtlaSil
  17. Diziyi izledim 1 ay olacak, aslında dizi tarzını sevmemiştim dizi yayınladığında asla beğenmemiştim o yüzden konusuna bile bakmamıştım hele kızı hiç sevmemiştim ahaha sonra bişey oldu soo jon dizilerini izliyordum buna bir bakayım seversem devam ederim diyordum öylede oldu , bazı yerler dışında diziyi çok sevdim, senin dediğindiğin yerleri bende beğenmedim trans falan onları çok saçma şeyler araya sokmaları cidden, (bu konuda sana sonuna kadar katılıyorum!)

    Kızla adam çok gğzeldiler, ama kızdan hala rahatsız oluyordum alışamadım 😀 Ama dizi çok güzeldi, Yazdığın yorum dizi halkında çok iyi çok güzeldi ellerine sağlık ben çok sevdim zamanla ortalama bulurum ben genelde öyle oluyor: D devam et böyle dizi yorumlamaya çok sevdim senin gibi detayla yorumlayan görmedim çok iyisin.

    YanıtlaSil