23 Haziran 2016 Perşembe

4 Aşk Filmi | Yorum

Tatile girdiğimden beri kendimi filmlere vurdum sayılır. Önce güzel bir araştırmayla kendime bir film listesi yaptım. Animasyon gibi izlemediğim türde filmleri bile bu listeye kattım. Çünkü kendimi artık tekrar etmek istemedim. Biraz farklı hayatlara yolculuk etmek iyi bir fikir olarak göründü.
 Bu yazımda da izlediklerim arasında aşk filmi olanları sizlerle paylaştım. En çok beğendiğimden daha az beğendiğime göre bir sıralama yaptım. Bunu göz önünde bulundurun arkadaşlar. Hazırsanız başlayalım!


1- MY SASSY GİRL


'' Kader sevdiğin için tesadüflerden bir köprü inşa etmektir.''

  Çok farklı bambaşka bir Kore aşk filmi My Sassy Girl. Filmin ilk yarısı daha çok komedi ikinci yarısı ise biraz dramatik ve finaliyse çok etkileyiciydi. Sürekli adını duyduğum halde izlememiştim. Şu anda neden adını sürekli duyduğumu daha iyi anladım.
  2001 yılında olay olmuş, o kadar beğenilmiş ki Hollywood versiyonu da çekilmiş tabi orjinali kadar sevilmemiş. Ben orjinalini izlemeden onu izlemiştim yarım yamalak bir şeyler hatırlıyordum. Ancak buna rağmen hiç sıkılmadan yeri geldi ağlayarak yeri geldi kahkaha atarak izledim.
  Diğer filmlerde olsa tutarsız kız karakterlere çok sinirlenirim ama buradaki kıza hiç kızmadım yaptıklarından dolayı. Kızın baskın bir kişiliği olması, senaryo yazıp çocuğa zorla okutması ve her daim gözlerinde hüzün olması falan derken kıza hayran oldum. Kız çocuğa çok çektirdi ama hep erkekler kızlara çektirecek değil ya!
  Bu filmdeki olayların gerçekte yaşandığını öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Film gibi hayat dedikleri bu olsa gerek. Ah ah niye bizi bulmaz ki! Bunları yaşayan Koreli aşık yaşadıklarını kitaba aktarmış ve sonra kitabı da film olmuş.Filmin dünyada ne kadar beğenildiğini söylememe gerek yok sanırım. Son olarak klişe aşk filmlerini izlemekten sıkıldıysanız sizi çok farklı bir aşk hikayesi bekliyor.
Not: Gerçi filmde adamın bir tarafı gözükmeseydi iyiydi :((( Uyarmadı demeyin sonra.


2-ETERNAL SUNSHİNE OF THE SPOTLESS MİND


''Birini aklınızdan silebilirsiniz. Ama onu kalbinizden atmak bambaşka hikayedir.''

  Yine ve yine her yerde karşıma çıktığı için izleyip kurtulmak istediğim bir film daha.. Filmin başı ve sonu çok iyiydi ama ortalarını pek beğenemedim. Filme en ufak laf edenlere çok sayın klavye saldırıcıları ''Ay salak sen filmi anlamamışsın'' diyorlar. Gayette anladım ama çok geçişli sahne vardı zihnim bulandı açıkcası. Ancak filmde verilmek istenen mesaj çok etkileyiciydi. Vay be dedim sonunu izleyince.
  Clementine ilişkileri kötü gidince hafızasının sevdiği kişiyle ilgili olan kısmını silmek ister ve bunu yapabilen bir yere gidip bunu gerçekleştirir. Bunu öğrenen Joel sinirlenir ve aynısını yapmak ister. Gerisi de anlatılmaz izlenir. Biriyle yaşadığımız kötü şeyleri unutmak için beraberinde yaşanan iyi şeyleri unutmak da işin ucunda olsa ne yapmalıyız? Birini kafandan atsan yine de kalbinden söküp atabilir misin? Bunun gibi pek çok zor soruya etkileyici bir işleniş tarzıyla  düşündüren bir aşk filmi olduğunu düşünüyorum. Yine aşkı çok başka bir bakış açısıyla ele alan farklı bir film izlemek isterseniz önerebilirim.
  Not: Erkek karakterin içine kapanık oluşu falan biraz kendime benzetmeme neden oldu. Jim Carrey güzel performans sergilemiş. Ayrıca filmdeki kadının saçlarını sürekli güzel güzel renklere boyamasına bayıldım.

3-BECOMİNG JANE


''Birlikte değilsek, hayatın ne değeri olabilir ki?''

  Becoming Jane, Jane Austen'ın hayatını konu alan biyografik nitelikte bir filmdi. Aşk ve Gurur'u okuduktan sonra yazar hakkında ufak çaplı bir araştırma yapmıştım. Ancak her ne kadar Jane Austen hakkında bilgim olsa da filmde yer alan detayların ne kadarı gerçek bilemeyerek izledim. Bu durum benden kaynaklı olsa da bu belirsizlik beni rahatsız etti. Çünkü illaki filme biraz kurgu katmışlardır.
 Anne Hathaway'i ben rolüne yakıştırdım bana nedense biraz Jane Austen havası var gibi geldi. Ancak Tom Lefroy rolündeki James Mcavoy'la kimyaları uymamıştı bence.Ne bileyim iki aşık olarak yakıştıramadım birbirlerine.
  Pride and Prejudice'nin yazılışını gösteren sahneler çok hoşuma gitti. Aynı zamanda mekanlar, kıyafetler kısaca dönemin İngiltere'sini izlemek güzeldi.Yine de Aşk ve Gurur filmi daha bir başkaydı sanki. O filmden aldığım tadı bundan alamadım. Eğer yazarın hayatına ya da kitaplarına ilgi duyuyorsanız izleyebileceğiniz bir film. Yazarın o dönemde bir kadın olarak romanlar yazması bir gün romanı meşhur olduğunda bile adının duyulmasından çekinmesi dikkatimden kaçmadı. Benim filme dair en sevdiğim şey Jane'nin mutsuzluğuna karşılık sonu her zaman mutlu biten romanlar yazmasıydı. Zaten gerçek bir hayat hikayesi olduğu için sonu da çok gerçekciydi.

4-DELİBAL


'' Kendine iyi bak. Çünkü ben beceremedim.''

  Zamanında filmine çok gitmek istemiştim ama olmamıştı. O zamanlar her yerde hatta Ay Yapım'ın dizisi olan Kara Sevda'da bile reklamı vardı. Bayağı iyi yapmışlardı reklamını. Öyle ki filme gitmeyince insan kendini çok önemli bir şeyden eksik kalmış gibi hissediyordu. Geçenlerde evde açtım filmi. Ne yalan söyleyeyim çok da bir şey kaçırmadığım için azıcık da sevindim. Delibal'ın sonunda ne olacağına dair youtubedan spoiler yemiştim ama zaten filmin başında da belliymiş sonu.
  Konu cezbedici... Adam bipolar hastası. Üşenmeyin gidin Google amcaya sorun. Çünkü şu an açıklamaya üşendim. Bu konu böyle işlenir mi peki? Bence işlenmez, işlenmemeli. Ben dizi değil film izliyorum ve bu filmin ana konusunun Barış'ın hastalığının çevresinde şekillenmesi gerekmiyor mu? İlk kısımların çoğu bildiğin bir dizinin ilk bölümü. Tabi film süresine bir dizi gibi olaylar koyunca olaylar pat pat geçiyor. Kusura bakma kardeşim sen o filmin sonuna o olayı koyuyorsan o olayın gerekçelerini sağlam bir şekilde benim önüme koyacaksın. Temelsiz bina olur mu? Sanki adama hastalık gökten bir anda indi.
  Genel olarak film iyiydi. Klasik Türk filmlerinden farklı ama muhteşem de değil. Çağatay Ulusoy'un söylediği şarkı bence çok güzeldi. Üstelik daha filmi izlemeden ıslık kısmı dilime dolanmıştı. Bir de millet aşırı etkisinde kaldım, ağladım tarzı yorumlar yapınca bende tam tersi etki oluştu. Bir daha film yorumlarını daha az okuyacağım yoksa beklenti içindeki hayal kırıklığı çok kötü oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder