Sanırım adam akıllı bir kitap okumayalı bir ayı geçmiş. İçimden hiçbir şey okumak gelmiyordu. İtiraf ediyorum sırf şu bloga kitap yorumu girmek için kendimi kitap okumaya zorladım. Çünkü yaz hedeflerimden birisi de bloguma çok fazla yazı girmekti. Ancak bütün yazım berbat geçti. Hatta bununla ilgili bir yazı bile yazabilirim belki. Neyse konumuza dönelim. Sırf okumuş olmak için okuduğum Sonsuza Dek,Ayrı'yı çok beğendim. Tam benlik bir kitaptı. Bu arada hemen belirtmek istiyorum. Kitap film olacak ve başrolünde de Dakota Johnson yer alacakmış. Ancak ne zaman film yayınlanacak inanın hiçbir bilgiye ulaşamadım.
Kitabın konusunu tanıtım yazısını koyarak verecektim ama vazgeçtim. Ben size güzelce anlatayım. Elsie, bir gün hiç hesapta yokken pizzacıda Ben'le tanışır ve ikili o günden beri birbirlerini gerçekten çok severler. Hatta o kadar birbirlerini severler ki evlenme teklifinin aynı günü bir çılgınlık yapıp yıldırım nikahıyla evlenirler. Buraya kadar her şey yolundadır. Ancak bir gün Ben, Elsie'ye meyveli gevrek almak için yola çıktığında her şey değişir. Elsie daha on günlük eşini bir kazada kaybetmiştir. Tüm bu acıyla karşı karşıyayken kimseye haber vermeden evlendikleri için başta Ben'in annesi Susan olmak üzere evliliklerini kanıtlamaya çalışmaktadır. Gerisini okuyun, daha fazla anlatırsam kitabın pek bir anlamı kalmaz. Bu arada Ben'in ölümü bir spoiler değildi. Çünkü daha kitabın en başından beri belli olan bir olaydı. En başından söyleyeyim de sonra bana kızmayın niye söyledin diye.
Hayatımın bu dönemi kapanmıştı. Yarın insanlar benden hayatıma devam etmemi bekleyeceklerdi. Hayatımda Ben yoktu.
Elsie'nin acı kaybıyla yüzleşirken düşünceleri, davranışları, yaptıkları o kadar gerçekçiydi ki... Kendimden biliyorum sevdiği bir insanı kaybeden her insan böyle davranır. Sanırım kitabı beğenmemde en etkili olan etken de buydu. Bu kadar doğru anlatılabilirdi. Kendi içime, eski zamanlarıma bir tür yolculuk yapmak gibiydi. Kitapla dertleştim adeta.
Bunların olacağını gerçekten düşünmemiştim. Kötü şeylerin yalnızca kibirli insanların başına geldiğini zannederdim. Benim gibi insanların; yaşamın ne kadar narin olduğunu bilen, bizlerden daha büyük bir gücün varlığına inanan insanların başına gelmezdi. Ama gelmişti işte. Benim başıma gelmişti.
Bana kalırsa bu kitap bir aşk hikayesinden daha fazlasıydı. Ben'in annesi olan Susan karakteri sevdiği insanları kaybeden içimizden birini temsil ediyordu. Daha önce de belirttiğim gibi kayıpların getirdiği acıyı ve bu acıyla başa çıkma yolunu ve sürecini oldukça başarılı bir şekilde ele alan güzel bir kitaptı. Gerçek aşkı ,gerçek sevgiyi,gerçek acıyı ve gerçek hayatı okumak isterseniz sizlere bu romanı önerebilirim.
Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder