20 Nisan 2020 Pazartesi

Babaya Mektup- Franz Kafka | Kitap Yorumu

 Babaya Mektup, Kafka'dan okuduğum ikinci kitap oldu ve bununla birlikte Kafka'dan daha çok okumam gerektiğine emin oldum. Kafka'nın babasına yazdığı mektuplar, arkadaşının yayınlamasıyla kitap haline getirilmiş. Çünkü basit bir mektup değil bu. Hem edebi olarak çok güçlü bir babaya iç döküş hem de muhteşem bir psikoloji tahlili. Aynı zamanda Kafka'nın hayatına ışık tutan otobiyografik bir eser. Beni kitapta en çok çarpan şey  bir baba oğul çatışmasının bu kadar güzel irdelenmesi. Baba Hermann Kafka, otoriter,baskıcı ve ezici kimliğiyle her ne kadar günümüzdeki baba profiline çok uzak olsa da - istisnalar hariç- ben kendimden iki üç kuşak önceki aile babası figürüne baktığım zaman bu adamı görüyorum. 

Franz Kafka, kişiliğinde derin izleri bulunan babasından hem korkuyor, çekiniyor hem de kendisinin aksine güçlü bir figürü olduğundan ona hayranlık da besliyor. Bu korku ve hayranlık karışımı hisleri kendi içinde analiz etmesi, hatıralarını öne sürerek olayları irdelemesi, kişiliğinde oluşan izleri sebep sonuca bağlaması okurken bende derin bir hayranlık uyandırdı. Bu kadar güzel anlatılabilir diye düşündüm. Üstelik içten içe babasını bazı şeyler için suçlasa da bunu hiç saygısını bozmadan, incelikli cümleler kullanarak hissettirerek yazması çok hoşuma gitti. Sadece kötü değil birkaç iyi hatıralarını da araya koyarak ne olursa olsun babasıyla arasında özel bir bağ olduğunu eklemeyi de unutmamış. Hatta babasına söz hakkı verircesine onun mektubu okusa vereceği muhtemel cevapları dahi babasının dilinden yazmış.
  Kafka her ne kadar kendi babasından yola çıkarak böyle bir mektubu kaleme alsa da aslında pek çok kişinin de hislerine tercüman olduğunu düşünüyorum. Kendini o kadar güzel, o kadar anlaşılır ifade etmiş ki bu mektuplar babasının eline geçtiğinde babası biraz olsun yumuşar mıydı merak ettim. Belki yazarın yazdığı dönemde pedagoji bilimi bile yoktu ama bence bu eser aslında pedagojik bir eser niteliği de taşıyor. Babaların davranışlarıyla çocuklarının üzerinde nasıl etkilere sahip olduğunu, yıllar geçse de bu etkileri üzerinde taşıdığına kanıt oluşturan gerçek bir mektup bu. Okumanızı tavsiye ederim.

3 yorum:

  1. Mektup türünü seviyorum. Be türde en sevdiğim kitap Victor Hugo'dan Nişanlıya Mektuplar'dır. Eğer okumadıysan şiddetle tavsiye ederim.

    Kafka'dan Dönüşüm'ü yıllar önce okumuştum. Kitabın konusunu biliyorum ama kitabı okurken ne hissettiğimi hatırlamıyorum. Yazarın üslubunu sevmiş miydim sıkılmış mıydım aklımda kalmamış. Kafka'nın Milena'ya Mektuplar'ı var bende. Onu okuyacağım. Eğer seversem sıradaki kitap bu olur :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tavsiye için teşekkürler. Listeme not alıyorum hemen.:)

      Sil
  2. Merhabalar,

    Modern dünya edebiyatının ikonik ve özgün yazarlarından biri olan Franz Kafka’nın aklımda kalan 12 çarpıcı aforizmasını okumanız için sizinle de paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/altini-cizdigim-12-carpici-aforizma/

    -Kendinizi insanlığa bakarak sınayın. Bu, şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür.
    -İnsanların tüm hataları sabırsızlık, yaptıkları işi sonuçlandırmaya yönelik yöntemleri erkenden terk etme ve sözde sorun gibi görünen bir olguyu belirgin bir sorun haline dönüştürmelerinden kaynaklanır.

    Umuyorum ilgiyle okursunuz,
    sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil