28 Ağustos 2015 Cuma

Bir Sır Saklı İçimde - Julie Berry || Kitap Yorumu

Kimse ismimle çağırmaz beni.
Küçük çocuklar bilmezler.
Her gün güneş doğarken hatırlatırım kendime,
bir gün ben de unutursam diye.
Judith, benim adım Judith.


Judith dört yıl önce en yakın arkadaşı ile birlikte kaybolmuştu.
İki sene sonra geri döndüğünde, konuşamıyordu.
Judith artık lanetli. Ne komşularına, ne ailesine, ne de aşkına
derdini anlatabiliyor. Herkes onu yok sayıyor. Ama canını en çok aşk acısı yakıyor. (Tanıtım Bülteninden)

   Sizlere süper bir kitap önereceğim,kemerlerinizi bağlayın.Bu kitabı sürekli okuyasım geldi böyle hiç ara vermeden,elimde olsa yapardım ama göz kapaklarım uykuya muhtaçtı. Kitaba akşam civarı başladım ve sabah uyanır uyanmaz okumaya devam ettim. Kitap zaten sürükleyiciydi ve bitirdim kısa sürede.

   Judith'in beyninden geçenleri okuyoruz kitapta.Onun yaşadıklarına üzüldüm, onunla beraber çaresiz kaldım, onun sıkıntılarını paylaştım, onunla beraber öfkelendim. O kadar gerçekci bir kitap ki...Ve o kadar güzel yazmış ki yazar.
  İlk önce okurken bir şey anlamıyor insan kitaptan. Çünkü yazım dili farklı. Anlatım Judith'in çocukluktan beri aşık olduğu Lucas'a düşüncelerini aktarması tarzındaydı. Tabi ben bunu ilk başta anlayamadım. Daha sonra kafamda yerine oturdu bazı şeyler ve kitapla beraber sürüklendim olaylara.
 Judith eve kaçırıldığı adam tarafından dili kesilmiş olarak dönüyor. Konuşmayı deneyemiyor bile çünkü eskiden onu seven annesi yasaklıyor konuşmasını. Annesi kızından utanıyor, toplumda bir ön yargı oluşuyor Judith'e karşı. İnsanlar onu görünce yüzünü çeviriyor, kendi aralarında fısıldaşıyor, yokmuş gibi davranıyorlar. Ama en çok da annesinin tavırları, beni çileden çıkardı. Sonuçta o senin kızın ki hiç bir suçu yokken bu kadar da üstüne gidilmez ki canım!! Kadın beni hasta etti o derece.

Onun yanında geçirdiğim yıllarda ses çıkarmadan ağlamayı öğrenmiştim. En çok da ağlamamasını öğrendim. Fakat annem varlığından haberimin olmadığı duygularımın bam teline basmış, iki parmağının arasında ezmişti.



Kardeşi Darrel'da bir ara ona Solucan diye hitap ediyordu, yok sayıyordu ama daha sonra yaptığı hatayı fark etti. Darrel bir sahnede içimi parçaladı resmen bunu da demeden geçemeyeceğim. VE LUCAS... Judith onu o kadar çok seviyor ki işte aşk budur dedirtti bana. Saf aşktı onunkisi. Sırf onun için gözünü kırpmadan kaç kere ateşe attı kendini. Hep aklındaydı,hiç unutmadı onu. Bu nasıl bir aşk dedirtiyor insana. Peki Judith bu haldeyken Lucas ne hissediyor derseniz diyemem. Kitabın yarısında anlıyacaksınız bunu. Spoiler vermek istemiyorum.

  Onun hayatını kurabilmesine yardım edecek miyim? Bana kim yardım edecek? Neden herkes defolu bir mal gibi gördükleri benim mutluluğumu benden çalmaya cüret ediyor? Neden benim hiçbir beklentim olmadığını, kendime ait emellerim ya da özlemlerim olmadığını varsayıyorlar?

  Sonlara doğru kitaptaki gizemli durumlar, sırlar gün yüzüne çıkmaya başlarken merak hat safhadaydı. Acaba nolcak diyerek okudum hızlıca. Sonunu da beğendim zaten her şeyiyle süper bir kitaptı. Diğer kitaplardan kolayca sıyrılan bir kitap oldu bana göre. Kendine has bir dili vardı, karakterler çok gerçekçiydi, olaylar merak uyandırıcıydı. Bu arada kitap günümüzde geçmiyor, tam olarak tarih verilmemiş ama topraklar için savaşların yaşandığı bir kasabada olaylar geçiyordu. Bu da bize bir tahmin gücü veriyordu.



Kitap kapağını da çok beğendim. Kapaktaki kızın bakışlarındaki ifade ve ağızdaki yırtık detayı çok uygun olmuş. Kitaba 5 üzerinden 5 veriyorum okuyup okumamak artık size kalmış ama ben yine de okuyun derim. Judith'in insanlara karşı verdiği mücadeleyi severek okuyacağınıza eminim. Yorumlarınızı bekliyorum. :)

 Sen benimle konuşurken ben sana  nasıl karşılık vereceğim?Çıkardığım sesler seni irkitir mi? Konuşamadığımı biliyorsun. Sana güveniyorum. Tanıdığım en nazik kişi sensin. Kalbim senin elinde.


 Etraftaki tek ses kapının arasından parlayan güneşin sesi.

  Eğer eksiksiz bir dilim olsaydı tuz gibi kururdu herhalde.

Herkes sözlerini seçebilirken ben yüz ifadelerimi seçmek zorunda kalmaktan yoruldum.


Olmayan dilimi ve işlemediğim günahları saymayın. Neden ben de herhangi biri gibi arkadaş olarak kabul edilmeyeyim?


İki senedir düşüncelerimde hep sen vardın, şimdi de tam karşımda duruyordun işte, farklı ama aynı. Dört kişiydik, çocuk olarak biz, iki yabancı olarak biz, sen ve ben.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder